- Medine ye Gelen Benî temim heyeti

Adsense kodları


Medine ye Gelen Benî temim heyeti

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Mon 15 March 2010, 02:25 pm GMT +0200
Medine´ye Gelen Benî Temim Heyetinin Hitabet ve Şiirde Peygamberimiz Aleyhisselamın Hatip ve Şairleriyle Yarışmaya Kalkışmaları


Uyeyne b. Hısn´ın te´dib baskını yapıp onlardan aldığı esirlerle Medine´ye dönüşünden sonra, Benî Temimlerden doksan veya seksen kişilik bir heyet Medine´ye geldi.[308]

Çok kalabalık olan Benî Temim heyetinin içinde eşraf ve liderleri de bulunuyordu. [309] BenîTemim heyetinden bazı kişilerin isimleri:

1. Utarid b. Hâcib b. Zürâre,

2. Akra1 b. Habis,

3. Zibrikan b. Bedir,

4. Amr b. Ehtem. [310]

5. Habbab (Hutat) b. Yezid, [311]

6. Nuaym b. Yezid (Sa´d),

7. Kays b. Haris,

8. Kays b. Âsım, [312]

9. Riyah b. Haris b. Mücaşi´, [313]

10. Rebia b. Ruf ey1,

11. Sebre b. Amr,

12. Ka´ka´ b. Ma´bed,

13. Verden b. Muhriz,

14. Malik b. Amr,

15. Firas b. Habis... [314]

Benî Temim heyeti, öğleden önce gelip Peygamberimiz Aleyhisselamın Mescidine girdiler.

Mescide girince, esirlerin durumunu sordular. Kendilerine haber verildi. Götürülüp esirler gösterildi.

Kadınlar ve çocuklar, onları görünce, ağlamaya başladılar.

Benî Temim heyeti, tekrar Mescide döndü.

O sırada, Peygamberimiz Aleyhisselam, Hz.Âişe´nin odasında bulunuyordu. [315]

Bilal-i Habeşî, öğle ezanını okudu. Müslümanlar, Peygamberimiz Aleyhisselamın Mescide gelmesi ni bekliyorlardı. [316]

Heyet, Peygamberimiz Aleyhisselamın gecikmesinden, sabırsızlanmakta idiler[317] ve Peygamberimiz Aleyhisselamın odalarının arkasından: [318]

"Ey Muhammedi Çık artık yanımıza!" diyerek bağırdılar. [319]

Peygamberimiz Aleyhisselam, onların bu bağırıp çağırmalarından rahatsız oldu. [320]

Bunun üzerine, inen âyette şöyle buyuruldu:

"Hücrelerin arkasından sana bağıranlar ki, muhakkak, onların çoğu aklı ermeyenlerdir." [321]

Bilal-i Habeşî, onların yanına vardı ve:

"Resûlullah Aleyhisselam şimdi çıkacaktır!" dedi.

Benî Temim heyeti seslerini yükseltmeye, ellerini birbirine çarpmaya başladılar. [322]

Peygamberimiz Aleyhisselam, heyetin yanına çıktı. [323]

Bilal-i Habeşî, hemen kamet getirmeye başladı.

Peygamberimiz Aleyhisselam, heyetin yanında ayakta durup, Bilal-i Habeşî kameti bitirince namaza yöneldi.

Beni Temim heyeti:

"Bizi dinleyesin diye, sana hatibimizi ve şairimizi getirmiştik!?" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam gülümsedi. Müslümanlara öğle namazının farzını kıldırıp hücresine döndü. [324]

Akra´ b. Habis:

"Yâ Muhammedi Yâ Rasûlallah!" diye bağırdı.

Peygamberimiz Aleyhisselam cevap vermedi.

Akra´ b. Habis:

"Yâ Rasûlallah! Haberin olsun ki, benim övüşüm süsler, yerişim de kusurlar!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Böyle olan, ancak Yüce Allah´tır! Onun övdüğü aziz, yerdiği de zelil olur!" buyurdu. [325]

İki rekat namaz kıldıktan sonra, çıkıp Mescidin avlusunda oturdu. [326] Benî Temim heyetine:

"Siz ne istiyorsunuz?" diye sordu.

H eyet:

"Biz Temim halkındanız! Seninle şiir ve övünme yarışı yapalım diye şairimizi ve hatibimizi getirdik!" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Biz ne şiirle gönderildik, ne de övünmekle emrolunduk!

Fakat, haydi, neyiniz varsa getirin de görelim?" buyurdu. [327]

Benî Temim heyeti:

"Yâ Muhammedi Biz seninle övünme yansı yapmak üzere geldiğimize göre, şairimize ve hatibimize izin ver!" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Hatibinize izin verdim, konuşsun bakalım!" buyurdu.

