neslinur
Sat 14 August 2010, 09:04 am GMT +0200
Medine Haremi ve Orada Avlanmanın Tahrimi (Haramlığı)
Arap Yarımadasında ikinci kutsal şehir Medine'dir ve ilk adı Yesrib'dir. Sevgili Peygamberimiz Mekke'den hicret edip buraya yerleşince, onun adını Medine diye değiştirdi. Medine, Aramca "şehir" anlamına gelir.
Arazisi müsait ve tarıma elverişli olduğundan Yahudiler bu şehre yerleşmiş bulunuyordu. Kendilerini düşmandan savunabilmek için birtakım kaleler de yaptırarak burada iyice hakimiyet kurmuşlardı. Yemen'de Ma'rib barajının patlaması üzerine güney Arabistan kabilelerinden Evs ve Hazrec, gelip Medine'ye yerleştiler ve önceleri Yahudiler'in hakimiyetini kabul edip onlara vergi Ödediler. Sonraları birleşip onların hakimiyetine son verip şehre hakim oldular. Daha sonra bu iki kabilenin arasının açılması ve bir sürü yahudi entrikalarının onları bölüp birbirine hasım yapması üzerine Yahudiler rahat nefes almaya başladılar. Derken son Peygamber Hz. Mu-hammed (s.a.v.) bu beldeye hicret etti ve çok geçmeden bu iki kabileyi barıştırıp kardeş yaptı, arkasından devletini kurdu.
Böylece İslâm'ın ikinci merkezi sayılan Medine kutsal havaya kavuştu, Mekke'nin fethinden sonra da Resulüllah (s.a.v.) çok sevdiği Mekke'ye dönmedi ve Medine'de kalmayı tercih etti. Özellikle kabrinin bu beldede bulunması ayrı bir anlam taşımakta ve beldeye kutsallık vermektedir. [389]
Konuyla İlgili Hadisler
"Hz. Ali (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Medine, Ayr ile Sevr (dağları) arasındaki (sahayla birlikte) haremdir." [390]
Yine Hz. Ali'nin (r.a.) rivayet ettiği hadiste Peygamber (s.a.u.) myurdu ki:
"Medine'nin yaş otları, ağaçları kesilip biçilmez; av hayranları ürkütülmez (ve avlanmaz); yere atılmış sahibi belirsiz nesnesi alınmaz, ancak onu ilan eden alabilir. Hiçbir adama, Medine'de savaş için silah taşımak uygun olmaz ve Medine'deki hiçbir ağacı kesmek uygun olmaz; meğer ki adam Üevesine yem olsun diye ondan koparmış ola..' [391]
Abbad b. Temimden o da amcasından, o da Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz'den rivayet etmiştir. Resulüllah şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki İbrahim (r.a.) Mekke'yi harem (hürmete layık) görmüş ve bu belde için dua etmiştir. Ben de, İbrahim'in Mekke'yi harem kıldığı gibi, Medine'yi harem kılıyorum." [392]
Ebu Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir:
"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz Medine'nin iki labet arasım haram kıldı ve böylece Medine'nin çevresinde oniki millik bir harem koruluğu belirledi." [393]
"Labetey" tabirinden maksat, Medine'nin doğu ve batısında bulunan kara taşlardan oluşan tepelerdir.
Yine Ebu Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:
"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz Medine'nin ağaçlarının yaprağını silkmeyi ve ağaçlarını kesmeyi de haram kıldı."[394]
Enes (r.aj den yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz yüksekçe bir yerden Medine'ye bakıp şöyle buyurdu: "Allah'ım! İbrahim (Peygamber) nasıl Mekke'yi harem kıldıysa, ben de Medine'nin şu iki dağının arasındaki kesimini harem kılıyorum. Allah'ım, bu belde halkının müddünü ve sa'ını mübarek eyle (bereketlendir)." [395]
Müdd: Bir ölçek birimidir ve yaklaşık 880 gram eder. Bir sa1 ise, yaklaşık 3400 gramdır.
