- Kurban

Adsense kodları


Kurban

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Sat 13 November 2010, 02:01 pm GMT +0200
Kurban


Filiz Konca


Kurban, kelime olarak kurb kökünden mastardır, yaklaşmak mânâsına gelir. Allahu Teâlâ’nın rızasını ümit edip yakınlığını kazanmak için kesilen hayvana kurban denir.

Peygamber Efendimiz hicretin ikinci senesinde, Sevik Gazvesi’nden dönerek Medine’ye geldiğinin ertesi günü, (Zilhicce’nin onuncu günü) Müslümanlarla birlikte namazgaha çıktı. Ezansız ve kametsiz iki rekât namaz kıldırdıktan sonra hutbe okudu. Bu hutbelerinde kurban kesmelerini Müslümanlara emretti. Kendileri de iki kurban kesti.

Cabir (ra) diyor ki: “Peygamber Efendimiz (sav) kurban kesme gününde boynuzlu, semiz ve burulmuş iki koç kesti. Onları kesmek için yöneldiği zaman “Ben yüzümü gökleri ve yeri yaratana doğru çevirdim, Ben Allah’a şirk koşanlardan değilim; namazım, öteki hak ibadetlerim, sağlığım ve ölümüm bütün âlemlerin Rabbi olan Allah’ındır. O’nun ortağı yoktur. Ve ben Müslümanlardanım. Ya Rabbi bu kurban sendendir, senin içindir, Muhammed’in ve ümmetinin adına “Bismillahi Allahu Ekber” dedi ve kurbanı kesti.” (et-Tac. m, 207)

Zeyd İbnu Erkam (r.a.)  anlatıyor: Resulullah (s.a.v.)’ ın ashabı: “Ey Allah’ın Resulü dediler. Bayram günü kesilen şu kurban nedir?”. “Bu babanız İbrahim (a.s.)’ ın sünnetidir.” Buyurdular. Ashab: “Pekiyi, kurban kesmede bize ne gibi sevap var ey Allah’ ın Resulü” dediler. “Kurbanın her bir kılı için bir sevap.” Buyurdular. Ashab tekrar: (Kesilen kurban koyun kuzu gibi) yünlü ise ey Allah’ın Resulü (sevap nasıl olacak)? Diye sordular. Aleyhissalatü vesselam: “Yünün her bir kılı için de bir sevap var” buyurdular.

Bir başka hadiste; “Kimin geçim durumunda bir genişlik olur da kurbanını basite alıp kesmezse, o bizim namazgahımıza yaklaşmasın” buyrulur.

Bir başka hadiste ise; “Hayvanın iyi ve güzelini kurbanlık olarak seçin, çünkü o sırat köprüsünde size bineklik yapacaktır.” buyrulur.

Hz. Ali (r.a.), birisi Peygamber Efendimiz için olmak üzere iki tane koç keserdi. Kendisine bunun sebebi sorulduğunda:

 “Allah Resulü bana yaşadığım müddetçe kendisine kurban kesmemi vasiyet etti. Asla bunu terk etmem” buyurmuşlardır.

 Peygamber efendimizin, Hz. Ali’ ye kendisi için kurban kesilmesini vasiyet etmesi, O’nun adına kurban kesilmesini sevdiğine delalet eder.

“Hazreti Cabir b. Abdullah’dan rivayete göre: Peygamber Efendimiz, Veda haccında kurban edilmek üzere 100 deve getirtmişti. 63 yaşında olduğu için her bir senesi için birer deve kurban olmak üzere bizzat kendisi kesmiş, geri kalanları da Ali’ye kestirmiştir. Sonra her bir deveden bir parça alındı. Beraberce pişirildi. Sonra etinden yediler ve çorbasından içtiler.”

Peygamber Efendimiz (sav) buyurmuştur ki: “Kurban kesin. Zira o, babaniz İbrahim’in sünnetidir” (Ahmed Davudoğlu, Buluğu’l-Meram Şerhi-Selâmet yolları, IV, 196).

Hazret -i Âişe validemiz (ra ) bildirmiştir ki: Peygamber Efendimiz (sav), “İnsanoğlu, kurban kesme gününde Allah katında kan akıtmaktan daha makbul bir amel işlememiştir. O kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve çatal tırnakları ile aynen gelecektir. Çünkü kan yere düşmeden Allah ’ın kabul mahalline düşmektedir. Artık kurbanlarla gönlünüz hoşnut olsun” buyurdu.

Allahu Teâlâ bazı geceler duaların reddedilmeyeceğini Peygamber Efendimize (sav) bildirmiştir. Rahmet kapılarının açıldığı dört mübarek gece şunlardır:

1- Fıtr (Ramazan) Bayramı gecesi,

2- Kurban Bayramı gecesi,

3- Terviye gecesi (Zilhicce ayının 8. gecesi),

4- Arefe gecesi, (Isfehani)

Kurban bayramının bulunduğu aya Zilhicce denir. Zilhicce ayının ilk on gününde yapılan ibadetler çok değerlidir.

Arefe, yalnız Zilhiccenin 9. günüdür. Başka güne Arefe denmez. Arefe günü sabah namazından, Kurban bayramının dördüncü günü ikindi namazına kadar, erkek-kadın herkes, cemaatle kılsın, yalnız kılsın, 23 vakit farz namazda selam verir vermez, (Allahümme entesselam...) demeden önce, bir kere, vacip olan teşrik tekbirini söylemeli, yani, (Allahü ekber, Allahü ekber. La ilahe illallahü vallahü ekber, Allahü ekber ve lillahil-hamd) demelidir.

Camiden çıktıktan veya konuştuktan sonra, artık teşrik tekbirini okumak gerekmez. (Halebi)