hafiza aise
Tue 12 July 2011, 05:53 pm GMT +0200
7— Kurayzaoğullan Gazası:
Allah Rasûlü (s.a.) sancağı Ali b. Ebî Tâlib'e verdi. Medine'de yerine vekil olarak îbn Ümmi Mektum'u bıraktı. Kurayzaoğullannm kalelerinin karşısına gelip karargâhını kurdu. Onları yirmi beş gece kuşatma altında tuttu. Kuşatma kendilerine iyice güçlük çıkarmaya başlayınca reisleri Kâ'b b. Esed, yahudilere şu üç teklifte bulundu: "Ya müslüman olur Muhammed'in dinine gireriz, ya çocukları ve kadınları öldürür, kılıçları çeker savaşmak için onun karşısına çıkar, muzaffer oluncaya yahut hiçbir fert sağ kalmamak üzere öl-dürülünceye kadar vuruşuruz; ya da cumartesi günü Allah Rasûlü ve ashabına hücum eder onlan sıkıştırırız; çünkü onlar bugünde kendileriyle savaşmayacağımızdan emindirler." Yahudiler, reislerinin bu tekliflerinden herhangi birini kabul etmeye yanaşmadılar. Hz. Peygamber'e (s.a.): "Bize kendisiyle istişare etmemiz için Ebu Lübâbe b. Abdülmünzir'i gönder!" diye haber yolladılar. Yahudiler Ebu Lübâbe'nin geldiğini görünce karşılamak için ayağa kalktılar, ağlıyorlardı. "Ey Ebu Lübâbe! Ne diyorsun, Muhammed'in.hük-müne razı olalım mı?*' dediler. O da: "Evet" cevabını verdi ve bunun boğazlanmak anlamına geldiğini söylemek için eliyle boğazım işaret etti. Sonra derhal Allah'a ve Rasûlü'ne (s.a.) hiyanet ettiğinin farkına vardı. Başını öne eğerek oradan çekip gitti. Allah Rasûlü'nün (s.a.) yanına dönmedi. Doğruca mescide, Medine mescidine gitti. Kendisini mescidin direğine bağlattı ve Allah Rasûlü (s.a.) kendi eliyle çözmedikçe ipini çözdürmeyeceğine, Kurayzaoğullan arazisine ebediyen girmeyeceğine yemin etti. Bu durum AUah Rasûlü'ne (s.a.) ulaşınca: "Allah tevbesini kabul edinceye kadar onu bırakın." buyurdu. Sonra Allah tevbesini kabul etti de Allah Rasûlü (s.a.) kendi eliyle onun ipini çözdü.
Sonra yahudiler Allah Rasülü'nün hükmüne boyun eğdiler. Evs kabilesi mensupları Hz. Peygamber'e (s.a.) başvurdular ve: "Ey Allah'ın Rasûlü! Kay-nukaoğullan hakkında bildiğin uygulamada bulundun. Onlar, kardeşlerimiz Hazreclilerin müttefiki idiler. Bunlar ise bizim müttefiklerimizdir. Bunlara iyilikte bulun." dediler. Hz. Peygamber (s.a.): "Onlar hakkında sizden birinin hüküm vermesine razı olmaz mısınız?" buyurdu. Onlar da: "Evet, razıyız." dediler. Peygamberimiz: "Hüküm verme Sa'd. Muaz'a havale edildi." deyince Evsliler: "Razı olduk." dediler. Hz. Peygamber (s.a.) gelmesi için Sa'd b. Muaz'a haber saldı. Sa'd, aldığı bir yaradan dolayı sefere katılamamış, Medine'de kalmıştı. Onu bir eşeğe bindirdiler. Allah Rasülü'nün (s.a.) yanına geldi. Yolda etrafını çeviren Evsliler kendisine: "Ey Sa'd! Müttefiklerine iyilik, güzellik düşün. Onlara iyilikte bulun. Allah Rasûlü (s.a.), onlara iyilikte bulunasm diye seni hakem tayin etti." diyorlar; o ise susuyor, onlara herhangi bir karşılık vermiyordu. Evsliler baskılarını artırdıkları vakit: "Vallahi, Sa'd'ın Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasına aldırmayacağı an gelmiştir." dedi. Onun bu sözünü işittiklerinde bazıları Medine'ye dönüp halka Kurayza yahudilerinin ölüm haberini ilettiler.
