- Kuranı Kerimin Davud a.s Hakkındaki Açıklaması

Adsense kodları


Kuranı Kerimin Davud a.s Hakkındaki Açıklaması

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Tue 19 January 2010, 09:39 pm GMT +0200
Kur´ân-ı Kerimin Dâvûd Aleyhisselâm Hakkındaki Açıklaması :



Dâvûd Aleyhisselâm hakkında Kur´ân-ı Kerim´de şöyle buyrulur:

"Derken (İsrail oğulları) Allanın izniyle, onları (düşmanlarını) bozguna uğrattılar.

Dâvud da, Câlût´u, öldürdü.

Allah da, ona, saltanat ve Hikmeti (Peygamberliği) verdi ve daha dilemekte ol­duğundan da, bazı şeyler öğretti.

Eğer, Allah; insanların bir kısmını, bir kısmıyla önleyip savmasaydı, yer (yüzü) muhakkak, fesada uğrardı.

Fakat, Allah, âlemlere karşı, büyük fazi (ve inayet) sahibidir." [152]

".....And olsun ki: biz, Peygamberlerin kimini, kiminden üstün kılmışızdır.

Davud´a da, Zebur verdik.´[153]

"İsrail oğullarından olup ta, küfredenlere, Davud´un da, Meryem oğlu İsânın da, diliyle lanet olunmuştur.

Bunun sebebi: isyan etmeleri ve ifrata sapmaları idi.

Onlar, işledikleri her hangi fenalıktan birini vazgeçirmeğe çalışmazlardı.

Gerçekten, yapmakta devam ettikleri (o hal) ne kötü idi!" [154]

"Davud´u ve Süleyman´ı da, (an!)

Hani onlar, ekin (bağ meselesi) hakkında hüküm veriyorlardı.

Hani, kavmin davarı (geceleyin) çobansız olarak ekinin (bağın) içinde yayılmış (zarar yapmış)tı.

Onların (verdikleri) hükmün biz Şâhidleri idik.

Biz, o(nun fetvası)nı, hemen Süleymana anlatmıştık.

(Zâten) biz, her birine hükm ve İlim vermiştik.

Dağları ve kuşları, Dâvûd ile birlikte Teşbih etmek üzre râm etmiştik. (Bütün) bunları, yapanlar, biz idik.

Biz, ona, sizin için, sizi, muharebenin şiddetinden korumak için, giyecek (Zırh) sanatını öğrettik.

Şimdi, siz (bundan dolayı) şükredenler misiniz?" [155]

And olsun ki: biz, Davud´a ve Süleyman´a İlim vermişizdir.

(Bundan dolayı) onlar:

"Bizi, Mü´min kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah´a hamd olsun! dediler.

Süleyman, Davud´a, Mirasçı oldu.

"Ey insanlar! Bize, kuşların dili öğretildi.

Bize, her şeyden verildi.

Şüphesiz ki: bu, apaçık bir üstünlüğün ta kendisidir" dedi. [156]

"And olsun ki: biz, Dâvûda tarafımızdan bir imtiyaz vermişizdir.

(Dağlara): Ey dağlar! Onunla birlikte Teşbih ediniz! (dedik)

Kuşlara da (bunu, emrettik).

Ona, demiri de (mum gibi) yumuşattık.

"(Bütün bedeni örtecek) uzun Zırhlar, yap! (Onları) dokumada intizamı gözet!" diye (emrettik)

(Ey Dâvûd Hanedanı!) iyi amel (ve hareketlerde bulununuz!

Çünkü, hakikat, ben, ne yaparsanız, gören´im!" [157]

"(Ey Resulüm!) Onlar, ne derlerse, sabret!

Kulumuzu, o kuvvet sahibi Davud´u, hatırla!

Çünki, o, dâima, (Allâhın rızasına) dönen bir (Zat) idi.

Gerçekten, biz, dağları (kendisine) müsahhar kıldık ki, bunlar, akşamleyin ve kuş luk vakti, onunla birlikte durmayıp Teşbih ederlerdi.

(Her yandan, ona doğru) toplanıp gelen kuşları da, kendisine râm ettik.

(Gerek o dağlardan, gerek bu kuşlardan) her biri (itâatla ona) dönücü idi.