Buharî'de bu hadis şu lafızlarla rivayet edilmiştir:
"Medine şuradan şuraya kadar haremdir; ağacı kesilmez, sünnete aykırı (din adına) bir şey ortaya çıkarılamaz. Artık kim (din adına) sünnete aykırı bir şey ortaya çıkarırsa, Allah'ın ve meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun." [396]
Ebu Said (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki ben, Medine'yi haram kıldım; şu iki dağ arası haramdır: Onda kan dökülmez, silah taşınmaz, hayvan yemi dışında ağacı (otu) kesilip ko-panlmaz." [397]
Cabir (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Doğrusu İbrahim, Mekke'yi haram kıldı ve ben de Me-ine'yi şu iki karataşh dağ arasını haram kıldım: Dikenli bitlileri koparılmaz ve av hayvanları avlanmaz." [398]
Hadislerin Işığında Müctehidlerin İctihadları
a) Hanefîlere göre: Medine sınırları içinde bulunan av hayranlarını avlamak, yine aynı sınırlar içindeki ağaçları kesmek, yeşil >tları biçmek haram değildir. [399]
Böylece imam Ebu Hanife, yukarıda sıraladığımız "haber-i ıhad" kapsamına giren hadislerle istidlal etmemiştir.
b) İmam Safî, îmam Ahmed ve imam Malik'e göre, hem av ıayvanını avlamak, hem de ağacım ve yaş otunu kesmek haramdır. Bundan dolayı, Mekke'de haram dahilinde avlanan hayvandan, veya cesilen ağaçtan dolayı ceza gerekir mi, gerekmez mi? Bu konuda iki rivayet bulunuyor. Birincisine göre, gerekmez ki, imam Malik'in ve imam Şafiî'nin Kavl-i Cedidi bu doğrultudadır. Çünkü bunlara göre, Medine'ye ihramsız girilmekte ve o yüzden belirtilen sebeplerden dolayı bir ceza da gerekmemektedir. İkinci bir rivayete göre, ceza gerekir. Bu, İmam Şafiî'nin Kavl-i Kadimidir ve İbn Münzir de aynı görüştedir. [400]
Tahliller ve Diğer Rivayetler
434 nolu Hz. Ali hadisi sahihtir ve istidlale salihtir.
435 nolu yine Hz. Ali hadisinin ricali, rical-i sahihtir ve aslı Buharı ile Müslim'de geçer.
436 nolu Ubbad hadisi, 437 nolu Ebû Hüreyre hadisi de sahihtir ve istidlale elverişlidir.
438 nolu Ebû Hüreyre hadisi hasendir. Diğer rivayetler bunu kuvvetlendirmektedir.
439 nolu Enes hadisi ve 44<Xnolu Asım hadisi de sahihtir.
441 nolu Ebû Said hadisi üzerinde durulmuş ve az farklı tesbit-ler yapılmıştır.
Ancak ilim adamlarının çoğuna göre, sahihtir.
442 nolu Cabir hadisi de sahih kabul edilmiş ve istidlale salih görülmüştür. Bu konuda Cabir (r.a.) den bir diğer rivayet söz konusudur ki, onu Ahmed b. Hanbel Müsned'inde nakletmiştir. Mealen şöyledir: "Resulüllah (s.a.v.) Medine hakkında şöyle buyurdu: "Kara taşlardan oluşan iki tepe (veya dağ) arasındaki bölgenin hepsi haramdır: Ağacı kesilmez, meğer ki hayvan yemi olarak kesilip biçilsin.."
Ancak bunun isnadında îbn Lehî bulunuyor ki, bu zat üzerinde çok şeyler söylenmiştir. Ancak ilim adamlarının çoğuna göre, hadisi hasendir. [401]
Bu konuda Amir b. Sa'd'in babasından yaptığı bir rivayet şöyledir: "Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ben Medine'nin iki kara taşlı dağı arasını haram kılıyorum: Ağaç ve yaş bitkisi koparılmaz ve av hayvanı öldürülmez."
Ayrıca yine Amir b. Sa'd'dan, Medine'nin ağacını ve yaş otunu kesenin üzerindeki elbisesi alınır şeklinde bir rivayet vardır. Bunu Müslim ile Ahmed b. Hanbel kendi eserlerinde nakletmişlerdir.
