- Liân

Adsense kodları


Liân

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafız_32
Fri 12 November 2010, 01:56 pm GMT +0200
III. Liân / Lanetleşme


Tanımı: Erkek, karısını zina yapmakla suçladığı zaman [785] hâkim aşağıda belirtileceği şekilde her ikisini de lanetleşmeye çağırır. Eşlerin «eğer yalan söylüyorsam, Allah'ın laneti üzerime olsun» diyerek yemin etmesi nedeniyle, bu işleme 'liân/lanetleş-me' denir.

Meşruluğu: Aliah Teâlâ şöyle buyurmuştur; "Eşlerini zina ile suçlayıp ta, kendilerinden başka şahitleri bulunmayanlara ge­lince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenler-den olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa yemin ile şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise, Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi kendisinden cezayı kaldırır. Şayet Allah'ın size bol lütfü ve merhameti olma­saydı ve Allah, tevbeleri kabul eden hüküm ue hikmet sahibi ol­masaydı (haliniz nice olurdu!).[786]

İbn Abbâs (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Hilâl bin Umeyye, Peygamber (sallallâhu aleyhi vesellem)'in yanında hanımının Şe­rik bin Sahmâ ile zina ettiği suçlamasında bulundu. Bunun üze­rine Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem); «Ya delil getirirsin, ya da sırtına had cezası vurulur» buyurdu. Hilâl; «Yâ Rasulullah! Bizden biri kendi hanımının üzerinde bir erkek gördüğünde gidip delil mi toplasın?!» dedi Peygamber (sallallâhu aleyhi ue sellem); «Ya delil getirirsin, ya da sırtına had cezası vurulur» buyurdu. Bu­nun üzerine Hilâl; «Seni hak ile gönderene yemin ederim ki, ben doğru söylüyorum. Allah, benim sırtımı had cezasından kurtaracak bir ayet indirecektir» dedi. Bu olay üzerine Cibril aleyhisse-lam geldi ve; "Eşlerini zina ile suçlayıp da...." İfadesinden, «... doğru söyleyenlerden olduğuna dair...» âyeti nazil oldu. Bunun üzerine Peygamber (sallallâhu aleyhi ue sellem), ayrıldı ue kadı­nı çağırttı. Kocası Hilâl de geldi. İlk önce Hilal şahadetle yemin etti. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem); «Hiç şüphesiz Allah, ikinizden birinin yalancı olduğunu bilmektedir. İkinizden hangisi tövbe edecek (ve lanetleşmeden vazgeçecek)?» buyurdu. Sonra Hilal'in hanımı ayağa kalktı, (dört defa) Allah adıyla, Allah'ı şahit tutarak yemin etti. Beşinci yemini yapacağı zaman, oradakiler kadını durdurdular ve; «beşinci yemin azabı hakkettirir» diyerek hatırlatmada bulundular. İbn Abbâs der ki; ıbu hatırlatma üzeri­ne kadın biraz duraksadı. Biz yeminden vazgeçecek zannettik. Fakat o; «bundan sonraki günlerde kavmimi rezil edemem!» dedi ve beşinci yemini de etti. Bunun üzerine Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem); «Bu kadını(n doğumunu) gözleyiniz! Eğer göz­leri sürmeli, iri kalçalı ve iri baldırh bir çocuk doğurursa, o ço­cuk Şerîk bin Sehmâ'ya aittir» buyurdu. Kadın bu tarife uyan bir çocuk doğurdu. Bunun üzerine Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem); «Eğer Allah'ın kitabında (îanetleşme) hükmü bildirilme­miş olsaydı; benimle, o kadın arasında elbette bir hüküm olurdu (yani, o kadına zina cezasını uygulardım)» buyurdu.[787]

 
Laneti Eşmenin Niteliği:
 

Konuyla ilgili naslardan anlaşıldığına göre, lanetleşmenin ni­teliği şu şekildedir;

1. Lanetleşmeden önce hâkim, her iki tarafa da tövbe etme­lerini öğüt verir. Ancak lanetleşmede ısrar ederlerse duruşmayı açar.

2. Önce kocanın ayağa kalkmasını ister. Ona, dört defa şöy­le söylemesini emreder; «Allah'ı şahit tutarak yemin ederim ki, ben doğru söylüyorum. Ve ben kanma zina iftirasında bulunma­dım».

3-4. Erkek bunu dört defa söyledikten sonra, hakim birine eliyle onun ağzını kapatmasını emreder. Kocanın beşinci yemini yapmasına fırsat vermeden ona; «Aliah'tan kork! Hiç şüphesiz bu yeminle Allah'ın azabı hak olur. Kuşkusuz dünyadaki ceza, ahiret azabından çok daha hafiftir» diyerek vaaz eder.

5.  Bu vaaz ve nasihatlerden sonra da erkek ısrar ederse, «eğer yalancılardan isem, Allah'ın laneti üzerime olsun» diyerek beşinci yemini de yapar. Bu yemini yaptıktan sonra, iftira suçu nedeniyle had cezasına çarptırılmaz. Şayet beşinci yemini yap­maktan vazgeçerse, had cezası olarak seksen sopa vurulur.

