saniyenur
Sun 10 June 2012, 10:28 am GMT +0200
Mecburî Veya İhtiyarî
Şimdi de şu soruyu soralım: Peygamber'ın her adı anıldığında ona selâm ve sâlât getirmek zorunlu mu, yoksa ihtiyari midir? Bütün âlimler, fakihler ve müfessirler bunun sevap ve müstehap olduğunda ittifak etmektedirler. Rasulullah'a salât ve selâm gönderen herkese Allah tarafından mükâfat vardır; fakat bunu ihmal edenlere de Allah bir ceza vermeyecektir. Ancak, adının her anılışında Rasulullah'a salât ve selâm göndermek, İslâm ananesi ile tesis ve teyid edilen normal bir hareket ve gelenek haline gelmiştir. Özellikle Sünnet ile salavat nizama konmuştur. Namazda Rasulullah 'a selâm ve salât göndermek İslâmî uygulama ile yerleşmiştir. Allah'ın yukarıda zikredilen ayeti üzere, her insanın ömründe bir defa dahi olsa Rasulullah'a salât göndermesi hususunda bütün mezhepler müttefiktir. Bu ayetle Allah'ın bunu emrettiği gayet açıktır. Ancak, Kur'an'da emredilen salata verilecek önemin yapısı ile ilgili olarak âlimler arasında farklar vardır.
İmamı Şafi'ye göre, namazın sonunda teşeh-hüdde iken Rasulullah'a salât göndermek anlamda pek çok yerde geçmektedir. (2: 49-50; 3:11; 7:130; ve 40:4 6)
Üçüncüsü, Rasulullah tarafından öğretilen bütün salât şekilleri, ona karşı nezaket ve saygı gösterilmesine ve İbrahim ve âlî İbrahim'e gönderildiği gibi, ona da selâm gönderilmesine işaret etmektedir. Şüphesiz, Allah, başka insan ve toplumlara göstermediği kadar ihsanını İbrahim ve takipçilerine göstermiştir. (3:33; 4:54; 4:125; ve 16:121-123). O ve takipçileri peygamberlikle şereflendirilmiş, onlara Kitab'm bilgisi ihsan edilmiştir. Allah'a ve O'nun peygamberler vasıtasıyla indirdiği vahye inanan müslüman, hıristiyan, musevî herkes ittifakla onun Önderliğini kabul etmektedir. Hatta başka inanç sahipleri de, onun adını kitaplarında ilk önderler arasında bulurlar ve mühim şeklî farklar olmasına rağmen ona saygı gösterirler. Bu yüzden, Rasulullah izleyicilerinden; Allah'a İbrahim'a ve izleyicilerine gönderdiği gibi, kendisine de salât ve selâm göndermesi için dua etmelerini istemiştir.
Dördüncüsü,Peygamber'asalât gönderenler ona bir iyilikte bulunmamakta,fakat, bu konuda Allah ve melekleriyle birleşerek, Allah'ın rahmetine lâyık olmaktadırlar. Haddi zatında, Allah'ın rahmetine ve meleklerin dua ve selâmına mazhar olan Rasulullah 'ın başkalarının duasına hiç ihtiyacı yoktur.
Beşincisi, müslümanların bu hareketi, onları sadece nifak hastalığından kurtarmakla kalmayacak, aynı zamanda Allah'ın rahmet ve mağfiretine lâyık adayları yapacaktır. (Emin Ahsen Islahı, Tudabbar-ı Kur'an, Cilt V, sh. 265).
Altıncısı, bu ayette Allah'ın inananlara Rasulullah'a salât gönderilmesini emrediş Şekli de, onun kıymet ve mevkiini artırmıştır. Allah, onu kendi ve melekleri namına salata işaret etmekte, daha sonra da müminlerden aynı şeyi istemektedir. İnananlara, Allah ve meleklerinin yaptıkları şeyi yapmak mecburidir. Salâtı terkederse namazı fâsid olur. Sahabe'den, İbni Mes'ud Ensarî, İbni Ömer ve Cabir b. Abdullah ve tabiinden Şey-be, İmam Muhammed Bekir, Muhammed b. Ka'b Kurzi ve Mukatib b. Hayyan da aynı görüştedirler. Fakihler arasında İshak b. Rahûye ve son günlerinde Ahmed b. Hanbel de bu görüşü desteklemişlerdir. İmam Ebu Ha-nife ve İmam Mâlik'in de dahil olduğu fa-kihlerİn çoğunluğu herkesin ömründe en az bir defa salavat göndermesinin farz olduğu görüşündedirler. Bu tam Kelime-i Şehadet gibidir. Yani birisi, Allah'ın vahdetini (tevhid) ve Muhammed'ın peygamberliğini (risa-let) bir defa tasdik etmekle bu farzı yerine getirmiş olur. Aynı şekilde, birisi Peygamber'a, bir defa salât gönderirse, (salat' alâ'n-nebiy) yükümlülüğünden kurtulmuş olur. Ondan sonra, Kelime-i Şehadet gibi, salât da bir defa olsun yerine getirdiği için farz değildir artık.
