- Maliyeti Meçhul Teşvik Paketi

Adsense kodları


Maliyeti Meçhul Teşvik Paketi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sat 9 June 2012, 05:16 pm GMT +0200
Maliyeti Meçhul Teşvik Paketi
Haluk ÇİTÇİ • 53. Sayı / DİĞER YAZILAR


Son 70 yılın en kapsamlı ekonomik teşvik paketi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı. Bu yeni paketin gelecekte neler getireceğini görmek için, geçmişte varsa benzerleri ne sonuçlar vermiş buna bakmak ve kıyaslamalar yapmak gerekiyor.

4 Haziran’da, Başbakan Erdoğan son 70 yılın belki de en kapsamlı teşvik paketini açıkladı ve ülkemizde kabaca 1913 yılından itibaren sunulmaya başlanan teşvik paketlerine bir yenisi eklendi. Geçmişe atıf yaparak başlamak, yeni teşvik paketinin olumsuz olduğu kanaatini uyandırabilir. Fakat bu yeni programın gelecekte neler getireceğini görmek için geçmişte varsa benzerleri ne sonuçlar vermiş buna bakmak ve kıyaslamalar yapmak gerekiyor. 1,5 yıldır üzerinde çalışıldığı belirtilen bu program birden çok amaç taşıyor ve her amaç için değişik düzenlemeler getiriyor. Ayrıca bu haliyle hem etki sahası hem de karmaşıklığı bakımından önceki teşvik paketlerinden farklı. Bu nedenle maliyet veya getirilerinin de diğerlerine oranla daha fazla olacağı hakkında ipuçları veriyor.

Aşağıda teşvik paketinin ana kısımlarını geçmiş çalışmalara referans yaparak daha detaylı incelemeye geçmeden önce, paketin geneli hakkında üzerinde durulması gereken birkaç husus var. Paket, öncelikle kriz ortamında ekonomi yönetiminin çalışmaya başlaması, krizin artık ciddiye alındığını ve ters giden ekonomiyi düzeltmek için kolların sıvandığını göstermesi açısından olumlu bir gelişme olarak görülmeli. Aslında paketin bir başarı sağlamayacağını varsaysak bile, açıklanmasının insanların beklentilerinde düzelmeye neden olması, sınırlı da olsa ekonominin gidişatına pozitif etki yapıyor. Programın en olumsuz yanı ise, teşviklerin olası maliyeti ve bu maliyetin nasıl karşılanacağı konusunda yetkililerce yeterli bilgi verilmemesi. Yeni programın tamamlanması için hükümetin en kısa zamanda paketin maliyet yönünü de ortaya koyması gerekiyor.

Yatırım Teşvikleri: Yeni pakette hâlihazırda yürürlükte olan yatırım teşviklerine ek olarak, büyük yatırım projelerinde kurum ve gelir vergisi indirimi, makine imalatının desteklenmesi, SSK primlerinde destek gibi teşviklere yer veriliyor. Başbakan’ın konuşmalarından anladığımız kadarıyla da hükümetin yatırım teşviklerinden beklentisi oldukça fazla. Fakat önceki dönemlerde verilen yatırım teşvikleri hakkında yapılan çalışmalara bakınca bu teşviklerin getirisinin beklentileri karşılaması zor. Adnan Gerçek’in 1980-1997 ve Hasan Ersel ile Alpay Filiztekin’in 1992-2000 yıllarını kapsayan çalışmalarında teşviklerin yatırımları hemen hemen hiç arttırmadığı görülüyor. Aslında, bu olgu Türkiye’ye özgü de değil. 28 gelişmekte olan ülke ekonomisinde yapılan bir çalışma da bu bulgularla örtüşen sonuçlar veriyor. İşadamları yatırım kararlarında geçmiş dönemlerdekine benzer tavırlar sergilediği veya teşviklerin uygulanmasında öncekilerden daha efektif bir yol izlenmediği sürece bu teşviklere umut bağlamak çok da sağlıklı bir yaklaşım değil.