6.  Hâkim, erkeğin yeminini tamamlamasından sonra kadı­na; «Ya yemin edersin, ya da zina cezasına çarptırılırsın» der.

7. Hâkimin bu sözü üzerine kadın (ya itirafta bulunur; ya da) dört defa «Allah'a şahit tutarak yemin ederim ki, o yalancı­lardandır» der.

8. Dördüncü yeminden sonra, beşinci yeminin Allah'ın ga­zabını hak ettireceği konusunda, kadına vaaz ve nasihatte bulun­mak için hâkim, birine onun ağzını kapatmasını emreder.

9. Şayet kadın beşinci yemini yapmaktan vazgeçer ve İtirafta bulunursa, zina cezasına çarptırılır.

10.  Eğer inkârında devam ederse, kadına; «eğer kocam, doğru söyleyenlerden ise, Allah'ın gazabı benim üzerime olsun» diyerek beşinci yemini yapması emredilir. Bu şekilde beşinci ye­mini de yapması durumunda zina cezasına çarptırılmaz.

 
Laneti Eşmenin Sonuçları:
 

Yukarıda belirtildiği şekilde eşler lanetleşmede bulunmaları durumunda şu sonuçlar oluşur;

1. Lanetleşen taraflardan had cezaları kalkar. Lanetleşmeyle birlikte erkek, zina İftirasında bulunmak suçundan, kadın da zina cezasından kurtulur. Nitekim Peygamberimiz (sallalîâhu aleyhi ve sellem), Hilâl bin Umeyye'nin karısı hakkında; «Eğer Allah'ın kitabında (lanetleşme) hükmü bildirilmemiş olsaydı; benimle, o cadın arasında elbette bir hüküm olurdu (yani, o kadına zina cezasını uygulardım)» buyurmuştur.

2. Lanetleşmede bulunan bir kadını, hiç kimse zina ile İtham edemez. Bu İthamda bulunanlara zina İftirasında bulunmaktan had cezası uygulanır. Çünkü kadının lanetleşmede bulunmuş olması, onun hakkındaki zina suçlamasını ortadan kaldırmıştır. Buna rağmen kadını zina İle veya kadından doğan çocuğu ve-led-i zina olmayla itham edenler, zina iftirasında bulunmuş sa­yılır ve had cezasına çarptırılırİar. İbn Abbas (radiyallâhu anh) anlatıyor; kadın hakkında zina suçlamasında bulunulamaz; çocuğu zina çocuğu olmayla itham edilemez. Herkim kadını zina ile suçlarsa veya çocuğunu zina çocuğu olmayla itham ederse, (zina iftirasında bulunma suçu nedeniyle) o kimseye had cezası uygulanır.[788]

3. Lanetleşmede bulunan evli çiftler, lanetleşmeyle birlikte boşanmış olurlar. İbn Ömer (radiyallâhu anh) anlatıyor; Pey­gamber (sallalîâhu aleyhi ve sellem), Ensar'dan bir erkek ve ka­dını (zina suçlamasında bulunmaları nedeniyle) lanetleşmelerin-den sonra ayırdı/boşadı.[789]

Lanetleşen evli çiftler, lanetleşme sonucunda boşanmış sa­yılırlar. Alimlerin çoğunluğuna göre, bu konuda ayrıca hâkim kararma ihtiyaç yoktur. Nitekim Sehl (radiyallâhu anhj'ın ri­vayetinde; 'Lanetleşmede bulunduktan sonra; «eğer onu hala nikâhım altında tutarsam, ona yalan söylemiş olurum» dedi ve Peygamber (sallalîâhu aleyhi ve sellem) onlara ayrılmalarını em­retmeden önce, hanımını üç talakla boşadı. Böylelikle Peygam-ber'in yanında ondan ayrılmış oldu. Bunun üzerine Peygamber (sallalîâhu aleyhi ve sellem); <Su, lanetleşmede bulunanlar için ayrılıktır/boşanmaktır» buyurdu.[790]

Lanetleşme tamamlandıktan sonra hâkim eşleri ayınr. Hanefî mezhebine göre bu ayırma 'bâin talak' kabul edilir.[791] İmam Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed eş-Şey-bânî dışında diğer âlimlere göre, lanetleşme neticesinde boşanan eşler, ebediyen birbirlerine haram olurlar. [792]

4.  Lanetleşmede bulunanlar ebediyen birbirlerine haram olurlar. Sehl bin Sa'd fradiyallâhu anh} anlatıyor; '... Bu olaydan sonra hnetleşen karı-kocanm bir daha birleşmemek üzere ayrıl­maları sünnet oldu.[793] Âlimlerin çoğunluğu bu kanaattedir.

