- Kulluk Şuuru

Adsense kodları


Kulluk Şuuru

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
GizEmLi_yAzaR
Tue 11 December 2007, 02:46 am GMT +0200
ALLAH-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:             "Şüphesiz ALLAH, takva sahipleri ile ve iyilikte bulunanlarla beraberdir." (Nahl;128)
ALLAH-u Zülcelal her insanla beraberdir, fakat buradaki beraberliği o kişilere yardım etmesidir. Eğer ALLAH-u Zülcelal insanı günahtan muhafaza etmezse, o insan ne yapabilir? Kudret ve azamet sahibi olan ALLAH-u Zülcelal'e, bizi muhafaza etmesi için çok yalvarmalıyız.
İbrahim bin Ethem şöyle anlatmıştır:
"Bir gün, çok uzak bir yerden Mekke-i Mükerreme'ye doğru yola çıktım. Yolda soğuk ve fırtına başladı. Etrafa baktım, ne bir köy ne de bir başka şey vardı. İlerde bir mağara gördüm. O gece orada kalmak için mağaraya gittim.
Gidip baktığımda, mağaranın hakikaten gece kalmak için sıcak bir yer olduğunu gördüm. Bu sırada, dikkatli bakınca, dehşetli bir aslanın mağaranın kapısından içeri girdiğini gördüm. ALLAH-u              Zülcelal'in aslanı dile getirmesiyle, aslan:
"Ben yemek için senin gibi birini arıyordum." dedi. ALLAH-u  Zülcelal'in kuvvet vermesiyle İbrahim bin Ethem:
"Ben senin misafirinim." dedi. Böyle deyince aslan, kendi               yerine oturdu. İbrahim bin Ethem'de namazına, niyazına, ibadetine başladı. Ta sabaha kadar ibadet etti. Sabahleyin, İbrahim bin Ethem ayrılmak üzere iken, aslan ona şöyle dedi:
"İbrahim! Sana kibir ve ucup gelmesin. Ben üç gün üç gecedir, hiç bir şey yememiştim, dolayısıyla eğer sen benim misafirim olmasaydın, seni yiyecektim."
Biz İbrahim bin Ethem'in bu hikayesinden ibret almalıyız. Aslanın onunla konuşması ve İbrahim bin Ethem'in ondan muhafaza olunması, onun ALLAH'tan korkmasının ve takvasının sonucudur. O ALLAH-u Zülcelal'den korktuğu için ALLAH-u Zülcelal aslanı ona mülayim yaptı.
ALLAH-u Zülcelal'in kudret ve azametini daima düşünmek lazımdır. Bizden önce nice melikler, padişahlar geçip gittiler. Onların o zamanki haline değil aslına bakmamız lazımdır. Bu zamanda da öyledir.
Bu dünyada büyük görünen bu kişilerin, ALLAH-u Zülcelal'in azametine karşı ne kıymeti vardır. Nemrutun annesi onu bir çölde doğurdu. Ondan sonra annesi öldü. Bir 'nemret' ona ot verdiği için ona 'Nemrut' denilmiştir.
Firavunun cismi çok ufaktı, bir buçuk zira idi. Bir buçuk zira, yaklaşık elli santimdir. Onun sakalı yere değiyordu. İlk önceleri kavun satıyordu, fakirdi. Fakat sonra ihtilal yaparak padişahı ve adamlarını öldürttü, başa geçti. Daha sonra da 'ben ilahım' demeye başladı.
İnsan dünyada gördüğü rütbeli insanların büyüklüğüne değil, aslına bakmalıdır. İnsan bir su damlasından meydana gelmiş ve sonu da bir leş olmaktır.
Maalesef nefis, şeytan ve dünya bize çok zarar veriyor. Buna şöyle bir örnek getirebiliriz. Evi olmayan, kiralık bir ev de bulamayan bir kişi, bahar ayında kendisine sonbahara kadar bitirmek üzere bir ev yapmaya karar verdi. Kışın, kar ve fırtınada kendisi ve çocukları perişan olmasın diye evi yapmaya başladı.
