- Kırksekizinci Mektup

Adsense kodları


Kırksekizinci Mektup

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
derya
Fri 15 January 2010, 08:59 am GMT +0200
KIRKSEKİZİNCİ MEKTUP

Bilvanis köyünden halifesi Şeyh Abdüllıakim’e, gördüğü rüyanın tabiri, Mürid, kafirin bile kendisinden daha iyi olduğunu bilmesi, manevi ilerlemesindeki kusuru, başkasına değil kendisine isnad etmesi emr olunduğu şey’in yapmasına devam etmesinin lazım olduğu mes’elesi ile buna benzer konular hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Salatü selam,efendimiz Muhammed El-Mustafa ‘nın (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine olsun! Sonra, bu mektub, günahlarının esiri, çok ayıbı olandan Allah yolundâki kardeşi ve dostu, zeki, anlayışlı olan Abdülhakim’edir. Allah, onu âhiret işlerine yönelen ve nezdinde hoş görülmeyen şeylerden rızaklanan kimse eylesin! Amin. Sonra şu arz edilir ki, onda, Şeyhülislâm, mürşidimiz Şeyh Fethullah, (Kuddise sirruh) sana kitablarmı verdiğini görmüş olduğun rüyan, nisbetinden hatta kendisinin zâhiri ilminden çok bir hisse sahibi olacağına delalet eder. Öyle ise ,yüce Allah’a şülkredip tam çahşmak, anıel edip nefsini görmemek için, çok cehd etmen lâzımdır.

Hazret (El-Şeyh Muhammed Diyaüddin), Allah, bizi ve sizi onun sırlarıyla kutlasın! Bu tarikatı reisi, Şah-ı Nakşibend lakabıyla bilinen zattan (Kuddise sirruh) naklen buyurdular ki: «Bu tarikattan olduğunu iddia eden bir kimse, nefsini frenk kâfirinden daha kötü bilmesi gerekir.» Bundan anlaşılyor ki, mürid, kendi kusurunu görmesi lâzımdır. Nitekim Aliüddin El-Attar (Kuddise sirruh) «Sülüke, devamlı fiillerinin kusurunu görmekten başka bir ümid yoktur. Her an da kusur kapısından girip manevi ilerlemeye kabiliyeti olmadığı, manevi rütbeden uzak ve onu terk ettiğini düşünmesiyle birlikte, Allah’ın Iütuf ve keremini mülâhaza ederek yabuz lütuf ve inâyetine sığnınhası lâyıktır.» diye buyurdu.

Sizinle Taroni köyü ahalisinin arasında cereyan eden hadiseye gelince, geçmiş kimselerin, çağdaşlarıyla olan durumları da böyle idi. Allah, nezdinde, liâlis kullarmın manevi rütbelerini ve sevablarını büyültmek için, onları halkın eziyyet ve inkârıyla bel Mandırır. öyle ise, bu gibi şeylerden hatırma bir şey vaki olmasın. Hatta adet ve tuttukları yoldan ayrılma! Dedikodudan üzülme, vazifen olan sohbet etmek teveccüli edip yüce Allah’tan, tarikatın üstadından ve yüce tarikatın ulu zatlardan (Kuddise sirruhüm) bahs etmeye devam et. Ne dil ,ne de kalbinle o, halka iltifat etme, kusuru kendi nefsine isnat et, onlara değil...

Bazı yüce zatlara: Bu gece hırsızlar komşunun evini açıp eşyasım çaldılar denilidiğinde, bu iş Allah’a karşı olan kötü davranışımdan oldu. Zira ben bu olaydan önce, şeriat adâbından birisini fark ettim, diye buyurdu. Ulu zatlardan bazısı da (Radıyallahü teala anhüm), şayet, Allah kıyâmet günü başkalarına şefkat için bana izin yerse, evvela dünyada bana zulüın edip eziyet edene şefaat ederdim, dedi.

Sonra, sana ve ev halkınıza, selam, ve dua eder, sıhhat ve selamet bâkımından ahvalinizi sorarız. Allah selametinizi devam ettirip hastalık vermesin! Bilhassa Bilvanis köy ahalisine selam edip onlardan ricamız, Taroni köyü halkıyla aralarında fitne çıkarmamalarıdır. Çünkü Peygamber (Aleyhisselâm): «Fitne uykudadır, onu uyandırana Allah’ın lâneti olsun» buyurdu. Şayet başka bir köye naklin tarikat nisbeti ile geçiminiz için, daha yararlı ise ,bir mahzuru yoktur.

Allah, Nebi ve Resüllerin hepsine bâhusus sonuucu ve efdalleri olan Muhammed’in (Sallâllahü aleyhi ve selleın) üzerine salât eylesin!