sumeyye
Tue 2 February 2010, 11:50 am GMT +0200
Kuba´da İlk Mescidlerin Yapılışı ve İlk Cuma Namazının Kılınışı
Başta Ebu Seleme b. Abdulesed olmak üzere, Medine´ye hicret edenler, Küba´ya indikleri zaman, orada içinde namaz kılacakları bir mescid yapmışlardı.
Peygamberimiz (a.s.) da, Küba´ya geldiği zaman, bu mescidde namaz kılmıştır.
Peygamberimiz (a.s.) gelinceye kadar, Ebu Huzeyfe´nin azadlısı Salim, içlerinde Hz. Ömer de bulunduğu halde, bu mescidde bütün Muhacirlere imam olup namazlarını kıldırmıştı.[4]
Ammar b. Yâsir´in de "Resûlullah için, istediği zaman gölgesinde yatıp dinleneceği, gölgeleneceği ve içinde namaz kılacağı bir yer yapsak olmaz mı?" dediği ve taş toplayarak Küba´da bir mescid yaptığı rivayet edilir.[5]
Peygamberimiz (a.s.) Küba´da daha önce hiç görmediği birşeyi,[6] Ensar´ın mallarını,[7] hurma bahçelerini[8] sakladıklarını ve esirgediklerini görünce:[9]
"Keşke bayramınız [Cuma gününüz] gelseydi! Durup, söyleyeceklerimi dinlerdiniz.[10] Sizinle konuşurdum!" [11] buyurdu.
Ensar:
"Olur yâ Rasûlallah! Babalarımız, analarımız sana feda olsun!" dediler.
Cuma günü gelince, Peygamberimiz (a.s.), onlara Cuma namazını kıldırdı.[12]
Ensar, gözlerini minbere diktiler.
Peygamberimiz (a.s.), irad buyurduğu hutbesinde; Allah´a hamd ü senada bulunduktan sonra,[13] onlara:
"Ey Ensar cemaatı!" diyerek hitap etti.[14] Ensar:
"Lebbeyk=Buyur, emrine amadeyiz yâ Rasûlallah!" dediler. [15]
Peygamberimiz (a.s.):
"Sizler, Allah´a ibadet etmediğiniz Cahiliye devrinizde bile.[16] en ağır yükleri taşır.[17] yetimlere bakar,[18] mallarınızı [19] meşru olan yerlere harcar.[20] yolda beride kalanlara iyilik ve yardım eder dururdunuz!
Yüce Allah size İslâmiyetle ve gönderdiği peygamberi ile ihsanda bulununca,[21] size İslâmiyeti getirip nasip edince,[22] mallarınızı,[23] hurma vs. türlü bahçelerinizi duvarlarla çevirip; muhtaçların, açların onlardan yemelerini engelliyor,[24] esirgiyor ve saklıyorsunuz!?
Halbuki, onlardan Âdemoğulları yer, size ecir ve sevap yazılır.
Kurtlar kuşlar yer, size ecir ve sevap yazılır!" buyurdu.[25]
Bunun üzerine, Ensardan hemen gidip de bahçelerinin duvarlarından yıkarak[26] birer veya ikişer gedik açmayan,[27] birçok kapılar bırakmayan[28] kimse kalmadı. [29]
[4] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 264.
[5] Hâkim, Müsiedrek, c. 3, s. 385, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 4, s. 133
[6] Hâkim, Müstedrek, c. 4, s. 133, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 99.
[7] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 99.
[8] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s:. 133.
[9] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s:. 133, İbn Esîr, Us:du´l-gâbe, c. 2, s:. 99.
[10] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s:. 133.
[11] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 99.
[12] Hâkim, Müstedrek, c. 4, s. 133.
[13] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 99.
[14] Hâkim, c. 3, s. 133, İbn E ar, Usdu´l-gâbe, t 2, s. 99, Alâüddin Ali, Kenzu´l-ummâl, c. 6, s:. 387.
[15] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s:. 133.
[16] Hâkim, c. 3, s. 133, Alâüddin Ali, Kenzu´l-ummâl, c. 6, s. 387.
[17] Hâkim, c. 3, s. 133, İbn Esîr, c. 2, s. 99, Alâüddin Ali, Kenzu´l-ummâl, c. 6, s. 387.
[18] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe., c. 2, s. 99-100.
[19] Hâkim, c. 4,s:.133, Alâüddin Ali, Kenzu´l-ummâl, c. 6, s:. 387.
[20] Hâkim, c. 4, s:. 133, İbn Esîr, c. 2, s. 100, Alâüddin Ali, Kenzu´l-ummâl, t 6, s. 387.
[21] Hâkim, c. 4, s. 133, Alâüddin Ali, Kenzu´l-ummâl, c. 6, s. 387
[22] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 100.
[23] Hâkim, c. 4, s. 133, İbn Esîr, c. 2, s. 100, Alâüddin Ali, Kenzu´l-ummâl, c. 6, s. 387.
[24] Hâkim, c. 4, s. 133-134.
[25] Hâkim, c. 4, s. 134, İbn Esîr, c. 2, s. 100, Alâüddin Ali, Kenzu´l-ummâl, t 6, s. 387.
[26] Hâkim, c. 4, s. 134, İbn Esîr, c. 2, s. 100.
[27] İbn Esîr, c. 2, s. 100.
[28] Hâkim, c. 4, s. 134.
[29] Hâkim, c. 4, s. 134, İbn Esîr, c. 2, s. 100.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 3/15-16.