Ayrıca Süleyman b. Ebî Abdillah'tan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir: "Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a.), Medine haremi dahilinde avcılık yapan bir adamı yakaladı ve üzerindeki elbisesini soyup aldı. Onun efendileri gelerek elbisenin geri verilmesini talep ettiler. Hz. Sa'd onlara şöyle dedi: "Şüphesiz Resulüllah (s.a.v.) bu haremi haram kılmıştır. Kimin bu sınırlar içinde avlandığını görürseniz onun elbisesini soyup alabilirsiniz, buyurmuştur. O bakımdan aldığım elbiseyi geri veremiyeceğim; Resulüllah'm bana tattırdığı bir yiyeceği geri çevirecek değilim. Ama siz isterseniz, o elbisenin değeri olan parayı size verebilirim."
Bu rivayeti Ahmed ve Ebû Davud nakletmişlerdir. Aynı zamanda Hakim tahric edip sahihi emiştir. Ancak isnadında Süleyman b. Ebî Abdillah bulunuyor ki, Ebû Hatim onun meşhur olmadığını, ama rivayetine itibar edilebileceğini belirtmiştir. Zehebî ise, "Süleyman Tabiîn'dendir ve sikadır" demiştir. [402]
Müctehidlerden ancak Şafiî, Kavl-i Kadim'inde bu rivayetlerle istidlal edip harem dahilinde avlanan kimsenin elbisesi soyulup mı* demiştir. Çoğu ise bu rivayetle istidlal etmemiştir. [403]
Çıkarılan Hükümler
1- Medine'de Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz tarafından belirlenen sınırları gösterilen harem dahilinde avlanmak, kendiliğinden
tişen ağaç ve bitkileri kesip koparmak haramdır. Ancak hayvanla-yem için ağaç yaprakları, yaş otlar kopanlabilir. imam Ebû Hanife ,nun hilafına bir görüş ortaya koymuştur.
2- Harem dahilinde avlanan, kendiliğinden bitip yetişen bitkile-kesip koparan kimse günahkar olur. Bazı ilim adamlarına göre, av-aan veya ağaç ve bitkileri kesen kimsenin ceza olarak üzerindeki aisesi alınır.
Bu elbise, avlanan kimse kimin mülkünde avlanmışsa, elbisesi ıa ait olur. BeytülmaTe ait mülkte ise, alman elbise Beytülmal'e bırakılır. [404]
Arap Yarımadasında ikinci kutsal şehir Medine'dir ve ilk adı Yesrib'dir. Sevgili Peygamberimiz Mekke'den hicret edip buraya yerleşince, onun adını Medine diye değiştirdi. Medine, Aramca "şehir" anlamına gelir.
Arazisi müsait ve tarıma elverişli olduğundan Yahudiler bu şehre yerleşmiş bulunuyordu. Kendilerini düşmandan savunabilmek için birtakım kaleler de yaptırarak burada iyice hakimiyet kurmuşlardı. Yemen'de Ma'rib barajının patlaması üzerine güney Arabistan kabilelerinden Evs ve Hazrec, gelip Medine'ye yerleştiler ve önceleri Yahudiler'in hakimiyetini kabul edip onlara vergi Ödediler. Sonraları birleşip onların hakimiyetine son verip şehre hakim oldular. Daha sonra bu iki kabilenin arasının açılması ve bir sürü yahudi entrikalarının onları bölüp birbirine hasım yapması üzerine Yahudiler rahat nefes almaya başladılar. Derken son Peygamber Hz. Mu-hammed (s.a.v.) bu beldeye hicret etti ve çok geçmeden bu iki kabileyi barıştırıp kardeş yaptı, arkasından devletini kurdu.
