sidretül münteha
Wed 29 December 2010, 08:25 pm GMT +0200
KORKU, REKÂİK (KALBİ İNCELTEN ŞEYLER) VE ÖĞÜTLER BAHSİ 2
9713- Yahya bin Saîd radiyallahu anh'dan:
"Meryemoğlu îsa yolda bir domuza rastladı, 'Haydi selâmet içinde geçî'deyince kendisine: 'Sen bunu domuza mı diyorsun?' diye itiraz edilince: 'Ben dilimi kötü söze alıştırmaktan korkuyorum', diye cevap verdi." [Mâlik.)
9714- Âişe radiyallahu anhâ'dan:
"Bir adam içeriye girmek için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den izin istedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem adamı görünce: 'Falan kabilenin kardeşi ya da kabilenin oğlu ne kötüdür!' dedi. Adam içeri girince, ona gayet güzel davrandı, güler yüz gösterdi. Sonra adam çıkıp gidince, merak edip sordum: 'Adam daha girmeden hakkında o sözü söyledin, oturunca da yüzüne güldün, acaba bunun sebebi nedir?' Şöyle buyurdu: 'Ey Âi$e! Sen beni ne zaman terbiye dışı davrandığımı gördün! Allah katında kıyamet gününde en kötü yere sahip olan, şerrinden korkulduğu için insanlar tarafından terkedilen kişidir.'
9715- Diğer rivayette:
"Çirkin ve kaba sözlerinden dolayı (insanların terkettiği)." |Nesâî hariç, altı hadis imamı.|
9716- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kişinin, insanlar helak oldu, dediğini duyarsanız, anlayın ki o şahıs en ziyade helak olanların içindedir."
Müslim, Ebû Dâvud ve Muvattâ. Ebû İs-hâk dedi ki: "Ben Arapça metindeki 'ehleku-hum' sözcüğünü hem üstün, hem de ötüre olarak okunduğunu duydum."
Mâlik, bunu şöyle yorumlamıştır:
"Yani kişi, kendisini insanlardan üstün görerek ve onlan küçümseyerek bu sözü söylerse o, onlardan daha şiddetli şekilde helak olur. Ancak tevazu göstererek kendisinin de onlardan biri olduğunu kabul ederek bunu söyle-mişse bunda bir sakınca yoktur."
9717- Ebû Kilâbe radiyallahu anh'dan: Ebû Mes'ûd, Ebû Abdullah'a; ya da Ebû Abdullah Ebu Mes'ûd'a şöyle dedi:
"Benim hakkımda iddia ettikleri şey hususunda sen Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den ne duydun?" Şöyle dedi: "Senin hakkında şöyle söylediğini duydum:
"Kişinin delilsiz söz söylemesi ne kötüdür." |Ebû Dâvud.l
9718- Muâz radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her kim müslüman kardeşini bir günah yüzünden ayıplarsa, onu kendisi de işleyince-ye kadar ölmez."
Ahmed: "Tevbe ettiği bir günah yüzünden bile olsa." diye ilave etti. |Tirmizi|
9719- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ümmetimin tamamı affedilmiştir, ancak günahlarını ilan edenler müstesna. Kişi geceleyin bir günah isler, Allah onu gizler, fakat sabah olunca kendisi: 'Ben bu gece şöyle şöyle yaptım' der ve böylece Allah'ın gizlediği günahını İlan eder. Böylece o kişi, Rabbinin örtbas ettiği günahını sabah olunca ilan etmiş olur. IBuhârîve Müslim.]
9720- Büreyde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bazı konuşmalar büyüleyicidir. İlimler içinde cahillik olanı vardır. Bazı şiirler hikmet doludur. Kaybolup giden sözler de vardır."
Sa'saa bin Sûhân der ki: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem doğru söylemiştir. Bazı konuşma büyüleyicidir; kimi insan haksız olur; fakat güzel konuşması sayesinde hasmından haklı çıkar ve hak etmediğini elde etmiş olur. Çünkü büyünün manası, insanın gözünde bir şeyi ters çevirmektir. Yoksa gerçekten çevirmek değildir. Görmüyor musun, belagat sahibi bir kimse, bir insanı över de, halkın kalplerini, övdüğü kimseye doğru çevirip kaydırır. Sonra onu zemmeder, bu defa aynı insanların kalbini onun nefretİyle doldurur.