İstihdam Teşvikleri: Paketin en önemli ayağı ve hedefe ulaşılması en mümkün görünen kısmı işgücü piyasasında yapılan değişiklikler. Yeni programdaki prim desteği, staj programlarının teşvik edilmesi ve işsizlere eğitim verilmesi, istihdamdaki bu yapısal sorunlara kısmen de olsa çözüm getirecek cinsten. Bu yüzden doğru hazırlanmış bir plan olduğu söylenebilir. Uygulamada yanlışlıklar yapılmaz ise, teşvikler amaçlandığı sonuçları verebilir.
İstihdam teşviklerinin ikinci ayağını ise, 120 bin kişiye doğrudan istihdam sağlanması oluşturuyor. Buradaki amaç herkesin malumu olduğu üzere işsizliği kısa dönemde azaltmak ve bu insanlara yapılacak gelir transferiyle iç talebe katkıda bulunmak. Konuyla alakalı önemli bir diğer husus da, istihdam edileceklerin kamu tarafından değil, özel sektörce istihdam edilecek olması. Böylece geçici olarak bu yolla istihdam edilenlerin daha sonraki yıllarda da siyasi veya hukuki nedenlerle kamuya yük olması engellenmiş ve işsizliği azaltmaya çalışırken bu insanların “gizli işsiz” haline getirilmesi önlenmiş olabilir. Olabilir, çünkü ülkemizde uygulamayı görmeden kesin hükümler vermek biraz zor.

Kredi Garanti Sistemi: Getirilmesini gerekli teşviklerden biri de kredi garanti sistemi. Sistem basitçe KOBİ’lerin alacakları kredilerin %65’ine Hazine’nin desteğiyle kefalet verilmesini öngörüyor. Bu teşvik, krizde kredi kaynaklarına ulaşmakta güçlük çeken KOBİ’lere kısmen de olsa sorunlarını aşmada yardımcı olabilir. Uygulama aşaması ise bu teşvikte daha zor, çünkü bu konuda bir seçim zorluğu var. Eğer kefalet verilecek KOBİ’leri seçerken gevşek bir tutum izlenirse bu iktisatta “ahlâki tehlike” dediğimiz (kefaletin bir bölümünü Hazine karşıladığı için bu yolla kredi alanların borçlarını ödeme konusunda istekli olmayabileceği) probleme yol açabilir. Eğer, uygulamada çok sıkı davranılırsa bu sefer de sistem bir bakıma işlevsiz hale gelmiş olur. Sonuç olarak, bu teşvikin etkilerini uygulamaya başlamadan önce öngörmek biraz zor, fakat amacı itibariyle iyi düşünülmüş bir program olduğu söylenebilir.

Bölgesel ve Sektörel Teşvikler: Bölgesel teşviklerin verilmesi ve bazı bölgelere pozitif ayrımcılık yapılması basında sıkça tartışma konusu oldu. Fakat tartışmalarda daha çok kendilerini mağdur hissedenlerin argümanlarına ve illerin sınıflandırılmasına odaklandı. Hâlbuki bu teşvikler konusunda asıl önemli olan nokta, bu teşviklerin işlevselliği, yani sonuç verip vermeyeceği veya getirisinin maliyetini karşılayıp karşılamayacağı olmalıydı.

Bu konuda Hasan Ersel ve Alpay Filiztekin’in işadamlarıyla yaptıkları bir anket çalışması açıklayıcı olabilir. 2500 civarında işadamına önceki dönemlerde verilen yatırım teşvikleri hakkında “bu teşvikler verilmeseydi yatırım kararlarınız yine aynı olur muydu?” sorusu sorulmuş. Cevap verenlerin sadece %18’i teşvikler verilmeseydi yatırımlarını yapacakları bölge seçiminde daha farklı davranacaklarını belirtiyor. %77’lik büyük kesim ise, verdikleri cevaplarla teşviklerin yatırımlarını yapacakları yer tayininde etkili olmadığını söylüyor. Demek oluyor ki bölgesel farkları azaltmaya çalışan önceki dönemlerdeki teşvikler, aktörlerin davranışını değiştirmede pek de etkili olmuyor.

Diğer ülkelerde bu alanlarda yapılmış çalışmalar başka bir yazının konusu. Fakat dünya genelinde de Türkiye özelinde de bölgesel teşviklerle farklılıkları ortadan kaldırmak biraz zor. Burada kısaca değinmemiz gerekirse; bu tarzda teşvik sisteminin muhtemel getirisi kadar politik kirlenme, sektörler arası kaynak dağılımının bozulması gibi tehlikeleri de bünyesinde barındırdığı.

Teşvikler amaçlarına ulaşabilecek mi ve hâlâ nasıl ödeneceği açıklanmayan maliyetlerini karşılayabilecek mi? Bu soruların cevaplarını da uygulayıcıların ve diğer ekonomik aktörlerin davranışları belirleyecek.