- Mânâ Ve Önemi

Adsense kodları


Mânâ Ve Önemi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Mon 10 September 2012, 01:56 pm GMT +0200
3- Mânâ Ve Önemi: [265]

 

Hicretin birinci asrından bu yana, İslâm aleminde büyük bir ihtimamla toplu halde eda edilegelen cuma namazının ve Allah’ın müstesna nimetlerinin gerçekleştiği cuma gününün, İslâm’da çok önemli bir yeri vardır. Hayatı boyunca Hz. Peygamber (sav), Medi­ne’de bu namazı bizzat kıldırmış, sonra Raşid Halifeler devlet başkanlığı yanında, imamlığı da yürütmüşlerdir. Daha sonraki devirlerde de, cuma imamlığı, ya halifenin, yahut da onun izin verdiği önemli kişilerin vazifesi olarak telakki edilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’in bu ibadetle ilgili âyetleri içine alan altmış ikinci sûresine Cum’a isminin verilmiş olması, İslâm’ın cumaya verdiği önemin kuvvetli bir işaretidir.

Müslümanların dinî hayatında olduğu gibi, siyasî ve içtimaî hayatında da büyük tesiri bulunan bu günün ve içinde yer alan ibadetin, bütün bunlar yanında, bazı özellikleri de bulunmaktadır:

(a) Cuma günü, farz ve nafile cinsinden çeşitli ibadetlere tah­sis edilmiş bir gündür. Bu gün, yıl içindeki Ramazan ayı, ömür içindeki hac gibi hafta içinde bir ibadet günüdür. Bunun değerlen­dirilmesi, haftanın değerlendirilmesi demektir.

(b) Cuma, aynı zamanda bir bayram günüdür. Bayram günle­rinde kurban ve sadaka vardır. Cumaya erken gitmek de, bu günün -kurban ve sadakası olarak kabul edilmiştir.

(c) Müslümanların hac için yaptıkları arefe toplantısı dışındaki en büyük ve en mukaddes toplantılarına vesile olan, peşipeşine üç defa terkedenin kalbi mühürlenen cuma namazı, bu güne mahsus bir ibadettir.

(d) Cumaya giden kimsenin her adımına, bir yıllık nafile namaz ve oruç sevabı vardır.

(e) Her cuma, sonraki cumaya kadar günahlara keffaret vesilesidir.

(f) Cuma günü içinde duaların kabul edildiği bir zaman (şâatu’l-icâbe) vardır. Bu zamanın, Hz. Peygamber devrinden sonra da devam edip etmediği, ediyor diyenlere göre günün belli bir za­manında olup olmadığı hususlarında çeşitli görüşler vardır. Cuma gününün belli bir zamanındadır diyenler, bu konudaki hadislerin delâlet ye işaretlerinden faydalanarak, çeşitli sonuçlara varmışlar ve böylece onbir tahmin ortaya çıkmıştır. Bunların içinde en kuv­vetli olanları, “imamın minbere çıkmasından namazın kılınmasına kadar” ile “ikindi   namazından sonra” şeklindeki görüşlerdir.

(g) Cuma günü, Kehf sûresini okuyana, uhrevî mükâfat vadedilmiştir.

(h) Cuma  günü  fukaraya  yapılan  yardım, diğer günlerde yapılandan daha ecirli ve sevaplıdır.

(i) Ahmed b. Hanbel’e göre, cuma günü -yalnızca cumayı seçe­rek- oruç tutmak mekruhken, Ebu Hanife ve Malik’e göre mekruh değildir.

(j) Hz. Peygamber (sav), cuma  gününün  sabah  namazında Dehr ve Secde sûrelerini okurdu. Çünkü bu iki sûre, Hz. Adem’in yaratılması, kıyamet günü, ölümden  sonra  dirilme ve haşr gibi olmuş, ye olacak hadiseleri içine almaktadır.

(k) Her zamankinden fazla cuma günü ve gecesi Hz.  Peygambere (sav) salât-u selâm müstehap kılınmıştır.

(l) Allah Teâlâ cennette, cuma günleri şerefine, sevgili kullarının, kendisini ziyaretlerine fırsat bahşetmek için tecelli edecek­tir. Nakillere göre, bu tecellide, O’na en  yakın  olan, cumada imama en yakın olandır; bu tecelliye önce mazhar olanlar da cumaya önce gidenlerdir.

(m) Burûc sûresinde geçen, “Yıldızlarla dolu semaya, geleceğivaadedilen güne,  şahitlik edene ve kendisi için şahitlik edilene yemin olsun” [266]âyetindeki vaadedilen gün, “kıyamet günü,” şahitlik eden “cuma günü,” şahitlik edilen de “arefe günü” olarak tefsir edilmiştir.                                                   

(n) Allah Teâlâ aylar içinde Ramazan’ı, geceler içinde Kadir Gecesini, yeryüzünde Mekke’yi, insanlar içinde  Hz.  Muhammed Mustafa’yı seçtiği gibi, günler içinden de cumayı seçmiştir.




[265] Karaman, İslam’ın Işığında Günün Meseleleri, s. 14, 23-27. Bu konuda geniş bilgi için bkz. Suyuti, Risaletu Nuri’l-Cum’a fi Hasaisi’l-Cum’a, Resail, Beyrut 1970, c. I, s. 188-228.

[266] Burûc: 85/1-3