- Konukluk Ve Benzerlerine İkramda Bulunmak

Adsense kodları


Konukluk Ve Benzerlerine İkramda Bulunmak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Mon 21 November 2011, 01:12 am GMT +0200
3- Konukluk Ve Benzerlerine İkramda Bulunmak


1572- Ebu Şureyh el-Adevî (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Peygamber (s.a.v.) konuşurken kulaklarım duydu ve gözlerim gördü. Peygam­ber (s.a.v.):

“Kim Allah'a ve ahirct gününe iman ediyorsa, misafirine, hediyesini ik­ram etsin”' buyurdu. Sahabiler:

“Ey Allah'ın resulü! Misafirin hediyesi nedir?” diye sordular. Peygamber (s.a.v.):

“Misafirin bu ziyaretine karşıhk dünyada hak ettiği hediyesi, ev sahibinin hediyeleriyle geçen bir günü ve gecesîdir. Misafirlik, üç gündür. Bundan faz­lası ise misafire bir sadakadır.

Yine kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa, ya hayr söylesin ya­da sussun!” buyurdu.[916]

Açıklama:

Misafirin ağırlanma müddetiyle ilgili bu hadis üç şekilde tefsir edilmiştir.

1- Misafire bir gün bir ece özel olarak hazırlanan yemekler sunmak suretiyle ikramda bulunulmalı. İşte hadisin metininde geçen caize hediyeden maksat, budur. Eğer bu caize, misafire sunulmazsa ona ikram etmiş olunmaz.

Fakat misafire hergünkü yenilen mutad yemeklerden yedirilmeli. O zaman evde üç gün misafir edilir. Onu bu şekilde üç gün misafir etmekle misafire ikram etme görevini yerine getirilmiş olunur.

2- Misafire üç gün üç gece misafir ettikten sonra ona yolculuğunda bîr gün bir gece ye­tecek şekilde özel bir yemek hazırlayıp azığına konulmalı. İşte onun caizesi budur. Bu yapıl­madığı takdirde misafire İkram edilmiş olunmaz.

3- Ev sahibi olarak bir gün bir gece misafirle çok yakından iigilenilmeli. Ona özel hazır­lanmış yemekler sunmakla ve sohbetinde bulunmakla ağırlanmaya çalışılmalı. İşte onun caizesi budur.

Bundan sonraki iki gün içinde ise onun için mükellef sofralar sunulmaya gerek yoktur. Mutad yemekler sunmakla yetinilebilir. Misafire karşı görev bu şekilde yerine getirilmiş olu­nur. Bu, İmam Mâlik'in görüşüdür.

1573- Ukbe b. Âmir (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Resulullah (s.a.v.)'e:

“Ey Allah'ın resulü! Doğrusu sen, bizi (seriyye halinde gazaya) gönderi­yorsun. Biz de (bazen) bir kavme misafir oluyoruz. Fakat onlar bize ikramda bulunmuyorlar. Bu konuda ne buyurursunuz?” dedik. Resulullah (s.a.v.), bize:

“Siz bir kavme misafir olur da sizin için misafire yaraşan şeyleri göste-rirlerse kabul  edin!   Eğer  misafirperverlik yapmazlarsa  o zaman  onlardan kendilerine yaraşan misafir hakkını alın!” buyurdu. [917]

Açıklama:

Bu hadise göre; ev sahibi, misafirine karşı lâzım gelen vazifesini yerine getirmezse misa­fir bu hakkını kerhen ve cebren alır demek olur.

Bunun vacip olduğunu ileri süren alimler, bu konuda çeşitli hadislere dayanmışlardır.

Bazı alimler de hadisin ifâde ettiği cebri hakkı, toplumsal düzene uygun bulmayarak bu hakkın ve misafirin cebren alma salâhiyetinin, son derece açlık hâli olması halinde geçerli olduğunu söylemişlerdir. Bu suretle misafir hakkını esirgeyen ev sahibinden bunu almak hakkını yalnız açlık halinde bulunan kimseye tahsis etmişlerdir. Su içme hakkı da böyle bîr hak kabul edilmiştir.

Bazı âlimler de misafir hakkının cebren alınması sadaka âmillerine mahsûs idi de­mişlerdir.

Bazıları da bu mecburiyet zımmîlere özgüdür. müslüman askerleri bunların köylerine uğradıkça bu askerleri konuklamaları bu hususta akdedilmiş bir anlaşmaya dayalı idi demişlerdir.


[916] Buhârî, Edeb 31, 85; Ebu Dâvud, Et'ime 5, 3748; Tirmizî, Birr 43, 1967, 1968; Nesâî, Simenü'l-Kübrâ, 3/430, 5846; İbn Mâce, Edeb 5, 3675; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6/385.

[917] Buhari, Mezâlim 18, Edeb 85; Ebu Dâvud, Et'ime 5, 3752; Tirmizî, Siyer 32, 1589; İbn Mâce, Edeb 5, 3676; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/149.