- Kültür Başkenti İstanbul küresel finans merkezi

Adsense kodları


Kültür Başkenti İstanbul küresel finans merkezi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
admin
Fri 29 June 2012, 07:40 pm GMT +0200
Kültür Başkenti İstanbul küresel finans merkezi olabilir mi?
Semih YILDIRIM • 63. Sayı / DİĞER YAZILAR


Mevcut küresel ekonomik kriz içerde ve dışarıda tüm dikkatlerin bir anda finans ve bankacılık sektörlerinde yoğunlaşmasına neden oldu. Bugün çok daha net ve kapsamlı bir şekilde anlıyoruz ki mali kesim, üretim ve yatırım için ihtiyaç duyulan finansmana erişimi sağlayarak diğer sektörler için oldukça önemli bir itici güç vazifesi görüyor. Yine bu kriz sayesinde anlaşıldı ki ülke ekonomisinin sağlamlığı, ağırlıklı olarak finansal sistemin sağlık ve güvenilirliğine dayanıyor. Türk mali sektörünün bu açıdan bakıldığında nispeten iyi bir seviyeye ulaştığı söylenebilir. Küresel krizin ülkemizi teğet geçtiğini iddia edemesek de etkilerinin diğer gelişmiş ülkelere kıyasla daha az hasarla atlatıldığı bir gerçek. Finansal sistemimizin ve bankalarımızdaki yönetim uygulamalarının sağlamlığı konusunda uluslararası çevrelerde olumlu ve yaygın bir kanaat oluşmuş durumda.

İçinde bulunduğumuz krizden çıkış günlerinde, tüm dünyada hükümetler ve özel sektör yöneticileri kendilerini yeni baştan gözden geçirip yaralarını sarma telaşı içine girmiş durumdalar. Her ne kadar bu gözden geçirme bizim yöneticilerimiz için de gerekli olsa da onlar bir süre daha üzerinde durdukları sağlam zeminin keyfini çıkarabilirler. Nasıl çıkarmasınlar ki? Tüm dünyada dev finans kuruluşlarının batıp bazı Avrupa Birliği ülkelerinin dahi iflaslarının telaffuz edildiği bugünlerde bankalarımız rekor kârlar açıklamaktan geri kalmıyor. Küresel piyasalarla önemli ölçüde entegre olmuş ve katma değeri yüksek ürün ve hizmet üretme kapasitesine sahip olan finans sektörümüze yeni ve daha büyük bir misyon biçmek mümkün mü? 2010 Avrupa Kültür Başkenti kutlamalarının tüm hızıyla devam ettiği ve Türkiye’nin doğal finans merkezi olan İstanbul’un bölgesel ya da küresel ölçekte finans merkezi olma potansiyeli nedir?

İstanbul finans merkezi projesi
Aslında bu konuda kamu ve özel sektör kuruluşları nezdinde uzun süredir devam eden hummalı bir çalışma mevcut. Geçtiğimiz eylül ayında İstanbul'un uluslararası finans merkezi olmasına ilişkin Strateji ve Eylem Planı, Yüksek Planlama Kurulu tarafından onaylanıp Resmî Gazete’de yayımlanmıştı. 2007-2013 yıllarını kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda, 2009-2011 ve 2010-2012 dönemlerini kapsayan Orta Vadeli Programlar’da ve 2009 Yılı Programı’nda bu hususta tedbirlere yer verildi. Eylem Planı çalışmaları kapsamında çeşitli çalışma grupları kurulup, birçok kamu ve özel sektör kurumu ile sivil toplum kuruluşu ve üniversitelerden yüzlerce temsilci bu çalışma gruplarında yer aldı. Yani bu konuda güçlü bir siyasi irade ve değişik paydaşlar arasında önemli bir konsensüs oluşmuş durumda.

İstanbul’un bir finans merkezi olmasının Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği sürecini hızlandıracağı kesin. Ülkede her yıl bir milyon üniversite mezununa yeni iş imkânı oluşturma ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda bu durumdan genç nüfusun azami derecede istifade edeceği açık. Mali sektörde faaliyet gösteren şirketlerin gelişiminde ve özellikle finansman konusunda büyük sıkıntılar çeken küçük ve orta ölçekli şirketlerimizin (KOBİ) finansman ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli rol oynayacağı da bir gerçek.