Sa'd, Hz. Peygamber'in (s.a.) yanına yaklaşınca Hz. Peygamber (s.a.) sahabeye: "Kalkın, efendinizi karşılayın!" buyurdu. Sa'd'ı yere indirdiler. "Ey Sa'd! Bu kavim senin hükmüne razı oldu." dediler. Sa'd: "Hükmüm onlara geçerli mi?" diye sordu. "Evet" dediler. "Peki müslümanlara geçerli mi?" diye sordu. Yine "Evet" cevabını verdiler. Saygı ve hürmet olsun diye Allah Rasûlü (s.a.) tarafını işaret ederek ve yüzünü o tarafa çevirerek: "Peki şurada bulunan zata da geçerli mi?" diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.): "Evet, bana da." cevabını verdi. Bunun üzerine Sa'd: "Erkeklerin öldürülmesine, kadınların ve çocukların esir alınmasına ve malların paylaştırılmasına hükmediyorum!" diyerek hükmünü ilan etti. Allah Rasûlü (s.a.) bu hüküm üzerine: "Sen onlar hakkında Allah'ın yedi kat gök üstündeki hükmüne uygun hüküm verdin!" buyurdu."[376]
O gece kaleden inmeden önce bir grup yahudi müslüman oldu. Amr b. Sa'd kaçıp gitti. Nereye gittiği öğrenilemedi. Anlaşmayı bozanlar arasına katılmamakta diretmişti. Haklarında bu şekilde hüküm verilince Allah Rasûlü (s.a.) kendilerine ustura dokunan (ergenlik çağına giren) bütün yahudilerin öldürülmesini emretti. Tüyü bitmeyenler ise kadınlar ve çocuklar arasına katıldı."[377] Medine çarşısında onlar için hendekler kazdırdı. Yahudilerin boyunları vuruldu. 600-700 kişi kadardılar. Bir tek kadın dışında hiç kadın öldürülmedi. O kadın ise Süveyd b. Sâmit'in başına değirmen taşını atmış ve onu Öldürmüştü. Adamlar hendeklere grup grup getiriliyorlardı. Reisleri Kâ'b b. Esed'e: "Ey Kâ'b! Sence Muhammed bize ne yapacak?" diye sordular. O da: "Hiçbir yerde aklınızı kullanamaz mısınız? Görmüyor musunuz, çağına ara vermiyor, sizden gidenler dönmüyor. Vallahi bizi katledecekler." dedi.
îbn Kâsım'ın rivayetine göre Mâlik diyor ki: Abdullah b. Übey, Kuray-zaoğulları hakkında Sa'd b. Muaz'a: "Onlar benim iki kanadımdan biridir. Üç yüz zırhlı, altı yüz zırhsız ve miğfersizden oluşmaktalar." dedi. O da: "Sa'-d'm Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasına aldırmayacağı an gelmiştir." dedi. Huyey b. Ahtab, Hz. Peygamber'in huzuruna getirilince, gözü Peygamberimiz'e ilişti ve: "Vallahi, sana karşı duyduğum düşmanlıktan ötürü kendimi asla kınamıyorum. Kim Allah'ı yenmeye çalışırsa yenik düşer." dedi. Sonra sözlerine şöyle devam etti: "Ey insanlar! Bir sakınca yok, Allah'ın takdiri! Israiloğullannm yazgısı olan bir ölüm tarzı." Sonra konuşmayı kesti; boynu vuruldu.
