hafiza aise
Tue 22 March 2011, 01:04 pm GMT +0200
3. Kocası Ölen Kadının Yas Tutması
177. Zeyneb bint. Ebi Seleme'den rivayet edilmiştir: Humeyd b. Nâfi1 der ki:
"Zeyneb, şu üç hadisi (bana) haber vermiştir;
1. Zeyneb der ki: Babası Ebu Süfyân ibn Harb öldüğü zaman Pey-gamber'in hanımı Ümmü Habîbe'nin yanına girmiştim. Derken Ümmü Habî-be, içerisinde "Halûk [770] ve "Sufre" denen (sarı renkte güzel) bir koku yada (içerisinde) başka bir koku bulunan (kutuyu) istedi. Bu boyayı, cariyeye sürdü, sonra da yanaklarına sürdü. Sonra da:
Vallahi, benim (süslenmek için) kokuya hiç ihtiyacım yok. Fakat ben, Resulullah (s.a.v)'i minber üzerinde:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, (kocasından başka) bir ölü için (üç gün ve) üç geceden fazla yas tutması helal değildir. Yalnız kadının, kocasının ölümü üzerine dört ay on gün yas tutması müstesna!" derken işittim.
2. Zeyneb der ki: Sonra (bir kere de,) erkek kardeşi öldüğü zaman Zeyneb bint. Cahş'm yanına girmiştim. O da, bir koku isteyip ondan kendisine sürdü. Sonra da:
Dikkat edin! Vallahi, benim koku (sürünme)ye hiçbir ihtiyacım yoktur. Fakat ben, Resulullah (s.a.v)'i minber üzerinde:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, (kocasından başka bir) ölü için üç gün ve (üç) geceden fazla yas tutması helal değildir. Yalnız kadının, kocasının ölümü üzerine dört ay on gün yas tutması müstesna!" derken işittim.
3. Zeyneb der ki: Annem Ümmü Seleme'yi Şöyle derken işittim: Bir kadın, Resulullah (s.a.v)'e gelip:
Ey Allah'ın resulü! Kızımın kocası öldü. Kendisinin de gözü ağrıyor. Bu durumda kızımın gözlerine sürme çekebilir miyim?' diye sordu. Resulullah (s.a.v): Hayır!' buyurdu.
Kadın, iki yada üç defa bu isteğini tekrarladı. Resulullah (s.a.v), bunların hepsinde de: 'Hayır!' diyordu. Sonra Resulullah (s.a.v):
Kocası ölen kadının iddeti, dört ay on gündür. Halbuki sizden birisi cahiliye döneminde (bir yıl beklerdi de) (deve) tezeğini yılın sonunda atardı' (ve böylece yastan çıkardı)" buyurdu.
(Bu hadisi, Zeyneb'den nakleden) Humeyd der ki: Zeyneb'e:
Bu, "(Deve) tezeğini yılın sonunda atardı" sözünden maksat nedir?' diye sordum. Zeyneb:
Cahiliyye döneminde kadın, kocası öldüğü zaman, küçük bir eve girer, en kötü elbiselerini giyer, bir yıl geçinceye kadar, koku ve hiçbir şey sürünmezdi. (Böyle ağır bir hapis hayatını tamamladıktan) sonra kadının yanına eşek yada koyun yada kuş türünden bir hayvan getirilirdi. Kadın (efsunlanır gibi kendisine getirilen) o hayvanı, vücuduna sürterdi. Kadının (böyle vücudunu sürte sürte ezdiği) hayvan genellikle ölürdü.
Sonra kadın, (o çirkin yerden) dışarıya çıkardı. Bu defa kadının eline, bir (deve) tezeği verilirdi. Kadın, onu (fırlatıp) atardı. (Bu törenden) sonra artık kadın, istediği kokuyu (sürünür) ve diğer (şeyleri) yapardı' diye cevap verdi.
