- Kırık Kalbler

Adsense kodları


Kırık Kalbler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Wed 14 July 2010, 02:24 pm GMT +0200



KIRIK KALBLER


Yaratılışında "takva" ve "fücur" potansiyeline sahip olan insanın hem inşa etme, hem de imha etme özelliğini ta şıdığını görüyoruz Kan dökücü, bozguncu vasfının yanında ıslah ve imar edici boyutu ile de insan kendini gösterir Hz Adem (as)'ın ilk çocuklarından Kabil'in mesleğini sürdüren ler kadar Habilce bir tarzı yaşam modeli edinenler de var dır İnsanlar birbirlerinin bedenlerine suikastte bulundukla rı gibi yek diğerinin yüreğine de kastedebiliyor Bedenler budandığı gibi yürekler de budanıyor Beşeri ilişkilerinde gönüller arasında köprüler inşa ederek muhabbet hamallığı yapanların sayısı azaldıkça; yürek yaralayarak, kırıp dökenlerin oranında ciddi artışlar oluyor

İnsanlık tarihinde bu yeni bir durum değildir Kalbleri koruyanlar da, kıranlar da "herkes kendi şakilesine (mizaç ve meşrebine) göre bir yol tutmuştur"

Yusuf'u kuyuya atanların karakterinde baskın olan, narin ve nazif bir kalbi incitmek vardı Yusuf’ta ise tam tersi haşin ve hain yürekleri af ile onarmak vardı

"(Yusuf) Dedi ki: "Bugün sizi kınamak yok, Allah sizi affetsinl O, merhametlilerin en merhametlisidir" (Yusuf–92)

Hz Eyyüb (as)ın uzun hastalık döneminde hanımı onun kalbini kırmıştı, sağlığına kavuşunca ona yüz değnek vurma ya yemin etmişti Hâlbuki hanımının emek ve hizmeti bü yüktü Cenab-ı Hak işi tatlıya bağlıyor Yüz tane ekin sapın dan oluşan demetle bir kere vurulmasını yeterli görüyor

"Eline bir demet sap al da onunla vur, yeminini böyle yerine getir Gerçekten biz Eyyüb'ü sabırlı (bir kul) bulmuş tuk O, ne iyi kuldu Daima Allah'a yönelirdi" (Sad-44)

Rasulullah (sav)'in hanımları da onun kalbini kırmamış lar mıydı? Muhayyerlik ayetleri neden nazil oldu?

Bir gün Hz Ebubekir ve Hz Ömer (ra), Hz Peygamber (sav)'i ziyaret ettiler Hanımlarının çevresinde oturduğu ve Hz Peygamber (sav)in de sessiz olduğunu gördüler Hz Ömer (ra)'e hitaben: "Gördüğün gibi çevremde oturuyorlar ve benden harcamaları için para istiyorlar" dedi Bunun üzerine Hz Ebubekir ve Ömer (ra) kızlarını azarladı ve: "Ni çin, Nebi'yi üzüyor ve sahip olmadığı şeyleri ondan istiyor sunuz?" dediler (Müslim) Bu olay, Hz Peygamber (sav)in o dönemde ekonomik yönden ne kadar zorluklar içinde oldu ğunu ve İslam'la küfrün şiddetli bir çatışma halinde olduğu o dönemde eşlerinin isteklerinden ne kadar üzüntü duydu ğunu göstermektedir O eşsiz insanın kalbi mahzun ve kır gın Bu esnada şu ayetler nazil oluyor:

"Ey Peygamber! Eşlerine şöyle söyle: Eğer dünya hayatı nı ve süsünü (refahını) istiyorsanız, gelin size boşanma be dellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim

Eğer Allah'ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu diliyorsa nız, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır" (Ahzab–28–29)

Bu ayetlerden sonra hanımlarını tek tek ziyaret etti, ayetleri okudu, tercihlerini bildirmelerini istedi Hepsi O'nu tercih etti Kırık kalbi kazanmasını bildiler

Şimdi bizler, yani Peygamber (sav)in güzel örnekliğinde mutabık olanlarımız aile içi hayatımızda dünyalık talep ve tartışmalardan dolayı nasılız? Aile düzenimizi ve yürek dünyamızı sarsan tüketim hastalığımızı ne yapacağız? Bunca ta mah, hırs, tutku, kapris ile kalbler nasıl tutunacak? Ülfet nasıl sağlanacak?