Ona, mülkünü de, kuvvetlendirdik.

Ona, Hikmet ve Fasl-ı hitab verdik.

Sana, o davacıların haberi geldi mi?

Hani, onlar, duvardan Mescide tırmanmışlardı.

O vakit, Davud´un karşısına girivermişlerdi de, o, bunlardan, telaşa düşmüştü.

Korkma! (biz) iki dâvâcı(yız)

Birimiz, öteki(nin hakkı)na tecavüz etti.

Şimdi, sen, aramızda adaletle hükmet, aşın gitme!

Bizi, doğru yolun ortasına çıkar" dediler.

(Onlardan biri):

Şu, benim kardeşimdir. Onun, doksan dokuz dişi koyunu var.

Benim ise, bir tek dişi koyunum var.

Böyle iken, o: onu, bana ver! dedi.

Mücadelede beni yendi.

(Dâvûd):

And olsun ki: o, senin dişi koyununu, kendi dişi koyunlarına (katmak) istemesiy le, sana, zulm etmiştir.

Gerçekten, (Mallarını, birbirine) katıp karıştıran (ortak)ların çoğu, mutlaka birbi rine haksızlık edendir.

İman edip te, güzel güzel amel (ve hareketlerde bulunanlar müstesna!

"Fakat, bunlar da, ne kadar azdır" dedi.

Dâvûd, sandı ki, biz, kendisine, mutlaka bir azab hazırladık.

Bunun üzerine, o, Rabb´ından setr (ve himaye) edilmesini istedi.[158]

Rükû ile yere kapandı.[159]

(Allâha) döndü.

Biz de, onu, Salih (bir Zat olarak intihab) ettik.

Nezdimizde onun muhakkak bir yakınlığı ve bir akıbet güzelliği vardır.

Ey Dâvûd! Biz, seni yeryüzünde Halîfe yaptık.

O halde, insanlar arasında hak (ve adâlet)le hükm et!

(Hükmünde) hevâ (ve hissiyatına) tâbi olma ki, bu, seni, Allah yolundan saptırır.

Çünkü, Allah yolundan sapanlar (yok mu?) hisab gününü unuttukları için, onla ra, pek çetin bir azab vardır. [160]


[152] Bakare: 251.

[153] İsrâ: 55.

[154] Mâide: 78-79.

[155] Enbiyâ: 78-80.

[156] Nemi: 15-16.

[157] Sebe´: 10-11

[158] Ahd-i Atîk´in ikinci Samuel bahsinin 11. babında görülen ve değil bir Peygamberin, hattâ her hangi namuslu bir insanın bile tenezzül ve irtikâp etmeyeceği bir kötülüğü, Peygambere isnad eden -yâni hâşâ Dâvûd Aley-hisselâmın, israil oğulları gazilerinden Oriyanın, karısına göz dikip onunla temasta bulunması ve Oriyayı, tek rar tekrar savaşlara sokarak kendisinin öldürülmesini sağladıktan sonra, karısını alması gibi, Peygamberlik şanile asla bağdaşmayan bir israîliyata bazı tefsir ve tarihî kitaplarımızda yer verilmesi, ne büyük gaflet ve hatadır.

Hz.Ali; Dâvûd Aleyhisselâm kıssasını, kıssacıların rivayet ettikleri şekilde kabul ve nakl eden kimseye iki Hadd yâni yüz altmış sopa vuracağını söylemiştir. (Sâlebî-Arais s.281. Kurtubî-Tefsir c.15,s.185. Nesefî-Medarik c.3,s.38. Hâzin-Tefsir C.4.S.35, Beyzavî-Tefsir c.2,s.308, Ebüssuud-Tefsir c.7,s.222)

[159] Secde âyetidir.

[160] Sâd: 17-26.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/194-196.





cerendemir
Sun 9 February 2014, 12:26 am GMT +0200
Bilgiler için Allah razı olsun.

RAMAZAN 7/D
Tue 17 February 2015, 09:00 pm GMT +0200
Es SelamünAleyküm  .Yüce ALLAH Hz. Davud (A.S.) 'a kuşlarla konuşabilme yeteneği vermiştir. Ve ayrıca Hz. Davud (A.S.) çok güçlüdür.