müzzemmil
Thu 15 September 2011, 08:26 pm GMT +0200
Kuranın Geleceğe Ait Gerçekleşmiş Haberleri
Kur'an'ın mucizeliği yalnız metninde değil, ayni zamanda mânâsında da mûcizelik vardır. Be tahsis Kur'an'ın, Ümmî, yâni anadan doğduğu gibi kalmış, okuyup yazmayı öğrenmemiş bir peygamberden sadır olması, onun diğer mûcizelik vasıflarını pekiştiren apayrı bir mucizedir. Zira.metniyle ve mânasiyle hiç kimse tarafından benzeri getirilemeyen Kur'an, doğuşundan hayatının sonua kadar, kitap okumamış ve yazı da yazmamış olan Hz. Muhammed Aleyhisselamdan sadır olmuştur. Onun ümmiliğim, çocukluk, delikanlılık arkadaşları ve yakından tanıyanları söylerlerdi. Bu durumu Kur'an, şu mealdeki ayetlerle açıklamıştır :
“Sen bundan önce hiç bir kitap okur değildin, elinle de yazı yazmazdın.» [709]
“Onlar, yanlarındaki Tevrat ve İncilde (ismini ve sıfatını) yazılı bulacakları ümmi Peygambere uyanlardır...» [710]
Şu da var ki, Kur'an'ın haber verdiği ve yapılan keşiflerle doğru çıktığı sabit olan ilmî gerçekler ve tarihî olaylar da, onun İlâhî bir kitap olduğunu isbat eden mucizelerdir. Bunlardan Fizikî olan ilimlere ait ayetlere, bölümlerinde işaret edilmiştir. Burada ise, Kur'an'ın önceden haber verip de 9 yıl sonra vuku bulan tarihi bir olayı anlatalım :
Yıl 616 dır. Irak, Suriyede Rum (Bizans) ordularıyla İran orduları büyük bir savaş içinde. Mekkede ise, Müşrikler İran ordularının, buna mukabil Müslümanlar, Rum ordularının zaferini arzu ediyorlardı. Çünkü Rum, ordusu, hiç değilse İncil denen bir hak kitaba inanan, karşısındakiler ise ateşe tapan kitapsız askerlerden oluşmuşlardı. Nihayet gelen acı haber, Rumların yenildiklerini, İranlıların Suriyeyi, Mısırı istila ettiklerini, yakıp yıktıklarını, hatta İstanbulun bile kapılarına kadar dayandıklarını bildirmişti. Mekke müşrikleri sevinç şenlikleri yaparken müslümanlar, kederli bir halde evlerine kapanmışlar, şenlik yapanların alaylı çirkin sözlerini işitmek, çirkin yüzlerini de görmek istemiyorlardı. İşte tam bu sırada. aşağıdaki İlâhî müjde nazil oluyor :
“Rum(lar) mağlub oldu, yakın bir yerde. Halbu ki onlar, bu yenilmelerinin ardından bir kaç yıl içinde galip olacaklardır. Önünde de, sonunda da emir Allah'ındır. (Rumların galip olduğu) o gün, mü'minler de ferahlanacaklardır.» [711]
Allah'ın bildirdiği bu müjdeyi. Resülüllâhdan işiten Hz. Ebubekir sokağa koşar ve müşriklerden Übey İbni Halfe rastlar. Onun alaylı konuşmalarına cevâp veren Hz. Ebubekir, üç yıl sonra yapılacak yeni bir savaşta, rumların galip geleceklerini, aksi halde kendisinin 10 deve vermeyi taahhüt edeceğini söyler. Übey de, Rumlar bir dahaki savaşta galip olduklarında Hz. Ebubekire 10 deve vermeyi taahhüd eder. Bu anlaşmayı anlattığında Hz. Ebubekire Peygamber Efendimiz şöyle buyurur :
- Ya Ebubekir, ayetteki “bir kaç sene» sözünden üç yıldan dokuz yıla kadar olan bir müddet anlaşılır. Şu halde sen, müddeti çok kısa söylemişsin. Übeyyi bul ve müddeti dokuz yıla çıkarmayı eğer kabul ederse, bahsa koyduğun develeri istediğin kadar çoğaltarak vermeyi taahhüd eyle.
Hz. Ebubekir, Übeyyi bulur ve müddeti 9 yıla, bahsa konan develeri de 100 adede çıkarmak suretiyle uyuşurlar.
Bu tarihten dört buçuk yıl sonra Medineye hicret edilir ve daha dört yıl sonra gelen haberler, Herakliyosun kumandasındaki büyük bir Rum ordusunun İranla savaşmak üzere yola çıkmış olduğunu bildirir. Hasılı 9. yıl içinde gelen haberler, Rum ordularının İranı baştan başa işgal ettiklerini müjdeler. [712] Gerçi böylece Kur'an'ın 9 yıl önce bildirdiği bu ferahlatıcı haber, gerçekleşir ve bu mucizeyi müşriklerin kör gözleri bile görür ama, nevar ki 100 deveyi verecek olan kâfir, bu Dünyada yok. Çünkü o, Uhud gazasında hayatına kasdettiği Ulu Peygamberden aldığı kılıç yarasından kurtulamamış, öküz gibi böğüre böğüre cehenneme gitmişti. [713] Buna rağmen Übeyyin Müslüman olan varisleri, babalarının taahhüdünü ifa etmişler develeri Hz. Ebubekire teslim etmişlerdir. Hz. Ebubekir ise, diğer malları gibi bu develeri de, fakır sahablîere dağıtmıştır. [714]
[709] Ankebut: 29/48.
[710] A'raf: 7/157.
[711] Rum: 30/2, 3, 4.
[712] Tf. İbni Kesir, Tarihi Asri Saadit, Kur'an Dili, Umumî Tanlı
[713] SiretÜnebi S. 249, 250
[714] Kur'an Dili C. 5, S. 3795 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 233-235.