seymanur K
Wed 14 September 2011, 10:39 am GMT +0200
Maslahat Ve Mefsedetlerîn Kısım Ve Dereceleri
Maslahat ve mefsedetler bilinebilme açısından kısımlara ayrılır:
1- Hem zeki ve hem de aptal kimselerin bilebildikleri maslahat ve mefsedetler.
2- Sadece zeki kimselerin bilebildiği maslahat ve mefsedetler.
3- Sadece veli kulların bilebildiği maslahat ve mefsedetler.
Allah (cc) kitabında kendi uğrunda gayret gösterenleri yoluna ulaştıracağını vadetti. "Bizim uğrumuzda gayret gösterenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz." [33] Allah'ın veli kullan O'nun koyduğu hükümleri ve şeriatını öğrenmek için eksiksiz ve mükemmel bir çaba sarfederler. Ayrıca Allah (cc) bildikleriyle amel edenlere bilmediklerini öğretir. Bu durumda Allah'tan korkan velilerle günahkar kimseler nasıl bir olurlar? Allah'a an-dolsun ki onlar ne hayattayken ne de öldüklerinde derece olarak eşit değildirler.
Alimler, peygamberlerin varisleridir. Onların ilimlerini yanlış görüp haklarında kötü sözler sarfeden, onların maksatlarını anlamayan ahmak kimselerin cehaletine bakmamak gerekir. Nitekim Kuranda müşriklerin de benzer bir tavır takındıkları beyan edilmektedir. "înkar edenler, bu Kuranı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın, umulur ki bastırırsınız, dediler." [34]
Nasıl ki her peygambere kötü kimseler düşman kıhnmışsa Allah dostlarının da aynı şekilde düşmanları vardır. Ahmak kimselerin düşmanlığına peygamberlerin sabrettiği gibi sabreden alimler; peygamberlerin yardım gördükleri, ecir kazandıkları ve zafere ulaştıkları gibi yardım görür, ecir kazanır ve zafere ulaşırlar. Allah dostlarına düşmanlık eden ve Allah'm nurunu söndürmeye çalışanlar hiç iflah olur mu? Birçok kimsenin bu duruma düşmesi hasetten kaynaklanmaktadır. Nitekim yahudilerin Hz. Peygamber'e (s.a.v.) haset etmeleri, onları ona karşı çıkmaya hatta onu öldürmeye teşebbüse şevketti. Ve onun peygamberliğini kabul etmeyip söylediklerini yalanladılar.
[Şeriatın Zulüm İçermemesi]
Şeriatın tamamı, küçük büyük tüm maslahatları temin ve küçük büyük tüm mefsedetleri izale etmeye yöneliktir. Allah'ın (cc) bütün hükümleri, ya dünyevî veya uhrevî bir maslahatı temin ya da dünyevî veya uhrevî bir mef-sedeti izale eder.
Allah'm kalplerini körelttiği bazı zındıkların şöyle söyledikleri görülmektedir; şeriatta hem adalet hem de zulüm vardır. Mesela diyetin akileye ödet-tirilmesi zulümdür.
Kullar da dahil her şey O'nun mülkü ve emrine amadeyken bu nasıl zulüm olur? O Yüce Malik, kullarının maslahatını en iyi bilen Efendi olarak kullarına mal mülk vermiştir. Ve onlardan bu mallardan bir kısmını kendi işleri, bir kısmını fakirler, bir kısmını zor durumda kalan kimseler için sarfet-melerini istediği gibi bir kısmını da hataen adam öldüren ya da yaralayan kimse için sarfetmelerini istemiştir. Böylece mağdur olan tarafın yaraları sarılmış, suçlunun hatasının telafisine yardımcı olunmuş, akraba arasındaki bağlar güçlendirilmiş ve mağdurun ölmesi ya da yaralanmasından doğan mefsedetler kısmen da olsa izale edilmiş olur.
Efendi'nin kullarının menfaati için kendi mallarını yukarıda zikredilen yerlere sarfetmesi halinde zalim olacağını söyleyen kimse, kördür, basiretsizdir, yanlış yoldadır, İslamı hafife alıyordur, müslüman bile değildir. "And olsun ki sen onları konuşma tarzlarından tanırsın." [35] Kendi mallarım bu şartlarla kullarına veren Efendi zalim olarak nitelendirilebilir mi?
Aslında ehl-i islam'ın zayıf tarafı böyle zındık kimseleri adam yerine koy-masmdadır! Mal Allah'ın malı, kul Allah'ın kulu; "Biliniz ki yaratmak da emretmek de O'na mahsustur." [36] Şeriatta zulmün de var olduğunu iddia
eden ahmak kişi, tıpkı Allah (cc) gibi bazı şartlar koşarak kölesine bir şey verse kendisini zalim, kötü görmez. Bilakis kendisini iyilik yapan adil bir kimse olarak görür. Aslında bu ahmak kişi hataen birini öldürecek olsa, şeriatın bu hükmünü isteyecektir. Bu, dinin yüceliğinden, islam'ın üstünlüğünden kaynaklanmaktadır.
[33] Ank.but 69
[34] Fussilet 26
[35] Muhammed 30
[36] Araf 54