- Kitap bir dünyadır bence

Adsense kodları


Kitap bir dünyadır bence

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Tue 29 May 2012, 10:54 am GMT +0200
“Kitap bir dünyadır bence”
Mustafa Fuat ER • 57. Sayı / EDİTÖRÜN NOTU


Kitabın gerçek dostlarından biri olan, Beyazıt’taki Sahaflar Çarşısı’nın en eski sahafı İbrahim Manav böyle diyor. Söylerken, önce duraklıyor. Bir tarifsizlik önünü kesiyor. Sonra heyecanla anlatmaya başlıyor.

Sadece Manav değil, bu ayki dosya için görüşlerine başvurduğumuz her bir kitapsever de kitaptan bir sevgiliden söz edermişçesine bir tutkuyla bahsettiler. Günümüz kitap algısına yönelik kaygılarıysa ortaktı: Bugün kitap daha çok ticari bir meta olarak karşımızda.

Tam da İstanbul Kitap Fuarı kapılarını açarken, bu sevgiyi ve kaygıyı gündeme getirmek için Mostar, kitabın bugünkü konumunu kapağına taşıyor. Gerçeklikten uzak bir nostaljiden çok, kitabın, okuyucuyla kitap arasındaki mahrem ilişkinin renklerini hatırlatmak istedik.

Dosyada, Alper Çeker’in “Kitap nedir?” gibi geniş bir başlıkta sunduğu yazısı, vaat ettiği genişliği sunuyor ve özenle kitabın hakikatini fısıldıyor. Ayrıca o özel ve biricik algıdan bugünkü çoksatar dünyaya uzanarak kitabın alımlanış tarzlarındaki değişime dair titiz bir panorama sunuyor. Ahmet Murat, akademinin kitaba bakışını cesur bir dille ifşa ediyor: “Akademik yükselişin kitap üretim şartına bağlandığı, kitabın kariyerist bir arzuyla habire araçsallaştırıldığı, kitap üretmenin, bir tür dipnot üretmeye eşitlenip, kitap yazımının teknik bir mesele haline getirildiği akademik dünyada, kitabın bir mağdur durumuna düşmesi kaçınılmaz.” E. Nedret İşli, Ömer Lekesiz, İbrahim Manav, Murat Uncu ise kitabın asaletle ve ihtimamla karşılandığı yegâne mekânı, sahafları anlatıyorlar. Mehmet Lütfi Şen, “ticarî bir meta olarak kitap”ın kaygı verici bir durum olmadığını, aksine çoksatarlar sayesinde minik de olsa kitapseverlerin arttığını savunuyor.

Söyleşide de konu kitap, konuk bir kitapsever. Hilmi Yavuz, hem yazar hem okur olarak kitapla ilişkisini anlatıyor. Yavuz, Octavio Paz’la hemfikir: “Edebiyatın mantığıyla piyasanın mantığı örtüşmez.”

Bu ayın Gündem’inde, Avrupa’nın öteki’yle yüzleşme sürecindeki son durum var. Avrupa Parlamentosu ve Almanya seçimlerinin ardından öne çıkan Avrupa aşırı sağının yabancı karşıtı politikaları özellikle islamofobi çerçevesinde değerlendiriliyor. Özcan Hıdır, Yaşar Demir ve Talip Küçükcan’ın yazılarının yanında Selçuk Uygur’un Martin Vialon ile gerçekleştirdiği söyleşi de Avrupa’daki siyasi tabloyu daha yakından görebilmemizi sağlaması bakımından önemli.

Bu ay ayrıca, kitap-piyasa ilişkisiyle de koşutluk taşıyan bir kültür-sanat dosyası sunuyoruz. Celil Civan ve Cihat Arınç, “İnsan neyle yaşar?” konseptiyle ve “daha siyasi” bir vurguyla kapılarını açan 11. Uluslararası İstanbul Bienali’ni bir tür yapısöküme tabi tutuyorlar. Bilhassa Civan’ın sergideki keşfi Bienal’in neyle yaşadığını tastamam açıklıyor.

Son olarak, uzunca bir süredir bizim de canımızı sıkan derginin internet sitesinin artık düzenli olarak güncellendiğinin haberini verelim.

Önümüzdeki sayıda görüşmek dileğiyle…