Ancak salâtın namazda okunmasını mutlaka farz kabul eden başka mezhepler vardır. Bunu namazda teşehhüd okumasıyla sınırlamazlar. Salâtın her duada farz olduğunu kabul edenler de vardır. Bazıları da Rasulullah'ın her zikredildiğinde salât getirmenin farziyeti görüşündedirler. Bir görüşe göre de, bir mecliste Muhammed'ın adı kaç defa geçerse geçsin, bir defa salât getirmek farzdır.
Bu farklı görüşlere rağmen salâtın namaz.daki mecburiyeti açıktır. Çünkü, ashabı Rasulullah'a nasıl salât göndereceklerini sorduğunda bu şekilde göstermiştir. Rasulullah 'ın ilk takipçilerinden sonraki nesillere kadar ki (selef ve halef) bütün âlim, fakih ve müfessirler yaklaşık aynı görüştedir. Bu yüzden, bunun sadece İmamı Şafi'nin görüşü olduğunu söylemek doğru olmaz. İbni Abbas tarafından nakledilen ve Tirmizî, Ah-med, Ebu Davud, Nesei ve İbni Huzeyme'nin kaydettiği bir hadis de bunu desteklemektedir: Rasulullah'ı Allah'a hamdet-meden ve salât göndermeden niyat ettiğini işitti. Rasululiah duasını çok çabuk yaptığını söyledi. Daha sonra da, dua eden birisinin evvelâ Allah'a hamd etmesini, daha sonra peygamberine salât göndermesini, ondan sonra da İstediği şey için dua etmesini söyledi. İbnİ Mace'nin rivayetine göre Rasulullah şöyle demiştir: "Abdestsiz namaz olmaz, Besmele'siz abdest olmaz ve Peygamber'e salât göndermeksizin namaz olmaz." Yine İbni Mace'nin Abdullah b. Mes'ud'dan rivayet ettiğine göre başka bir hadiste şöyle buyurulmuştur: "Peygambere salât gönderdiğiniz zaman güzel bir şekilde gönderin ki, ona sunulma ihtimali olsun." (İbni Kesir, Tefsir, Böl. 22, sf. 31-35).
İmam Ahmed, Rasulullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kimin yanında adım anılırsa, bana salât göndersin. Bir salât gönderdiği için Allah ona on sevap gönderir." Ebu Davut et-Tayâlisî'nin rivayetine göre bir salât rahmet getirir ve on gühanın affına sebep olur. (Müsned). Hz. Ali'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah şöyle demiştir: "Hasis İnsan, benim adımın anıldığında bana salât göndermeyen kişidir." (Tirmizİ ve Ahmed Hasan b. Ali'den naklen). Başka bir hadiste böyle birinin en cimri adam olduğu İfade edilmektedir. Başka bir hadiste Rasulullah şöyle buyurmuştur: "benim adım zikredil-diğinde, orada bulunup da bana salât göndermeyen insana yazıklar olsun. Ramazanın tamanını geçirip de günahları affolmayan kimseye yazıklar olsun. Ana-babasından birinin olsun yanında yaşlılığa erip de, onun Cennet'e girmesine sebep olmadığı kimseye yazıklar olsun." (Tirmizî)
Rasulullah'ın bu sözleri, Rasulullah'a salât getirilmesi gerektiği yolundaki görüşü teyid etmektedir. Bu görüş Tehanî Safi ve el-Halimî'nin de içinde bulunduğu bir grup âlim ve fakih tarafından da desteklenmektedir. (İbni Kesir, Tefsir, XXII, sh. 31-35)