- Kürtaj

Adsense kodları


Kürtaj

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Fri 18 May 2012, 05:54 pm GMT +0200
GEBELİĞİN KASITLI SONLANDIRILMASI: KÜRTAJ

Ocak 2012 76.SAYI

Her anne babanın en temel isteklerinden biri de evlat sahibi olabilmektir. Çünkü her insanda, bu dünyada kendi ismini ve neslini sürdürecek, neşe ve sevgi kaynağı olan hayırlı evlatlara sahip olma arzusu vardır ve bu duygu fıtridir. Yüce dinimiz bu fıtri duygunun dünyada kendisi için bir mutluluk vesilesi olabileceği gibi ahiret için de bir ecir ve mükafat vesilesi olabileceğini bizlere bildirmektedir. Nitekim bir hadis-i şeriflerinde Nebi (s.a.v), kişinin ölümünden sonra amel defterine sevap yazılmasına devam edilmesini sağlayan üç şeyden birinin, “Kendisine dua eden hayırlı evlat” (Müslim) olduğunu belirtmektedir. Bu yüzdendir ki, Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayette peygamberlerin Allah’tan hayırlı çocuklar ve temiz nesiller istedikleri anlatılmaktadır. Çocuk sahibi olmanın ve çocuk sevgisinin bu denli önemli olmasına rağmen günümüzde kürtaj hadiselerine çokça rastlanmaktadır. Bu gün kürtaj batı dünyasındaki toplumların problemlerinden biri haline gelmiştir. Bunun kısaca sebebi ise bu toplumlardaki ahlaki yozlaşmanın geldiği kaçınılmaz sonuçtur.

“FAKİRLİK ENDİŞESİYLE ÇOCUKLARINIZI ÖLDÜRMEYİN”

Günümüzde tıbbın da gelişmesine paralel olarak insanların çok rahat kürtaj yaptırabildiklerine şahit oluyoruz. Bir takım sosyal sebepler, aile içi huzursuzluk, fakirlik, çocuklara iyi bakamama, geleceklerinden endişelenme gibi kimi zaman sudan sebeplerle bu cerrahi müdahale yaptırılmakta, ancak Müslüman şahsiyeti olarak bu hususun dinimizce hükmü göz ardı edilmektedir. Oysa ayet-i kerimede “...Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. (Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Meşrû bir hak karşılığı olmadıkça Allah’ın haram (dokunulmaz) kıldığı canı öldürmeyin…” (Enam, 151) buyrulmaktadır.

Hiçbir zorlama veya girişim (cerrahi ve medikal) olmaksızın, istenen bir gebeliğin düşükle sonlanması tamamen kendiliğinden olduğundan kimse bundan sorumlu değildir. Yine rahimdeki bebeğin, kendisine veya anneye ciddi bir zarar verme endişesi söz konusu olduğunda, gebeliğin harici bir müdahaleyle sonlandırılması noktasında da bir sorumluluk yoktur. Bizim bu yazımızda ele aldığımız husus, normal şartlarda ilerleyen bir gebeliğin, kasıtlı olarak sonlandırılması yani kürtaj meselesidir.

Iskat-ı cenin, yani ceninin düşürülmesi, rahimde oluşan ceninin dış etki ve müdahale ile düşürülmesi; yani çocuk düşürme demektir. Bu da iki şekilde olabilir. Birincisi anne ve babanın rızasıyla gerçekleşen kürtaj; ikincisi ise, darp, korkutma ve benzeri fiillerle çocuğun düşmesine sebep olmak şeklindeki fiiller sebebiyle meydana gelen kürtaj. İnsanın yaşama hakkı, Allah tarafından verilmiş temel bir haktır. Artık bu safhadan itibaren anne baba da dahil hiç kimsenin bu hakka müdahale etme hakkı yoktur. Kürtaj bebeğin yaşama hakkını elinden almaktır.

İslam hukukçuları, çocuk anne karnında iken de yaşama ve miras haklarına sahip olduğundan, kürtaj yoluyla çocuğun yaşamasına son verilmesinde annenin çıkarı söz konusu olabileceğinden, annenin kürtaj yaptırmakla suç işlediği gibi kürtajı yapan sağlık memurunun da suça ortak olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca ruh üflendikten sonra çocuk düşürmenin veya aldırmanın haram olduğunda ittifak etmişlerdir. Anne karnındaki bebeğe ne zaman ruh verildiği konusunda 40 gün ila 120 arasında farklı beyanlar bulunmaktadır. Hanefi fukahası ruhun bedene verilişinin 120. günde olduğunu bildirmişlerdir. Ruh üflendikten sonra çocuk aldırmanın yani kürtaj’ın haramlılığı konusunda ve bu davranışın cinayet telakki edileceğinde İslam Hukukçuları arasında herhangi bir ihtilaf yoktur.

