- Kuranı Anlamak İçin

Adsense kodları


Kuranı Anlamak İçin

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Thu 9 September 2010, 05:24 am GMT +0200
Kuranı Anlamak İçin



Mekke, mü’minleri sinesinde barındıramaz hâle geldiği zaman, Hz. Ebu Bekir de barınamayanlar arasında bulunuyordu


Ali İhsan Er'in yazısı:
 
Mekke, mü’minleri sinesinde barındıramaz hâle geldiği zaman, Hz. Ebu Bekir de barınamayanlar arasında bulunuyordu. Tıpkı kendisinden evvel giden arkadaşları gibi o da Habeşistan’a hicret etmeyi düşünmüştü. Yolda İbnü’d-Dağinne isimli bir müşrikle karşılaşır. İbnü’d-Dağinne sorar:

- “Nereye ey Ebû Kuhafe’nin oğlu?”

- “Kavmim beni kovdu. Artık beni aralarında barındırmak istemiyorlar.”

- “Senin gibisi Mekke’den nasıl çıkarılır? Sen, fakirlerin imdadına koşar, dul kadınlara el uzatır, yetimlerin elinden tutarsın. Evet, senin gibi bir insanı Mekke’den çıkarmak, Mekke’yi senin gibi bir kıymetten mahrum etmektir. Gel benim himayeme gir, seni koruyayım.”

AĞLAYARAK KUR’AN OKUYOR

Hz. Ebu Bekir, döner gelir, o da himayesine aldığını ilân eder. Ama Mekkeli müşrik, Hz. Ebû Bekir’e etrafıyla, havasıyla, Kur’an’ıyla ne kadar dayanacak, bunu zaman gösterecekti. Hz. Ebu Bekir o kişinin şartlarına uyarak evine çekilir. Orada kendi kendine Kur’an okumaya başlar.

Fakat bir müddet sonra bu ona az gelir. Zira Kur’an’ın kokusunu burcu burcu etrafa duyurmak lâzımdır. Onun için pencerenin önüne cumba gibi bir şey yaptırır, çıkar orada namaz kılar, Kur’an okur. Hz. Ebû Bekir gözü yaşlı bir insandır. “ALLAH” dediği an ağlamaya başlar, hıçkırıklarını tutamaz ve namaz kılarken de içinde boyunduruklar dönüyor gibi namaz kılardı.

O cumbasında ibadet ededursun; kadın erkek, çoluk çocuk ne kadar insan varsa halkalar halinde Hz. Ebû Bekir’in cumbasının etrafını sararlar ve o, Kur’an okuyup kendinden geçerken müşrikler de onu dinleyip çileden çıkarlar. O güzel hâl, burcu burcu etrafa koku saçarken Hz. Muhammed (s.a.s.)’in halkası genişlemektedir. Zaten müşrikleri de çileden çıkaran budur. İbnü’d-Dağinne’ye müracaat ederler ve: - “Bunu himâyenden at. Yoksa senin himâyende bulunan bir kimse hakkındaki himâyeni bozacak davranışta bulunacağız. Sonra halk senin için dedikodu etmesin” derler.

O, Hz. Ebû Bekir’e Kur’an okumaktan vazgeçmesini söyler. Hz. Ebû Bekir cevaben: - “Ben nasıl olur da Kur’an okumaktan vazgeçerim. Bu ALLAH’ın kelâmıdır. Bu kelâm insanlara duyurulsun diye indirilmiştir. Vallahi sen beni himâyenden atsan da ben ALLAH’ın himâyesinde bu işe devam edeceğim” der.

Kur’an insanlar için nazil olmuş ve Efendimiz (s.a.s.) tarafından da namazda okunması öğretilmiştir. Ne var ki böylesine hayatımızı şekillendirmek için nazil olan Kura’nı, bugün insanımız gerektiği gibi bilemiyor, hatta bilme gayreti de göstermiyor. Onu, sadece namazda ve namaz sureleri olarak okunan kadarıyla biliyor. Hâlbuki Kur’an okunurken o insanın içine sinmeli, okuyan düşünmeli ve ondan bir kısım esintiler duymaya çalışmalıdır. Aksi halde onu anlamış sayılmayız.

KUR’AN’I ANLAMAK İÇİN

Kur’an baştan sona bir bütün olarak düşünülmeli, bir bütün olarak ele alınmalıdır. O, bir âyet oradan, bir âyet buradan bölük pörçük anlaşılamaz. Kur’an’ı anlamak için bir o kadar da sünnetin bilinmesi lazımdır. Sünnet, Kur’an’ın tertibi ve hayata geçirilişini ifade eder.

Bu yüzden sünnet bilinmezse, Kur’an kültürü anlaşılmaz. Peygamberimiz yaşayan Kur’an’dır. O bilinmezse Kur’an kültürü anlaşılmaz. İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Âkif Ersoy Kur’an’ın anlaşılmasıyla ilgili şu mısraları söylemiştir: İbret olmaz bize, her gün okuruz ezber de! Yoksa bir maksad aranmaz mı bu ayetlerde?

Anlaşılan, yalnız söz tarafı önemli Kur’an’ın; Çünkü kimsenin umurunda değil, hiçbirimiz mananın, Ya açar Kur’an-ı Kerim’in bakarız yaprağına; Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına!

Bugün

hafiza aise
Wed 24 October 2012, 04:32 pm GMT +0200
İmrenilecek bir hayat. Resulullah'la geçen bir ömür ve bir o kadar hassasiyet.rabbim bizlerede kalplerimize de o aşkı versin inşallah