- Kocanın hanımını defnetmesi

Adsense kodları


Kocanın hanımını defnetmesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Tue 1 March 2011, 04:06 pm GMT +0200
Kocanın hanımını defnetmesi


›-99-� Fakat bunun için o gece hanımı ile ilişki kurmamış olması şarttır.
 

Aksi takdirde kocanın hanımını defnetmesi meşru olmaz. Ondan başkası onu defnetmeye daha layık olur.
İsterse yabancı birisi olsun. Ancak onun için de belirtilen şart aranır. Çünkü Enes b. Malik (r.a) rivayet ettiği hadiste şöyle demektedir: "Rasûlullah (s.a)'ın bir kızının cenazesinde bulunduk. Rasûlullah (s.a) kabrin başında oturuyordu. Gözlerinden yaş akmakta olduğunu gördüm. Sonra şöyle buyurdu: Aranızda bu gece [hanımına] yaklaşmamış  (11)  bir adam var mı? Ebu Talha: [Evet] ben ey ALLAH'ın Rasûlü dedi. (Enes) dedi ki: Ebu Talha indi. (Peygamber) buyurdu ki: Sen onun kabrine in. [O da onu kabrine yerleştirdi]."[19]

 

Yine Enes'den gelen bir başka rivayette şöyle demektedir: "Rukayye (r.anha) vefat ettiğinde Rasûlullah (s.a) şöyle buyurdu: [Bu gece] ailesine yaklaşan herhangi bir erkek kabre girmesin. Bunun üzerine Osman b. Affan (r.a) kabre girmedi."[20]

 

 

Enes'den bir başka rivayet yoluyla kaydetmiştir. Anlatım Ahmed'e aittir, fazlalık da Hakim'e aittir. Hakim şunları da söylemektedir: "Hadis Müslim'in şartına göre sahihtir" ve dediği gibidir. Zehebi de bunu böylece kabul etmiştir. Şu kadar var ki bazı hadis imamları onun Peygamber efendimizin kızının adını "Rukayye" olarak vermesini kabul etmemiştir. Buhari, et-Tarihu'l-Evsat'ta şunları söylemektedir: "Ben bunun ne olduğunu bilemiyorum. Çünkü Rukayye, Peygamber (s.a) Bedir'de iken ölmüştü ve onun defninde hazır bulunmamıştı." Hafız, Fethu'l-Bari'de bu hususta Hammad b. Seleme'nin yanıldığının vefat edenin Osman'ın hanımı Um Külsum olduğunu tercih etmiştir. Ona başvurulabilir. Tahavi, Müşkilu'l-Asar'da bunu kesin olarak ifade eder ve şöyle der: "O (Um Külsum) hicretin dokuzuncu yılında vefat etmiştir."

 

Nevevi, el-Mecmu (V, 289)'da şöyle demektedir: "Bu hadis ölen kadın dahi olsa onu defnetme işini üstlenecek olanların erkek olmasını ön görenlerin delil gösterdiği hadislerdendir. Bilindiği gibi Ebu Talha (r.a), Peygamber (s.a)'ın kızlarına yabancı bir kimsedir. Fakat o hazır bulunanların salihlerinden idi. Orada Peygamber (s.a)'ın dışında ona mahrem bir erkek yoktu. Peygamber efendimizin kabrine inmekte belki bir mazereti bulunabilir. Kocasının durumu da öyle. Bilindiği gibi onun kızkardeşi Fatıma ve diğer mahremleri ile başka kadınlar da orada bulunuyordu. İşte bu kabre yerleştirmek ve defnetmek hususunda kadınların herhangi bir müdahalelerinin olmayacağına bir delildir."

 

Hafız (İbn Hacer), Fethu'l-Bari'de şunları söylemektedir: "Hadisten anlaşıldığına göre zevk ve lezzetlerden nisbeten uzak kalmış olan kimsenin ölüyü gömmek hususunda baba ve kocadan önce geldiğini göstermektedir. Bir diğer açıklamaya göre bundan dolayı onu tercih etmesine sebeb onun bu işi kendi iradesiyle yapmamış olmasıdır. Ancak bu su götürür bir açıklamadır. Çünkü ifadenin zahirinden anlaşıldığına göre onu bu sebebten ötürü tercih etmesi o gece cimada bulunmamış olmasıdır."

 

(11)  en-Nihaye'de belirtildiği üzere cimaı kastetmektedir. Tahavi ise herhangi bir delil göstermeden bu açıklamayı uzak bir ihtimal olarak görmüştür. Ona itibar edilemez.

 

Derim ki: Hadis bizim başta kaydettiğimiz hususlara açıkça delalet etmektedir. Merhum İbn Hazm (V, 144-145)'de böyle demektedir: Garib kaçan hususlardan birisi de benim vaktiyle gördüğüm yahutta bu sebeb dolayısıyla başvurduğum genel olarak bütün fıkıh kitabları ne olumlu, ne olumsuz bu meseleye değinmemiştir. Bu ise fakihin sünnet kitablarından müstağni kalamayacağına dair pek çok delil arasından sadece bir delildir. Mezheb taassubuna sahib birtakım kimselerin fıkıh kitabları, hadis kitablarına hatta ALLAH'ın kitabına dahi ihtiyaç bırakmadığını zannetseler dahi bu böyledir. Yüce ALLAH zalimlerin söylediklerinden alabildiğine yüce ve münezzehtir. Bk. Silsiletu'l-Ahadiysi's-Sahiha, I, 128-129



[19] Birinci rivayeti Buhari Sahih'inde (III, 122, 162), Tahavi, Müşkilu'l-Asar (III, 304), Hakim (IV, 47), Beyhaki (IV, 53), Ahmed (III, 126, 228) -anlatım ona ait- ikinci fazlalık kaydettiği rivayetlerden birisinde ona ait, birinci fazlalık ise Tahavi ve Hakim'e ait, son fazlalık da Buhari'ye aittir.

[20] İkinci rivayeti Ahmed (III, 269-270), Tahavi (III, 202), Hakim (IV, 47), İbn Hazm (V, 145),