hafiza aise
Mon 8 August 2011, 11:47 am GMT +0200
2— Kur'an Secdeleri:
Hz. Peygamber {s.a.) bir secde âyetiyle karşılaştığında tekbir alır, secde ederdi. Secdede bazan:
"Yüzüm secde etti, güç ve kudretiyle kendi-,ini yaratan, şekillendiren, göz-kulak veren Allah'a" duasını okurı[866] ve bazan da:
"Allah'ım! Bu secdeme karşı bir günahımı sil, benim adıma bir sevap yaz ve onu kendi katında muhafaza et. Kulun Davud'dan kabul buyurduğun gibi benden de kabul buyur." duasını okurdu.[867] Her iki duayı da Sünen sahipleri zikretmişlerdir.
Hz. Peygamber'in (s.a.) bu secdeden kalkmak için tekbir aldığı nakle-dilmemiştir. Bundan dolayı el-Hırakî ve (hanbelî mezhebinin) ileri gelen ilk devir âlimleri bundan bahsetmemişlerdir. Yine Hz. Peygamber'in (s.a.! bu secdede ne tahiyyat okuduğu, ne de selâm verdiği nakledilmiştir. İmam Ahmed b. Hanbeî ve İmam Şafiî bu secdede selâm bulunduğunu reddetmişlerdir. Hatta İmam Şafiî'nin açık ifadesince ne tahiyyat okumak vardır, ne de selâm vermek. İmam Ahmed: "Selâm vermeye gelince, nedi: bilmiyorum." demiştir. Aksine bir şey söylenilmemesi gerekli olan doğru görüş budur.
Hz. PeygamberMn (s.a.) "Secde (32/15), Sad (38/24), Necm (53/62), 'înşikâk (84/21) ve Alâk (96/19)" sûrelerinde secde ettikleri sahih olarak nakledilmiştir.
Ebu Davud'un nakline göre Hz. Peygamber (s.a.), Amr b. el-As'a iüçü mufassalda[868], ikisi Hac sûresinde olmak üzere 15 secde âyeti okutmuştur.[869]
hbu'd-Derdâ tarafından rivayet edilen: "Hz. Peygamber (s.a.) ile birlikte 11 yerde secde ettim, bunların arasında mufassaldan hiçbir sûre yok-ıu. Onlar da: A'râf (7/205) Ra'd (13/15), Nahl (16/49), İsrâ (17/107), Meryem (19/58), Hac (22/18), Furkân (25/60), Nemi (27/25), Secde (32/15), Sad (38/24), Fussilet (41/37) sûreleri idi" hadisi hakkında Ebu Davud: "Ebu'd-Derdâ, Hz. Peygamber'den (s.a.) 11 secde âyeti nakletti. Bu rivayetin senedi vâhid - çürüktür" dedi.[870]
"Hz. Peygamber (s.a.), Medine'ye taşındıktan beri mufassal sûrelerde secde etmemiştir" şeklinde, Ebu Davud'un İbn Abbas'tan (r.anhüma) naklettiği hadis ise zayıftır.[871] Senedinde, rivayet ettiği hadis delil teşkil etmez biri olan Ebu Kudâme el-Hâris b. Ubeyd vardır. Onun hakkında İmam Ahmed: "Ebu Kudâme'nin naklettiği hadis muztaribtir"; Yahya b. Maîn "zayıftır"; Nesâî: "sadûktur = doğru biridir, münker rivayetlerde bulunur"; Ebu Hatim el-Büstî de: "Salih bir râvi olmakla beraber vehmi çok olanlardandı" demiştir. İbnü'l-Kattân ise hadisi, Matar el-Verrâk'tan dolayı illetli bulmuş ve onun hakkında: "Muhammed b. Abdurrahman b. Ebî Leylâ, hafıza zayıflığı (sû-i hıfz) konusunda ona benzerdi. Bu yüzden onun hadisini kitabına alması, Müslim için kusur sayılmıştır" demektedir.
Onun rivayet ettiği hadisi almış olması Müslim için kusur sayılmaz. Çünkü o, sika râvinin yanlışlık yaptığını bildiği hadisleri almayıp terkettiği gibi böyle (hafıza zayıflığı olan) râvinin de, ezberleyip iyi muhafaza ettiğini bildiği hadisleri süzüp kitabına almıştır. Bu yüzden burada hem sika râvi tarafından rivayet edilmiş olup da onun kitabına almadığı bütün hadisleri toplayanlar hem de hafıza zayıflığı bulunan (seyyiu'1-hıfz) râvinin naklettiği bütün hadisleri zayıf sayanlar (yanılmışlardır). Bu iki yoldan birincisi Hâkim ve emsalinin, ikincisi ise Ebu Muhammed İbn Hazm ve benzerlerinin yoludur. Müslim'in yolu İse bu sahanın imamlarının yoludur. Kendisinden yardım dilenecek yalnız Allah'tır.