'İlimler içinde cahillik olanı vardır' sözü; kişinin bilmediği şeyde mübalâğa etmesidir. Böylece İlmi cehle döner.
'Bazı şiirler hikmet doludur, sözü ile insanların ibret alıp İstifade ettikleri şiirleri kastetmiştir.
'Kaybolup giden sözler de vardır' sözü ise sözünü dinlemek istemeyen ya da ilgilendirmeyen birine sunman demektir. Zaten Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem insanları bu gibi davranışlardan nehyetmiş ve şöyle buyurmuştur:
'insanlara bilmediklerini anlatmayın!'
'Hikmeti ehli olmayana iletmeyin zira bu durumda hikmete haksızlık etmiş olursunuz. Ehil olandan esirgemeyin bu defa da onlara karsı haksızlık etmiş olursunuz.'
Buna ayrıca o, 'O, domuzların boynuna inciler takmak gibidir' diyerek de bir de örnek verdi. " |Ebû Dâvud]
9721- İyâd bin Himâr radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hutbesinde şöyle demiştir:
'Dikkat edin! Bugün Rabbim bilmediklerinizden bana öğrettiği şeyleri, size bildirmemi emretti:
'Kuluma ihsan ettiğim her şey helâldir. Ben kullarımın hepsini tertemiz yarattım. Sonra şeytanlar gelip dinlerinde onları şaşırttılar; kendilerine helâl ettiğimi şeytan haram gösterdi. Ortada hiçbir delil yokken onların bana ortak koşmalarını emretti.'
Allah yer ehline nazar etti, Arap-Acem Kitab ehlinin dışındakilerin hepsine gazap etti. Buyurdu ki: 'Ben seni ancak imtihan kılmak için gönderdim. Uyurken ve uyanıkken okuyabileceğin ve suyun götürmeyeceği bir Kitabı da sana indirdim.' Ayrıca Allah bana Kureyş'i yakmamı da emretti; ancak ben dedim ki:
'Ey Rabbim o zaman benim başımı koparırlar, onu bir ekmek parçasına çevirirler.'
Allah: 'Seni ülkenden çıkardıkları gibi sen de onları oradan çıkaracaksın. Onlarla savaş ki, sana yardım edelim. İnfak et ki, sana da in-fak edilsin. Sen bir ordu gönder, biz de ilaveten beş misli ordu gönderelim. Sana itaat edenlerle birlikte sana başkaldıranlara karşı savaş!' buyurdu.
Dedi ki: 'Cennet ehli üçtür. Adaletli, sadaka veren ve başarılı olan yönetici, merhametli, yumuşak kalpli her müslümam ve akrabayı gözeten kimse; iffetli olan ve iffetli olmayı seven, çoluk çocuk sahibi.
Cehennem ehli ise beştir: Aklı olmayan, içinizde tâbi olarak bulunup aile ve malları olmayanlar. Tamahı gizli olmayıp en ince meselede bile hıyanet eden kimse, ailen ve ma-lınhakkında sabah aksam sana hile ve ihanet düşünen kişi.' Bu arada yalan, cimrilik ve hayâsızlığı da zikretti." [Müslim]
9722- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İnsanlar, içlerinde işe yarayacak bir tane bile bulunmayan yüz adet deve gibidirler.
[Buhârî, Müslim ve Tirmizî.]
9723- Onun diğer rivayetinde: "İçlerinde kullanışlı iyi bir deveden başka deve bulamazsın" diye geçer.
9724- Ümmü'1-Alâ el-Ensâriyye radiyallahu anhâ'dan, dedi ki:
"(Ensâr arasında) Muhacirler İçin kur'a çekildi. Bize Osman bin Maz'ûn düşmüştü. Onu evimizde misafir ettik. Ölümcül bir hastalığa yakalandı ve bu sebepîe öldü. Yıkanıp elbiseleri ile kefenlendi. Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellem içeriye girdi. (Ölü Osman'a hitaben) dedim ki: 'Ey Ebû's-Sâib! Allah'ın rahmeti senin üzerine olsun! Senin hakkında hüsnü şehadette bulunuyorum ve (biliyorum ki) Allah sana ikram etmiştir.' Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyie buyurdu:
'Allah'ın ona ikram ettiğini sen nerden biliyorsun?"