İmam Gazali (rh.a) kürtaj hakkında şunları söylemektedir: “Anne karnındaki ceninin oluşumunun çeşitli aşamaları vardır.  İlk devrelerde oluşan ve hayat için müsait duruma gelen cenini bozmak ve imha etmek cinayettir. Sonra katılaşıp et parçası haline gelirse bunu imha etme cinayeti daha büyük olur. Ruh üflenip insan olarak yaratma ve şekillendirme tamamlanınca cinayet daha da büyür. Cinayetin en büyük olanı ise ceninin canlı olarak ana rahminden ayrılıp çıkmasından sonra onu öldürmektir...”

Ayet ve hadislerde yer alan genel prensipler ve insanın döllenmeden itibaren canlı olduğundan ve aşama aşama gelişerek doğmasından bahseden ayetlerden ve insanın öldürülmesinin yasaklandığını ve büyük bir günah sayıldığını ifade eden ayetlerden, Rasulullah Efendimiz’in (s.a.v) kasten çocuk düşürmeyi cinayet olarak adlandırıp bunu işleyen veya sebep olanın maddi tazminat ödemesine hükmetmesinden ve daha birçok sebepten ötürü, ceninin geçerli bir mazeret ve dinimizin meşru gördüğü bir özür olmaksızın düşürülmesine, alınmasına ve aldırılmasına müsaade edilmemesi ve cevaz verilmemesi sonucuna varmak mümkündür. Bu itibarla, tıbbi ve dini bir zaruret bulunmadıkça, anne karnındaki çocuğun düşürülmesi ve aldırılması –anne baba tarafından yapılmış ve yaptırılmış olsa dahi- haram sayılmıştır.

Doğum ve kadın hastalıkları alanında uzman bir doktor, ceninin anne rahminden alınmadığı takdirde annenin veya bebeğin ölümüne yol açacağı kararına varırsa, bu durumlarda kürtaj yapmaya izin verilmiştir. Bu durumda ceninin alınmasına izin verilir ve böylece annenin hayatı korunmuş olur. Bu durumdaki bir kürtaj bir tedavi olarak kabul edilir.

Şunu unutmamak gerekir ki, hayatı da ölümü de yaratan Allah’tır. Anne baba ise insan hayatının oluşumu ve neslin devamı için sadece bir vasıtadır. Çünkü dinimize göre cenin, yaşama hakkını anne babasından değil doğrudan Yaradan’dan alır. Anne baba başlangıçta çocuk sahibi olup olmama noktasında iradeleri ve seçme hakları bulunsa da ve gebeliği önleyici tedbir ve yöntemleri kullanmalarına dinen izin verilmişse de, artık gebelik teşekkül ettikten sonra doğacak olan çocuğun hayatına son vermeye hak ve salahiyetleri yoktur. Kürtajın anneye de büyük zararlar verdiği malumdur. Fakat meşru bir takım gerekçeler sebebiyle ceninin alınması gerekiyorsa da konunun uzmanı mütehassıs bir doktorun vereceği bir kararla bu işlem yaptırılabilir. Ancak 120 güne gelmiş bir ceninin hayatının, annenin hayatını kurtarma dışında hiçbir şekilde sonlandırılamayacağı noktasında bütün İslam alimleri ittifak etmişlerdir.

Yüce dinimizce hayat hakkı herkes için müsavidir ve her can muhteremdir. İnsan hayatının dokunulmazlığı, korunması ve saygınlığı İslam dininin temel ilke ve amaçlarından biridir. Bu ona, Allah Teala tarafından verilmiş bir haktır.   

Hüseyin OKUR

saniyenur
Fri 18 May 2012, 08:46 pm GMT +0200
Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. (Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Meşrû bir hak karşılığı olmadıkça ALLAH’ın haram (dokunulmaz) kıldığı canı öldürmeyin…” (Enam, 151) buyrulmaktadır.