Sabit b. Kays, Allah Rasûlü'nden (s.a.) Zübeyr (Zebîr) b. Bata ile ailesi ve malının bağışlanması talebinde bulundu. Hz. Peygamber (s.a.) de onun hatırına onları bağışladı. Sabit b. Kays, ona: "Allah Rasûlü (s.a.) benim hatırıma seni, aileni ve malını bağışladı. Onlar senindir." dedi. O da: "Ey Sabit! Kendi elimle yanında senden beni dostlara kavuşturmanı istiyorum." deyince, Sabit de onun boynunu vurdu, yahudi dostlarına kavuşturdu.
Bütün bu uygulamalar Medine yahudileri hakkındadır. Her bir Medine-li yahudi kabilesi ile yapılan savaş, her bir.büyük savaşı müteakip olmuştur. Kaynukaoğullan ile yapılan savaş Bedir'i müteakip, Nadîroğulları ile yapı-lan savaş Uhud savaşını müteakip ve Kurayzaoğulları ile yapılan, savaş Hendek savaşını müteakip yapılmıştır.[378] Hayber yahudilerinin kıssası —inşallah— az aşağıda anlatılacaktır. [379]
[376] Ibn Hişâm es-Sîre, 2/240. Bu hadis sahîh-mürseldir. Buharî ve Müslim'in metinleri ise: "Onlar hakkında Allah Teâlâ'nın hükmüyle hükmettin" şeklindedir.
[377] Ebu Davud, 4404; Tirmizî, 1584; Nesâî, 6/155; Ibn Mâce, 2541. Senedi hasendir.
[378] Kurayzaoğullan gazvesi için bk.îbn Hişâm, 2/233-248; İbn Sa'd, 2/74-78; Taberî, 3/52; Ibn Seyyiddinâs, 2/68 Şerhu'l-MevâhibiLedüniyye, 2/126-148; Musannef, 9737; İbn Kesîr, 3/223-243; Buharî,-64/30; Müslim, 1768, 1769; Müsned, 6/141, 142.
[379] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/171-173.
Allah Rasûlü (s.a.) sancağı Ali b. Ebî Tâlib'e verdi. Medine'de yerine vekil olarak îbn Ümmi Mektum'u bıraktı. Kurayzaoğullannm kalelerinin karşısına gelip karargâhını kurdu. Onları yirmi beş gece kuşatma altında tuttu. Kuşatma kendilerine iyice güçlük çıkarmaya başlayınca reisleri Kâ'b b. Esed, yahudilere şu üç teklifte bulundu: "Ya müslüman olur Muhammed'in dinine gireriz, ya çocukları ve kadınları öldürür, kılıçları çeker savaşmak için onun karşısına çıkar, muzaffer oluncaya yahut hiçbir fert sağ kalmamak üzere öl-dürülünceye kadar vuruşuruz; ya da cumartesi günü Allah Rasûlü ve ashabına hücum eder onlan sıkıştırırız; çünkü onlar bugünde kendileriyle savaşmayacağımızdan emindirler." Yahudiler, reislerinin bu tekliflerinden herhangi birini kabul etmeye yanaşmadılar. Hz. Peygamber'e (s.a.): "Bize kendisiyle istişare etmemiz için Ebu Lübâbe b. Abdülmünzir'i gönder!" diye haber yolladılar. Yahudiler Ebu Lübâbe'nin geldiğini görünce karşılamak için ayağa kalktılar, ağlıyorlardı. "Ey Ebu Lübâbe! Ne diyorsun, Muhammed'in.hük-müne razı olalım mı?*' dediler. O da: "Evet" cevabını verdi ve bunun boğazlanmak anlamına geldiğini söylemek için eliyle boğazım işaret etti. Sonra derhal Allah'a ve Rasûlü'ne (s.a.) hiyanet ettiğinin farkına vardı. Başını öne eğerek oradan çekip gitti. Allah Rasûlü'nün (s.a.) yanına dönmedi. Doğruca mescide, Medine mescidine gitti. Kendisini mescidin direğine bağlattı ve Allah Rasûlü (s.a.) kendi eliyle çözmedikçe ipini çözdürmeyeceğine, Kurayzaoğullan arazisine ebediyen girmeyeceğine yemin etti. Bu durum AUah Rasûlü'ne (s.a.) ulaşınca: "Allah tevbesini kabul edinceye kadar onu bırakın." buyurdu. Sonra Allah tevbesini kabul etti de Allah Rasûlü (s.a.) kendi eliyle onun ipini çözdü.
