seymanur K
Tue 13 September 2011, 01:37 pm GMT +0200
Maslahat Ve Mefsedetlerin Çeşitli Açılardan Taksimi
Maslahat ve mefsedetler; değerli-değersiz, önemli-önemsiz, çok-az, açık-kapalı, uhrevi-dünyevi gibi çeşitli açılardan taksime tabi tutulur. Dünyevi olanlar da kendi içinde kesin ve şüpheli olan ile ittifak ve ihtilaf edilen şeklinde taksime tabi tutulur. Benzer şekilde bazı maslahat ve mefsedetlerin diğerlerine tercih edilmesi durumları da ittifak ve ihtilaf edilen şeklinde ikiye ayrılır.
Doğru yola ulaşmış kişi maslahat olduğunda ittifak edilen şeyleri yapıp mefsedet olduğunda ittifak edilen şeyleri terkeden kişidir. Bu kişiden daha üst mertebede olan kimse, bunlara ilaveten maslahat olduğunda ihtilaf olan şeyleri yapıp mefsedet olduğunda ihtilaf olan şeyleri de terkeden kimsedir. Zira maslahat şüphesi olanları yaparak onları elde etme, mefsedet şüphesi olanları terkederek onlardan sakınma, ihtiyatlı olan yoldur. Fakat bunu yapanlar çok azdır. Buradaki az, yok denecek kadar az anlamındadır.
Maslahat ve mefsedetlerin bazılarını hem genel halk kitlesi hem de seçkinler bilebilir. Bazılarını ise yalnızca seçkinler bilir. Kimi maslahatlar da vardır ki onları seçkinlerin seçkinleri bilir. Bunların gizli olanlarına ancak Allah'ın kalbine nur indirdiği kimseler vâkıf olur. Bu durum dünya maslahat ve mefsedetleri için böyledir. Aynı şekilde dinî ve tabiî ilimler, ülke idaresinde izlenen siyaset ve bunun dışında diğer velayet ve idareyle ilgili tüm meselelerde de insanlar arasında ihtilaf vardır. Bu konularda insanların ihtilafa düşmelerinden ötürü Allah (cc) aynı anda iki ayrı halife seçilmesini yasaklamıştır. Aksi taktirde en iyi ya da en kötü olanı seçme ve maslahat ve mefsedetler arasında tercih yapma konusunda aralarında ihtilaf çıkar.
Şayet aynı anda iki halifenin seçilmesine müsaade edilseydi, maslahat olduğu konusunda kapalılık bulunan şeyler elde edilmez, mefsedet olduğunda kapalılık bulunanlar da izale edilmezdi. Ve yine hangi maslahatın elde edileceği ya da mefsedetin defedileceği konusunda yapılan tercihte isabet edilmeyebilirdi.
Ancak bazı konularda farklı hüküm vermelerine rağmen birden fazla hakim tayin etme caizdir. Zira hakimin hüküm vermesiyle elde edilen maslahatlar özeldir. Devlet yönetimiyle ilgili maslahatlar ise geneldir. Üstelik bir tek hakimin bütün insanların meselelerine bakması mümkün değildir.
Şüphe yok ki veli ve hakimlerin tayin edilmesi özel ve genel maslahatların elde edilmesi için birer vesiledir. Veli ve hakimlere yardımcı tayin edilmesi ise vesilenin vesilesidir. îlahî vesileler ise şeriatın maksatlarının elde edilmesine yöneliktir. Dolayısıyla bunlar en üstün vesilelerdir. Şeriatın öğrenilmesi en üstün vesilelerdendir. Bir meseleye şahit olmak o konu hakkında şahitlik yapmaya, şahitlik yapmak da hakimin ona binaen hüküm vermesine vesiledir. Hakimin hüküm vermesi ise maslahatların elde edilmesi ve mefsedetlerin defedilmesine vesiledir.
Sonuç olarak; maslahatın olup olmadığında ihtilaf vaki olunca maslahatın varlığını ya da yokluğunu bilen kişi isabet etmiş olur. Hangi maslahatların Öncelikle tercih edilmesi gerektiği ve hangilerinin denk olduğu konusunda ihtilaf vaki olunca hangisinin tercih edilmesi gerektiğini ya da hangi maslahatların denk olduğunu bilen kişi isabet etmiş olur. Aynı şekildeftıefsede-tin olup olmadığında ihtilaf olunca, mefsedetin varlığını ya da yokluğunu bilen kişi isabet etmiş olur. Hangi mefsedetlerin öncelikle izale edilmesi gerektiği ve hangilerinin birbirine denk olduğu konusunda ihtilaf olunca, hangi mefsedetin Öncelikle izale edilmesi gerektiğini ve hangi mefsedetlerin denk olduğunu bilen kişi isabet etmiş olur.
