sumeyye
Sat 6 March 2010, 04:29 pm GMT +0200
Kureyş Müşriklerinin Korkuya ve Telaşa Düşmeleri
Muhammed b. Mesleme, kumandası altındaki süvari birliğiyle Merru´z-zahran´a vardı, Orada, Kureyş müşriklerinden bazı adamlara rastladı.[21] Onlar, süvarilerle gelişinin sebebini Muhammed b. Meslemeye sordular. [22]
Muhammed b. Mesleme:
"Bunlar, Resûlullah Aleyhisselamın süvarileridir.
İnşaallah, kendileri de, yarın sabah burada, bu yerde bulunacaklardır!" dedi. [23]
Onlar, Beşir b. Sa´d´ın yanında da pek çok silahlar bulunduğunu görünce, acele Mekke´ye gittiler, gördükleri süvarileri ve silahlan Kureyş müşriklerine haber verdiler.
Kureyş müşrikleri çok korktular ve birbirlerine:
"Vallahi, biz hiçbir hadise çıkarmadık ki!
Yazımıza ve anlaşmamıza bağlı bulunuyoruz da!
Hal böyle iken, Muhammed ne diye ashabıyla gelip bizimle çarpışacak?! Anlayamadık!" dediler. [24]
Peygamberimiz Aleyhisselam, Merru´z-zahran´a gelince, bütün silahları, Batn-ı Ye´cec´e (veya Ye´cic´e) gönderdi.[25]
Batn-ı Ye´cec´e konulan silahlar arasında oklar, yaylar ve kalkanlarda bulunuyordu. [26]
Batn-ı Ye´cec; Mekke´ye 3 mil yakınlıkta bir yer olup, [27] onun neresinden bakılsa Mekke Hareminin dikili taşları görünür.
Peygamberimiz Aleyhisselam silahlara sahip olmak üzere, 200 kişiyi de orada bıraktı ve başlarına da Ensardan Evs b. Havlîyi dikti. [28]
Peygamberimiz Aleyhisselam Merru´z-zahran´a gelip konduğu zaman, sahabiler, kendileri hakkında müşriklerin "Onlar, zayıflıktan, geceleri hiç uyuyamıyorlarmış!" dediklerini işittikleri için:
"Keşke yük develerimizden bazısını kesseydik, etinden yiyip çorbasından içseydik de, yarın sabah o Kureyş cemaatinin yanına olanca gücümüz ve zindeliğimizle varsaydık!" dediler.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Böyle yapmayınız! Azıklarınızdan, kalanları, benim yanımda toplayınız!" buyurdu.
Azıkları topladılar ve deriden sofralar üzerine yaydılar ve yediler.
Her biri, dağarcıklarında kalanları da, kurtlara, kuşlara bıraktılar. [29]
[21] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 734, İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 121.
[22] Zürkânf, Mevâhibü´l-ledünniye Şerhi, c. 2, s. 255.
[23] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 734, İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 121, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 231.
[24] Vâkidi, Megâzî, c. 2, s. 734, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 231, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 780, Zürkâni, Mevâhib Şerhi, c. 2, s. 255.
[25] Vâkıdî, c. 2, s. 734, İbn Sa´d, c. 2, s. 121, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 231, Diyarbekrî, c. 2, s. 62, Zürkânf, Mevâhib Şerhi, c. 2, s.255.
[26] İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 168.
[27] İbn ESİr, Nihâye, c. 5, s. 291.
[28] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 734, 735, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 121, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 62, Zürkânf, Mevâhibü´l-ledünniye Şerhi, c. 2, s. 255.
[29] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 305, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 231 .
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/174-175.