sumeyye
Mon 25 January 2010, 04:45 pm GMT +0200
Kur´an-ı Kerîm, Kur´an-ı Kerîm´in İnişi, Ezberlenişi ve Yazılışı
Kur´ân-ı Kerîm´in isimlerinden olan "Kur´ân" sözü, aslında masdar olup kıraat etmek, okumak demektir.[354]
Kur´ân-ı Kerîm, âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah tarafından,[355] insanları karanlıklardan aydınlığa, Allah´ın doğru yoluna çıkarmak için[356] son peygamber[357] Hz. Muhammed (a.s.)ın kalbine, Cebrail (a.s.)ın aracılığıyla,[358] hiç unutmamak, hafızasından silinmemek üzere[359] vahyedilmek.[360] okunmak suretiyle[361] azar azar indirilen;[362] hiç kimsenin bir benzerini daha vücuda getiremeyeceği;[363] Allah katında çok şerefli, kadri yüce; tertemiz sahifelerde kıymetli, sevgili, takva sahibi katiplerin elleriyle yazılı;[364] nesilden nesile tevatürle nakil olunagelen; doğruluğunda hiç şek ve şüphe bulunmayan Allah Kelamı di r.[365]
Kur´ân-ı Kerîm Peygamberimiz (a.s.)a, Ramazan ayında,[366] Kadir gecesinde inmeye başlamış,[367] yirmi üç yılda tamamlanmıştır 368]
İbn Abbas´ın bildirdiğine göre; Peygamberimiz (a.s.), kendisine Cebrail (a.s.) tarafından indirilen âyetleri ezberlemek, unutmamak için acele eder, dudaklarını Cebrail´in okuyuşuna uydurarak kımıldatır dururdu.[369]
Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği âyetlerde şöyle buyurdu:
"(Ey Resûlüm!) Onu (Kur´ân´ı Cebrail sana okuyup bitirmeden) ezberlemek için, dilini onunla (Kurbânla) depretme!
Onu, (göğsünde) toplamak (ezberletmek), okutmak Bize düşer.
O halde, Biz, onu sana (Cebrail´in dili ile) okuduğumuzda, sen onun okunuşuna sadece uy! (susup kulak ver, dinle!)
Sonra onu okuman, Bize aittir (okumanı Biz tekeffül ederiz)."[370]
"Bundan böyle, Biz sana Kur´ân´ı okutacağız da, sen onu unutmayacaksın."[371]
İşte bundan sonra, ne zaman Cebrail (a.s.) gelir, vahiy getirirse, Peygamberimiz (a.s.) susar, onu dinler; Cebrail (a.s.) dönüp gidince, onun okumuş olduğu âyetleri, o nasıl okumuş idiyse öylece, ezberinden okurdu.[372]
Kur´ân-ı Kerîm´in Arapça olarak indirildiği de, Kur´ân-ı Kerîm´de açıklanmıştır.[373]
Kur´ân-ı Kerîm´in ilk hafızı, Peygamberimiz (a.s.)clı.[374]
Cebrail (a.s.) her yıl Ramazan ayında, her gece gelir, Ramazan´ın sonuna kadar Kur´ân-ı Kerîm´i Peygamberimiz (a.s.)la mukabele eder; yani o okur, Peygamberimiz (a.s.) din ler, Peygamberimiz (a.s.) okur, Cebrail (a.s.) dinlerdi.
Peygamberimiz (a.s.)ın vefat ettiği yılda ise, bu mukabele iki kere yapı İm işti. [375]
Yüce Allah Müslümanlara namazda Kur´ân´dan kolaylarına geleni okumalarını emir buyurduğu[376] ve Peygamberimiz (a.s.) da, Kur´ân´sız (kıraatsız) namaz olamayacağını haber verdiği için;[377] erkek kadın her Müslümanın, en az, namazlarında okuyacakları kadar sûre veya âyetler ezberlemeleri gerekiyor, bununla yetinmeyip Kur´ân-ı Kerîm´in tümünü ezberlemeye koyulanlar da oluyordu.