Huneyn savaşı sonrasında da ilginç gelişmeler yaşan dı Hevazin ve Sakif kabilelerinden yüklü miktarda gani metler elde edilmişti Rasulullah (sav) bunları taksim eder ken yeni Müslüman olan ve kalpleri İslam'a ısındırılmak üzere bulunan Mekkelilere bol bol dağıttı Medineli Ensara ganimetlerden çok az bir pay verildiEnsar bu durumdan ra hatsızdı Kendi aralarında konuşuyorlardı: "Allah'ın Rasulü kendi kabilesine döndü" diyorlardı "Savaş sırasında onun arkadaşları bizlerdikFakat ganimetler dağıtılırken akrabala rı, kabilesi onun arkadaşları oldu Bunun nereden geldiğini muhakkak öğreneceğiz Eğer bu Allah'tan ise sabırla kabul ederiz, fakat eğer bu sadece Rasulullah'ın bir fikrinden öte gitmiyorsa, bizi de düşünmesini isteyeceğiz"

Ensar arasındaki bu düşünce ve konuşmalar ateşlenince Sad ibn-i Ubade (ra) Peygamber (sav)e gitti ve onların neler söyleyip neler düşündüklerini anlattıPeygamber (sav): "Pe ki bu durumda sen nerede yer alıyorsun, ey Sa'd?" dedi Sa'd: "Ey Allah'ın Rasulü, ben de onlardan biriyim Bunun nereden geldiğini öğrenmek istiyoruz" diye karşılık verdi Peygamber (sav) Sa'd'a tüm Ensar'ın daha önce esirlerin yerleştirildiği sığınaklardan birine toplanmasını söyledi Sa'd'ın izniyle onlara birkaç da Muhacir katıldı Daha sonra Peygamber (sav) onlara gitti ve Allah'a hamd ve şükrettikten sonra şöyle dedi: "Ey Ensar gönüllerinizin bana karşı olduğu haberi ulaştı Ben sizi sapıklıkta bulmuşken Allah sizi hidayete eriştirmedi mi? Ben sizi fakir bulmuşken, Allah sizi zenginleştirmedi mi? Ben sizi birbirinize düşman bulmuşken Al lah kalplerinizi uzlaştırmadı mı?" Onlar: "Evet, elbette" dediler "Allah ve Rasulü en cömert ve en eli açık olandır" Peygamber (sav): "Bu söylediklerime mukabele etmeyecek misiniz?" dedi "Nasıl mukabele edelim?" dediler Peygam ber (sav) şöyle dedi: "Eğer isterseniz 'sen bize itibardan düş müş halde geldin, biz sana itibar kazandırdık, bize terkedil miş geldin ve sana yardım ettik; seni toplumdan atılmış bul duk, içeri aldık, seni mahrum bulduk, rahatlattık' diyebilirsi niz Doğruyu da söylemiş olursunuz ve size inanılır Ey En sar, ben sizin İslamınıza güvenmişken benim insanların kalplerini ısındırmak için kullandığım dünya malları kalbi niz de o kadar çok mu yer tutuyor? Ey Ensar, memnun değil misiniz? İnsanlar, develerini ve koyunlarını götürürken, siz evinize Allah'ın Rasulü'nü beraberinizde götürüyorsunuz Ensar hariç bütün insanlar bir yöne gitse, Ensar da başka bir yola gitse, ben Ensarın yolundan giderim Allah Ensar'a on ların oğullarına ve oğullarının oğullarına rahmet etsin" Adamlar gözyaşlarıyla sakalları ıslanıncaya kadar ağladılar Ve bir tek ses halinde: "Biz hissemize düşen Allah'ın Rasulünden memnunuz" dediler (İbn-i İshak)

Kırgın olan yürekler onarıldı, Ensar onore edildi, saflar pekiştirildi

Hz Muhammed (sav) kendi şahsı için sahabesine kızmamıştır, beşeri zaaflarından dolayı onlara kalbinde bir kırgınlık hissetmemiştir Geniş bir yürekle onları kucaklamıştır

"O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak dav randı n! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi" (Al-i imran–1 59)

Hz Peygamber (sav) kalp kırmamak için tüm bu rikkat ve dikkatine rağmen en ağır uyarıyı yine de bu konuda almıştır

Rasulullah (sav) bir defasında Kureyş'in ileri gelenlerin in bir topluluğu İslam'a davetle meşgulken İbn-i Ümmü Mektum adında ki fakir âma çıkageldi "Ya Rasulallah; bana Kur'an oku ve Allah'ın sana öğrettiklerinden bir şeyler bana Öğret" Allah Rasulü Mekke önderlerini İslam'a kazandırma, derdinde olduğu için, İbn-i Ümmü Mektum'un ısrarlı talep lerinden memnun kalmaz Hoşnutsuzluğu da yüzünden bel li olur, fakat âma bunu göremez Rasulullah (sav) ise ondan yüzünü çevirir Bu yüz çevirme İbn-i Ümmü Mektum'u üz müştü, kalbi kırıktı

İşte tam bu esnada ilahi ikaz gelir: "Yanına âma bir kimse geldi diye hoşlanmadı ve yüzü nü çevirdi

