- Kulların Fiilleri

Adsense kodları


Kulların Fiilleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Sat 7 January 2012, 06:46 pm GMT +0200
Kulların Fiilleri


İnsanlar kulların ihtiyarî fiilleri hakkında farklı görüşlere sahiptir.

Başları el-Cehm b. Safvan et-Tirmizî olan Cebriye’nin iddiasına göre mahlukatın fiillerindeki tedbirin tümü Yüce Allah’a aittir ve bütün fiiller mecburi ve zorunludur. Tıpkı felç olanın titremesi gibidir. Damarların seyirmesi, ağaçların hareket etmesi gibidir. Bu fiillerin mahlukata izafe edilmesi mecazdır. Bu izafe de bir şeyin mahalline izafe edilmesi kabilindendir. Yoksa bir şeyi meydana getirene izafe edilmesi kabilinden değildir.

Bunların tam aksine Mutezile de şöyle der: Canlı varlıkların yapmış oldukları bütün ihtiyarî fiilleri kendileri yaratırlar. Yüce Allah’ın yaratmasıyla ilgileri yoktur. Mutezile kendi aralarında: Yüce Allah kulların fiillerine kadir midir, değil midir? hususlarında farklı görüşlere sahiptirler.

Hak ehli ise şöyle demektedir: Kullar fiilleriyle Allah’a itaatkâr veya isyankâr olurlar. Fiilleri Yüce Allah tarafından yaratılır. Yüce Allah tek başına bütün mahlukatı yaratandır. O’ndan başka hiçbir yaratıcı yoktur.

Cebriye kader’i kabulde aşırılığa kaçarken, kulun hiçbir fiilinin olmadığını söylemişlerdir. Nitekim Müşebbihe de sıfatları kabulde aşırıya gitmiş ve Allah’ı yaratıklara benzetmişlerdir.

Kader’i reddeden Kaderiye ise kulları Allah ile birlikte yaratıcı konumuna yükseltmişlerdir. O bakımdan Kaderiye bu ümmetin Mecusi’leridirler.

Başkalarının anlaşmazlığa düştüğü hakka Yüce Allah, mü’min sünnet ehlini hidayet eylemiştir. Allah dilediğini dosdoğru yola iletir. Cebriye’ye mensup kimsenin ortaya koyduğu herbir sahih delil, Yüce Allah’ın herşeyin yaratıcısı olduğuna, O’nun herşeye kadir olduğuna, kulların fiillerinin de O’nun yarattıklarının bir bölümü olduğuna, dilediğinin olup dilemediğinin olmadığına delil teşkil etmekle birlikte, kulun hakikat anlamda fail olmadığına irade ve ihtiyar sahibi olmadığına da delil teşkil etmemektedir. Onun ihtiyarî hareketlerinin de felçten titreyen kimsenin hareketleri, esen rüzgarın ve ağaçların hareketleri türünden olmadığını göstermektedir.

Kaderiye mensubu bir kimsenin ortaya koyduğu herbir sahih delil de ancak kulun gerçek manada fiilinin faili olduğuna, o fiili iradesiyle ve gerçek manada ihtiyarı ile yaptığına, fiilin ona izafe ve nisbet edilişinin gerçek anlamıyla bir izafet olduğuna delil teşkil etmekte, ancak yapılan bu fiilin Allah’ın kudreti dahilinde olmadığına ve Allah’ın meşîet ve kudreti dışında meydana geldiğine de delâlet etmemektedir.

Bundan dolayı herbir kesimin sahip olduğu hak delilleri diğerlerinin hak delillerine kattığımız takdirde ancak Kur’ân’ın ve Yüce Allah’ın indirmiş olduğu sair kitapların delâlet ettiği şekilde, Allah’ın kainatta bulunan her türlü ayn ve fiile kadir olup bunların kendi meşîetiyle meydana geldiğine, kulların kendi fiillerini hakikat manasıyla yaptıklarına ve bundan dolayı da övülmeyi ya da yerilmeyi hakettiklerine delâlet etmektedir.

İşte bizatihi olan budur. Şüphesiz ki hakkın delilleri birbirleriyle çatışmazlar. Hak biri, diğerini tasdik eder. Bu özet açıklamalar ise her iki kesimin delillerini ayrıca zikretmeye elverişli değildir. Ancak bu delillerin biri diğerini çürütür. Buna karşılık herbir kesimin ileri sürdüğü delillerden diğerinin iddiasının batıl olduğu ortaya çıkar. Bununla birlikte her iki kesimin delil olarak gösterdiği bazı hususları kaydettikten sonra, kabul ettikleri batıl’a bu delillerinin delil olamayacağını açıklayalım.