- Maldaki Haklar

Adsense kodları


Maldaki Haklar

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Thu 10 November 2011, 06:11 pm GMT +0200
32. Maldaki Haklar

 

1657. ...Abdullah (b. Mesûd)'dan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.) zamanında mâûnu, kova ve tencerenin ödünç olarak verilmesi sa­yardık.[283]

 

Açıklama
 

Mâûn   kelimesinden  “Mâûnu  esirgerler"[284] âyetindeki "el-mâûn" kelimesi kast edilmiştir. Mâ-

ûn, örfen ödünç olarak verilen tencere, keser, balta ve kova gibi ev işlerin­de kullanılan eşyanın adıdır.

îkrime'den rivayet edildiğine göre mâûn'un başı, malın zekâtı, aşağısı da elek, kova ve iğnedir.

Zemahşerî Keşşaf adlı tefsirinde der ki: "Bu eşyanın ihtiyaç anında ödünç olarak istenip de verilmemesi sakıncalı ve şahsiyeti zedeleyicidir."[285] Bu hadiste yardımlaşma teşvik edilmiş, cimrilik zemmedilmiştir.[286]

 

1658. ...Ebu Hüreyre'den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Servetinin zekâtını vermeyen hiçbir mal sahibi yoktur ki Al­lah,' kıyamet günü cehennem ateşinde o malı kızdırtmamış olsun ve miktarı sizin saydığınız günlerden elli bin sene olan bir günde Allah, kullarının arasında hükmedinceye kadar- o malla sahibinin yüzü, yanları ve sırtı dağlanmasın. Sonra ya cennete ya da cehenneme (gi­den) yolu kendisine gösterilir.

Zekâtını vermeyen hiç bir koyun sürüsü sahibi yoktur ki, kıya­met günü o koyunlar, olduğundan fazla gelmesin ve sahibi düz ve geniş bir yere onların önüne yatırılarak onu boynuzlan ile süsmesin, tırnakları ile çiğnemesinler ki, aralarında ne yamuk boynuzlu ve ne de boynuzsuz yoktur. Miktarı sizin saydığınız günlerden elli bin se­ne olan bir günde Allah, kullarının arasında hükmedinceye kadar sürünün sonundakiler, onun üzerinden geçtikçe Öndekiler bir daha üzerine gönderilir. Sonra ya cennete ya da cehenneme (giden) yolu kendisine gösterilir.

Zekâtım vermeyen hiç bir deve sahibi yoktur ki kıyamet günü o develer olduğundan fazla gelmesin ve sahibi düz ve geniş bir yere onların önüne yatırılarak ayaklarıyla çiğnemesinler. Miktarı sizin saydığımz günlerden elli bin sene olan bir günde Allah, kullarının ara­sında hükmedinceye kadar sondakiler, onun üzerinden geçtikçe ön-dekiler bir daha üzerine gönderilir. Sonra ya cennete ya da cehenne­me (giden) yolu kendisine gösterilir.[287]

 

Açıklama
 

Hadiste geçen "kenz" kelimesi aslında yerde gömülü olan mal anlamına gelmektedir. Ancak burada zekâta tâbi

olduğu halde zekâtı verilmeyen mal anlamında kullanılmıştır. Buna göre zekâtı verilen mala "kenz" denilmez. Bununla ilgili malumat 1564 no'lu hadisin açıklamasında geçmiştir.

"...olduğundan fazla..." sözünden o hayvanların hem sayı yönünden çokluğu hem de semiz, sağlam ve kuvvetli oluşu kast edilmiştir.

Kâ', düz ve geniş yer demektir. Karkar da aynı anlama gelip ka'ı pekiş­tirmek için zikredilmiştir.

"Aksa; yamuk boynuzlu, celhâ," boynuzsuz demektir. Bu hadis altın, gümüş, koyun ve develerin zekâtının vâcib olduğuna ve zekâtını vermeyenin uğrayacağı azaba delâlet etmektedir.[288]

 

1659. ...Ebû Hureyre Peygamber (s.a.)'den bir önceki hadisin benzerini rivayet etmiştir: (Hadisin senedindeki) Zeyd b. Eşlem, de­ve ile ilgili bölümde "onların hakkını (zekâtım) vermeyen" sözün­den sonra, "su başına geldikleri günde sağılmaları haklarındandır" sözünü söyledi.[289]

 

Açıklama
 

"Su başına geldikleri günde sağılmaları haklarındandır” cümlesindeki "hak"tan maksat, vacib hak değil, mendub haktır. Cumhur bu görüştedir. Bazıları bu hakkın, yardımın yapılma­sı vâcib olduğu duruma mahsus olduğunu söylerken Kadı Iyaz da: "İhtimal ki, bu zekât farz olmadan önceydi" demiş ve bu hakkın, zekâtın farz olmasıyla nesh edildiğini kast etmiştir.