Bunun üzerine, Utarid b. Hâcib ayağa kalktı ve:

"Üzerimizde fazi u keremi bulunan Allah´a haımd olsun; ki, O buna layı kür.

O bizi hükümdar yapmış, bize pek çok mal ve servet bağışlamıştır.

Biz onlarla iyi işler yapıyoruzdur.

O, bizi doğu halkının en güçlüsü, sayıca en çoğu, savaşa da en kolay, en çabuk hazırlananı kılmıştır.

Halk içinde, bizim gibi kim var?

Halkın reisleri ve faziletlileri biz değil miyiz?

Bizimle fazilet yarışına çıkacak kim ise, saydıklarımızın bir benzerini saysın döksün bakayım?

Biz, isteseydik, sözümüzü daha da uzatabilirdik.

Fakat, biz, bize verilenler üzerinde sözü uzatmaktan utanırız!

Ben bu sözü sözümüz gibi bir söz, işimizden daha üstün bir iş varsa, getirin de görelim diye söylüy orum!" dedikten sonra, oturdu.

Peygamberimiz Aleyhisselam, Ensardan Sabit b. Kays b. Şemmas´a:

"Kalk da, şunun hutbesine karşılık ver!" buyurdu. [328]

Sabit b. Kays, Benî Temim hatibine karşı ne söyleyeceğini bilmiyordu.

Söyleyeceği şey hakkında, önceden hiçbir hazırlığı yoktu. [329]

Hemen ayağa kalktı ve:

"Hamd Allah´a yaraşır.

Ben O´na hamd eder ve O´ndan yardım dilerim. Ona inanır ve güvenirim.

Allah´tan başka hiçbir ilah olmadığına ve O´nun Bir olup, eşi ortağı olmadığına şehadet ederim.

Muhammed´in O´nun kulu ve resûlü olduğuna da şehadet ederim! [330]

Hamd olsun O Allah´a ki, gökleri ve yeri yaratan, göklerde ve yerde hükmünü yürüten O´dur!

O´nun kürsiyy-i ilmi herşeyi kuşatmıştır.

Hiçbir şey yoktur ki, O´nun fazi u kereminin eseri olmasın!

Bizim hakim oluşumuz da, O´nun kudreti eseridir.

O, yarattıklarının en hayırlısını seçerek peygamber göndermiştir ki, o Peygamber, baba soyu yönünden insanların en şereflisi, söz yönünden en doğru sözlüsü, ana soyu yönünden de en üstünüdür!

Allah ona Kitabını indirmiş, onu kullarının emîni ve güvencesi, cihanın da güzidesi ve seçkini kılmıştır!

Sonra, o Peygamber, insanları Allah´a imana davet etmiştir.

Allah´ın Resûlüne, ilk önce, kavminden ve akrabasından, soy sopça insanların en şereflisi, şekil ve suretçe en güzeli, iş ve gidişatça insanların en hayırlısı, [331]akılca da insanların en büyüğü ve üstünü olan[332] Muhacirler iman etmişlerdir.

Bundan sonra, Resûlullah Aleyhisselamın davet ettiği ve davetine icabet eden insanların ilki de biz olmuşuzdur.

Biz, Allah´ın yardımcıları ve Resûlünün vezirleriyizdir! [333]

Hamd olsun Allah´a ki, bizleri Kendisinin yardımcıları, Resûlünün vezirleri, dininin de yayılma ve yer leşme vasıtası kılmıştır! [334]

Biz, Allah´a iman ettirinceye, ´Lâ ilahe illallah!´ dedirtinceye kadar, insanlarla çarpışacağız!

Allah´a ve Resûlüne iman eden, malını ve canını bizden korumuş olur!

Kâfirlik yolunu tutanlar ile ise, bu yolda, Allah yolunda sonuna kadar savaşacağız!

Öylelerini öldürmek, bize göre, kolaydır!

Ben bu sözü söyler, Allah´tan kendim ve bütün erkek kadın mü´minler için yarlıganmak dilerim! [335]

Selam olsun size!" dedi. [336]

Benî Temim heyeti:

"Yâ Muhammedi Şairimize de izin ver, şiirini okusun!" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam izin verdi. [337]

Zibrikan b. Bedir, ayağa kalkıp sekiz beyitiik şiirini okudu.