'Babam anam sana feda olsun, ey Allah'ın Resulü! Allah (buna ikram etmez de) kime ikram edecek?' dedim. Şöyle buyurdu: 'Ona ölüm gelmiştir. Vallahi onun için hayrı umarım. Vallahi ben Allah'ın Resulü olduğum halde bana ne muamele yapılacağını bilmiyorum.' Bunun üzerine: 'Ondan sonra ben asla kimseyi tezkiye etmiyorum.' dedim.
9725- Diğer rivayet:
Dedi ki: "Rüyamda Osman'ın akmakta olan bir pınarını gördüm ve gelip bunu Allah Resûîü sallallahu aleyhi ve sellem'e anlattım. Şöyle buyurdu: 'işte bu (gördüğün) onun amelidir.' [Buhârî.l
9726- Yahya bin Vâkıd radiyallar.u anh'dan: (Allah Resûhi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"180 sene geçtikten sonra, ümmetim de bekârlık ve dağbaşlannda münzevî bir hayat yaşamak helal kılınıp, yaygınlaşacak. |Rezîn.|
9727- İbn abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Çölde yaşayan cefa bulur, av peşine koşan gafil olur. Sultanın kapısına gelen fitneye uğrar."
9728- Diğer rivayet:
"Kul ne kadar sultana yanaşırsa Allah'dan o kadar uzaklaşır." |Sünen ashabı,|
9729- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennem ehlinden olup (dünyada) henüz göremediğim iki sınıf: Ellerinde sığır kuyrukları gibi kamçılar, durmadan İnsanları dövüyorlar. (Diğeri:) Giyinik, çıplak, başları deve hörgücü gibi meylettiren ve meyleden kadınlar sınıfı, işte onlar cennete girmeyecekler ve kokusunu da bulamıyacaklardır. Halbuki onun kokusu şu kadar, şu kadar mesafeden bile koklantp duyulur." [Müsliml
9730- Mutarrif bin Abdillah bin eş-Şihhîr, babasından radiyallahu anh:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Âdemoğlu, yanıbaştnda doksandokuz ölüm (tehlikesi) olduğu halde tasvir edilmiştir. Şayet bu ölüm tehlikelerini atlatırsa ihtiyarlığa düşer ve neticede (yine) ölür." [Tirmizî.l
9731- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hakkında (faydalanmak hususunda) birçok insanın aldandığı iki nimet vardır: Sıhhat ve boş vakit." IBuhârî ile Tirmizî.l
9732- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah'ın öyle kulları vardır ki, insanları simalarından tanırlar."
[Bezzâr ve Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta]
9733- Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de, Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mü' minin ferasetinden sakının. Çünkü o, Allah'ın nuru ile bakar."
9734- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Üç ileri görüşlü (feraset sahibi) kimse vardır: MûsâAleyhisselâm'ın eşi, daha evlenmeden babasına: 'Babacığım bunu işçi tut!' diyerek tavsiye etmiştir.
Yusuf Aleyhisselam'ın dostu, hani hanımına: 'Haydi buna ikram et, belki bize faydası olur ya da onu evlat ediniriz' demişti.
Bir de Ebû Bekr. Onun feraseti, Ömer'i halife yapmak istediği zaman müşahede edilmiştir." ITaberanî, Mu'cemıı'l-Kebîr'de.\
9735- Amr bin el-As radiyallahu anh'dan: Ona denildi ki: "Haydi bize şehirlileri anlat!" Cevap verdi:
"Hicaz ehli fitneyi pek severler, fakat ondan bir türlü kurtulma becerisini gösteremezler. Iraklılara gelince, ilme düşkündürler, fakat ondan uzak dururlar. Şam ehli, Hâlik'a isyan bahasına mahlûka boyun eğmeye can atarlar.