İmam Mâlik'e: "Tataddu bihi" ne demektir?' diye soruldu. İmam Malik:
Kadın, (kendisine getirilen) o hayvanı vücuduna sürterdi' demektir, diye cevap verdi. [771]
Konu ile ilgili bir rivayette, Zeyneb şöyle der:
Ümmü Habîbe'nin bir yakını ölmüştü. Bunun üzerine Ümmü Habîbe, (içerisinde) "sufre" (denen sarı renkte) bir koku istedi. Sonra da onu kollarına sürdü. [772] Sonra da;
Ben, bunu ancak, Resulullah (s.a.v)'i:
Allah'a ve alı i ret gününe iman eden bir kadının, (kocasından başka bir ölü için) üç (gün ve üç gece)den fazla yas tutması helal değildir. Yalnız kadının, kocasının ölümü üzerine dört ay on gün yas tutması müstesna! [773] derken işittiğim için yapıyorum' dedi,
Zeyneb, bu hadisi; annesi ile Peygamber (s.a.v)'in hanımı Zeyneb'den yada Peygamber (s.a.v)'in hanımlanndan birinden naklen rivayet etmiştir.[774]
Bu hadisfin bu şekildeki memin)i; Buhârî, Müslim, Ebu Dâvud ile Nesâî rivayet etmiştir.
Yine Buhârî ile Müslim, bu hadisi, Humeyd b. Nâfi'den, o da Zeyneb yoluyla Zeyneb'in annesi Ümmü Seleme'den naklen şöyle rivayet ermiştir:
Bir kadının kocası ölmüştü. (Kadının yakınları,) bu kadının gözlerinin (ağrımasından) endişe ettiler. Resulullah (s.a.v)'e gelip kadının gözlerine sürme çekme hususunda ondan izin istediler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):
Gözüne sürme çekme! Sizden birisi, (cahiliye döneminde, kocası Öldüğünde) en kötü elbiseler içerisinde yada evinin en kötü yerinde (bir yıl) beklerdi. Bir yıl dolup (oradan) bir köpek geçtiğinde (bir hayvan) tezeği at (m ak suretiyle iddet döneminden çık)ardı. Dört ay on gün geçinceye kadar (sakın gözüne sürme çekmesin) buyurdu.[775]
Buhârî, bu hadise şu ilaveyi yapmıştır:
Humeyd der ki: Zeyneb bint. Ümmü Seleme'nin, Ümmü Habîbe'den naklen şöyle haber verdiğini işittim:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden Müslüman bîr kadının, (kocasından başka bir ölü için) üç gün (ve üç gece)den fazla yas tutması helal değildir. Yalnız kadının, kocasının ölümü üzerine dört ay on gün yas tutması müstesna! [776]
Yine Buhârî ile Müslim'in bir rivayetinde, Zeyneb şöyle der:
Ümmü Habîbe, babasının ölüm haberi gelince, (yas tutmasının üçüncü gününde) bir koku istedi. Bu kokuyu, kollarına sürdü. Sonra da:
Benim güzel (koku sürünmeye) ihtiyacım yok. Fakat ben, Resulullah (s.a.v)'i:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, (kocasından başka) bir ölü için üç (gün ve üç gece) den fazla yas tutması helal değildir. Yalnız kadının, kocasının ölümü üzerine dört ay on gün yas tutması müstesna!1 derken işittim. [777]
Yine Buhârî ile Müslim'in konu ile ilgili başka bir rivayeti şu şekildedir:
Şam'dan Ebu Süfyân'ın ölüm haberi Medine'ye geldiğinin üçüncü günü (Ebu Süfyân'ın kızı olan) Ümmü Habîbe sufre" (denen san renkte bir koku) istedi. Bu kokuyu, yanaklarına ve kollarına sürdü. Sonra da:
Doğrusu ben, bu kokuyu (sürünmeye) muhtaç değilim. Fakat ben, Peygamber (s.a.v)'i:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, (kocasından başka) bir ölü için üç (gün ve üç gece)den fazla yas tutması helal değildir. Yalnız kadının, kocasının Ölümü üzerine dört ay on gün yas tutması müstesna!' derken işittim. [778]
Tirmizî ise, ilk (baştaki) rivayeti; yılın sonunda" ifadesine kadar nakletmiş, fakat Humeyd'in "(Deve) tezeğini atma" ile ilgili Zeyneb'e sorduğu soruya yer vermemiştir. [779]
Nesâî ise sadece Ümmü Habîbe hadisi ile Ümmü Seleme hadisini [780] rivayet etmiş, fakat konu ile ilgili olaya yer vermemiştir.