Bu adam her gün, sabahleyin evini yapmak için kalkıyordu. Fakat onun bir arkadaşı yanına gelip 'gel hele bir çay içelim' diyordu. Çaylarını içtikten sonra arkadaşı ona:
"Bak burada ne güzel yeşillikler var, ne güzel insanlar var, ne güzel oyun eğlence var, yemek var." diye onu bunlarla akşama kadar meşgul ederek oyalıyor, ona bir iş yaptırmıyordu. Adam akşam evine gelip yatıyor, ertesi sabah yine evini yapmak niyetiyle kalkıyor, fakat arkadaşı yine onu meşgul ediyordu. Bu şekilde, bahar ve yaz          mevsimi bitti, son bahar geldi, adam hiç bir şey yapamadı.
Peki, o adamın arkadaşına şöyle demesi gerekmez miydi:
 "Arkadaşım! Sen benim rahatım için gel istirahat edelim, çay içelim, yemek yiyelim, gezelim, eğlenelim diyorsun ama bak benim evim yok. Kışın kar ve fırtına altında perişan olacağım, evimi             yapmak için vakit kalmadı."
Elbette o arkadaşına böyle demesi gerekirdi. Çünkü onun arkadaşının onun vaktini devamlı olarak boşa sarf ettirmesi ve binasının ortada kalması durumunda, onun aklını kullanarak 'bu yaptığın yanlıştır' demesi lazımdı.
Onun arkadaşını sen bana çok zarar verdin vaktim kalmadı. Ben kış mevsiminde kar ve fırtına altında helak ve perişan olacağım, diye düşünerek arkadaşına uymaması gerekirdi. Nefsimiz, şeytan ve dünya da aynen kötü arkadaş gibi bizi bu şekilde aldatıyor.
Bir gün bahar, yaz, sonbahar mevsimleri gidip kış, kar ve fırtına gelecektir. Onun için o gelmeden önce hazırlanmalı, binamızı yapmalıyız. Buradaki kış mevsimi ölüm ve kıyamet gününün karşılığıdır.
Öyle zatlar vardı ki hiç nefislerini görmüyorlardı. Bir gün Cüneyd-i Bağdadi'ye:
"Sen mi efdalsin, yoksa köpek mi efdaldir?" diye sormuşlar. O da şöyle cevap vermiş:
"Bunu ancak ALLAH bilir, ben ne bilirim. Fakat şunu biliyorum ki eğer ALLAH beni cennete koyarsa, ben köpekten daha efdalim. Yok eğer cehenneme koyarsa, köpek benden daha efdaldir."
Hakikaten, insan ALLAH'ın rızasını kazanmadığı, cennet ile müjdelenmediği zaman, hayvan ondan daha iyidir.
Daima salih ve mü'min kardeşlerimizin sayısını çoğaltmamız lazımdır. Çünkü her bir mü'min kardeşimiz, kıyamet gününde bize şefaatçi olacaktır. Bunun için mü'min kardeşlerimizin sayısı ne kadar çok olursa, şefaatçimiz de o kadar çok olacaktır.
Bu tasavvuf ehlinin sevabının çok ol-masının sebebi, ALLAH'ın çok hoşuna giden şey olan birbirlerini, sadece ALLAH rızası için ziyaret etmeleridir. İnşaallah ALLAH-u Zülcelal bunu kıyamet günü, çok büyük bir mahsul olarak onların önüne koyacaktır.
ALLAH-u Zülcelal'in dostları, daha ezelde ALLAH'ın dostudurlar.
İnsan şakilerden yazılmış ise şakidir, saidlerden yazılmış ise saiddir. Eğer ALLAH onu saidlerden yazmışsa, Evliya hata da yapsa, Evliyalığından çıkmaz, yine Evliyadır. Niçin? Çünkü hemen tevbe edecektir. Tevbe ettiği zaman, ALLAH-u Zülcelal onun günahını da     sevaba çevirecektir.
Tasavvuf ehli namaz kılıyor, tevbe ediyor ve iyi kimseleri ziyaret ediyor. İşte bu, said olmanın alametidir.
