sumeyye
Mon 1 February 2010, 11:45 am GMT +0200
Medine´ye Hicret
Mekkeli Müslümanların Medine´ye Hicretleri
İkinci Akabe Bey´atında, Ensandan yetmişüç erkek ile iki kadın bey´at ederek[1] Peygamberimiz (a.s.)ın yanından ayrıldıkları ve Yüce Allah yiğit, savaşçı, hazırlıklı ve koruyucu bir kavim ile Resûlünün gönlünü huzur ve sükûna kavuşturduğu zaman,[2] Resûlullah (a.s.)a böylece koruyu cu bir kavim ve bir hicret yurdu hazırlandığını gören[3] ve Mekke´deki Müslümanların da bir gün Medine´ye çıkıp gideceklerini anlayan müşrikler,[4] birbirlerini kışkırttılar, kızıştırdılar.[5] Müslümanları dinlerinden döndürmek için,[6] onlara[7] ve Peygamberimiz (a.s.)a[8] yapageldikleri işkenceleri büsbütün şid detlendirdiler, yapmadık işkence bırakmadılar.[9]
Müslümanlar, bu dayanılmaz işkencelerden dolayı Mekke´de oturamayacak hale geldikleri zaman,[10] durumlarını Peygamberimiz (a.s.)a arzettiler ve hicret için Peygamberimiz (a.s.)dan izin istediler.[11]
Peygamberimiz (a.s.):
"Sizin hicret edeceğiniz yurt bana gösterildi.
Orasının, iki kara taşlık arasında, hurmalık, çorak bir yer olduğunu gördüm.[12]
Orası, Yesrib (Medine)´dir.
Gitmek isteyen, oraya gitsin! [13]
Orası yakın bir beldedir. Siz orayı biliyorsunuz.
Orası, Şam´a giderken, ticaret kervanınızın yoludur!" buyurdu.[14]
Peygamberimiz (a.s.), böylece, Habeş ülkesinden Mekke´ye dönmüş bulunan Mekkeli Muhacirler ile [15] Mekke´de yanında bulunan Müslümanlara, Medine´ye hicret edip gitmelerini[16] ve Ensar kardeşleriyle birleşmelerini emretti ve:
"Yüce Allah, onları sizin için kardeşler; ve Medine´yi de, emniyet ve huzur bulacağınız bir yurt kıldı!" buyurdu.[17]
Bunun üzerine, Müslümanlar, hiç sezdirmeden,[18] acele, yardımlaştılar, birbirlerini hazırladılar. [19]
Birbiri ardınca, Medine´ye hicret etmeye başladılar.[20]
Hayvanları olanlar hayvanlarına binerek, hayvan bulamayanlar da yaya olarak çıkıp gittiler.[21]
[1] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 81-91, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1 , s. 226, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 257.
[2] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1 , s. 226.
[3] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 257.
[4] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1 , s.226.
[5] Taberî, Târîh, c. 2, s. 240.
[6] Taberî, c. 2, s. 240, İbn Esir, Kâmil, c. 2, s. 101, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 14.
[7] İbn Sa´d, c. 1, s. 226, Belâzurî, c. 1, s. 257, Taben, c. 2, s. 240, İbn Esîr, c. 2, s. 101, Zehebî, Târîhu´l-islâm, s. 313, İbn Haldun, c. 2, s. 14, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 1 80.
[8] Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 459, Zehebî, s. 31 3.
[9] İbn Sa´d, c. 1, s. 226, Belâzurî, c. 1, s. 257, Taberî, c. 2, s. 240, İbn Esîr, c. 2, s. 101, Zehebî, s. 313, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 14, Halebî, c. 2, s. 180.
[10] Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 320.
[11] İbn Sa´d.c. 1, s. 226, Belâzurî, c. 1, s. 257, Halebî, c. 2, s. 180.
[12] Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 387, İbn Sa´d, c. 1, s. 226, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 198, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 59, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 34, Beyhakî, c. 2, s. 459, Zehebî, s. 311 , Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 168, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 320, Halebî, c. 2, s. 180.
[13] Abdurrezzak,c.5, s. 387, İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 226, Belâzurî, c. 1, s. 257, Halebî, c. 2, s. 180.
[14] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 257.
[15] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 111, Taberî, Târîh, c. 2, s. 242, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 1 69.
[16] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 111, Taberî, c. 2, s. 242, İbn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, s. 85 Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 459, Zehebî, Târîhu´l-islâm, s. 311, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 169.
[17] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 111, Taberî, c. 2, s. 242, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 169.
[18] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c.1 , s. 226, Belâzurî, E nsâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 257.
[19] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1,s.226.
[20] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 111, İbn Sa´d, c. 1 , s. 226, Taberî, c. 2, s. 242, İbn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, c. 85-86, Zehebî, s. 313.
[21] İbn Sa´d. Tabakât. c. 3. s. 271.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 2/289-291.