meryem
Tue 21 December 2010, 09:47 am GMT +0200
4-lnsanlara Hoş Görünme Niyeti (Riya')
Son olarak ele almak üzere bize, egoist saikin bir başka türünü tavsif etmek kalmaktadır. Bu açgözlü bencilliğin başka bir tarzıdır; fakat bu bencillik, ne saldırgan, ne dönek, ne de maddecidir. O daha nazik ve daha samimidir. Hatta tabiî duygu olan bu "kendini sevme"den ileri gelen bencillik, belli bir ölçüde az çok meşrudur; fakat burada onun bir ödev tayin etme eksikliği ve böylelikle kötü yerleşmiş olma kusuru vardır.O, bizatihi az çok meşrudur; çünkü, bedenen yaşamak için teneffüs ne kadar gerekli ise, cemiyet halinde yaşamak için de başkalarının kalblerin-de asgarî bir sevgi, insanların gözlerinde asgarî bir itibar sağlamak zorunda değil midir? Hususî hayattan [170]daha çok cemiyet halinde ve işte olduğundan[171] daha çok toplantılarda zahirî kılığı ve giyim-kuşam tarzı için insanın biraz daha fazla titizlik göstermesi caiz ve hatta güzel geleneğe uygun değil midir?Fakat insanın Allah'a ve insanlara karşı ödevini, insanlara iyi görünmüş olmak niyetiyle veya onun hakkında iyi söylemeleri için edâ etmesi, büyük titizlik göstermiş olsa da, işte bu itham edilecek bir bencilliktir. Riyakâr için meselenin, yapmacık bir tavır almak, kalbinde ve fikrinde olan şeye uymayan zahirî hareketler yapmak olmadığını açıklamalıyız; kısacası aldatmak için varlığının tersine görünmek söz konusu değildir; çünkü bu durumda riyanın kusurunun daha cezaî olan başka bir ismi (nifak) ve onu harekete getiren kötü niyet daha derin olacaktır: Rafizîlerin iki yüzlülüğü. İki yüzlülüğün kötülüğü karmaşıktır; riyânınki ise, basittir. Riyakâr düşüncesini açıkça, aldatıcı görünüşler arkasında gerçek duygularını saklamaksızın, başarılarını, insanların görmesi ve onlara hayran olması için sergiler, gayretlerini teşvik ederek haricî bir destek ihtiyacını duyar, ödevlerini yerine getirmek için kendisinde yeterince hareket ettirici güç bulmaz; onu ancak takdirde, hayranlıkta, övgülerde, alkışlarda ve ardından koştuğu diğer benzer tepkilerde bulur.Onun mülayim görünümüne rağmen, bu çeşit ahlâkî asalaklığa karşı belli bir hoşgörürlük beklemek gerekmez. İnsanların takdirinde fazilet değeri arayan ruhlar hakkında Kur'ân tarafından öyle sert hüküm verilmiştir ki, o onların amellerini hiçe indirmiş[172] ve onlarm şahsiyetlerini[173] cehennemlik olarak ilân etmiştir. Hadis-i şerif, şu kimseleri cehennemin ilk yakıtları arasında saymaktadır:
1- "Kendisine filan âlim denilsin diye gece gündüz kendisini ilme veren rlim adamı".
2~ "Kendisine filan cömert desinler diye eli açıklık yapan zengin kimse".
3- "Kendisine cesur denilsin diye büyük hırs içinde hayatını feda eden kimse"[174].
İnsanların, saptırılmış bu niyetler içinde Allah ile beraber ortak ibadet konusu haline geldikleri apaçıktır. Bu yüzden Hz. Peygamber, bu kötülüğü putlara tapmaya benzetmiştir; ve ona "küçük şirk" ismini vermiştir[175].Müslüman ahlâkçılar, özellikle Muhâsibî ve Gazali, bu kalbî fesadın kaynakları, şekilleri ve tedavisini tetkike mümtaz fasıllar tahsis etmişlerdir. Asıl gayemiz Kur'ân'da bulunan genel prensipleri çıkarmak olduğuna göre, biz okuyucuyu bütün ayrıntılı meseleler için bu yazarlara havale etmekteyiz.
[170] Krş. Buharı, Kitâbü'l-Libâs, Bab 7.
[171] Krş. Mâlik, Muvatta', Salâtu'l-Cum'a.
[172] el-Bakara 2/264, 266.
[173] . el-Mâûn 107/6.
[174] Krş. Müslim, Kitâbü'l-îmâre, Bab 43.
[175] Ahmed, Müsned, C.V, s.428-9.