Ebu Hureyre'nin Hz. Peygamber (s.a.) ile beraber Alâk ve 'İnşikâk sürelerinde secde ettiği kendisinden sahih senedle nakledilmiştir.[872] Ebu Hu-reyre, Hz. Peygamber'in (s.a.) Medine'ye hicretinden altı veya yedi yıl sonra müslüman olmuştur. İki hadis her yönden çelişse ve sahihlik bakımından birbirine karşı koysalar bu durumda Ebu Hureyre'nin naklettiği hadisin öne alınması belirginlik kazanır. Çünkü o, İbn Abbas'a gizli kalan fazladan bir bilgiye sahip olma yanında bir de isbat edici durumdadır..Hem de Ebu Hureyre hadisi, sıhhatinde görüş birliğine varılmış son derece sahih bir hadistir. İbn Abbas hadisi ise zayıf mı zayıf! Allah en iyi bilendir. [873]
[866] Ahmed, Müsned, 6/31, 217; Tirmizî, 580; Ebu Davud, 1414; Nesâî, 2/222. İsnadı hasendir. Tirmizî; "Bu hadis hasen sahihtir" diyor. Hakim (1 220) ise sahih caymış, Zehebî de ona muvafakat etmiştir.
[867] Tirmizî. 579; İbn Mâce, 1053. Senedi tartışmalıdır. Buna rağmen İbn Huzeyme (562), İbn Hibbân (691) ve Hâkim (1/219, 290) hadisi sahih saymışlar; Zehebî de muvafakat etmiştir.
[868] Mufassal: Kur'an'ın sonlarına doğru sık s-k besmele ile aralan ayrılan küçük sûrelerdir. Zaten "mufassal" kelimesi, arası avnlmış anlamına gelir. Mufassal sûrelerin nereden başladığı âlimierce İhtilaf konusu olmuş; Kâf, Hucurât, Muhammed ( = Kııâl), Câsiye, Saffât, Saff, Tebâreke, Feth, Rahman, İnsan, Duhâ... sûrelerinden herbiri farklı âiimierce başlangıç kabul edilmiştir. Genel olarak hanefî, maliki ve şâfiilere göre Hucurât'tan, hanbelîlere göre de Kâf sûresinden başlatılır.
[869] Ebu Davud, 1401; İbn Mâce, 1057; Hâkim, 1-223. Senedi zayıftır.
[870] Tirmizî, 568, 569; ibn Mâce, 1056. Senedi zayıftır.
[871] Ebu Davud, 1403.
[872] Müslim, 578; Tirmizî, 573, 574; Ebu Davud, 1407; Nesâî, 2/162; İbn Mâce, 1058.
[873] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/334-337.
Hz. Peygamber {s.a.) bir secde âyetiyle karşılaştığında tekbir alır, secde ederdi. Secdede bazan:
"Yüzüm secde etti, güç ve kudretiyle kendi-,ini yaratan, şekillendiren, göz-kulak veren Allah'a" duasını okurı[866] ve bazan da:
"Allah'ım! Bu secdeme karşı bir günahımı sil, benim adıma bir sevap yaz ve onu kendi katında muhafaza et. Kulun Davud'dan kabul buyurduğun gibi benden de kabul buyur." duasını okurdu.[867] Her iki duayı da Sünen sahipleri zikretmişlerdir.
Hz. Peygamber'in (s.a.) bu secdeden kalkmak için tekbir aldığı nakle-dilmemiştir. Bundan dolayı el-Hırakî ve (hanbelî mezhebinin) ileri gelen ilk devir âlimleri bundan bahsetmemişlerdir. Yine Hz. Peygamber'in (s.a.! bu secdede ne tahiyyat okuduğu, ne de selâm verdiği nakledilmiştir. İmam Ahmed b. Hanbeî ve İmam Şafiî bu secdede selâm bulunduğunu reddetmişlerdir. Hatta İmam Şafiî'nin açık ifadesince ne tahiyyat okumak vardır, ne de selâm vermek. İmam Ahmed: "Selâm vermeye gelince, nedi: bilmiyorum." demiştir. Aksine bir şey söylenilmemesi gerekli olan doğru görüş budur.
Hz. PeygamberMn (s.a.) "Secde (32/15), Sad (38/24), Necm (53/62), 'înşikâk (84/21) ve Alâk (96/19)" sûrelerinde secde ettikleri sahih olarak nakledilmiştir.
