- Marifetullah ne demektir?

Adsense kodları


Marifetullah ne demektir?

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ehlidunya
Mon 5 March 2012, 05:55 pm GMT +0200
Marifetullah ne demektir?

Marifet, tanıma, bilme demektir. Marifetullah, Allah’ı Kur’anın bildirdiği gibi tanıma, sıfatlarını, isimlerini ve bunların sonsuz kemalde olduğunu bilme, İlâhî hakikatlere vakıf olma, şeklinde özetlenebilir.

Allah’a inanan insanın kalbi imanla nurlanmıştır. Bu, kör gözün açılmasından, işitmeyen kulağın duymaya başlamasından çok ileri bir inkişafla ruhun, Rabbine kavuşması, Ona inanması ve kendini Onun mahlûku bilmesidir. Şimdi sıra, Onu tanıma vadisinde mesafeler almaya gelmiştir.

Kur’an-ı Kerim, mümine daima marifet dersleri verir. Allah’ın adıyla başlar ve hemen Allah’ın Rahman ve Rahim olduğunu bildirir. Bu bir marifettir, yâni Rahman ve Rahim olarak Allah’ı tanımaktır.

“Yaratan Rabbinin ismiyle oku!” emriyle Allah Resulü’ne (asm.) ve O’nun şahsında da bütün ümmetine marifet sahasında mesafeler kat etme emri verilmiştir. Biz bu emirdeki Rab isminden dersimizi alarak, öncelikle kendimizde tecelli eden ilâhî terbiyeyi okuruz. Yüzümüzü gözümüzü; kalbimizi ruhumuzu, kanimizi, hücremizi okuruz. Hepsini en güzel ve en faydalı biçimde terbiye eden Rabbimizin rahmetini, keremini okuruz. Okudukça O’nun terbiye ediciliğine ve O’nun rahmetine olan marifetimiz artar. İhsanını daha güzel, daha net, daha açık seyreder oluruz.

Ayetin devamına geçer, nutfeden yaratıldığımızı ibretle düşünürüz. Bizi her şeyimizle o küçücük şifrede yerleştiren ve onu açıp her organımızı yerli yerine koyan Rabbimizin lütfuna, rahmetine hayran kalırız.

Rab ismi üzerindeki bu düşüncelerimiz, bizi Fatiha Suresine götürür. Rabbimizi, “Rabb-ül-âlemin” olarak tanırız. O, bizim Rabbimiz olduğu gibi, bütün hayvanlar ve bitkiler âleminin de Rabbidir. Sema, arz, Melek ve cin âlemlerinin, Arşın, kürsinin, cennet ve cehennemin de Rabbidir. Bunları düşündükçe, O’nun marifetinde daha da terakki ederiz.

Rab ismi İlâhî isimlerden sadece birisi. Diğer isimleri ve tecellilerini de aynı şekilde tefekkür ederiz. Allah’ı Rab olarak tanıdığımız gibi, Rezzak, Muhyi (hayat verici), Kerim ve Kadir olarak da tanırız. Böylece marifetimiz daha da artar. Sonra, bütün bu isimlerin İlâhî sıfatlardan geldiğini düşünürüz. Marifetimiz sıfatlar aleminde derinleşir ve genişlenir. Ve sonunda, bütün bu sıfatların bir tek zata ait olduğunu bilmekle tevhit sahasına girer, Allah’ı hiçbir mahlukuna benzemeyen, bütün sıfatları gibi zatıyla da eşi ve benzeri olmayan tek zat olarak biliriz.

Allah’ın yarattığı eşya üzerinde bilim adamlarının dünya yaratıldığından beri kafa yormaları ve her gün yeni keşiflerde bulanmaları, varlık alemini her geçen gün biraz daha tanımaları gösteriyor ki bu eserlerin tümünü yaratan Allah’ı tanımanın, O’nun marifetinde ilerlemenin sonu yoktur. Peygamber Efendimiz (asm) miraç mucizesinin son durağında, “Ben seni hakkıyla tanıyamadım.” buyurmakla, hem bu sahanın sonsuzluğunu, hem de marifetimizi kesinlikle yeterli görmeyip ömrümüzün sonuna kadar bu yolda ilerlememiz gerektiğini bize ders vermektedir.

Alaaddin BAŞAR

SevD@_GüLü
Mon 5 March 2012, 06:35 pm GMT +0200
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:
“Her şeyden haberdar olan Allah gibi sana hiç kimse haber veremez.” (Fâtır: 14)
Sana hakikatı bildirecek olan, herşeyden kemaliyle haberdar olan zât-ı kibriyâ’dır, diğer haber verenler değil.
Allah-u Teâlâ veli kullarını bize tarif ediyor ve Hadis-i kudsî’de buyuruyor ki:
“Kulun benimle meşgul olması, en fazla önem verdiği şey olursa, onun arzu ve lezzetini zikrimde kılarım. Arzu ve lezzetini zikrimde kılarsam da o bana âşık olur, ben de ona âşık olurum. O bana, ben ona âşık olunca da, onunla aramdaki perdeyi kaldırırım. Bu hâli onun umumî hâli kılarım. İnsanlar yanıldığı zaman o yanılmaz. Böylelerinin sözleri peygamberlerin sözleri gibidir. Gerçek kahramanlar onlardır.
En üstün ve en yüce ilim, O'nu bilmek.. Kadir-i Mutlak Rabbimizin sıfatlarını, Kur'an'da bildirilen yaradılış mucizeleriyle tanımak, O'nu tevhidi olarak tanımanın da can damarı.. Faydalı bir yazıydı, güzel örnekler eşliğinde.. Emeğinize sağlık..
Selam ve Dua ile inşAllah...
Allah razı olsun

saniyenur
Mon 5 March 2012, 07:50 pm GMT +0200
“Kulun benimle meşgul olması, en fazla önem verdiği şey olursa, onun arzu ve lezzetini zikrimde kılarım. Arzu ve lezzetini zikrimde kılarsam da o bana âşık olur, ben de ona âşık olurum. O bana, ben ona âşık olunca da, onunla aramdaki perdeyi kaldırırım. Bu hâli onun umumî hâli kılarım. İnsanlar yanıldığı zaman o yanılmaz. Böylelerinin sözleri peygamberlerin sözleri gibidir. Gerçek kahramanlar onlardır.

Ne güzel bir müjde...Zikrinde lezzet bulanlardan olmak en büyük arzumuz. Allah razı olsun güzel bir konu.

sümeyra
Wed 7 March 2012, 06:45 am GMT +0200


   ALLAH’ın yarattığı eşya üzerinde bilim adamlarının dünya yaratıldığından beri kafa yormaları ve her gün yeni keşiflerde bulanmaları, varlık alemini her geçen gün biraz daha tanımaları gösteriyor ki bu eserlerin tümünü yaratan ALLAH’ı tanımanın, O’nun marifetinde ilerlemenin sonu yoktur. Peygamber Efendimiz (asm) miraç mucizesinin son durağında, “Ben seni hakkıyla tanıyamadım.” buyurmakla, hem bu sahanın sonsuzluğunu, hem de marifetimizi kesinlikle yeterli görmeyip ömrümüzün sonuna kadar bu yolda ilerlememiz gerektiğini bize ders vermektedir.



    İnşaallah bu yolda ilerleyenlerden oluruz..Rabbim razı olsun..