- Kisrâ nın Peygamberimiz as Hakkında Yemen Valisine Emir verisi

Adsense kodları


Kisrâ nın Peygamberimiz as Hakkında Yemen Valisine Emir verisi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Mon 1 March 2010, 04:24 pm GMT +0200
Kisrâ´nın Peygamberimiz Aleyhisselam Hakkında Yemen Valisine Emir ve Direktif Verişi


Kisrâ, Yemen valisi Bâzân´a Peygamberim iz Aleyhisselam hakkında bir yazı gönderdi ve yazısında şöyle dedi:

"Mekke´de, Kureyşten biri ortaya çıkmış! Kendisinin peygamber olduğunu söylüyormuş[178]

Ona söyle: Kendisi ya bu peygamberlik dâvasından vazgeçer, ya da onu ve kavmini öldürecek adamları üzerlerine salarım![179]

Sen, yanındaki güçlü kuvvetli adamlarından ikisini ona sal[180] Kavminin dinine muhalefet etmiş olan kişiye, kavminin dinine dönmesini emret![181]

Dönmekten kaçınırsa, kendisinin başını kesip bana gönder!"[182]

Kisrâ´nın Yemen valisi Bâzân, Kisrâ´nın mektubunu alır almaz, yazıcı, muhasip ve Farsça okur yazar vekilharcı olan Bâbeveyh´i, yanına Farslılardan Hurre Hüsre adındaki bir adamı da katarak, Peygamberimiz Aleyhisselama gönderdi.

Kisrâ´ya gitmesi için, Peygamberimiz Aleyhisselama yazdığı bir yazıyı da, ellerine verdi. Vekilharcı olan Bâbeveyh´e, Peygamberimiz Aleyhisselam için:

"Şu zâtın memleketine git![183] Haline, gidişatına bir bak![184] Kendisiyle konuş![185] Kendisini imti han et![186] Onun haberini bana getir![187] İşin içyüzünü anla, bana anlat!" dedi.[188]

Bâbeveyhle Hurre Hüsre, Mekke´ye doğru yollandılar.

İlk önce, Taife vardılar.

Taif´in Nahb deresinde Kureyş müşriklerinden bazı adamlara rastladılar.[189]

Kureyş eşrafından Ebu Süfyan´la Salvan b. Ümeyye ve daha başkaları, rastladıkları kişiler arasın da idi.[190]

Elçiler onlara Peygamberimiz Aleyhisselamın nerede bulunduğunu sordular.

Kureyşfler de;

"O, Medine´dedir!" dediler.

Kureyş müşrikleri, vali Bâzân´ın mektubunda yazılı olanı elçilerden sorup öğrenince, çok sevindiler ve birbirlerine:

"Sevininiz! Hükümdarlar Hükümdarı olan Kisrâ onun karşısına dikilince, artık siz onun hakkından kolayca gelebilirsiniz!" dediler.

Bâzân´ın elçileri, Taif´ten Medine´ye, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına geldiler.[191]

Peygamberimiz Aleyhisselam, onların münasip bir yere kondurulup ağırlanmalarını ashaba emir buyurdu.

Onlar birkaç gün oturup dinlendikten sonra, haber salıp onlan yanına çağırdı.[192]

Bâbeveyhle Hurre Hüsre, gelip Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına girdiler.

Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:

"Oturunuz!" buyurdu.

Onlar, dizlerinin üzerine çöktüler.[193]

Yemen valisi Bâzân´ın bu elçileri, sakallarını dibinden kazıtmışlar, bıyıklarını ise alabildiğine uzat mışlar, büyütmüşlerdi.

Peygamberimiz Aleyhisselam onları böyle görünce, hoşlanmadı ve onlara:

"Yazıklar olsun size, bu kılığa girmenizi size kim emretti?" diye sordu.

Elçiler

"Böyle yapmamızı Rabbimiz Kisrâ emretti bize!" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Fakat, benim Rabbim bana sakalımı salmamı, bıyığımı ise kesmemi emretti" buyurdu.