Peygamberimiz Aleyhisselam, Hassan b. Sabit´e:

"Kalkyâ Hassan! Şu adamın şiirine karşılıkver! [338]

Yüce Allah, Resûlünü savunurken, Hassân´ı muhakkak destekler!" buyurdu. [339]

Hassan b. Sabit ayağa kalkıp aynı vezin ve kafiyede söylediği uzunca bir şiirle Zibrikan´a karşılık verdi. [340]

Sabit b. Kays´ın Benî Temimlerin hatibini bastıracak derecede hutbe irad ve Hassan b. Sabit´in de Benî Temimlerin şairini bastıracak derecede şiir inşad etmesi, Peygamberimiz Aleyhisselamı ve Müslümanları sevindirdi. [341]

Hassan b. Sabit şiirini okuyup bitirdiği zaman, Akra´ b. Habis, Peygamberimiz Aleyhisselam hakkın da:

"Bu zât, muhakkak, muvaffak olacaktır! [342]

Vallahi, o, Allah tarafından da destekleniyordur! [343]

Onun hatibi, bizim hatibimizden daha iyi hatibdir.

Onun şairi, bizim şairimizden daha iyi şairdir! [344]

Onlarınkinin sesleri, bizimkilerin seslerinden daha yüksek, daha gürdür! [345]

Bizim hatibimiz konuştu. Onların hatibi, daha gür ve yüksek sesli idi.

Bizim şairimiz, şiirini inşad etti. Onların şairi, daha gür ve yüksek sesli ve daha güzel sözlü idi.

Ben bu işin ne olduğunu anlayamadım!" dedi ve Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına yaklaştı ve:

"Şehadet ederim ki; Allah´tan başka hiçbir ilah yoktur! Sen de Allah´ın Resûlüsün!" diyerek Müslüman oldu.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Bundan önceki tutum ve davranışın sana zarar vermez!" buyurdu. [346]

Benî Temim heyetinin hepsi Müslüman oldular. [347]

Yüce Allah onlardan razı olsun![348]




[308] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 293-294.

[309] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 206.

[310] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 206, Vâkıdî, c.3, s. 975, İbn Sa´d.c.1, s. 294, c. 2, s. 161, Taberî, c. 3, s. 150.

[311] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 206-207, Tabeıî, c. 3, s. 150.

[312] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s:. 206-207, Vâkıdî, c. 3, s. 975, İbn Sa´d, c.1, s. 294, c. 2, s. 161.

[313] Vâkıdî, c. 3, s. 975, İbn Sa´d, c. 1, s. 294, c. 2, s. 161.

[314] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 207, Taberî, c. 3, s. 173.

[315] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 975.

[316] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 975, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 294.

[317] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 975, İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 161.

[318] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 207, Taberî, Târîh, c. 3, s. 150.

[319] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 207, Vâkıdî, c. 3, s. 975, İbn Sa´d, c. 1, s. 294, c. 2, s. 161, Taberî, c.3, s. 150, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 287.

[320] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 207, Taberî, c. 3, s. 150, İbn esfr, c. 2, s. 287.

[321] Hucurât: 4.

[322] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 975-976.

[323] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 207, Vâkıdî, c. 3, s. 976, İbn Sa´d, c. 1, s. 294, c. 2, s. 161, Taberî, c. 3, s. 150.

[324] Vâkıdî, Megâzî, c.3, s. 976.

[325] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 488.

[326] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 976.

[327] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 128.

[328] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 207, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 976, Taberî, Târîh, c. 3, s. 150-151, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 287-288.

[329] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 976.

[330] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 128.

[331] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 208, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 976, Taberî, Târîh, c. 3, s. 151 , İtan Esîr, Kâmil, c.2, s. 2888.

[332] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 128.

[333] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 208, Vâkıdî, c. 3, s. 976, Taberî, c. 3, s. 151, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 288.

[334] İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 288.

[335] İbn İshak, İbn Hisam, c. 4, s. 208, Vâkıdî, c. 3, s. 976-977, Taberî, c. 3, s. 151.

[336] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 208, Taberî, c. 3, s. 151 .

[337] Vâkıdî, c. 3, s. 977, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 294, Taberî, c. 3, s. 151.

[338] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 208-209, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 977, Taberî, c. 3, s. 151, İbn Esîr, Kâm il, c. 2, s. 288.

[339] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 979.

[340] İbn İshak, İbn Hisam, c. 4, s. 309-312, Vâkıdî, c. 3, s. 977-978, Taberî, Târîh, c. 3, s. 151-152.

[341] Vâkıdî, Megâzî, c.3, s. 979.

[342] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 212, Taberî, c. 3, s. 152.

[343] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 979.

[344] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 212, Vâkıdî, c. 3, s. 979, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 294, Taberî, c. 3, s. 153.

[345] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 212, Taberî, c. 3, s. 152.

[346] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 130.

[347] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 212, Taberî, c. 3, s. 152.

[348] M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 7/187-193.