5. Lanetleşmede bulunan kadın mehirin tamamını hak et­miş olur. Kocası mehirden hiçbir şeyi geri alamaz. Çünkü Pey­gamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), lanetleşmede bulunan karı-kocaya; «Hesabınız Allah'a kalmıştır, ikinizden birisi yalancı­dır. (Kocaya hitaben)sen, kadının aleyhine olacak bir davranışta bulunamazsın» buyurmuştur. Bunun koca; «(Mehir olarak ver­diğim) malım ne olacak?» dediğinde ona; «(Onda) senin malın yoktur! Eğer kadın hakkında doğru söylüyor isen, (verdiğin me­hir) kadınla gerdekte bulunmuş olmanın karşılığıdır. Eğer yalan söylüyor isen, o (mehir olarak verdiğin mal) senden çok daha uzak olmuştur» buyurdu.[794]

6. Lanetleşmede bulunan kadının, nafaka ve mesken hak­kı olmaz. İbn Abbâs (radiyallâhu anh) anlatıyor; '... Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem),  (lanetleşmede bulunan) kadının kocasından ayrılması, talak veya vefat nedeniyle olmadığı için, mesken ve nafaka hak etmediğine hükmetti.[795]

Her ne kadar bu hadis 'zayıf olsa da, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem):in 'mebtute' hakkındaki nafaka ve mesken ol­madığı hükmüne muvafıktır. Dolayısıyla lanetleşmede bulunan kadının nafaka ve mesken hak etmemesi çok daha uygundur. Çünkü lanetleşme neticesinde kocası, kadının aleyhine bir dav­ranışta ebediyen bulunamamakta ve aralarındaki ilişki tamamen bitmiş olmaktadır. Oysa mebtute'nin durumu farklıdır.

7. Lanetleşmede bulunan kadının çocuğu kendisine nispet edilir. İbn Ömer (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Rasulullah (sallal­lâhu aleyhi ve sellem), bir adamla hanımına 'Hân/lanetleşme' yaptırdı. Sonra boşanmalarına hükmetti ve çocuğu kadına nispet etti [796]

8. Lanetleşen eşler ve çocukları birbirlerine mirasçı olurlar. Sehl bin Sa'd (radiyallâhu anh)'ın hadisinde İbn Şihâb der ki; 'Lanetleşen eşlerin birbirlerinden ayrılmalarına hükmetti. Kadın hâmile idi. Artık çocuğu annesinin adı ile çağrılıyordu. Bundan sonra çocuğun annesine, annesinin de Allah'ın kendisine takdir buyurduğu hisse de ona mirasçı olması sünnet oldu.[797]

 
Hatırlatmalar:
 

1. Bir adam kendi hanımını zina ile suçlayıp da, mahkemeye müracaat etmezse, İbrahim en-Nehâî'ye göre, 'evlilikleri devam eder.[798]

2. Bir adam kendi hanımına 'seni bakire olarak almadım' demesi durumunda, eğer bu sözüyle onun zina ettiğini kastetme-miş ise, had cezası ve lian gerekmez. Çünkü bekaret, cinsel ilişki olmaksızın da bozulabîlmektedir. Şayet bu sözüyle onun zina et­miş olduğunu kastetmiş ise yukarıda anlatılan hükme tabi olur.



[785] Kadının bunu yalanlaması, erkeğin de bu iddiasını dört şahitle ispat edememesi halinde 'Iiân/lanetleşme'ye başvurulur. (Çev.)

[786] Nur, 6/10.

[787] Buhârî, 4747; Ebû Dâvûd, 2237; Tirmîzî, 3229; İbn Mâce, 2067.

[788] Ebû Dâvûd, 2256; 'Leyyin' senetle rivayet edilmiştir. İbn Hacer, et-Tel-hîs'ie zikretmiştir. 3/227'. Farklı varyantları bulunmaktadır.

[789] Buhârî, 5314; Müslim, 1494.

[790] Buhârî, 5314; Müslim, 1494.

[791] Kudûrî, el-Kitâb, 3/76-77; İbnu'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, 4/286; el-Feta-uâ el-Hindiyye, 1/515. (Çev.)

[792] Mâlik, el-Müdeuuene, 3/107; Şafii, el-Ümm, 5/417; İbn Kudâme, el-Muğnî, 8/54; İbn Hazm, el-Muhallâ, 9/335; Şevkânî, es-Sey/u7-Cerrâr, 2/434. (Çev.)

[793] Ebû Dâvûd, 2250; Beyhakî, 7/410; Zayıf rivayettir. Ancak bu rivayeti, teyit eden başka rivayetlerde bulunmaktadır.

[794]

[795] Ebû Dâvûd, 2256; Ahmed bin Hanbel, 3131; 'Leyyin' senetle rivayet edilmiştir. Ancak İbn Hacer, Telhîs'de bunu teyit eden rivayetler zikret­miştir. 3/227.

[796] Buhârî, 5315; Müslim, 1494.

[797] Buhârî, 5309; Müslim, 1492; Ebû Dâvûd, 2235.

[798] Abdarrezzak, el-Musannef, 12411. Sahih senetle rivayet edilmiştir.