Sonra yahudiler Allah Rasülü'nün hükmüne boyun eğdiler. Evs kabilesi mensupları Hz. Peygamber'e (s.a.) başvurdular ve: "Ey Allah'ın Rasûlü! Kay-nukaoğullan hakkında bildiğin uygulamada bulundun. Onlar, kardeşlerimiz Hazreclilerin müttefiki idiler. Bunlar ise bizim müttefiklerimizdir. Bunlara iyilikte bulun." dediler. Hz. Peygamber (s.a.): "Onlar hakkında sizden birinin hüküm vermesine razı olmaz mısınız?" buyurdu. Onlar da: "Evet, razıyız." dediler. Peygamberimiz: "Hüküm verme Sa'd. Muaz'a havale edildi." deyince Evsliler: "Razı olduk." dediler. Hz. Peygamber (s.a.) gelmesi için Sa'd b. Muaz'a haber saldı. Sa'd, aldığı bir yaradan dolayı sefere katılamamış, Medine'de kalmıştı. Onu bir eşeğe bindirdiler. Allah Rasülü'nün (s.a.) yanına geldi. Yolda etrafını çeviren Evsliler kendisine: "Ey Sa'd! Müttefiklerine iyilik, güzellik düşün. Onlara iyilikte bulun. Allah Rasûlü (s.a.), onlara iyilikte bulunasm diye seni hakem tayin etti." diyorlar; o ise susuyor, onlara herhangi bir karşılık vermiyordu. Evsliler baskılarını artırdıkları vakit: "Vallahi, Sa'd'ın Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasına aldırmayacağı an gelmiştir." dedi. Onun bu sözünü işittiklerinde bazıları Medine'ye dönüp halka Kurayza yahudilerinin ölüm haberini ilettiler.
Sa'd, Hz. Peygamber'in (s.a.) yanına yaklaşınca Hz. Peygamber (s.a.) sahabeye: "Kalkın, efendinizi karşılayın!" buyurdu. Sa'd'ı yere indirdiler. "Ey Sa'd! Bu kavim senin hükmüne razı oldu." dediler. Sa'd: "Hükmüm onlara geçerli mi?" diye sordu. "Evet" dediler. "Peki müslümanlara geçerli mi?" diye sordu. Yine "Evet" cevabını verdiler. Saygı ve hürmet olsun diye Allah Rasûlü (s.a.) tarafını işaret ederek ve yüzünü o tarafa çevirerek: "Peki şurada bulunan zata da geçerli mi?" diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.): "Evet, bana da." cevabını verdi. Bunun üzerine Sa'd: "Erkeklerin öldürülmesine, kadınların ve çocukların esir alınmasına ve malların paylaştırılmasına hükmediyorum!" diyerek hükmünü ilan etti. Allah Rasûlü (s.a.) bu hüküm üzerine: "Sen onlar hakkında Allah'ın yedi kat gök üstündeki hükmüne uygun hüküm verdin!" buyurdu."[376]
O gece kaleden inmeden önce bir grup yahudi müslüman oldu. Amr b. Sa'd kaçıp gitti. Nereye gittiği öğrenilemedi. Anlaşmayı bozanlar arasına katılmamakta diretmişti. Haklarında bu şekilde hüküm verilince Allah Rasûlü (s.a.) kendilerine ustura dokunan (ergenlik çağına giren) bütün yahudilerin öldürülmesini emretti. Tüyü bitmeyenler ise kadınlar ve çocuklar arasına katıldı."[377] Medine çarşısında onlar için hendekler kazdırdı. Yahudilerin boyunları vuruldu. 600-700 kişi kadardılar. Bir tek kadın dışında hiç kadın öldürülmedi. O kadın ise Süveyd b. Sâmit'in başına değirmen taşını atmış ve onu Öldürmüştü. Adamlar hendeklere grup grup getiriliyorlardı. Reisleri Kâ'b b. Esed'e: "Ey Kâ'b! Sence Muhammed bize ne yapacak?" diye sordular. O da: "Hiçbir yerde aklınızı kullanamaz mısınız? Görmüyor musunuz, çağına ara vermiyor, sizden gidenler dönmüyor. Vallahi bizi katledecekler." dedi.
