seymanur K
Thu 8 September 2011, 12:38 pm GMT +0200
Allah Hakkı Olup Ahiret Saadeti İçin Kul Haklarına Tercih Edilen Haklar
Misaller:
- Vakit dolduğunda namazın, yeme içme ve sair tasarruflardan önce kılınması. Böyle sıkışık bir durumda namazı terk edip boğulmakta olan, ya da başka bir sebepten ölmek üzere olan bir kimseyi kurtarmak daha farklı bir durumdur. Zira burada hem Allah hakkı hem de kul hakkı olan bir şeyin sırf Allah hakkı olan namaza tercih edilmesi söz konusudur.
- İbadetlerde zorluklara katlanma. Bu durumda kişi ibadeti, rahat içerisinde çeşitli arzularını yerine getirmeye tercih etmiş olur.
- Belli miktar malın zekat olarak verilmesinin, sair ihtiyaçlara harcanmasına tercih edilmesi.
- Ölüm veya vücudun bazı organlarını kaybetme tehlikesi olmasına rağmen kafirlerle savaşta can ve malm ortaya konması.
- Ortaklardan birinin kendisine ait hisse oranında azat ettiği kölenin tamamen hür olması, malların diğer ihtiyaçlara harcanmasına tercih edilir. Kölenin hürriyetine kavuşması hem Allah hem de kul hakkıdır. Ancak Allah hakkı daha baskındır. Çünkü azat işlemi kölenin iradesiyle geçersiz hale gelmez. Allah hakkının baskın olması nedeniyle tehir etmek de caiz olmaz.
- Kendileriyle savaşılması gerekli olanlarla yapılan savaşta canların tehlikeye atılması, isyan edenler ve zekat vermeyenler gibi belli bir hakkı eda etmeyenlerle bu hakkın edası için savaşmak böyledir.
- Oruç, hac, umre ve itikafta cinsel ilişkinin yasak olması.
- Zorlama veya tehdit altında olma durumu haricinde adetli kadınlarla cinsel ilişkiye girmenin haram olması.
- Adet günlerini unutmuş olan kadınla herhangi bir vakitte cinsel ilişkiye girmenin haram olması. Böyle bir kadının iki ay ya da daha fazla oruç tutması. Yine tüm vakit namazlarını da böyle kılarlar. Aynı şekilde tüm namaz vakitlerinde cinsel organlarına koydukları bezleri yıkarlar.
- ihramda dikilmiş elbise giymenin, erkeklerin başlarını, kadınların yüzlerini örtmelerinin haram olması. Yine ihramlı iken tırnak ve saç kesmenin, güzel koku ve yağ sürünmenin, kadınlarla ilişkiye girmenin, avlanma ve av eti yemenin haram olması da böyledir.
- Ihramlıyken nikahlanmanın ve birinin nikahını kıymanın haram olması.
- Oruçlu iken yeme, içme ve cinsel ilişkinin haram olması.
- Şahitlerin adil olup olmadıklarının araştırılması. Burada Allah hakkı galiptir, zira aleyhine şahitlik yapılan kimsenin araştırma yapılmasını istememesi halinde bile araştırma yapmak zorunludur.
- Nesebin sabit oluşu. Bu hem Allah hakkı hem de kul hakkıdır. Taraflardan birinin nesebi reddetmesi sonucu değiştirmez.
- Davalıya yemin ettirilmesi. Burada da Allah hakkı galiptir. Dolayısıyla davalı, yeminden kaçınmaması şartıyla davacının iddiasını kabule razı olsa bile sözü dinlenmeyip ona yemin ettirilir.
- Alışverişlerde haksız kazanca yol açabilecek belirsizliklerin ortadan kaldırılması. Burada da hem kul hakkı hem de Allah hakkı olmakla beraber Allah hakkı galiptir. Zira tarafların belirsizliğe razı olmaları sonucu değiştirmez.
- Zina yapana had cezası uygulanması. Burada da Allah hakkı galiptir. Bunun delili; zina edilen kadının yakınları had cezasının uygulanmasını istemeseler de cezanın uygulanmasıdır. Şayet din bu cezanın uygulanması hakkını kadının yakınlarına verseydi, onlar utanç verici duruma düşme korkusuyla bunu talep etmeyebilirlerdi. Kısas cezasıyla zina iftirası haddi böyle değildir. Bunlarda hem Allah hakkı hem de kul hakkı vardır. Ancak kul hakkı ağır basmaktadır. Zira mağdur olan tarafın cezanın uygulanıp uygulanmamasını talep hakkı vardır. Bu durum iftira atılan veya saldırıya uğrayan kimsenin (ölmüşse varislerinin) kin ve nefretlerinin azalmasını sağlar.
Malların korunması için hırsızlık suçuna had cezası uygulanır. Bu cezanın uygulanması mal sahibine bırakılmamıştır. Zira mal sahiplerinin merhametlerinden ötürü çoğunlukla bir dinarın dörtte birini çalan hırsızın elinin kesilmesinden yana olmadıkları görülmektedir. Bunun benzerleri çoktur.