- Kurân herkesi dize getirdi

Adsense kodları


Kurân herkesi dize getirdi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Tue 31 August 2010, 02:45 pm GMT +0200
Kur’ân, herkesi dize getirdi
   

Hz. Musa (as) zamanında sihir, Hz. İsa (as) zamanında tıp ilmi ileri gitmişti. Onun için de Hz. Musa’ya (as) sihri yok edecek asa mu'cizesi, Hz. İsa’ya da (as) o günkü tıp ilminin başarmaktan aciz kaldığı alaca hastalığını tedavi, körlerin gözünü açma ve ölüleri diriltme gibi mu'cizeler verilmişti.

Peygamberimiz (asm) zamanında da şiir ve hitabet gelişmiş, belâğat ve fesahat ilerlemişti. Şairler, hatipler kısa, özlü, veciz hitabeleriyle insanları etkilerler, bir konuşmayla savaşı başlatabilir, yine bir konuşmayla savaşı sona erdirebilirlerdi.

Muallakat-ı Seb’a (Yedi Askı) adıyla dereceye girmiş şiirler, altın harflerle yazılıp Kâbe duvarına asılmıştı.

İşte edebiyatın zirveye çıktığı böyle bir dönemde Kur’ân nazil olmaya başladı. Ünlü hatip ve şairleri ya Müslüman yaptı, ya da takdir ve hayretlere boğdu.

“Artık emrolunduğun şeyi başlarını çatlatırcasına açıkça söyle ve müşriklerden de yüz çevir”1 âyetini duyan bir edip hemen secdeye kapanmış, çılgına dönen müşrikler “Sen de mi Müslüman oldun?” diye adamın üzerine çullanmışlar, o da, “Hayır, ben sadece bu âyetin belâgatına secde ettim”2 demişti.

Muallakat-ı Seb’a şâirlerinden olan İmrü’l-Kays’ın asılı bir şiiri vardı Kâbe duvarında. “Ve denildi ki: ‘Ey yer, suyunu yut. Ey gök, suyunu tut.’ Su çekildi, iş bitirildi ve gemi Cudi Dağına oturdu. Ve ‘Zalimler güruhu Allah’ın rahmetinden uzak olsun’”3 meâlindeki âyet nazil olunca; İmru’l-Kays’ın kız kardeşi, Kâbe’ye gidip, “Artık kimsenin söyleyecek bir sözü kalmadı. Bu belâgat karşısında kardeşimin şiiri de duramaz” diyerek kardeşinin kasidesini duvardan indirdi. En meşhur kasidenin kaldırıldığı görülünce, diğer kasideler de teker teker Kâbe’nin duvarından indirildi.4

Lebid’in kızı da babasının kasîdesini Kâbe’den indirirken şöyle demişti: “Âyâta karşı bunun kıymeti kalmadı.”5

Kur’ân o günün en ünlü şair ve ediplerini işte böyle dize getirmişti. O günden bugüne onun belâgat ve fesahatiyle boy ölçüşebilecek bir eser ortaya konulamadı. Kıyamete kadar da bu emsâlsizliğini göstermeye devam edecek.

Dipnotlar:

1- Hicr Sûresi: 94.

2- Sözler, s. 341, 411.

3- Hud Sûresi, 44.

4- Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, s. 102.

5- Sözler, s. 411.