neslinur
Tue 18 May 2010, 12:40 am GMT +0200
KUL HAKKI
Aziz Mü'minler!
Yeryüzündeki varlıkların en mükemmeli insandır.
Çünkü o; en güzel bir şekilde yaratılmış, akıl nimetiyle donatılmıştır, însan için başka insanlarla tanışmak, yardımlaşmak, onlarla bir arada yaşamak, en tabii bir ihtiyaçtır. Yeryüzünde huzur içerisinde bir hayat sürdürmek, Allah'ın sayısız nimetlerinden meşru ölçüler içerisinde yararlanmak, neslinin devamım sağlamak ve ihtiyaçlarım karşılamak, toplu halde yaşamaya bağlıdır. Cemiyet halinde yaşamak, karşılıklı hak ve sorumlulukları da beraberinde
getirmektedir.
İnsanlar arasındaki bütün bu ilişkiler, "fertlerin karşılıklı hakları" içerisinde yer almaktadır. Ana-baba, evlat, eş, komşu, akraba, arkadaş, işçi-işveren hakları bu tür kul haklarındandır.
Değerli Mü'minler!
Bir gün bu fani hayat son bulacak, gerçek hayat dediğimiz Ahiret hayatı başlayacak ve herkes dünyadaki hayatından hesaba çekilecektir. Akıllı ve basiretli insan; Allah'a ve O'nun kullarma karşı vazifelerim yapan, hak ve hukuka saygı gösterip, hesap gününe borçsuz ve günahsız olarak gitmeye çalışandır. Şu gerçek hiçbir zaman unutulmamalıdır: Kim iyilik ve kötülük olarak ne yapmışsa; mutlaka karşılığım görecektir. Nitekim Cenabı Hak, Kur'an-ı Kerim'inde "Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı kötülük işlerse, onu görür"[1] buyurmaktadır.
Sevgili Peygamberimiz ise; "Bir kimsenin diğer bir kimsenin haysiyetine, yahut malına tecavüzden dolayı üzerinde bir hak bulunursa, altın ve gümüşün geçmediği hesap günü gelmeden helalleşsin. Aksi takdirde, yaptığı haksızlık ölçüsünde, iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden kimseye yüklenir"[2] buyurmaktadır.
Muhterem Mü'minler!
Şu halde diyebiliriz ki; Müslüman, kul haklarına son derece titizlik göstermelidir. Bilerek veya bilmeyerek başkalarının hakkını alan kimse, o hakkı ödemek ve helalleşmek suretiyle kendisin! kurtarmaya çalışmalıdır. Haksızlık edip de, hak sahibine hakkını vermeyenler; Ahirette pişmanlık duyacaklar ve çetin bir azaba uğrayacaklardır.
Herkesin hak ve hukukuna saygılı olalım. Kul hakkıyla Allah'ın huzuruna çıkmaktan sakınalım. Kul hakkını, hak sahibi bağışlamadıkça Allah'ın bağışlamayacağını bilelim. Dünyadaki bir çok kötülük, kavga ve cinayetlerin, insanlar arasındaki huzursuzlukların, kul haklarına saygı göstermemekten meydana geldiğini unutmayalım.
[1] Zilzal, 7-8
[2] Buhari, Tecrid Terc.C.7 S.375
Aziz Mü'minler!
Yeryüzündeki varlıkların en mükemmeli insandır.
Çünkü o; en güzel bir şekilde yaratılmış, akıl nimetiyle donatılmıştır, însan için başka insanlarla tanışmak, yardımlaşmak, onlarla bir arada yaşamak, en tabii bir ihtiyaçtır. Yeryüzünde huzur içerisinde bir hayat sürdürmek, Allah'ın sayısız nimetlerinden meşru ölçüler içerisinde yararlanmak, neslinin devamım sağlamak ve ihtiyaçlarım karşılamak, toplu halde yaşamaya bağlıdır. Cemiyet halinde yaşamak, karşılıklı hak ve sorumlulukları da beraberinde
getirmektedir.
İnsanlar arasındaki bütün bu ilişkiler, "fertlerin karşılıklı hakları" içerisinde yer almaktadır. Ana-baba, evlat, eş, komşu, akraba, arkadaş, işçi-işveren hakları bu tür kul haklarındandır.
Değerli Mü'minler!
Bir gün bu fani hayat son bulacak, gerçek hayat dediğimiz Ahiret hayatı başlayacak ve herkes dünyadaki hayatından hesaba çekilecektir. Akıllı ve basiretli insan; Allah'a ve O'nun kullarma karşı vazifelerim yapan, hak ve hukuka saygı gösterip, hesap gününe borçsuz ve günahsız olarak gitmeye çalışandır. Şu gerçek hiçbir zaman unutulmamalıdır: Kim iyilik ve kötülük olarak ne yapmışsa; mutlaka karşılığım görecektir. Nitekim Cenabı Hak, Kur'an-ı Kerim'inde "Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı kötülük işlerse, onu görür"[1] buyurmaktadır.
Sevgili Peygamberimiz ise; "Bir kimsenin diğer bir kimsenin haysiyetine, yahut malına tecavüzden dolayı üzerinde bir hak bulunursa, altın ve gümüşün geçmediği hesap günü gelmeden helalleşsin. Aksi takdirde, yaptığı haksızlık ölçüsünde, iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden kimseye yüklenir"[2] buyurmaktadır.
Muhterem Mü'minler!
Şu halde diyebiliriz ki; Müslüman, kul haklarına son derece titizlik göstermelidir. Bilerek veya bilmeyerek başkalarının hakkını alan kimse, o hakkı ödemek ve helalleşmek suretiyle kendisin! kurtarmaya çalışmalıdır. Haksızlık edip de, hak sahibine hakkını vermeyenler; Ahirette pişmanlık duyacaklar ve çetin bir azaba uğrayacaklardır.
Herkesin hak ve hukukuna saygılı olalım. Kul hakkıyla Allah'ın huzuruna çıkmaktan sakınalım. Kul hakkını, hak sahibi bağışlamadıkça Allah'ın bağışlamayacağını bilelim. Dünyadaki bir çok kötülük, kavga ve cinayetlerin, insanlar arasındaki huzursuzlukların, kul haklarına saygı göstermemekten meydana geldiğini unutmayalım.
[1] Zilzal, 7-8
[2] Buhari, Tecrid Terc.C.7 S.375