Böylece İslâm'ın ikinci merkezi sayılan Medine kutsal havaya kavuştu, Mekke'nin fethinden sonra da Resulüllah (s.a.v.) çok sevdiği Mekke'ye dönmedi ve Medine'de kalmayı tercih etti. Özellikle kabrinin bu beldede bulunması ayrı bir anlam taşımakta ve beldeye kutsallık vermektedir. [389]
Konuyla İlgili Hadisler
"Hz. Ali (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Medine, Ayr ile Sevr (dağları) arasındaki (sahayla birlikte) haremdir." [390]
Yine Hz. Ali'nin (r.a.) rivayet ettiği hadiste Peygamber (s.a.u.) myurdu ki:
"Medine'nin yaş otları, ağaçları kesilip biçilmez; av hayranları ürkütülmez (ve avlanmaz); yere atılmış sahibi belirsiz nesnesi alınmaz, ancak onu ilan eden alabilir. Hiçbir adama, Medine'de savaş için silah taşımak uygun olmaz ve Medine'deki hiçbir ağacı kesmek uygun olmaz; meğer ki adam Üevesine yem olsun diye ondan koparmış ola..' [391]
Abbad b. Temimden o da amcasından, o da Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz'den rivayet etmiştir. Resulüllah şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki İbrahim (r.a.) Mekke'yi harem (hürmete layık) görmüş ve bu belde için dua etmiştir. Ben de, İbrahim'in Mekke'yi harem kıldığı gibi, Medine'yi harem kılıyorum." [392]
Ebu Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir:
"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz Medine'nin iki labet arasım haram kıldı ve böylece Medine'nin çevresinde oniki millik bir harem koruluğu belirledi." [393]
"Labetey" tabirinden maksat, Medine'nin doğu ve batısında bulunan kara taşlardan oluşan tepelerdir.
Yine Ebu Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:
"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz Medine'nin ağaçlarının yaprağını silkmeyi ve ağaçlarını kesmeyi de haram kıldı."[394]
Enes (r.aj den yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz yüksekçe bir yerden Medine'ye bakıp şöyle buyurdu: "Allah'ım! İbrahim (Peygamber) nasıl Mekke'yi harem kıldıysa, ben de Medine'nin şu iki dağının arasındaki kesimini harem kılıyorum. Allah'ım, bu belde halkının müddünü ve sa'ını mübarek eyle (bereketlendir)." [395]
Müdd: Bir ölçek birimidir ve yaklaşık 880 gram eder. Bir sa1 ise, yaklaşık 3400 gramdır.
Buharî'de bu hadis şu lafızlarla rivayet edilmiştir:
"Medine şuradan şuraya kadar haremdir; ağacı kesilmez, sünnete aykırı (din adına) bir şey ortaya çıkarılamaz. Artık kim (din adına) sünnete aykırı bir şey ortaya çıkarırsa, Allah'ın ve meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun." [396]
Ebu Said (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki ben, Medine'yi haram kıldım; şu iki dağ arası haramdır: Onda kan dökülmez, silah taşınmaz, hayvan yemi dışında ağacı (otu) kesilip ko-panlmaz." [397]
Cabir (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Doğrusu İbrahim, Mekke'yi haram kıldı ve ben de Me-ine'yi şu iki karataşh dağ arasını haram kıldım: Dikenli bitlileri koparılmaz ve av hayvanları avlanmaz." [398]
Hadislerin Işığında Müctehidlerin İctihadları
a) Hanefîlere göre: Medine sınırları içinde bulunan av hayranlarını avlamak, yine aynı sınırlar içindeki ağaçları kesmek, yeşil >tları biçmek haram değildir. [399]
Böylece imam Ebu Hanife, yukarıda sıraladığımız "haber-i ıhad" kapsamına giren hadislerle istidlal etmemiştir.
b) İmam Safî, îmam Ahmed ve imam Malik'e göre, hem av ıayvanını avlamak, hem de ağacım ve yaş otunu kesmek haramdır. Bundan dolayı, Mekke'de haram dahilinde avlanan hayvandan, veya cesilen ağaçtan dolayı ceza gerekir mi, gerekmez mi? Bu konuda iki rivayet bulunuyor. Birincisine göre, gerekmez ki, imam Malik'in ve imam Şafiî'nin Kavl-i Cedidi bu doğrultudadır. Çünkü bunlara göre, Medine'ye ihramsız girilmekte ve o yüzden belirtilen sebeplerden dolayı bir ceza da gerekmemektedir. İkinci bir rivayete göre, ceza gerekir. Bu, İmam Şafiî'nin Kavl-i Kadimidir ve İbn Münzir de aynı görüştedir. [400]
Tahliller ve Diğer Rivayetler
434 nolu Hz. Ali hadisi sahihtir ve istidlale salihtir.
435 nolu yine Hz. Ali hadisinin ricali, rical-i sahihtir ve aslı Buharı ile Müslim'de geçer.