Bazı Evliyalar öyle büyük bir makama ulaşmışlardır ki önceki amellerinin hepsini arş-ı âlâ'da, levh-i mahfuzda görmüşlerdir. Bakmışlar ki ALLAH-u Zülcelal onların bütün günahlarını sevaba çevirmiş. O zaman:
"Ya Rabbi! Tevbe ettiğimiz için günahlarımızın hepsi sevaba dönüşmüş, keşke daha fazla günah işlemiş olsaydık!" demişlerdir.
Mürşidim Seyyid Muhammed Raşid Hazretleri şöyle demişti:
"Bu sadat-ı kiramın himmet ve bereketi çok büyüktür. Çünkü bu sadat-ı kirama mensup olan kimseler, daima ibadet üzerine  meraklıdırlar. Bir hata yaptıkları zaman, sanki dünya onların başına yıkılıyor, öyle üzülüyor, mahzun oluyorlar."
Diğer mü'min kardeşlerimiz de günahkar oluyorlar, fakat günah işlerken gülüyorlar. Bu sadat-ı kiramın mensupları da iman ediyor, o kimseler de iman ediyorlar. Peki bu fark nedendir? Demek ki günah işleyince böyle üzülmek, mahzun olmak, sadat-ı kiramın himmet ve bereketindendir, bizden değildir. Aynı kusur, aynı iman, onda da olduğu halde, günah işleyince bu böyle üzülürken, o umursamıyor, gülüyor. ALLAH-u Zülcelal insana bu hali, sadat'ın himmet ve bereketiyle veriyor.
İnsan, nasıl sahibi kuvvetli olduğu zaman, hiçbir şeyden korkmaz, benim sahibim kuvvetlidir, diye ona güvenirse, ALLAH-u Zülcelal de insana sahip çıktığı zaman, o insan hiç bir şeyden korkmaz ve onun önünde hiçbir engel olmaz.
Bir kişi, acaba ALLAH beni seviyor mu sevmiyor mu, kıyamet gününde kendimi kurtarabilecek miyim kurtaramayacak mıyım? diye düşünürse; kendisini, hareketlerini, konuşmalarını, davranışlarını teraziye koysun. Eğer dinimize uyuyor ise zafer onadır. ALLAH onu sevmektedir ve o ALLAH'ın dostudur. İnşaallah kıyamet gününde de kurtulacaktır. Bu şekilde bilmelidir.
Eğer davranışları, konuşmaları, hareketlerini dinimizin terazisine koyduğu zaman, ona muvafık değilse, o zaman zarar içindedir ve cehennem doğru gitmektedir. Bunu da böyle bilmek lazımdır.
ALLAH'a karşı günahlarımız olsa da, başkalarının hakkını yemişsek de ALLAH'a samimi, hakiki olarak tevbe edip, O'nun yoluna dönerek yaptığımız pislikleri terk edip, çizdiği yoldan dışarı çıkmazsak, O'nun kudreti, azameti ve rızası bizimle olur.
Sen ALLAH'ı razı ettiğinde, ALLAH'a ulaşmaya engel olacak hiçbir şey yoktur. Eğer günahların seninle ALLAH arasındaysa, onları affedecek, hatta omuzlarındaki melekler, ne yazdıklarını hatırlamayacaklardır. Eğer sen başkalarının hakkını yemişsen, onları razı edecektir. İşte ALLAH-u Zülcelal tevbeyi ve kendisine yalvarılmasını bu kadar sevmiştir.
Peygarnberler nasıl merhametli olup herkesin müslüman olmasını istiyorsalar, aynı şekilde, Evliyalar da bütün müslümanların günahlarının affolunmasını istiyor, bunun için ALLAH'a yalvarıyorlar. Fakat bizden de istek olması lazımdır. ALLAH-u Zülcelal bizim istekli olduğumuzu görmelidir.
Şeyh Muhammed Diyauddin sekarat esnasında iken akrabaları  ve salikleri:
"Senden sonra bizi nereye tavsiye ediyorsun?" diye sordular. Muhammed Diya