Ey Habibim! Ne bilirsin belki de o arınacak Yahut öğüt alacaktı da bu öğüt kendisine fayda verecek ti" (Abese–1 -4)

Sen misin, sana yönelen bir gönül dostundan yüz çevi ren? Vahyi ilahi bu duruma müdahale ediyor İlk defa Ra sulullah (sav) ayetlerle bu kadar şiddetle sarsılıyordu Öm rünün sonuna kadar bunu telafi etmek için çırpındı durdu Bu hadiseden sonra İbn-i Ümmü Mektum'a iltifat eder; her gördüğünde de ona:


"Merhaba! Yüzünden Rabbimin beni itap ettiği kimse" derdi


Hicretten sonra iki defa Medine'de onu yerine vali olarak bırakmıştı Bilal ile birlikte müezzinlikte ondaydı

Hz Nebi (sav)in terbiyesinden geçenler, kırık kalbin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlardı, bunun kalıcı bir mara za dönüşmemesi için çırpınıyorlardı

Ebuzer-i Gıfari ile Bilal İbn-i Rebah aralarında münaka şa Yaptıkları sırada Ebuzer, Bilal'e: "Ey siyah kadının oğlu!" diye kırıcı bir hakarette bulunmuştu Bunu duyan Rasulullah kızmış, Ebuzer'in yüzüne kızgın ve korkutucu bir nazar atfe derek şöyle demişti: "Ey Ebuzer! Ölçü taştı, sözünü geri al beyazın oğlunun, siyahın oğluna hiçbir üstünlüğü yoktur"

Peygamber Efendimizin sözleri bütün sıcaklığı ile çok hassas olan Ebuzer'in kalbine işler Bundan çok mahzun olur, O sözünün kefaretinden dolayı Bilal ayağını başıma basmadıkça başımı yerden kaldırmayacağım, der Kalbi kı ran da kırılan da yaralarını sarıyorlardı

Bu gün kırgın ve kızgın dostlarımızla kalbi buluşmamız nasıl olacak? Kalbi yıkılışların önü nasıl alınacak? Gönül yı kımı nasıl tamir edilecek? Kalblerin hüznünü Allah önemsi yor O halde kardeşlik ikliminde yüreğimizi kardeşlerimizin yüreğine dayamamız gerekiyor "Biz biribirimiz içiniz" di yebilmeliyiz Bunu diyemediğimiz zaman yollar Sıffın'a çı kar Cemel'e çıkar Herkes kendi yüreğine bakacak, insaf diye, af diye bir duygu, bir duyarlılık var mı, yok mu?

Davet gayretlerimiz ile uzandığımız, kazandığımız kalbler mi, yoksa kazandıktan sonra kırdığımız, yıktığımız kalbler mi daha çok? Kırıp dökerek, yürekleri yaralayarak nereye varabiliriz? Bu kalbleri nasıl onarabiliriz? Sebep ol duğumuz yaraları sarmakta bize düşüyor Siz hiç kırılan bir kalbin sesini duydunuz mu? Kalbe bir sızı saplanır Kırılan kalbin sesi insanın yüzü ve hareketleri ile dışarı yansır
Anne-babayı bir "üf" ile de olsa üzme, kalblerini kırma hakkımız yok Şöyle bir yoklayalım, anne babalarımızın yürekleri bize karşı nasıl? İçlerinde bir yara, bir ukde taşıyor lar mı yoksa?

İslami çabalarımız için yüreklerin ortaya konulması gerekiyor, ancak cemaat ruhumuz sıkıntılı Vahdet arayışlarımız problemli Kalbde bir yetersizlik mi var? Hırs, haset, nefret ve gıybetle yaraladığımız kardeşlerden dolayı içimiz de bir burkulma hissediyor muyuz?

Kalp kırıklığını nasıl tamir edebiliriz? Paranın gücü ile mj? Yani fidye veya tazminat yoluyla mı? Mahkeme kararı ile mi? Rüşvet ve iltimas ile mi?

Hayır, hayır! Kırılan kalbin, yine kalp ile tamiri mümkün! Yüreğinle saracaksın yaralı yürekleri! Sonuna kadar açık tutacaksın kalbini Gelen yer bulabilsinSıcaklığınla buzları eritirsin
Yoksa kırılan kalbleri umursamıyor muyuz? Bir kalp kır manın neye tekabül ettiğini düşünmek, hesabımıza gelmiyor mu? Böyle düşünmek istemiyorum Biz kalbi kırıklardan olduğumuz için, kalp kirmanında ne demek olduğunu en iyi biz biliriz
Yüreklerin kaldıramayacağı bunca haksızlıktan sonra af ve merhamet sunmaya hazırız
Yüreklerimizi açıyoruz Yeter ki kırgınlıklar, kine dönüşmesin
Yaralı yüreklerimizle, yara sarmaya razıyız

Ramazan KAYAN