Peygamberimiz (a.s.), kendisine Kur´ân-ı Kerîm âyetleri nazil oldukça, vahiy katiplerinden birini çağırır, ona "Yaz!" buyurup yazdırır, onun hangi sûreye ve sûrenin neresine konulacağını da bildirir,[378] bu da kendisine Cebrail (a.s.) tarafından bildirilmiş bulunurdu.
Nitekim, Peygamberimiz (a.s.):
"Bana Cebrail ((a.s.)) geldi. Şu ´İnnallâhe ye´muru bi´l-adli ve´l-ihsâni ve îtâi zi´l-kurbâ ve yenhâ ani´l-fahşâi ve´l-münkeri ve´l-bağyi yaizuküm lealleküm tezekkerûn´ âyetini [Nahl: 90], şu sûrenin [Nahl sûresinin] şurasına [89. âyetin altına] koymamı bana emretti" buyurmuştur.[379]
Zeyd b. Sabit der ki:
"Vahyi Resûlullah (a.s.)ın huzurunda yazardım. Bitirdiğim zaman, bana:
´Yazdığını, oku!´ buyururdu.
Eğer onda yazılmayan birşey kalmışsa ekletir, fazla birşey olursa çıkarttırırdı ."[380]
Nisa sûresinin 95. âyeti nazil olunca da:
"Bana Zeyd´i çağırınız. Levhayı, diviti ve kürek kemiğini, veya kürek kemiğini ve diviti getirsin!" buyurmuş,[381] Zeyd gelince de, ona:
"Ey Zeyd!"[382] buyurarak[383] yazdıracağı âyeti yazdırmış,[384] bu âyete ait olup o anda nazil olan "zarar görenler dışında" istisnasını da ona ekletmiştir.
Zeyd b. Sabit der ki:
"Bir ve tek olan Yüce Allah´ın indirip de kemiğin üzerine eklemiş olduğum o istisnaya,[385] varlığım Kudret Elinde bulunan Allah´a yemin ederim ki, [386] hâlâ bakıyor, onu görüyor gibiyimdir!"[387]
Kur´ân-ı Kerîm, böylece, başından sonuna kadar, Peygamberimiz (a.s.)ın huzurunda, hurma dallan, düz, yassı taşlar, kürek kemikleri ve yazı yazmaya elverişli daha başka şeyler üzerine yazılmış bulunuyordu.[388]
Kur´ân-ı Kerîm´in vahyi Peygamberimiz (a.s.)ın vefatına yakın bir zamana kadar devam ettiği için,[389] Kur´ân-ı Kerîm´in yazılı sahifeleri mushaf haline getirilmemişti.
Kur´ân-ı Kerîm sûrelerden, sûreler de âyetlerden teşekkül etmiştir.
Kur´ân-ı Kerîm´in iki kapağı arasında yüz on dört sûre olup,[390] Berâe (Tevbe) sûresinden başka, bütün sûrelerin başında Besmele vardır.
Yani, her sûre diğerinden Besmele ile ayrı İmi ştır.[391]
Sûre; lügatta, yüksek derece ve mertebeye, büyük bir şehri kuşatan sûra benzetilerek, Kur´ân-ı Kerîm´in de en az üç âyetten müteşekkil, hususi bir isim taşıyan müstakil bölümlerinden her birine de sûre denilmiştir.[392]
Sûre sözü, Kur´ân-ı Kerîm´in müteaddit âyet ve sûrelerinde geçer.[393]
Kur´ân-ı Kerîm´in en uzun sûresi Bakara, en kısa sûresi de Kevser sûresidir.[394]
Âyet; lügatta açık alâmet, nişane, bellik demektir.
Din teriminde ise; Kur´ân-ı Kerîm´in bir hükme delâlet eden ve birbirlerinden birer fasıla ile ayrılmış bulunan uzun veya kısa cümlelerinden her birine âyet denir.[395]
Kur´ân-ı Kerîm´in âyetlerinin sayısında, sûre başlarındaki Besmeleyi o sûrenin âyetlerinden sayıp saymamak, âyetlerdeki durak yerlerinde görüş birliğine varamamak gibi sebeplerle, altı binden son rasında ihtilaf edilmiştir.