Ebu Davud'un nakline göre Hz. Peygamber (s.a.), Amr b. el-As'a iüçü mufassalda[868], ikisi Hac sûresinde olmak üzere 15 secde âyeti okutmuştur.[869]
hbu'd-Derdâ tarafından rivayet edilen: "Hz. Peygamber (s.a.) ile birlikte 11 yerde secde ettim, bunların arasında mufassaldan hiçbir sûre yok-ıu. Onlar da: A'râf (7/205) Ra'd (13/15), Nahl (16/49), İsrâ (17/107), Meryem (19/58), Hac (22/18), Furkân (25/60), Nemi (27/25), Secde (32/15), Sad (38/24), Fussilet (41/37) sûreleri idi" hadisi hakkında Ebu Davud: "Ebu'd-Derdâ, Hz. Peygamber'den (s.a.) 11 secde âyeti nakletti. Bu rivayetin senedi vâhid - çürüktür" dedi.[870]
"Hz. Peygamber (s.a.), Medine'ye taşındıktan beri mufassal sûrelerde secde etmemiştir" şeklinde, Ebu Davud'un İbn Abbas'tan (r.anhüma) naklettiği hadis ise zayıftır.[871] Senedinde, rivayet ettiği hadis delil teşkil etmez biri olan Ebu Kudâme el-Hâris b. Ubeyd vardır. Onun hakkında İmam Ahmed: "Ebu Kudâme'nin naklettiği hadis muztaribtir"; Yahya b. Maîn "zayıftır"; Nesâî: "sadûktur = doğru biridir, münker rivayetlerde bulunur"; Ebu Hatim el-Büstî de: "Salih bir râvi olmakla beraber vehmi çok olanlardandı" demiştir. İbnü'l-Kattân ise hadisi, Matar el-Verrâk'tan dolayı illetli bulmuş ve onun hakkında: "Muhammed b. Abdurrahman b. Ebî Leylâ, hafıza zayıflığı (sû-i hıfz) konusunda ona benzerdi. Bu yüzden onun hadisini kitabına alması, Müslim için kusur sayılmıştır" demektedir.
Onun rivayet ettiği hadisi almış olması Müslim için kusur sayılmaz. Çünkü o, sika râvinin yanlışlık yaptığını bildiği hadisleri almayıp terkettiği gibi böyle (hafıza zayıflığı olan) râvinin de, ezberleyip iyi muhafaza ettiğini bildiği hadisleri süzüp kitabına almıştır. Bu yüzden burada hem sika râvi tarafından rivayet edilmiş olup da onun kitabına almadığı bütün hadisleri toplayanlar hem de hafıza zayıflığı bulunan (seyyiu'1-hıfz) râvinin naklettiği bütün hadisleri zayıf sayanlar (yanılmışlardır). Bu iki yoldan birincisi Hâkim ve emsalinin, ikincisi ise Ebu Muhammed İbn Hazm ve benzerlerinin yoludur. Müslim'in yolu İse bu sahanın imamlarının yoludur. Kendisinden yardım dilenecek yalnız Allah'tır.
Ebu Hureyre'nin Hz. Peygamber (s.a.) ile beraber Alâk ve 'İnşikâk sürelerinde secde ettiği kendisinden sahih senedle nakledilmiştir.[872] Ebu Hu-reyre, Hz. Peygamber'in (s.a.) Medine'ye hicretinden altı veya yedi yıl sonra müslüman olmuştur. İki hadis her yönden çelişse ve sahihlik bakımından birbirine karşı koysalar bu durumda Ebu Hureyre'nin naklettiği hadisin öne alınması belirginlik kazanır. Çünkü o, İbn Abbas'a gizli kalan fazladan bir bilgiye sahip olma yanında bir de isbat edici durumdadır..Hem de Ebu Hureyre hadisi, sıhhatinde görüş birliğine varılmış son derece sahih bir hadistir. İbn Abbas hadisi ise zayıf mı zayıf! Allah en iyi bilendir. [873]
[866] Ahmed, Müsned, 6/31, 217; Tirmizî, 580; Ebu Davud, 1414; Nesâî, 2/222. İsnadı hasendir. Tirmizî; "Bu hadis hasen sahihtir" diyor. Hakim (1 220) ise sahih caymış, Zehebî de ona muvafakat etmiştir.
[867] Tirmizî. 579; İbn Mâce, 1053. Senedi tartışmalıdır. Buna rağmen İbn Huzeyme (562), İbn Hibbân (691) ve Hâkim (1/219, 290) hadisi sahih saymışlar; Zehebî de muvafakat etmiştir.
[868] Mufassal: Kur'an'ın sonlarına doğru sık s-k besmele ile aralan ayrılan küçük sûrelerdir. Zaten "mufassal" kelimesi, arası avnlmış anlamına gelir. Mufassal sûrelerin nereden başladığı âlimierce İhtilaf konusu olmuş; Kâf, Hucurât, Muhammed ( = Kııâl), Câsiye, Saffât, Saff, Tebâreke, Feth, Rahman, İnsan, Duhâ... sûrelerinden herbiri farklı âiimierce başlangıç kabul edilmiştir. Genel olarak hanefî, maliki ve şâfiilere göre Hucurât'tan, hanbelîlere göre de Kâf sûresinden başlatılır.
[869] Ebu Davud, 1401; İbn Mâce, 1057; Hâkim, 1-223. Senedi zayıftır.
[870] Tirmizî, 568, 569; ibn Mâce, 1056. Senedi zayıftır.
[871] Ebu Davud, 1403.
[872] Müslim, 578; Tirmizî, 573, 574; Ebu Davud, 1407; Nesâî, 2/162; İbn Mâce, 1058.
[873] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/334-337.