Elçi Bâbeveyh, şöyle konuşmaya başladı:

"Şahlar Şahı, Hükümdarlar Hükümdarı Kisrâ, vali Bâzân´a yazı yazıp, seni kendisine getirmek üzere sana adam göndermesini emretti.

Bâzân da, yanıma düşüp gitmen için, beni sana yolladı!

Eğer benimle birlikte gidersen, Yemen valisi, Hükümdarlar Hükümdarına senin lehinde mektup yazar, seni bağışlatır!

Eğer benimle gelmekten kaçınırsan, sen de bilirsin ki, Kisrâ seni de senin kavmini de yok eder, memleketini de yıkar!" dedi[194] ve Bâzân´ın mektubunu Peygamberimiz Aleyhisselama sundu.[195]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Bâbeveyh´i dinledi, mektupta yazılanları da öğrendi.[196] Gülümsedi ve elçileri İslâmiyete davet etti.

Bâbeveyh´le Hurre Hüsre, Peygamberimiz Aleyhisselamın huzurunda duydukları manevî heybetten hem titriyorlar,[197] hem de cesaretli cesaretli konuşmaktan geri durmuyorlardı.

Peygamberimiz Aleyhisselama:

"Eğer bizimle gelmeyeceksen, vali Bâzân´ın mektubuna cevap yaz!" dediler.[198]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Eğer ben bu işi kendiliğimden yapmış olsaydım, vazgeçerdim!

Fakat, beni sânı yüce olan Allah gönderdi .[199]

Siz bugün yanımdan ayrılıp konutunuza dönünüz! Yarın sabahleyin yanıma geliniz!

Ne yapmak istediğimi, o zaman size haber vereyim!" buyurdu.[200]





[178] Heysemî, Mecmau´z-zevâid, c. 8, s. 287, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 35.

[179] Heysemî, Mecmau´z-zevâid, c. 8, s. 287, 288.

[180] İ bn Sa´d, Tabak âtü´l -k übrâ, c. 1, s. 260, Ta berî, T ârfh, c. 3, s. 80, E bu N uaym, D el âil ü´n-nübüvve, c. 349, E bu´l-F ene c İ b n CevzT, el-Vefâ, c. 2, s. 732, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 214.

[181] İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 263.

[182] İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 263, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 35, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 291.

[183] Taberî, Târîh, c. 3, s. 90, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 269.

[184] Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 349, E bu´l-Ferec, el-Vefâ, c. 2, s. 732, Diyarbekrî, c. 2, s. 35.

[185] Taberî, c. 3, s. 90, Ebu Nuaym, c. 2, s. 349, E bu´l-F erec, c. 2, s. 732, Diyarbekrî, c. 2 s. 35.

[186] İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks.2, s. 37.

[187] Taberî, c. 3, s. 90, Ebu Nuaym, c. 2, s. 349, E bu´l-F erec, c. 2, s. 732, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 269.

[188] İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 37.

[189] Taberî, Târîh, c. 3, s. 90.

[190] Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 35.

[191] Taberî, c. 3, s. 90, Ebu Nuaym, c. 2, s. 349, E bu´l-Ferec, c. 2, s. 733, E bu´l-Fidâ, c. 4, s. 269, Diyarbekrî, c. 2, s. 35, Halebî, c. 3, s. 291,292.

[192] İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 263.

[193] Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 35.

[194] Taberî, Târîh, c. 3, s. 90, 91, Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 349, 450, E bu´l-Ferec İbn Cevzf, el-Vefâ, c. 2, s. 733, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 213, 21 4, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 269, 270, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks.2, s. 37, 38, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 35, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 292.

[195] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 260, Diyarbekrî, TâriViu´l-hamfs, c. 2, s. 35.

[196] Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 35.

[197] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 260.

[198] Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 35.

[199] Heysemî, Mecmau´z-zevâid, c. 8, s. 288.

[200] İbn Sa´d. Tabakâtü´l-kübrâ. c. 1. s. 260.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 5/409-412.