Bazı maslahatların mefsedet içermediği ve bazı mefsedetlerin de maslahat içermediği zannedilir ve bu konuda ihtilaf söz konusu olur. Burada da maslahatı mefsedetine tercih edilecek, maslahatına bakılmaksızın mefsedeti izale edilecek ve maslahatıyla mefsedeti denk olanları bilen kişi isabet etmiş olur.
Bir konuda farklı kanaat belirten her iki müctehidin de isabet ettiği kabul edilirse; tercih edilmesi gerekeni ve birbirine denk olanları bilen müctehid hem ameli hem de İçtihadında isabet etmiş olur. Her ikisinden ötürü de sevaba nail olur. Zira istenilen doğru sonuca ulaşmıştır. îki müctehidden sadece birinin isabet ettiği kabul edilirse; neyin maslahat neyin mefsedet olduğunu, hangisinin tercih edilip hangisinin tercih edilmeyeceğini bilen kişi hem amelinden hem de niyetinden ötürü sevap alır. Çünkü o, Allah (cc)'ın muradını tespit etmiştir. Hata eden ise ne hatasından ne de amelinden ötürü sevap almaz. Sadece niyetinden ötürü sevap alır. Bir de içtihadında izlediği yolun başlangıcındaki isabetlerinden ötürü sevap alır.
[Bazı Durumlarda Farklı Maslahat ve Mefsedetlerin Birbirine Denk Kabul Edilmesi]
Zanna göre tercih edilmemesi gereken bir şey bazen şeriatta tercihe şayan kabul edilebilir. Bazen de farklı farklı maslahat ve mefsedetler birbirine denk kabul edilebilir.
Boşanmadan sonra geçen altı ay ile dört yıl arası sürede doğan çocuğun önceki eşe ait olması, zanna göre tercih edilmemesi gerekenin ön plana çıkarılmasma örnek olarak verilebilir. Evli bir kadının başka bir erkekle zina yapması halinde, kadınla ilişkiye girme açısından kocasıyla yabancı erkek aynı olmalarına rağrnen çocuğun nikahlı eşe ait olduğu kabul edilir. Bu da birbirine denk iki şeyden birinin tercih edilmesine örnektir.
Mefsedetleri farklı olan şeylerin denk kabul edilmesine şunlar Örnek olarak verilebilir: Bir kimseyi yaralayan şahıslardan bir kısmı çok, bir kısmı daha az yaralasa bile ödeyecekleri tazminat aynıdır. Yaraların hiç biri tazminat gerektirecek büyüklükte olmayacak şekilde birisini yüz yerinden yaralayan kimse tazminat Ödemez. Sadece henüz iyileşmeden iki yara birleşir ve tazminat gerektirecek büyüklüğe ulaşırsa tazminat öder. Yine aklın ortadan kaldırılmasıyla iki kulağı kesmenin diyetlerinin denk olması da örnek olarak verilebilir. Aynı şekilde sağ elin baş ve işaret parmağıyla sol ayağın serçe parmağı diyette denktir.
îmam Şafii'nin şu görüşü de bu konuda örnek olarak zikredilebilir; bir kimsenin tüm uzuvlarını kestikten sonra henüz yaraları iyileşmeden onu öldüren kişinin bir tek diyet Ödemesi gerekir. Bu durumda yaklaşık yirmi diyet düşmüş olur. Ancak îbn Süreye bu konuda Şafiî'ye muhalefet etmiştir. Onun bu muhalefeti çeşitli açılardandır.
insanların maslahatı için konulmuş bazı hükümler vardır ki bunların benzerleri taabbudî hükümdür. Kocası ya da kendisi henüz buluğ çağına ermemiş kız çocuğunun kocası ölünce hamile olma gibi bir durum söz konusu olmadığı halde iddet beklemek durumunda olması bu tür taabbudî hükümlere örnek olarak verilebilir. Yine cinsel ilişkiden kısa süre sonra boşanan kadının iddet beklemesi gerektiği gibi cinsel ilişkiden on yıl sonra boşanan kadının da iddet beklemesi gerekir.
Aynı şekilde bir kimse karısını hamile olmaması şartıyla boşarsa, kadının hamile olmadığı anlaşılınca boşama gerçekleşmiş olur. Bu durumda da hamile olmadığı kesinleştiği halde kadının iddet beklemesi gerekir. Ancak şeriatta bu tür durumlar azdır. Apaçık maslahatların elde edilmesi ya da mef-sedetlerin defedilmesi, hükümlerin büyük ekseriyetle üzerine bina edildiği esastır. Allah doğruyu en iyi bilendir.