- Lât Ve Uzza Putlarına Yemin Eden Kimse

Adsense kodları


Lât Ve Uzza Putlarına Yemin Eden Kimse

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Thu 24 November 2011, 10:00 pm GMT +0200
2- Lât Ve Uzza Putlarına Yemin Eden Kimsenin Derhal Allah'tan Başka İlah Yoktur Demesi


1504- Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Kim yemin edip, yemininde: “Lâfa yemin olsun ki diyen kimse, hemen Lâ ilahe illallah” desin. Arkadaşına:

“Gel seninle kumar oynayalım” diyen kişi, sadaka versin.” [799]

1505- Abdurrahman b. Semure (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Putlar/Tağutlar ve babalarınıza/atalarınız adına yemin etmeyin.” [800]

Lât:
 
Taifde Sakîf kabilesine ait bir putun ismidir. Bazıları da, bunun, Kureyş'e ait oİup Nahle'de bulunduğunu söylemişlerdir. Mekke'de olduğunu söyleyenler de vardır. Bu put, cahiliye devrinde Arapların taptıkları üç büyük puttan birisinin adıdır.

Uzzâ:

Mücâhid'e göre; Gatafân kabilesinin taptığı bir ağaçtır. Dahhâk'a göre ise; Gatafân kabilesinin taptığı bir puttur.

Açıklama:

Bu hadiste, Lât ve Uzzâ gibi putları anarak yemin eden kişinin yemininin sonunda “Lâ ilahe illallah” demesi emredilmektedir. Aliyyu'1-Kârî (ö. 1014/1605), bu meseleye, iki açı­dan bakılabileceğinî söyler:   

1- Kişinin sehven cahiliye devrinden kalma bir adet olarak “Lât” üzerine yemin etmesi. Bu durumda “Lâ ilahe illallah” demesinden maksat; tevbe etmesi, tevhid kelimesini, güna­hına kefaret kılmasıdır. Çünkü iyilikler, kötülükleri siler. Bu, gafletten dolayı tevbedir.

2- Bu yeminiyle Lâfı ta'zim etmesi. Böyle olursa, anılan yeminden sonra tevhid kelime­si söylenmesinden maksat; İman tazelemektir. Çünkü bu yemin, kişiyi dinden çıkarır. Bu durumda tevbe, masiyetten tevbedir.

Aliyyu'1-Kârî, sözüne devamla der ki:

“Bu hadiste; İslam'dan başka bir şeyle yemin edene kefaret gerekmeyip günahkar olduğuna ve tevbe etmesi gerektiğine delil vardır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.), bu yeminin cezasını, kişinin dininde kılmıştır. Malında değil, sadece keli-me-i tevhidi emretmiştir. Çünkü yemin, ma'kud ile olur. Lât ve Uzzâ'ya yemin edince, bu konuda kafirlere benzemiş olur. Onun için Resulullah (s.a.v.), bunu, kelime-i tevhitle gider­meyi emretmiştir.” [801]

İmam Şafiî (ö. 204/819), İmam Mâlik (ö. 179/795), Nevevî (ö. 676/1277) ve alimlerin cumhuru ise; “Şöyle yaparsam ben Yahudi ve Hıristiyan olayım, İslam'dan veya Peygamber'den beri olayım” ve benzeri sözlerle yemin eden kişiyi de putlar adına yemin etmeye benzetmiş ve bunlarla yemin olmayacağını, dolayısıyla da bu sözlerin kefareti gerektirme­yeceğini söylemişlerdir.

Hanefilere göre ise; bir şeyi yapıp veya yapmamak için, “Yahudi olacağına veya Hıristi­yan olacağına” dair yemin eden kişiye sözünü yerine getirmediği takdirde kefaret gerekir.


[799] Buhârî, Eymân 5, Tefsiru Sure-i Necm 2, Edeb 74, İstizan 52; Ebu Dâvud, Eymân 3, 3247; Tirmizî, Eyman 18, 1545; Nesâî, Eymân 11; İbn Mâce, Keffârât 2, 2096; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/309.

[800] Nesâî, Eyman 10; İbn Mâce, Keffarat 2, 2095; Ahmed b. Hanbel. Müsned, 5/62.

[801] B.k.z: Aliyyu'1-Kârî, Mirkâtu'l-Mefâtih Şerhu Mişkâti'l-Mesâbih, 3/554.