Yine Nesâî, Buhârî ile Müslim'in Ümmü Seleme'den naklettikleri rivayeti de nakletmiştir. [781]
Yine Nesâî'nİn konu ile ilgili bir başka rivayeti şu şekildedir:
Bir kadın, kocasının ölümü üzerine ölüm iddeti esnasında sürme çekip çekemeyeceğini, Ümmü Seleme ile Ümmü Habîbe'ye sormuştu. Bunun üzerine (Ümmü Seleme yada Ümmü Habîbe):
Peygamber (s.a.v)'e bir kadın gelip bu hususu ona sormuştu. Peygamber fs.a.v):
Sizden birisi, cahiliye döneminde, kocası öldüğünde bir yıl (evinde) kalır, sonra arkasına (deve) tezeğini arkasına doğru atıp (böylece) yastan çıkardı. (Artık kadın için) iddet süresi, sadece dört ay on gündür. (İddet) süresi geçinceye kadar (sakın gözüne sürme çekmesin)!1 buyurdu. [782]
Yine Nesâî'nin konu ile ilgili Ümmü Seleme'den naklen yaptığı bir diğer rivayeti ise şu şekildedir:
Kureyş'ten bir kadın, Resulullah (s.a.v)'e gelip ona:
Ey Allah'ın resulü! Kızımın gözü ağrıyor. (Gözüne) sürme çekebilir miyim?' dedi. Çünkü kızının kocası ölmüştü. Resulullah (s.a.v):
(Ölüm iddeti olarak,) dört ay on gün bekleyecek!' buyurdu. Daha sonra kadın:
Gözlerinin bozulmasından korkuyorum' dedi. Resulullah (s.a.v):
Hayır! Dört ay on gün (bekledikten sonra sürme çekebilir). Çünkü sizden birisi, cahiliye döneminde, kocasının (ölümü üzerine) bir yıl yas tutardı. Bir yılın sonunda (deve) tezeğini (arkasına doğru) atıp (böylece) yastan çıkardı. [783]
Yine Nesâî'nin, Ümmü Seleme'den, buna benzer başka kısa rivayetleri de nakletmiştir.[784]
[770] Halûk: Karışık maddelerden yapılan sarı renkli bir tür esanstır, (ç)
[771] Buhârî, Talâk 46, 47; Müslim, Talâk 58 (1486-1489), 59 (1486, 1487/1488), 60 (1488), 61 (1486/1488), 62 (1486); Ebu Dâvud, Talâk 41-43 (2299); Tirmizî, Talâk 18 (1195, 1196, 1197); Nesâî, Talâk 63, 67; İbn Mâce, Talâk 34 (2084); Ahmed b. Hanbel, 6/324, 325
[772] Ümmü Habîbe, İstediği kokuyu ellerine sürmüş, çok olduğunu görünce bir kısmını yanındaki cariyeye/kız çocuğuna sürmüş, kalanını da yine kendisi sürünmüştür. Bu kokuyu sevdiği için değil, matemli görünmemek İçin yapmıştır. Çünkü bir kadının, kocası dışında annesi, babası yada çocuğu için yas tutacağı müddet, sadece üç gündür. Bu üç günden fazla yas tutamaz. Kocası için İse, dört ay on gün yas tutar, (ç)
[773] İhdad: Nikâh nimeti elden gitmekle kadının başına gelen musibete üzüldüğünü ifade için iddeti süresince zineti, kokuyu terk etmesidir. Yas halinde iken kadın; koku sürünemez. Sürme çekinemez. Kına yakınamaz, Usfur ve safran gibi kokulu şeylerle boyanmış elbise giyemez. Bunlara ancak özür halinde ruhsat verilir.