436 nolu Ubbad hadisi, 437 nolu Ebû Hüreyre hadisi de sahihtir ve istidlale elverişlidir.
438 nolu Ebû Hüreyre hadisi hasendir. Diğer rivayetler bunu kuvvetlendirmektedir.
439 nolu Enes hadisi ve 44<Xnolu Asım hadisi de sahihtir.
441 nolu Ebû Said hadisi üzerinde durulmuş ve az farklı tesbit-ler yapılmıştır.
Ancak ilim adamlarının çoğuna göre, sahihtir.
442 nolu Cabir hadisi de sahih kabul edilmiş ve istidlale salih görülmüştür. Bu konuda Cabir (r.a.) den bir diğer rivayet söz konusudur ki, onu Ahmed b. Hanbel Müsned'inde nakletmiştir. Mealen şöyledir: "Resulüllah (s.a.v.) Medine hakkında şöyle buyurdu: "Kara taşlardan oluşan iki tepe (veya dağ) arasındaki bölgenin hepsi haramdır: Ağacı kesilmez, meğer ki hayvan yemi olarak kesilip biçilsin.."
Ancak bunun isnadında îbn Lehî bulunuyor ki, bu zat üzerinde çok şeyler söylenmiştir. Ancak ilim adamlarının çoğuna göre, hadisi hasendir. [401]
Bu konuda Amir b. Sa'd'in babasından yaptığı bir rivayet şöyledir: "Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ben Medine'nin iki kara taşlı dağı arasını haram kılıyorum: Ağaç ve yaş bitkisi koparılmaz ve av hayvanı öldürülmez."
Ayrıca yine Amir b. Sa'd'dan, Medine'nin ağacını ve yaş otunu kesenin üzerindeki elbisesi alınır şeklinde bir rivayet vardır. Bunu Müslim ile Ahmed b. Hanbel kendi eserlerinde nakletmişlerdir.
Ayrıca Süleyman b. Ebî Abdillah'tan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir: "Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a.), Medine haremi dahilinde avcılık yapan bir adamı yakaladı ve üzerindeki elbisesini soyup aldı. Onun efendileri gelerek elbisenin geri verilmesini talep ettiler. Hz. Sa'd onlara şöyle dedi: "Şüphesiz Resulüllah (s.a.v.) bu haremi haram kılmıştır. Kimin bu sınırlar içinde avlandığını görürseniz onun elbisesini soyup alabilirsiniz, buyurmuştur. O bakımdan aldığım elbiseyi geri veremiyeceğim; Resulüllah'm bana tattırdığı bir yiyeceği geri çevirecek değilim. Ama siz isterseniz, o elbisenin değeri olan parayı size verebilirim."
Bu rivayeti Ahmed ve Ebû Davud nakletmişlerdir. Aynı zamanda Hakim tahric edip sahihi emiştir. Ancak isnadında Süleyman b. Ebî Abdillah bulunuyor ki, Ebû Hatim onun meşhur olmadığını, ama rivayetine itibar edilebileceğini belirtmiştir. Zehebî ise, "Süleyman Tabiîn'dendir ve sikadır" demiştir. [402]
Müctehidlerden ancak Şafiî, Kavl-i Kadim'inde bu rivayetlerle istidlal edip harem dahilinde avlanan kimsenin elbisesi soyulup mı* demiştir. Çoğu ise bu rivayetle istidlal etmemiştir. [403]
Çıkarılan Hükümler
1- Medine'de Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz tarafından belirlenen sınırları gösterilen harem dahilinde avlanmak, kendiliğinden
tişen ağaç ve bitkileri kesip koparmak haramdır. Ancak hayvanla-yem için ağaç yaprakları, yaş otlar kopanlabilir. imam Ebû Hanife ,nun hilafına bir görüş ortaya koymuştur.
2- Harem dahilinde avlanan, kendiliğinden bitip yetişen bitkile-kesip koparan kimse günahkar olur. Bazı ilim adamlarına göre, av-aan veya ağaç ve bitkileri kesen kimsenin ceza olarak üzerindeki aisesi alınır.
Bu elbise, avlanan kimse kimin mülkünde avlanmışsa, elbisesi ıa ait olur. BeytülmaTe ait mülkte ise, alman elbise Beytülmal'e bırakılır. [404]