Hayvanların su başında sağılmaları hem hayvanlara hem de fakirlere kolaylık olması içindir. Zira onları su başında sağmak, evde sağmaktan daha rahat, fakirlere yardım için daha münâsibtir.[290]

 

1660. ...Ebû Hureyre (r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.)'den önceki kıssanın benzerini işittim. Birisi, Ebû Hüreyre'ye;

Develerin hakkı nedir? diye sordu. Ebû Hureyre:

İyisini verirsin, bol sütlü olanını sütü sağılıp sana geri veril­mek üzere verirsin, (bir başkasını) binilip sana iade edilmek üzere verirsin. Erkeğini dişileri aşılayıp sana iade edilmek üzere verirsin, sütlerinden içirirsin, dedi.[291]

 

Açıklama
 

Ebû Hüreyre'ye "develerin hakkı nedir?" sorusunu soranın Abbâs olduğu, Hâkim'in rivayetinde geçmektedir.

"bol sütlü olan deveyi menîha olarak vermektir. “Menîha koyun veya deveyi sütünden faydalanmak üzere birine verip sonra geri almaktır. Buna "minha" da denilir.

ifadesindeki fiili, "âriye verirsin" yani fayda­lanmak üzere birine verip sonra geri alırsın, demektir. Sırt anlamına gelen "zahr" kelimesinden maksat, devenin kendisidir.

ifadesi de dişleri aşılatmak için erkek deveyi ariyet ola­rak vermek anlamına gelmektedir.[292]

 

1661. ...Ubeyd b. Umeyr'den; demiştir ki: Bir adam:

Ya Resûlellah! Develerin hakkı nedir? diye sordu. Râvî önceki hadisin benzerini zikretti ve buna "develerin kova larını ariyet olarak verirsin" sözünü ekledi.[293]

 

1662. ...Câbir b. Abdullah'tan rivayet edildiğine göre, Peygam­ber (s.a.) ağacından koparılmış her on vesk hurmadan fakirler için mescidde bir salkım asılmasını emretti.[294]

 

Açıklama
 

Câdd kelimesi, ism-i mefûl mânâsında kesilmiş koparılmış demektir. Bazı nüshalarda "câzz" şeklinde geçmek-

tedir ki, ikisinin de mânâsı aynıdır.

Vesk'in altmış sâ' olduğu ve kilogram olarak hesabı 1559 no'lu hadi­sin açıklamasında verilmiştir.

Hadiste geçen emir, nedb içindir. Cumhur bu görüştedir. Bazı Zahirî­ler onun vücûb için olduğunu söylemişlerse de Peygamber (s.a.)'in zekât memurlarına gönderdiği mektuplarda olmayışı, vâcib olmadığına delildir. Zira vâcib olsaydı, mutlaka Peygamber (s.a.) onu beyân ederdi.

Bu hadis fakirlere şefkat edip -farz olan zekâttan başka- onlara yar­dım etmenin müstehap olduğuna delildir.[295]

 

1663. ...Ebû Said el-Hudrî (r.a.)'den; demiştir ki:

Resûlullah (s.a.) ile bir seferde iken bir adam devesinin üze­rinde geldi de onu sağa sola çevirmeye başladı. Bunun üzerine Resû­lullah (s.a.):

"Kimin yanında fazla binit varsa onu biniti olmayana versin. Kimin yanında fazla azık varsa onu azığı olmayana versin" buyur­du. Öyle oldu ki hiç birimizin (sahip olduğu) fazla (mal) da hiç bir hakkının olmadığını zannettik.[296]

 

Açıklama
 

Gelen  adamın  devesini  sağa  sola çevirmesi  onu  Resûlullah (s.a.)'a gösterip başka bir deveye ihtiyacı olduğu-

nu imâ etmek içindir. Resûlullah (s.a.) bunu hemen anlamış ve kemal-i nezâketle ona cevab vermiştir.

