müzzemmil
Thu 15 September 2011, 08:27 pm GMT +0200
Kur'an Ve Kâ'beye Takılan Yedi Şiir
Araplar, şiire istidatlı bir millet oldukları gibi Arapça da, şiir tekniğine en uygun bir dildir. Bunun için Arabistanın her tarafından Mekke şehrine müsabaka için şairler gelir “Sukı Ukâz» denen panayıra katılırlardı. En az yılda bir defa toplanan bu panayırda müsabakayı kazanan şiir, yazılarak Kâ'beye takılır, ondan daha iyisi yazılana kadar orada asılı kalırdı. Daha iyisi yazılınca eskisi alta iner, yenisi onun yerine başa geçerdi. Böylece Kâ'beye “Muallakatı seb'a» denen yedi şiir takılırdı. Yâni şiirler yedi dereceye ayrılır, birincisi en üste, diğerleri sıra ile onun altına takılırdı. Yerinden uzun seneler hiç oynatılamayan bir şiir vardı ki onu, Arap Cahiliye devrinin en meşhur şairi olan İmreul Kayis yazmıştı. Hicretten 80 yıl Önce (M. 542) ölen bu şairin Kâ'beye takılan şiiri (Kıfu nebki) “durun ağlayalım» sözüyle başlardı. Ama şuda var ki Kur'an gelince o şiir yerinden sökülüp alındı. Nitekim İmerulkaysin kızkardeşi, Hud Sûresinin 44. ayetini dinleyince Kâ'beye koşmuş ve “bu sözler karşısında benim ağabeyimin bu şiiri artık Kâ'bede kalamaz» diyerek o şiiri, Kâ'beden söküp almıştır.
Kâ'beye şiirleri takılmış olan diğer 6 şâir ise şunlardır, 2 - Tarafa Bini Abdul Bekri, 3 - Züheyr Bini Ebi Sulmelil Müzeni, 4 - Lebid Bini Ebi Rabiatul Amiri, 5 - Ami İbni Gülsüm, 6 - Anter Bini Şaddad ul Abesî, 7 - Haris Bini Hilli Zadül Yeşkürî.
Bu şairlerden Züheyr, Sahabîden şair Kâ'bın babasıdır. Lebid de sahabîdendir. Hz. Ömer bunu çok beğenir, sözlerinde insicam olduğunu, alışılmış kelimeleri kullanma? olduğunu, kendisinde olmayan vasıflarla kimseyi övmediğini söyler ve ona, şairlerin şairi derdi.
Müslüman olunca Lebid kendi şiirini, Kâ'b da babası Züheyrin şiirini Kâ'beden indirmişlerdir. Diğerleri de, pek tabii olarak Kur'an'ın karşısında sönük duruma düştüklerinden, yerlerinden alınmışlardır. [708]
[708] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 232-233.