zerdale
Thu 23 May 2013, 02:43 pm GMT +0200
Allahım kalpleremize nakş eyle bu olmayan şuuru...niçin yaratıldığımızı unutmadan,gaflete dalmadan,huzuruna tertemiz gelebilmeyi nasip eyle...

mevlüdekalınsaz
Wed 19 February 2014, 05:03 pm GMT +0200
Bu şuurun oluşabilmesi için sanırım önce nefsimizi terbiye etmek gerekiyor.Çünkü insanın kalbinde çok az bir miktarda bile nefsani arzular,makam,şöhret,mal-mülk..vb var ise o kişide bu şuurun hakkıyla oluşması beklenemez.Çünkü o bunların kölesi olmuştur ve Artık nefsani heveslerin esiridir.
Yani düşünün bunlara köle olan bir kimse ALLAH(c.c)a kul olabilir mi?Olsa bile ne derece olur?
Müslüman insan kime ve ne için kulluk yaptığını iyi bilmelidir.Rabbine olan kulluğu nefsani arzulardan ve dünyevi heveslerden önde tutmalıdır.


Rabbim ibadetlerimizi Efendimiz(s.a.v)inki gibib kulluk bilinciyle doldursun ve hayatımızı da inşALLAH bu anlayışla şekillendirsin.
Rabbim yaptığımız her işi Onun için yapabilmeyi,iyiliği emredip,kötülükten sakındırabilmeyi,mü'min kardeşlerimizin kurtuluşu için niyazda bulunabilmeyi ve çabalayabilmeyi nasip etsin.
Rabbim hepimizi kulluğunu her daim öne çıkaranlardan ve ihyası için çalışanlardan eylesin...Bizlerde kulluk bilincini aşılasın inşALLAH...

esratüz zehra 2
Wed 19 February 2014, 05:40 pm GMT +0200
Rabbim takva sahiplerinden eylesin bu denli büyük zatların Rabbim sayısını çoğaltsın inşallah.

8/A
Wed 19 February 2014, 07:39 pm GMT +0200
Herkes gerçeklerin ve ahiret yaşamına hazırlanmassak çok zor olacağının farkına varmalıdır...
ALLAH hepimize bu konuda güç kuvvet verir bizleri affeder ve sevdiği kullarından eyler İNŞALLAH...
ALLAH hepimizin yar ve yardımcısı olsun...

sümeyra
Wed 19 February 2014, 08:50 pm GMT +0200



           Rabbim kulluk şuuruna bizi de kavuştursun...kullugumuzda da ihlasa ulasanlardan eylesin inşaallah...

cerendemir
Wed 19 February 2014, 10:01 pm GMT +0200
Rabbime hakkıyla ibadet etmeyi,istediği gibi yaşamayı ve kulluk şuurun yerleşmesini nasip etsin inşallah.

Hafsa Nur 6.D
Wed 19 February 2014, 11:03 pm GMT +0200
Rabbime hakkıyla ibadet etmeyi,istediği gibi yaşamayı ve kulluk şuurun yerleşmesini nasip etsin inşALLAH.
amin hocam amin

Bilal2009
Fri 10 July 2015, 10:34 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam , Bizler bu dünyaya imtihan için geldik. İmtihanlar sabır ister . İbadetlerde devam da sabır ister. İbadetler insanı cennete götürürse kulluk bilinci de ibadetlere götürür.

ceren
Sat 18 July 2015, 07:59 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim bize kulluk şuuru versin.Ona sonsuz teslim olmayı nasip etsin.Rızasını kazananlardan olalım inşallah...

Nur ERGÜN 8C 362
Wed 9 December 2015, 10:35 pm GMT +0200
Kalbimizin kulluk şuuru varsa o zaman sorun yok ama yoksa.......

Kevšer
Thu 10 December 2015, 12:37 am GMT +0200
Esslâmü Aleyküm Ve Rahmetüllah. Rabbim bizleri takvâ sahibi kullarından olabilmemizi nasip eylesin inşaAllah. Paylaşım için Rabbim Razı olsun kardeşim.

Mustafa/Samed
Tue 19 April 2016, 06:39 pm GMT +0200
Ve Aleykümüsselam. Rabbimize kul olmalıyızki cennete girelim. Paylaşım için Rabbim razı olsun.

damla6d
Tue 19 April 2016, 07:17 pm GMT +0200
#Esselamu aleykum..Şüphesiz Allah a.c. takva sahipleri ile birliktedir..Rabbim bizi hayırlı kullarından eylesin inşAllah..Rabbim razı olsun.#

