sidretül münteha
Tue 25 October 2011, 03:00 pm GMT +0200
45 MUHTELİF KONULAR KİTABI[1]
1. Medine Ve Medine'lilere Resûlullah (S.A.V)’in Duası[2]
1. Medine Ve Medine'lilere Resûlullah (S.A.V)’in Duası[2]
1. Enes b. Malik (r.a.)'dan: Resûlullah (s.a.v.), Medine halkı için şöyle dua etti: «Allahım! Onların ölçeklerini bereketlendir. Sa' ve müdlerini bereketli kıl.»[3]
2. Ebû Hüreyre (r.a.) şunları anlattı: insanlar turfanda meyveyi gördüklerinde Resûlullah (s.a.v.)'e getirirler, o da meyveyi eline alınca:
«— Allah'ım! meyvelerimizi bize bereketlendir, Medine'mizde bize bolluk ver, sa' ve müddümüzde bize bereketler ihsan eyle, Allah'ım Şüphesiz ki İbrahim senin kulun, halil'in (dostun) ve peygamberindir. Ben de senin kulun ve peygamberinim. O Mekke için sana dua etti. Ben de Medine için sana dua ediyorum. Onun Mekke için senden talep ettiğinin benzerini ve bir misli fazlasını senden talep ediyorum» Sonra Resûlullah (s.a.v.) gördüğü en küçük çocuğu çağırır, bu meyveyi ona verirdi.[4]
[1] Îbnül-Arabî der ki: Hadis tasnifinde belirli konuların dışında muhtelif konuları beyan etmek için bab ve kitaplara ilk defa bu ismi veren imam Malik’dir.Bunun iki faydası vardır.
a) Müellif belirli bir hüküm ve konuyla bağlı olma külfetinden kurtulmuş olup serbest hareket eder.
b) Öteden beri alışılagelen belirli konulara girmeyen değişik şeyler olab.hr. Bu isim altında onlar da serbestçe ifade edilebilir.
[2] Medine'nin daha öceki ismi «Yesrib» idi. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de el-Ahzâb sûresi 13. âyetinde bu isimle zikredilmektedir. Daha sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.) 622 Milâdî tarihinde Mekke'den Medine'ye hicret bu-yurunca bu ismin yerini, peygamberin şehri anlamına gelen «Medinetü'n-Nebî» almıştır. Daha sonra bu isim çok kullanıldığı için kısa olması bakımından sonundaki «en-Nebî» atılmış, Medine olarak kalmıştır. Aslında «Medine» şehir demektir. Fakat Peygamberimizin şehrine alem olmuştur. Bu sebeple Medine denilince, Peygamberimiz (s.a.v.)'in hicret edip medfun bulunduğu şehir akla gelir.
[3] Buharı, Buyu, 34/53; Müslim, Hac, 15/85, no: 465.
Sa'; 1040 dirhem yani 2.176 gram ağırlığında hububat alan bir ölçektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in: «Medine halkının sa' ve müdlerini bereketlendir» buyurması, bu Ölçeklerle ölçülen gıda maddelerini bereketlendir, anlammadır. Burada mecaz vardır. Bu sebeple, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in üstün ifade gücünü görmekteyiz.
[4] Müslim, Hac, 15/85, no:483.
Ashabın ilk çıkan meyveyi, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e getirmeleri onun duasını almayı arzu ettiklerinden dolayı idi.
Hz. İbrahim (a.s.)'in Mekke için yapmış olduğu dua Kur'an-ı Kerim'de İbrahim sûresinin 35-37. âyetlerinde zikredilmektedir ki anlamı şöyledir: «— (Habibim) hatırla o zamanı kit İbrahim: Rabbim, demişti, bu şehri (Mekke-i Mükerreme'yi) emniyetli kıl. Beni de oğullarımı da putlara tapmaktan uzak tut... Ey Rabbimiz! Ben evladlarımdan kimini (ismail a.s.) ile validesini (Hacer'i) senin mukaddes olan evinin yanında ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Onları bu vadiye yerleştirmemin sebebi dosdoğru namazlarını kılmaları içindir. Artık sen insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir ve onları bir kısım meyvelerle rızıklandır. Umulur ki onlar bu sebeple şükrederler.»
Hadİs-i Şerifin son bölümünde Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in çocuklara karşı olan şefkat ve merhameti ile onları sevindirmeye verdiği itinayı görüyoruz.