sumeyye
Tue 17 July 2012, 10:50 am GMT +0200
IV — Konut Kredisi:
Yukarıda inan ve mudârabe ortaklıklarını açıklarken de belirttiğimiz gibi, iki ve daha çok kimse, sermayelerini birleştirmek suretiyle ortak işler yapabilir, tesis ve işletmeler kurabilir. Hz. Ömer'in iki oğlu Abdullah ve Ubeydullah'ın zekât fonundan aldıkları ve elde edilen kârı devletle paylaştıkları [298] düşünülürse, ortaklardan birisinin devlet olması da mümkündür.
Birisi arsa sahibi olan iki kişi, aralarında anlaşarak ev yapmak isteseler, arsa bedeli 1 milyon olsa, ev yapıldığı zaman toplam 6 milyon nakit para harcanmış bulunsa, bu paranın 2 milyon 500 bin lirasını arsa sahibi, 3 milyon 500 bin lirasını da diğer ortak ödese, ev aralarında yarı yarıya ortak olur. Ev tamamlandığı zaman rayiç bedeli 12 milyon olsa, bir ortak kendi hissesini 6 miyona diğer ortağına satabilir. Burada ödediği paradan fazla olan 2 milyon 500 bin liranın meşru kâr olduğunda Şüphe yoktur. Ortağına kolaylık göstererek vadeli de satabilir. Bu takdirde kâr oranının daha yüksek tutulması mümkündür.
Günümüzde 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu 3. maddesine göre verilen ferdî veya toplu konut kredilerini, faizli muamele olmaktan çıkararak ortaklık çerçevesinde değerlendirmek mümkündür. Ancak bunun için, bina tamamlandığı zaman, tarafların nakit katkısına göre, ortak mülke, eksperlerce değer bîçilmeli ve devlet kendi .hissesini diğer ortağa, vadeli olarak satış yapmalıdır. Gerçekte vakıa buna benzer şekilde yürümektedir. Kredi nakît para olarak alınmakla birlikte, başka işe kullanılamamakta, para mala bağlanmaktadır. Kredi alan, borç bitinceye kadar dairesini satamamaktadır. [299]
[299] Dr. Hamdi Döndüren, Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar, İklim Yayınları: 129-130.