halim
Wed 20 April 2016, 07:05 am GMT +0200
Bir gün, çok uzak bir yerden Mekke-i Mükerreme'ye doğru yola çıktım. Yolda soğuk ve fırtına başladı. Etrafa baktım, ne bir köy ne de bir başka şey vardı. İlerde bir mağara gördüm. O gece orada kalmak için mağaraya gittim.
Gidip baktığımda, mağaranın hakikaten gece kalmak için sıcak bir yer olduğunu gördüm. Bu sırada, dikkatli bakınca, dehşetli bir aslanın mağaranın kapısından içeri girdiğini gördüm. Allah-u              Zülcelal'in aslanı dile getirmesiyle, aslan:
"Ben yemek için senin gibi birini arıyordum." dedi. Allah-u  Zülcelal'in kuvvet vermesiyle İbrahim bin Ethem:
"Ben senin misafirinim." dedi. Böyle deyince aslan, kendi               yerine oturdu. İbrahim bin Ethem'de namazına, niyazına, ibadetine başladı. Ta sabaha kadar ibadet etti. Sabahleyin, İbrahim bin Ethem ayrılmak üzere iken, aslan ona şöyle dedi:
"İbrahim! Sana kibir ve ucup gelmesin. Ben üç gün üç gecedir, hiç bir şey yememiştim, dolayısıyla eğer sen benim misafirim olmasaydın, seni yiyecektim."
Biz İbrahim bin Ethem'in bu hikayesinden ibret almalıyız. Aslanın onunla konuşması ve İbrahim bin Ethem'in ondan muhafaza olunması, onun Allah'tan korkmasının ve takvasının sonucudur. O Allah-u Zülcelal'den korktuğu için Allah-u Zülcelal aslanı ona mülayim yaptı.

İnşaallah bizlerde Allaha kul olur onun rızası dışında hareket etmez kulluk şuuru içinde yaşayanlardan oluruz.

Allah razı olsun

Medine16
Fri 3 June 2016, 01:54 pm GMT +0200
Kulluk, yaratılan insan ile Yaratan Allah arasındaki ilişkiyi düzenleyen bir ameliyedir. Bu yüzdendir ki, ilk inen vahiyde, Allah’ın yaratıcılığı ve insanın da yaratılmışlığı öne çıkarılmıştır:

“Yaratan; insanı yapışkan bir hücreden yaratan Rabbinin adıyla oku.”(Alak, 96/1-2).

HALACAHAN
Fri 3 June 2016, 02:56 pm GMT +0200
Bizim affolmamiz için  peygamberler evliyalar Rabbimize dua ediyorlar...Böyle mubarek insanlar bizler için seferber oluyorsa bizlerde sureekli Rabbimizden tövbe istiğfar etmemiz gerekiyor. .Rabbim atfettiği kullarindan eyle bizler..Amin

ceren
Sat 6 January 2018, 05:19 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim bizleri onun istediği şekilde imanımızla ,islama uygun olarak helal daire de yaşayan,peygamber efendimizin sünnetine tabi kalan ve hakkıyla kulluk eden kullardan olalım inşallah...

Mustafa Yasin
Sun 18 March 2018, 01:12 pm GMT +0200
Selamun Aleyküm. Her kul kulluk şuurunu bilerek yaşamalı . Kendisinin bir kul olduğunu kimse unutmamalı . Allah bizi kulluk şuurunu bilen insanlardan eylesin.

ceren
Mon 18 March 2019, 01:18 am GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri onun yolunda onun emrinde yaşayan ona hakkiyla kul olan onun rizasina kavusan kullardan eylesin inşallah. ..

gulsahkilicaslan
Mon 18 March 2019, 10:05 am GMT +0200
Bir kul günaha girerim korkusuyla, yapılması mahzurlu olmayan bazı şeylerden bile uzak durmadıkça,

müttakiler/takva sahipleri derecesine ulaşamaz.(Tirmizi, Kıyamet, 19/2451)

Esila Esma
Tue 30 April 2019, 07:24 am GMT +0200
Rabbim yolundan ayırmasın inş Allah razı olsun..

gulsahkilicaslan
Tue 30 April 2019, 10:07 am GMT +0200
Allah razı olsun hocam selam ve dua ile..

ceren
Tue 30 April 2019, 07:53 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm. Allahın bizleri yaratmış oldugu fıtrat uzerine yasayan ona hakkıyla kulluk eden kullardan olalım inşallah...

Esila Esma
Mon 6 May 2019, 07:22 am GMT +0200
Rabbim faydalı paylaşımınız için razı olsun inş bizlere de kulluk bilincini unutturmasın inş

gulsahkilicaslan
Mon 6 May 2019, 09:24 am GMT +0200
Rabbim razı olsun inşallah selametle...

ceren
Mon 6 May 2019, 02:10 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Her daim Allaha inanan tevekkül eden ve onun rızasın da yaşayıp ona layık bir kul olan kullardan olalım inşallah....

ceren
Wed 13 November 2019, 05:14 pm GMT +0200
Esselmau aleyküm.Allahın rızasın da peygamber efendimizin sünnetine tabi yaşayp kulluk şuuruna erişen kullardan olalım inşallah...