İbn Abbas´a göre, Kur´ân-ı Kerîm âyetlerinin toplamı altı bin altı yüz altmışaltıdır.[396]
Şeyhülislam İbn Kemal de bunu benimsemiş ve:
"Bilmek istersen eğer sen aded-i âyâtı:
Cümlesi altıbin altı yüz altmış altı" demiştir.[397]
[354] Râgıb, Müfredâtü´l-Kur´ân, s. 402.
[355] Vakıa: 56/80.
[356] İbrahim: 14/1
[357] Ahzâb: 33/40.
[358] Bakara: 2/37.
[359] A´lâ: 96/6.
[360] Şûra: 42/7.
[361] Kıyâme: 75/18.
[362] İnsan: 76/23.
[363] İsrâ: 17/88.
[364] Abese: 80/13-16.
[365] Seyyid Şerif, Ta´rifât, s. 116.
[366] Bakara: 2/185.
[367] Kadr. 96/1.
[368] Bedrüddin Zerk es/, el-Bürhân, c. 1, s. 232.
[369] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 343, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 4, Müslim , Sahih, c. 1, s. 330.
[370] Kıyâme: 75/16-19.
[371] A´lâ: 87/6.
[372] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 198-199, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 343, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 4, Nesâf, Sünen, c. 2, s. 149-150.
[373] Yûsuf: 12/2, Tâhâ: 20/113, Şûra: 42/7.
[374] A´lâ: 87/26, Kıyâme: 75/17.
[375] İbn Sa´d,Tabakât,c.2, s. 248, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 231, 276, 326, 363, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 228, c. 4, s. 183, Müslim , Sahih, c. 4, s. 1 803,1905.
[376] Müzzemmil, 73/20.
[377] Müslim, Sahih, c. 1 , s. 297, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 2, s. 193.
[378] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 57, Ebu Dâvud, Sünen, c. 1, s. 209, İbn Ebi Davud, Kitâbu´l-mesâhif, s. 30, Hâkim , Müstedrek, c. 2, s. 330, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 2, s. 48.
[379] Ahmed b. Hanbel, Müsned,c. 4, s. 218, Ebu´l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 583, Heysemî, Mecmau´i-ievâid, c. 7, s. 4849, Suyûtî, Dürru´l-mensûr, c. 4, s. 128.
[380] Sehavf, Irakf Eltiye, Şerhu Fethu´l-mugfs, c. 2, s. 165.
[381] Buhârî, Sahih, c. 6, s. 99-100.
[382] Buhârî, Sahih, c. 6, s. 1 00.
[383] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 191.
[384] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 191, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 100.
[385] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 4, s. 211 , Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 191, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 11.
[386] Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 11.
[387] İbn Sa´d, Tabakât, c. 4, s. 211, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 191, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 11.
[388] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 185, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 210, c. 8, s. 119.
[389] Buhârî, Sahih, c. 6, s. 98.
[390] Bedrüddin Zerk eş/, el-Bürhân, c. 1, s. 249.
[391] Suyûtî, el-İtkân, c. 1, s. 65.
[392] Râgıb, Müfredâtü´l-Kur´ân, s. 247-248, Zemahserf, Keşsâf, c. 1, s. 239-240, Suyûtî, el-İtkân, c. 1 , s. 52.
[393] Bakara: 53, Tevtoe: 64, 86 124, 127, Yûnus: 38, Hud: 1 3, Nur: 1, Müizemmil: 20.
[394] Bedrüddin Zerk es/, el-Bürhân, c. 1, s. 252.
[395] Râgıb, Müfredâtü´l-Kur´ân, s. 33.
[396] Suyûtî, el-İtkân, c. 1, s. 67.
[397] M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayınları: 1/201-205.