îbn Kâsım'ın rivayetine göre Mâlik diyor ki: Abdullah b. Übey, Kuray-zaoğulları hakkında Sa'd b. Muaz'a: "Onlar benim iki kanadımdan biridir. Üç yüz zırhlı, altı yüz zırhsız ve miğfersizden oluşmaktalar." dedi. O da: "Sa'-d'm Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasına aldırmayacağı an gelmiştir." dedi. Huyey b. Ahtab, Hz. Peygamber'in huzuruna getirilince, gözü Peygamberimiz'e ilişti ve: "Vallahi, sana karşı duyduğum düşmanlıktan ötürü kendimi asla kınamıyorum. Kim Allah'ı yenmeye çalışırsa yenik düşer." dedi. Sonra sözlerine şöyle devam etti: "Ey insanlar! Bir sakınca yok, Allah'ın takdiri! Israiloğullannm yazgısı olan bir ölüm tarzı." Sonra konuşmayı kesti; boynu vuruldu.
Sabit b. Kays, Allah Rasûlü'nden (s.a.) Zübeyr (Zebîr) b. Bata ile ailesi ve malının bağışlanması talebinde bulundu. Hz. Peygamber (s.a.) de onun hatırına onları bağışladı. Sabit b. Kays, ona: "Allah Rasûlü (s.a.) benim hatırıma seni, aileni ve malını bağışladı. Onlar senindir." dedi. O da: "Ey Sabit! Kendi elimle yanında senden beni dostlara kavuşturmanı istiyorum." deyince, Sabit de onun boynunu vurdu, yahudi dostlarına kavuşturdu.
Bütün bu uygulamalar Medine yahudileri hakkındadır. Her bir Medine-li yahudi kabilesi ile yapılan savaş, her bir.büyük savaşı müteakip olmuştur. Kaynukaoğullan ile yapılan savaş Bedir'i müteakip, Nadîroğulları ile yapı-lan savaş Uhud savaşını müteakip ve Kurayzaoğulları ile yapılan, savaş Hendek savaşını müteakip yapılmıştır.[378] Hayber yahudilerinin kıssası —inşallah— az aşağıda anlatılacaktır. [379]
[376] Ibn Hişâm es-Sîre, 2/240. Bu hadis sahîh-mürseldir. Buharî ve Müslim'in metinleri ise: "Onlar hakkında Allah Teâlâ'nın hükmüyle hükmettin" şeklindedir.
[377] Ebu Davud, 4404; Tirmizî, 1584; Nesâî, 6/155; Ibn Mâce, 2541. Senedi hasendir.
[378] Kurayzaoğullan gazvesi için bk.îbn Hişâm, 2/233-248; İbn Sa'd, 2/74-78; Taberî, 3/52; Ibn Seyyiddinâs, 2/68 Şerhu'l-MevâhibiLedüniyye, 2/126-148; Musannef, 9737; İbn Kesîr, 3/223-243; Buharî,-64/30; Müslim, 1768, 1769; Müsned, 6/141, 142.
[379] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/171-173.