Dünyanın önde gelen finans merkezleri arasında New York, Londra, Tokyo ve Şanghay geliyor. Bu aşamada İstanbul yukarıdaki finans devleri ile mukayese edilebilecek bir konumda değil. İstanbul’a rakip olarak küresel aktör olma yolunda ilerleyen şehirler arasında Dubai, Moskova, Dublin ve Varşova sıralanabilir. Türkiye Bankalar Birliği’nce hazırlanan bir rapora göre mevcut kaynakları ve ölçeği ile Moskova, İstanbul’un finansal merkez olma yolundaki en önemli rakibi. Fakat son krizde büyük darbe alan bu rakipler karşısında Türkiye’nin önemli avantajlara sahip olduğunu belirtmekte fayda var.

Her şeyden önce Türkiye’nin coğrafi konumu ve özellikle geçtiğimiz yıllarda artan jeopolitik önemini vurgulayabiliriz. Türkiye, bölgesel konumu itibariyle Ortadoğu, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa ülkeleri ile mukayese edildiğinde önemli ekonomik gelişmişliğe sahip bir ülke. Dünyanın en büyük 17. ekonomisi ve G-20 üyesi olarak da küresel ölçekte ekonomik ve siyasi karar vericiler arasında yerini gün geçtikçe sağlamlaştırıyor. Medyaya yansıyan bazı uluslararası araştırmalara göre önümüzdeki 40 yıllık süreç içerisinde Türkiye’nin dünyanın en büyük ilk on ekonomisi içinde yer alacağı tahmin ediliyor. Bu açıdan bakıldığında bölge finansal kaynaklarının toplanması ve yine bu bölgelere yönlendirilmesi konusunda İstanbul önemli bir merkez olma potansiyeline sahip. Ülkemizin rakip ülkelere göre daha yükseklerde seyreden büyüme oranları ve makro-ekonomik göstergelerindeki belirgin düzelmeler, genç ve nitelikli işgücüne sahip olması ve finans sektöründeki hizmet kalitesinin dünya ülkeleri ile rekabet edebilecek seviyede olması da önemli avantajlar arasında. Ayrıca gelir oluşturma potansiyeli ve maliyetler söz konusu olduğunda İstanbul rakiplerine oranla daha avantajlı bir konuma sahip bulunuyor.

Ev ödevi çok
Tabii bu hedefe ulaşmada yapılması gereken çok şey var. Öncelikle İstanbul’un finans merkezi imajı her vesile ile değişik platformlarda desteklenmeli. Bu aşamada altyapı problemleri bu hedefe ulaşmadaki en büyük engel olarak duruyor. Hiç vakit geçirmeden İstanbul’daki trafik sıkışıklığı problemini kalıcı olarak azaltacak altyapı çalışmalarına öncelik verilmeli. Yine teknoloji ve haberleşme altyapısının geliştirilip veri iletişimini hızlandıracak projelerin tamamlanması gerekiyor. Ayrıca değişecek ihtiyaca paralel olarak kaliteli ofis ve konut yatırımlarının yapılması da bir zaruret.

Fiziki altyapı yatırımlarına ilaveten hukuki altyapının da vakit geçirilmeden geliştirilmesi önem arz ediyor. Bu amaçla finans konularına hâkim hukukçularımızın yetiştirilmesine yönelik çalışmalara hız kazandırılması, bağımsız düzenleyici kurumların geliştirilerek güçlendirilmesi, bürokrasinin azaltılması, vergi sistemindeki belirsizliklerin kaldırılması, aracılık maliyetlerinde rekabet imkânı sağlayacak düzenlemelerin gerçekleştirilmesi öncelikli konular arasında zikredilebilir.

Görünen o ki yakın bir gelecekte küresel finans sistemi yeniden şekillenip farklı bir görünüm arz edecek. Bazı önemli aktörler sahneden çekilir, bazıları radikal bir değişim geçirirken diğerleri daha kuvvetli olarak ortaya çıkıyor. Küresel piyasanın aktörleri bu türbülansta yeni pazar payları peşinde ve deyim yerindeyse bu yarışta paylar kapanın elinde kalacak. Şimdi her zamankinden daha çok, mali sektörün güçlü ve zayıf yönlerinin kapsamlı bir değerlendirmesini yapma, süregelen mevcut sağlamlığının devamını temin edecek stratejiler geliştirme ve büyüme fırsatlarından azami derecede istifade etme zamanı. Coğrafi konumu ve tarihî birikimi, genç ve dinamik nüfusu, nitelikli işgücü, hızlı büyüyen ve gelişen ekonomisi, sağlıklı finansal piyasaları ile Türkiye yakın bir gelecekte küresel ölçekte olmasa bile bölgesel ölçekte önemli bir finans merkezi olmaya aday bir ülke.