Mısırlılar ise küçükken uyanık ve yiğit, yaşlandıklarında ise ahmak olurlar." [M. el-Kehfr]
9736- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her şeyin bir madeni vardır, takvanın madeni ise ariflerin kalpleridir."
îkisİ de Taberânî, Mu'cemıı'l-Kebîr'e ait zayıf bir senedle.
9737- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve selîem buyurdu:)
"Ölünceye kadar ibadete devam eden kişiye, Allah doksan dokuz sıddtk ecri verir."
|Taberânî, Ufu'remil't-Evsat'fo zayıf bir senedle.l
9738- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Gençlerinizin en iyileri kendilerini orta yaşlılara benzetenler, orta yaşlılarınızın en kötüleri ise kendilerini gençlere benzetenlerdir,"
|Taberânî, Mu'renin'I-Evsut'la ve Bezzâr zayıf bir
,senedle.|
9739- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mü'min ülfet eden ve kendisine ülfet edilen kişidir. Ülfet etmiyen ve kendisine ülfet edilmeyen kimsede ise hayır yoktur."
[Ahmed ve M. rl-Kebfr.\
9740- Ümmü Seleme radiyallahu an-hâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Şu üç şeyden biri kendinde olmayan kimsenin amelinin bir değeri yoktur:
Kendisini ilanımdan uzaklaştıracak takva, sefihin kendisinden uzak durmasını sağlayacak hilm, insanlar İçinde rahatlıkla yaşayabilecek ahlâk." (Taberünî, M. el-Kebfr'de leyyiıı bîr senedle.l
9741- Ebû Mâlik el-Eş'arî radiyallahu anh'dan:
Dedim ki:
"Ey Allah'ın Resulü! İyiliğin tamamı nedir?" Şöyle buyurdu:
"Gizli hallerinde bile aşikâr halinde yaptığın ameli yapman." ITaberânî,
9742- İmrân bin Husayn radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Parmaklarla gösterilmek, günah olarak kişiye yeter."
"İyi olsada mı?" diye sorduklarında: "Allah'ın esirgedikleri hariç, iyi olsa da. Eğer kötü olursa zaten kendisi için bu hal kötüdür" buyurdu.
[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebir'de zayıf bir isnadla.)
9743- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Bir adam dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! İnsanların en yiğidi, en azimlisi kimdir?'.' Şöyle buyurdu:
"Ölümü en çok hatırlayanlar ve ona en çok hazırlananlar. İşte onlar dünyada şeref, âhiret-te de Allah'ın lütuf ve affını elde etmiş seçkin insanlardır."
[Taberânî, Mu'cemu's-Sağir'de.]
9144- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hüzünlü olmalısınız, çünkü hüzün kalbin anahtarıdır."
"Ey Allah'ın Resulü! Hüzün nasıl olur?" diye sorulduğunda şöyle cevap verdi: "Kendinizi açlığa alıştırın ve susuz kalmayı öğrenin!" |Taberânî, Mu'cemu'l-Kebir'de.]
9745- el-Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah korkusundan kulun deri ürperdiği zaman, eski ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi günahları dökülür."
|Bezzâr. İsnadında el-Abbâs'ın kızı Ümmü gülsûm mevcuttur.]
9713- Mâlik (Muvattâ, kelâm 4, s. 985) bunu an Yahyâ b. Saîd senedi ile tahrîc etti.
9714-9715- Bu hadisi Buhârî (edeb 38/4, VII, 81; 48, VII, 86; 82, VII, 102), Müslim (birr 73, s. 2002-3), Ebû Dâvud (4791), Tirmizî (1996) ve Mâlik (hüsnu'l-huluk 4, s. 903), Muh. b. el-Münkedir an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
9716- Bu hadisi Mâlik (kelâm 2, s. 984), Müslim (birr 139, s. 2024-5) ve Ebû Dâvud (4983), Süheyl b. e. Sâlih an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
9717- Bu hadisi Ebû Dâvud (4972), İbn e. Şeybe an Vekî' ani'l-Evzâî an Yahyâ an Ebî Kılâbe senedi ile tahrîc etti.
