halim
Sat 18 April 2015, 06:20 pm GMT +0200
Mardin'de Kutlu Doğum
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri devam ediyor. Türkiye’nin farklı illerinde ve yurt dışında “Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı” temasıyla düzenlenen etkinliklerde, birlikte yaşama ahlakı ve hukukuna vurgu yapılıyor. Bu kapsamda gerçekleştirilen konferans ve sempozyumlarda Hz. Peygamber (sas)’in birlikte yaşama ahlakına verdiği önem anlatılıyor. Bu konferanslardan biri de Mardin’de düzenlendi. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Ekrem Keleş’in katılımıyla açılan konferansta önemli mesajlar verildi.
Başkan Yardımcısı Keleş, Mardin İl Müftülüğü toplantı salonunda 3 gün sürecek sempozyumun açılışında "Kutlu Doğum" geleneğinin en önemli ayaklarından birinin ilmi toplantılar olduğunu söyledi.
“Başkalarına örnek olabilmek için, kendi içimizde barışı, kardeşliği ve dayanışmayı tesis etmemiz gerekiyor.”
Başkan Yardımcısı Keleş, her yıl önemli bir konunun tema olarak seçilip gündeme taşındığına işaret ederek, "Kendi içinde barışı, kardeşliği ve dayanışmayı kuramamış bir toplum başkalarına yardım edemeyecektir. Başkalarına örnek olabilmek için ilk önce kendi içimizde barışı, kardeşliği ve dayanışmayı tesis etmemiz gerekiyor" diye konuştu.
"Toplumsal huzurun yolu başkalarının inancına saygı göstermekle mümkündür"
Gerek İslam dünyasındaki olumsuz hadiseleri gerekse Batıdaki İslamofobik eylem ve söylemleri hatırlatan Başkan Yardımcısı Keleş, “Düşünce ve basın özgürlüğü adı altında İslam'a, Hz. Peygambere ve İslam'ın kutsal değerlerine yapılan hakaretler karşısında nasıl bir strateji izlenmesi gerekir? Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde çarpıtılan, okullardaki kitaplara yanlış anlamlar olarak sokulan İslam'ın temel kavramları ve ana konuları nasıl tashih edilecek ve bu yanlışları kim düzeltecek? Şiddet ve terör bugün nasıl önlenecek? Tuğlaları birbirini sımsıkı tutan bir minareye benzemesi gereken müminler topluluğunu yuvarlanmak üzere oldukları ateş çukurunun kenarından kim alıp uzaklaştıracak?" ifadelerini kullandı. Başkan Yardımcısı Keleş konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de, çeşitli nedenlerle köyden kente yoğun bir göç yaşandı. Bu nedenle özellikle büyükşehirlerde farklı meşrep ve etnik köken mensubu insanlardan müteşekkil yeni bir yapı ortaya çıktı. Böyle bir yapıda zaman zaman insanların birlikte yaşama konusunda duyarsızlaştıkları gözleniyor. Oysa toplumsal huzurun yolu başkalarının inancına, düşüncesine saygı göstermekle mümkün."
“Hz. Peygamber cehalet toplumunu rahmet toplumuna dönüştürdü”
Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Yaşar Yiğit de Hz. Peygamberin çok kısa sürede cehalet, kin ve nefret toplumunu sevgi, muhabbet ve rahmet toplumuna dönüştürdüğünü kaydetti. Genel Müdür Yiğit, kadim kültüre müracaat ederek Hz. Peygamber örnekliğinde birlikte yaşama hukukunun bir sempozyum çerçevesinde ele alınmasının yararlı olacağı düşüncesiyle bu organizasyonu gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri devam ediyor. Türkiye’nin farklı illerinde ve yurt dışında “Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı” temasıyla düzenlenen etkinliklerde, birlikte yaşama ahlakı ve hukukuna vurgu yapılıyor. Bu kapsamda gerçekleştirilen konferans ve sempozyumlarda Hz. Peygamber (sas)’in birlikte yaşama ahlakına verdiği önem anlatılıyor. Bu konferanslardan biri de Mardin’de düzenlendi. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Ekrem Keleş’in katılımıyla açılan konferansta önemli mesajlar verildi.
Başkan Yardımcısı Keleş, Mardin İl Müftülüğü toplantı salonunda 3 gün sürecek sempozyumun açılışında "Kutlu Doğum" geleneğinin en önemli ayaklarından birinin ilmi toplantılar olduğunu söyledi.
“Başkalarına örnek olabilmek için, kendi içimizde barışı, kardeşliği ve dayanışmayı tesis etmemiz gerekiyor.”
Başkan Yardımcısı Keleş, her yıl önemli bir konunun tema olarak seçilip gündeme taşındığına işaret ederek, "Kendi içinde barışı, kardeşliği ve dayanışmayı kuramamış bir toplum başkalarına yardım edemeyecektir. Başkalarına örnek olabilmek için ilk önce kendi içimizde barışı, kardeşliği ve dayanışmayı tesis etmemiz gerekiyor" diye konuştu.
"Toplumsal huzurun yolu başkalarının inancına saygı göstermekle mümkündür"
Gerek İslam dünyasındaki olumsuz hadiseleri gerekse Batıdaki İslamofobik eylem ve söylemleri hatırlatan Başkan Yardımcısı Keleş, “Düşünce ve basın özgürlüğü adı altında İslam'a, Hz. Peygambere ve İslam'ın kutsal değerlerine yapılan hakaretler karşısında nasıl bir strateji izlenmesi gerekir? Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde çarpıtılan, okullardaki kitaplara yanlış anlamlar olarak sokulan İslam'ın temel kavramları ve ana konuları nasıl tashih edilecek ve bu yanlışları kim düzeltecek? Şiddet ve terör bugün nasıl önlenecek? Tuğlaları birbirini sımsıkı tutan bir minareye benzemesi gereken müminler topluluğunu yuvarlanmak üzere oldukları ateş çukurunun kenarından kim alıp uzaklaştıracak?" ifadelerini kullandı. Başkan Yardımcısı Keleş konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de, çeşitli nedenlerle köyden kente yoğun bir göç yaşandı. Bu nedenle özellikle büyükşehirlerde farklı meşrep ve etnik köken mensubu insanlardan müteşekkil yeni bir yapı ortaya çıktı. Böyle bir yapıda zaman zaman insanların birlikte yaşama konusunda duyarsızlaştıkları gözleniyor. Oysa toplumsal huzurun yolu başkalarının inancına, düşüncesine saygı göstermekle mümkün."
“Hz. Peygamber cehalet toplumunu rahmet toplumuna dönüştürdü”
Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Yaşar Yiğit de Hz. Peygamberin çok kısa sürede cehalet, kin ve nefret toplumunu sevgi, muhabbet ve rahmet toplumuna dönüştürdüğünü kaydetti. Genel Müdür Yiğit, kadim kültüre müracaat ederek Hz. Peygamber örnekliğinde birlikte yaşama hukukunun bir sempozyum çerçevesinde ele alınmasının yararlı olacağı düşüncesiyle bu organizasyonu gerçekleştirdiklerini kaydetti.