Yas tutma; bir ibadet olduğu için akıl-balig ve Müslüman olmayan kadınlara vacip değildir, (ç)
[774] Müslim, Talâk 59 (1486)
[775] Buhârî, Talâk 47; Müslim, Talâk 60 (1488)
[776] Buhârî, Talâk 47
[777] Buhârî, Talâk 50; Müslim, Talâk 62 (1486)
[778] Buhârî, Cenâiz 31; Müslim, Talâk 62 (1486)
[779] Tirmizî, Talâk 18 (1195)
[780] Nesâî, Talâk 67
[781] Nesâî, Talâk 63
[782] Nesâî, Taiâk 67
[783] Nesâî, Talâk 67
[784] Nesâî, Talâk 67
177. Zeyneb bint. Ebi Seleme'den rivayet edilmiştir: Humeyd b. Nâfi1 der ki:
"Zeyneb, şu üç hadisi (bana) haber vermiştir;
1. Zeyneb der ki: Babası Ebu Süfyân ibn Harb öldüğü zaman Pey-gamber'in hanımı Ümmü Habîbe'nin yanına girmiştim. Derken Ümmü Habî-be, içerisinde "Halûk [770] ve "Sufre" denen (sarı renkte güzel) bir koku yada (içerisinde) başka bir koku bulunan (kutuyu) istedi. Bu boyayı, cariyeye sürdü, sonra da yanaklarına sürdü. Sonra da:
Vallahi, benim (süslenmek için) kokuya hiç ihtiyacım yok. Fakat ben, Resulullah (s.a.v)'i minber üzerinde:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, (kocasından başka) bir ölü için (üç gün ve) üç geceden fazla yas tutması helal değildir. Yalnız kadının, kocasının ölümü üzerine dört ay on gün yas tutması müstesna!" derken işittim.
2. Zeyneb der ki: Sonra (bir kere de,) erkek kardeşi öldüğü zaman Zeyneb bint. Cahş'm yanına girmiştim. O da, bir koku isteyip ondan kendisine sürdü. Sonra da:
Dikkat edin! Vallahi, benim koku (sürünme)ye hiçbir ihtiyacım yoktur. Fakat ben, Resulullah (s.a.v)'i minber üzerinde:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, (kocasından başka bir) ölü için üç gün ve (üç) geceden fazla yas tutması helal değildir. Yalnız kadının, kocasının ölümü üzerine dört ay on gün yas tutması müstesna!" derken işittim.
3. Zeyneb der ki: Annem Ümmü Seleme'yi Şöyle derken işittim: Bir kadın, Resulullah (s.a.v)'e gelip:
Ey Allah'ın resulü! Kızımın kocası öldü. Kendisinin de gözü ağrıyor. Bu durumda kızımın gözlerine sürme çekebilir miyim?' diye sordu. Resulullah (s.a.v): Hayır!' buyurdu.
Kadın, iki yada üç defa bu isteğini tekrarladı. Resulullah (s.a.v), bunların hepsinde de: 'Hayır!' diyordu. Sonra Resulullah (s.a.v):
Kocası ölen kadının iddeti, dört ay on gündür. Halbuki sizden birisi cahiliye döneminde (bir yıl beklerdi de) (deve) tezeğini yılın sonunda atardı' (ve böylece yastan çıkardı)" buyurdu.
(Bu hadisi, Zeyneb'den nakleden) Humeyd der ki: Zeyneb'e:
Bu, "(Deve) tezeğini yılın sonunda atardı" sözünden maksat nedir?' diye sordum. Zeyneb:
Cahiliyye döneminde kadın, kocası öldüğü zaman, küçük bir eve girer, en kötü elbiselerini giyer, bir yıl geçinceye kadar, koku ve hiçbir şey sürünmezdi. (Böyle ağır bir hapis hayatını tamamladıktan) sonra kadının yanına eşek yada koyun yada kuş türünden bir hayvan getirilirdi. Kadın (efsunlanır gibi kendisine getirilen) o hayvanı, vücuduna sürterdi. Kadının (böyle vücudunu sürte sürte ezdiği) hayvan genellikle ölürdü.
Sonra kadın, (o çirkin yerden) dışarıya çıkardı. Bu defa kadının eline, bir (deve) tezeği verilirdi. Kadın, onu (fırlatıp) atardı. (Bu törenden) sonra artık kadın, istediği kokuyu (sürünür) ve diğer (şeyleri) yapardı' diye cevap verdi.