9718- Bu hadisi Tirmizî (2505), Ah. b. Menî' an Muh. b. el-Hasan b. e. Yezîd an Sevr b. Yezîd an Hâlid b. Ma'dân an Muâz senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi, ayrıca Muâz ile Hâlid arasında kopukluk olduğunu söyledi.
9719- Bu hadisi Buhârî (edeb 60/1, VII, 89) ve Müslim (zühd 52, s. 2291), İbn ahî'z-Zührî an ammihî an Sâlim b. Abdillah an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
9720- Bu hadisi Ebû Dâvud (5012), Muh. b. Yahyâ b. Fâris an Saîd b. Muh. an Ebî Tümeyle an Ebî Ca'fer an-Nahvî an Sahr b. Abdillah b. Büreyde an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc etti.
9721- Bu hadisi Müslim (zühd 63-4, s. 2197-8), Katâde an Mutarrif b. Abdillah b. eş-Şıhhîr an İyâd b. Hımâr asl-ı senedi ile tahrîc etti.
9722-9723- Bu hadisi Buhârî (rikâk 35/4, VII, 189), Müslim (fad. sahâbe 232, s. 1973) ve Tirmizî (2872), Ma'mer ani'z-Zührî an Sâlim an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
9724-9725- Bu hadisi Buhârî (cenâiz 3/2, III, 71; şehâdât 30/2, III, 164; menâkıbu'l-Ensâr 46/6, IV, 265; ta'bîr 13/1, VIII, 73-4; 27, VIII, 77), ez-Zührî an Hârice b. Zeyd b. Sâbit an Ümmi'l-Alâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
9727-9728- Bu hadisi Ebû Dâvud (2859), Tirmizî (2256) ve Nesâî (sayd 24, VII, 195-6), es-Sevrî an Ebî Mûsâ an Vehb b. Münebbih an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
9729- Bu hadisi Müslim (cennet 52, s. 2192), Züheyr b. Harb an Cerîr an Süheyl an ebîhî Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.
9730- Bu hadisi Tirmizî (2150), Muh. b. Firâs an Ebî Kuteybe an Ebî'l-Avvâm an Katâde an Mutarrif b. Abdillah b. eş-Şıhhîr an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.
9731- Bu hadisi Buhârî (rikâk 1, VII, 169-70) ve Tirmizî (2304), Abdullah b. Saîd b. e. Hind an ebîhî an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
9732- Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma‘ î, 268).
9733- Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma‘ î, 268).
9734- Taberânî bunu iki tarikten rivayet etmiştir ki, bunlardan Muh. b. Kesîr el-Abdî adlı ihtilâflı râvinin bulunduğu isnâdının râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ î, 268).
9735- Râvilerinden Ebû Umeyye b. Ya'lâ oldukça zayıftır (Mecma‘ î, 268).
9736- Râvilerinden Muh. b. Recâ' zayıftır (Mecma‘ î, 268).
9737- Râvilerinden Muh. b. Atiyye es-Saffâr oldukça zayıftır (Mecma‘ î, 270).
9738- Râvilerinden el-Hasan b. e. Ca'fer zayıftır (Mecma‘ î, 271).
9739- Bu hadisi Ahmed (V, 335), Alî b. Bahr an ësâ b. Yûnus an Mus'ab b. Sâbit an Ebî Hâzım an Sehl senedi ile tahrîc etti.
Heysemî, isnâdı hakkında "ceyyid" hükmü verdi (Mecma‘ î, 273).
9740- Râvilerinden Abdullah b. Müslim b. Hürmüz hakkında Ebû Hâtim: "Hadisi yazılabilir, ancak kavî değildir" demiştir. Diğer râvileri ise güvenilir kimselerdir (Mecma‘ î, 290).
9741- Râvilerinden Abdurrahman b. Ziyâd b. En'am zayıftır. İhtilâflı bir başka dışında kalan râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ î, 290).
9742- Râvilerinden Kesîr b. Murre zayıftır (Mecma‘ î, 309).
9743- Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma‘ î, 309).
9744- Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma‘ î, 310).
9745- Heysemî, adı geçen râviyi tanımadığını, diğer râvilerinin ise güvenilir kimseler olduğunu söylemiştir (Mecma‘ î, 310).