Bu hadis Peygamber (s.a.)'in ashabının ihtiyâçlarının karşılanmasına gösterdiği özeni ve kavmin büyüğünün etbâını güzel ahlâka ve muhtaçlara yardım etmeye teşvik etmesinin gerektiğini açıklamaktadır.[297]

 

1664. ...îbn Abbas'tan; demiştir ki:

"Altın ve gümüşü biriktirenler..." âyeti[298] inince durum müs-lümânların ağırına gitti. Bunun üzerine Ömer:

Ben sizi rahatlatırım, diyerek Resûlullah (s.a.)'a gitti ve:

Ey Allah'ın Peygamberi! Bu âyet ashabının ağırına gitti, de­di. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.):

"Allah zekâtı ancak mallarınızdan kalanı temizlemek için farz kıldı, Mirasları da sizden sonrakilere kalması için farz kıldı" buyur­du. Ömer, tekbîr getirdi sonra Resûlullah (s.a.) ona:

"Kişinin biriktirdiği en hayırlı şeyi haber vereyim mi? Saliha olan kadın ki, kocası ona baktığı zaman kocasını sevindirir, kocası emrettiği zaman itaat eder, kocası yanında olmadığı zaman onun haklarım korur" buyurdu.[299]

 

Açıklama
 

Söz konusu âyetin ashâb-ı kiramın ağırına gitmesi onun umumuna  bakıp  altın  ve  gümüş  biriktirmenin  azabını

düşünmelerindendir. Hz. Ömer'in konuyu Peygamber (s.a.)'e arz etmesiy­le Peygamber (s.a.) kenz'den maksadın zekâtı verilmeyen mal olduğunu ve Allah'ın zekâtı, malların fakir haklarından korunması ve temizlenmesi için farz kıldığını haber vermiştir.

Peygamber (s.a.)'in zekâttan sonra mirasları zikretmesi, zekâtını ver­mek suretiyle mal biriktirmenin dinen yasak olmadığına daha iyi delalet etmesi içindir. Zîra mal biriktirmek yasak olsaydı, miras meşru olmazdı. Çünkü miras ancak biriktirilip bırakılmış malda olur. Buna göre söz ko­nusu âyet, mallarının zekâtını vermeyen müslümanlar hakkında inmiştir. Cumhurun görüşü de budur.

Peygamber (s.a.) yaptığı açıklamadan dolayı Hz.Ömer'in sevindiğini görünce asıl sevinilecek şeyin başka şey olduğuna işaret buyurarak zekâtı­nı verdikleri müddetçe mal biriktirmelerinde onlar için bir günâh yoktur.

Ancak kişinin en güzel kazancı güzel huylu sâliha kadındır. Zira altın, bazı ihtiyaçlar anında iş görür Saliha kadın ise, ölene kadar kocasının yanında kalacak ve onun huzurlu bir hayat geçirmesine vesile olacaktır.[300]

 

Bazı Hükümler
 

1. Zekât vermek farzdır.

2. Kışı   gerçek    yonunu   bilmediği    meseleyi bir bilene sorup öğrenmelidir.

3. Allah'ın ve kulların maldaki vâcib haklarını vermek suretiyle mal biriktirmek mubahtır.

4. Kişi saliha bir kadınla evlenmeyi başkalarına tercih etmelidir.

5. Saliha kadınla* evlenmek mal biriktirmekten daha hayırlıdır.[301]

[283] Sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/289.

[284] el-Mâûn (107), 7.

[285] el-Keşşâf. IV, 806.

[286] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/289.

[287] Müslim, zekât 26.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/289-291.

[288] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/291.

[289] Müslim, zekât 24.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/291.

[290] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/291-292.

[291] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/292.

[292] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/292.

[293] Müslim, zekât 27.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/292-293.

[294] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/293.

[295] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/293.

[296] Müslim, lukata 18.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/293-294.

[297] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/294.

[298] et-Tevbe (9), 33.

[299] Hâkim, el-Müstedrek, I, 409.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/294-295.

[300] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/295-296.

[301] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 6/296.


ceren
Sat 6 May 2017, 08:25 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Malimizdaki hakki bilen zekatini ona gore veren ve allahin rizasini kazanan kullardan olalim insallah....

RAMAZAN 7/D
Sat 6 May 2017, 08:58 pm GMT +0200
Ve Aleyküm Selam . Zekat vermek İslami ölçüde zengin müslümanlara farz olan bir ibadettir . Mal ahirete gitmez . Bu dünyada ALLAH cc yolunda kullanmak gerekir .

ALLAH cc razı olsun

Sevgi.
Sun 7 May 2017, 02:28 pm GMT +0200
Aleyna ve aleykümüsselam mallarımız çok ise bunların zekatını vermeliyiz çünki bu malları bize kazandıran Allah tır bunun şükrünü eda etmeliyiz inşaAllah

Bilal2009
Sun 7 May 2017, 07:14 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri dogru yolda gidenlerden eylesin Rabbim paylasim icin razi olsun