İmam Mâlik'e: "Tataddu bihi" ne demektir?' diye soruldu. İmam Malik:
Kadın, (kendisine getirilen) o hayvanı vücuduna sürterdi' demektir, diye cevap verdi. [771]
Konu ile ilgili bir rivayette, Zeyneb şöyle der:
Ümmü Habîbe'nin bir yakını ölmüştü. Bunun üzerine Ümmü Habîbe, (içerisinde) "sufre" (denen sarı renkte) bir koku istedi. Sonra da onu kollarına sürdü. [772] Sonra da;
Ben, bunu ancak, Resulullah (s.a.v)'i:
Allah'a ve alı i ret gününe iman eden bir kadının, (kocasından başka bir ölü için) üç (gün ve üç gece)den fazla yas tutması helal değildir. Yalnız kadının, kocasının ölümü üzerine dört ay on gün yas tutması müstesna! [773] derken işittiğim için yapıyorum' dedi,
Zeyneb, bu hadisi; annesi ile Peygamber (s.a.v)'in hanımı Zeyneb'den yada Peygamber (s.a.v)'in hanımlanndan birinden naklen rivayet etmiştir.[774]
Bu hadisfin bu şekildeki memin)i; Buhârî, Müslim, Ebu Dâvud ile Nesâî rivayet etmiştir.
Yine Buhârî ile Müslim, bu hadisi, Humeyd b. Nâfi'den, o da Zeyneb yoluyla Zeyneb'in annesi Ümmü Seleme'den naklen şöyle rivayet ermiştir:
Bir kadının kocası ölmüştü. (Kadının yakınları,) bu kadının gözlerinin (ağrımasından) endişe ettiler. Resulullah (s.a.v)'e gelip kadının gözlerine sürme çekme hususunda ondan izin istediler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):
Gözüne sürme çekme! Sizden birisi, (cahiliye döneminde, kocası Öldüğünde) en kötü elbiseler içerisinde yada evinin en kötü yerinde (bir yıl) beklerdi. Bir yıl dolup (oradan) bir köpek geçtiğinde (bir hayvan) tezeği at (m ak suretiyle iddet döneminden çık)ardı. Dört ay on gün geçinceye kadar (sakın gözüne sürme çekmesin) buyurdu.[775]
Buhârî, bu hadise şu ilaveyi yapmıştır:
Humeyd der ki: Zeyneb bint. Ümmü Seleme'nin, Ümmü Habîbe'den naklen şöyle haber verdiğini işittim:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden Müslüman bîr kadının, (kocasından başka bir ölü için) üç gün (ve üç gece)den fazla yas tutması helal değildir. Yalnız kadının, kocasının ölümü üzerine dört ay on gün yas tutması müstesna! [776]
Yine Buhârî ile Müslim'in bir rivayetinde, Zeyneb şöyle der:
Ümmü Habîbe, babasının ölüm haberi gelince, (yas tutmasının üçüncü gününde) bir koku istedi. Bu kokuyu, kollarına sürdü. Sonra da:
Benim güzel (koku sürünmeye) ihtiyacım yok. Fakat ben, Resulullah (s.a.v)'i:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, (kocasından başka) bir ölü için üç (gün ve üç gece) den fazla yas tutması helal değildir. Yalnız kadının, kocasının ölümü üzerine dört ay on gün yas tutması müstesna!1 derken işittim. [777]
Yine Buhârî ile Müslim'in konu ile ilgili başka bir rivayeti şu şekildedir:
Şam'dan Ebu Süfyân'ın ölüm haberi Medine'ye geldiğinin üçüncü günü (Ebu Süfyân'ın kızı olan) Ümmü Habîbe sufre" (denen san renkte bir koku) istedi. Bu kokuyu, yanaklarına ve kollarına sürdü. Sonra da:
Doğrusu ben, bu kokuyu (sürünmeye) muhtaç değilim. Fakat ben, Peygamber (s.a.v)'i:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, (kocasından başka) bir ölü için üç (gün ve üç gece)den fazla yas tutması helal değildir. Yalnız kadının, kocasının Ölümü üzerine dört ay on gün yas tutması müstesna!' derken işittim. [778]
Tirmizî ise, ilk (baştaki) rivayeti; yılın sonunda" ifadesine kadar nakletmiş, fakat Humeyd'in "(Deve) tezeğini atma" ile ilgili Zeyneb'e sorduğu soruya yer vermemiştir. [779]
Nesâî ise sadece Ümmü Habîbe hadisi ile Ümmü Seleme hadisini [780] rivayet etmiş, fakat konu ile ilgili olaya yer vermemiştir.
