- Mabedlerimiz

Adsense kodları


Mabedlerimiz

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Sat 8 October 2011, 05:16 pm GMT +0200
Mabedlerimiz    
   
Oralarda nefes alırız. Huzur mekânlarımızdır. Cami ve mescidlerden bahsediyorum. Bugünlerde o konuşuluyor. “Haydi çocuklar camiye.” Bu bir slogan değil. Gerçeğin ta kendisidir.
 
Orada secdeye gideriz. Orada niyazlarda bulunuruz. Kime? Elbette ki Kâinatın Yaratıcısına. Dünyanın yaratılışından bu yana yüz yirmi dört bin Peygamber gelmiştir. Emirlere ve zamanlara göre insanlar ibadet için teşvik edilmiştir. Çünkü Cenâb-ı Hak insanı kendisine ibadet ve duâ etmesi için yaratmıştır. “De ki: ‘Duânız olmasa Rabbim katında ne ehemmiyetiniz var?’” (Furkan Sûresi: 77) denilmiştir. Bunun mihenk noktası cami ve mescidlerdir.
Bu mekânlara ecdadımız gereken en yüksek seviyede itina göstermiştir. Bugün binlerce cami ve ibadethane hâlâ aradan yüzyıllar geçse de dimdik ayaktadır. Her ilde, hatta her ilçede bir cami ve mescid vardır. Ecdadımızdan bize intikal eden en güzel hediye onlardır. Issız köylerde, yolu zor olan ilçelerde camiler vardır. Bu bir imza, bu bir belgedir. İslâmiyetin alâmetidir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında bu mabedlerimizin bir kısmı yıktırılmış ve satılmıştır maalesef. Bunun canlı şahitleri vardır. Niçin? Ne maksat ile? “Biz öyle bir nesil yetiştirelim ki, bu dini kendi elleri ile yıksınlar” denilmiştir adeta. Ama bu plan tutmamıştır. Bu millet dinine sahip çıkmıştır. Kur’ân-ı Kerim öğrenilmesi ve okunması devlet eliyle yasaklanmıştır. Ezan yasaklanmıştır. Dinî gazete, mecmua ve dergilerin basımı ve dağıtılması yasaklanmıştır. Ama olmamıştır. 1950’de tek başına iktidara gelen Demokrat Parti bu Çin işkencesine son vermiştir. Ezan aslî vaziyeti ile tekrar okutulmuş, Kur’ân eğitimi ve Hacca gidişler tekrar başlatılmıştır. Bu anlamda CHP sabıkalıdır.
Bu noktada halktan büyük bir özür dilemelidir. Hâlen CHP’de bir mescid dahi bulunmamaktadır. Bir dostum, genel merkeze bir vesile ile gittiğinde namaz kılacak bir mekân bulamamıştır.
Mabedler yıllarca mahzun kalmıştır. Bir memur, bir asker, bir milletvekili camiye gitmemiştir. Ecdadın yıllarca askeriyede namaz kıldığı camiler yıkılmış veya tahrip edilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan bu acımasız baskılar, din adamlarının yokluğunu netice vermiştir. Bu vesile ile ehliyetsiz bir çok insan dinin istismarına yeltenmiştir. Hoca fıkraları üretilmiştir kasıtlı olarak, cenazeyi defnedecek görevli bulunamamıştır. Hem vurulmuş, hem de yerilmiştir imamlar. Minareler öksüz kalmıştır. Mihraplar sessiz, minberler nefessiz kalmıştır.
Ve din yeniden dirilmiştir. Cemaatlerin ve ehl-i hamiyet insanların unutulmaz gayretleri ile binlerce cami inşaa edilmiştir. Hem de halkın paraları ile. Bugün ülke çapında yüz bine yakın cami, yüz bini aşkın din görevlisi vardır. Çok şükür, camisi olmayan mahalle, camisi olmayan köy çok azdır. Üniversitelerde, kışlalarda, bakanlıklarda, resmî dairelerde, okullarda ve işyerlerinde, hastanelerde binlerce cami ve mescid vardır. Yeterli mi? Hayır. Yeterli değildir.
Öte yandan Cuma namazı kılanların sayısı yüzde yetmişe yakınken, beş vakit namaz kılanlar ancak yüzde on bir buçuğu bulmaktadır. Bir çok camide vakit namazı bir safı dahi doldurmamaktadır. Buna gayret edilmelidir. Camilerin bir ibadet ve buluşma yerleri olduğunu unutmadan... Camilerin temizliği, nezafeti ve nezaheti muhafaza edilmelidir. En güzel yatırım budur.
Camiler sadece diyanetin mekânları değildir. Sadece ihtiyarların, imam ve müezzinler mekânı da değildir. Oralar hepimizindir. Sorgusuz ve sualsiz gideceğimiz tek yerdir.

RAŞİT YÜCEL