- Kıyafet müslümanlara alâmet i farika olmalı mı

Adsense kodları


Kıyafet müslümanlara alâmet i farika olmalı mı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Mon 14 March 2011, 09:11 pm GMT +0200
8- Soru:




Kıyafet, müslümanlar için alâmet-i farika olmalı mıdır?

Cevap: Kıyafetin ayırıcı unsur olması meselesi, tersine dö­nen şartlar muvacehesinde, derinlemesine incelenecek bir konu­dur. İslâm'ın kültürüyle ve kısaca her şeyiyle hakim olduğu za­manlarda, gayr-i müsümlerin giyim kuşamlarında, bineklerinde, eğerlerinde, başlıklarında... müslümanlardan ayrılmaları sağlanır ve zorunlu kılınır idi. Buna da Hz. Ömer'in itirazsız hüsn-ü ka­bul gören uygulamaları esas teşkil ederdi. Bu ayırım gar-i müslümleri küçültme ve müslümanların zayıflarını onlardan meftun olmaktan koruma gayesiyle yapılırdı. Hîdâye şerhi inâye'de:

"Dînî bütün olmayan müslümanların gözünde büyüyüp de, müs­lümanlar onların geniş hayat seviyeleri sebebiyle küfre meylet­memeleri için" giyim-kuşamda ayrı tutuldukları kaydedilir. İbn Hümâm daha açık bir ifade ile "Müslümanın kâfirden ayrıldığı bir yönü olması zorunluluğu vardır. Tâ ki saygı ve ta'zimde kâfir, müslüman gibi muamele görmesin. Ya da bir kâ­firin ansızın ölmesi halinde, üzerine namaz kılınma duru­mu olmasın" [631] der.

İbn Teymiyye: "Müşriklerle bizim aramızdaki fark, kalensüveler üzerine sarık giymektir" hadis-i şerifini şerh sadedinde:

"Bu, açıkça gösteriyor ki, müslümanın elbisede de müşrike mu­halefet etmesi, şâr'i tarafından matlub olan bir şeydir. Zi­ra sarık olmasa bile fark, zaten amelde ve itikatta mevcut­tur. Eğer matlub olmasaydı, bunda bir fâide olmazdı [632] der.

Hz. Ömer, Yahudilerle yaptığı anlaşmada, giyim kuşamlarında müslümanlara benzememeleri şartını kabul ettirmiş, anlaşmayı öyle yapmıştır. [633]

Diğer yönden, teşebbüh kesinlikle yasaklanmışken, elbisenin ayırıcı bir unsur olmaması zaten mümkün görülemez. Ancak başta da söylediğimiz gibi zamanımızdaki durum, (müslümanların hakim pozisyonda olmaması) itibarıyla değişiklik arzeder. Bunun izahı da en azından şu anda bizi aşan bir meseledir. [634]




[631] İbn Hümâm, Fethu'l-Kadîr-, lV/380

[632] et-Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, lV/429

[633] Mısır Din İşleri Riyâseti'nin 1926'da hazırladığı bir beyanname, (Kitâbü'l-Behce'den s. 26).

[634] Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 233-234.