Yine Nesâî, Buhârî ile Müslim'in Ümmü Seleme'den naklettikleri rivayeti de nakletmiştir. [781]
Yine Nesâî'nİn konu ile ilgili bir başka rivayeti şu şekildedir:
Bir kadın, kocasının ölümü üzerine ölüm iddeti esnasında sürme çekip çekemeyeceğini, Ümmü Seleme ile Ümmü Habîbe'ye sormuştu. Bunun üzerine (Ümmü Seleme yada Ümmü Habîbe):
Peygamber (s.a.v)'e bir kadın gelip bu hususu ona sormuştu. Peygamber fs.a.v):
Sizden birisi, cahiliye döneminde, kocası öldüğünde bir yıl (evinde) kalır, sonra arkasına (deve) tezeğini arkasına doğru atıp (böylece) yastan çıkardı. (Artık kadın için) iddet süresi, sadece dört ay on gündür. (İddet) süresi geçinceye kadar (sakın gözüne sürme çekmesin)!1 buyurdu. [782]
Yine Nesâî'nin konu ile ilgili Ümmü Seleme'den naklen yaptığı bir diğer rivayeti ise şu şekildedir:
Kureyş'ten bir kadın, Resulullah (s.a.v)'e gelip ona:
Ey Allah'ın resulü! Kızımın gözü ağrıyor. (Gözüne) sürme çekebilir miyim?' dedi. Çünkü kızının kocası ölmüştü. Resulullah (s.a.v):
(Ölüm iddeti olarak,) dört ay on gün bekleyecek!' buyurdu. Daha sonra kadın:
Gözlerinin bozulmasından korkuyorum' dedi. Resulullah (s.a.v):
Hayır! Dört ay on gün (bekledikten sonra sürme çekebilir). Çünkü sizden birisi, cahiliye döneminde, kocasının (ölümü üzerine) bir yıl yas tutardı. Bir yılın sonunda (deve) tezeğini (arkasına doğru) atıp (böylece) yastan çıkardı. [783]
Yine Nesâî'nin, Ümmü Seleme'den, buna benzer başka kısa rivayetleri de nakletmiştir.[784]
[770] Halûk: Karışık maddelerden yapılan sarı renkli bir tür esanstır, (ç)
[771] Buhârî, Talâk 46, 47; Müslim, Talâk 58 (1486-1489), 59 (1486, 1487/1488), 60 (1488), 61 (1486/1488), 62 (1486); Ebu Dâvud, Talâk 41-43 (2299); Tirmizî, Talâk 18 (1195, 1196, 1197); Nesâî, Talâk 63, 67; İbn Mâce, Talâk 34 (2084); Ahmed b. Hanbel, 6/324, 325
[772] Ümmü Habîbe, İstediği kokuyu ellerine sürmüş, çok olduğunu görünce bir kısmını yanındaki cariyeye/kız çocuğuna sürmüş, kalanını da yine kendisi sürünmüştür. Bu kokuyu sevdiği için değil, matemli görünmemek İçin yapmıştır. Çünkü bir kadının, kocası dışında annesi, babası yada çocuğu için yas tutacağı müddet, sadece üç gündür. Bu üç günden fazla yas tutamaz. Kocası için İse, dört ay on gün yas tutar, (ç)
[773] İhdad: Nikâh nimeti elden gitmekle kadının başına gelen musibete üzüldüğünü ifade için iddeti süresince zineti, kokuyu terk etmesidir. Yas halinde iken kadın; koku sürünemez. Sürme çekinemez. Kına yakınamaz, Usfur ve safran gibi kokulu şeylerle boyanmış elbise giyemez. Bunlara ancak özür halinde ruhsat verilir.
Yas tutma; bir ibadet olduğu için akıl-balig ve Müslüman olmayan kadınlara vacip değildir, (ç)
[774] Müslim, Talâk 59 (1486)
[775] Buhârî, Talâk 47; Müslim, Talâk 60 (1488)
[776] Buhârî, Talâk 47
[777] Buhârî, Talâk 50; Müslim, Talâk 62 (1486)
[778] Buhârî, Cenâiz 31; Müslim, Talâk 62 (1486)
[779] Tirmizî, Talâk 18 (1195)
[780] Nesâî, Talâk 67
[781] Nesâî, Talâk 63
[782] Nesâî, Taiâk 67
[783] Nesâî, Talâk 67
[784] Nesâî, Talâk 67