hafiza aise
Wed 15 June 2011, 12:02 pm GMT +0200
13- Kına:
Kına otu, birinci derecede soğuk, ikinci derecede kuru mizaca sahip bir bitkidir. Kına ağacı ve dallarında açıcı bir kuvvetle karışık sıvı bir öz mevcuttur. Mutedil bir sıcaklıktadır. Topraktan soğuk bir öz ihtiva ettiği için, tutucu bir kuvvete sahiptir. Faydalarından bazısı şunlardır:,Kına, ateş yanıklarına faydalı bir açıcıdır. Sarıldığında sinirlere uygun bir kuvvet ihtiva eder. Ağıza alınıp çiğnendiğinde ağız yaralarına dilde ve diş etlerinde çıkan sivilcelere (sü-Iâk)[529] faydalıdır. Çocukların ağızlarında çıkan külâ'ı[530] geçirir. Kına ile sargı sarmak ateşli şişkinliklere faydalıdır. Cerahatlarda dem-i ehaveyn'int[531] etki ve tesirini yapar. Bu kınanın yaprağı süzülmüş mum ve gülyağı ile karıştırıldığında, yanlarda hissedilen ağrılara faydalıdır.
Özelliklerinden bazıları: Çocukta çiçek hastalığı başladığında, çocuğun ayak tabanları kına otu ile sarıhrsa, çiçekten dolayı gözlerinde bir şey çıkmasından emin olunur. Bu tecrübe de edilmiş doğru bir hükümdür. Kınanın çiçeği yün elbisenin içine konulursa güzel koku yayar ve elbiseye güvenin girmesine mâni olur. Kına yaprağı tatlı bir suda bekletilirse suyu çokça emer. Daha sonra sıkılarak özünden elde edilen su, her gün on dirhem şeker ile birlikte yirmi dirhem olarak, kırk gün içilir, gıda olarak da, kuzu eti verilirse, kendisinde mevcut ilginç özellikten dolayı çüzzamin başlamasına engel olur.
Rivayet edildiğine göre, bir adamın el tırnaklarında çatlama başlamıştı. Bunun üzerine, hastalığını geçirecek olana ödül vaad etmişti. Fakat kimseyi bulamadı. Ona bir kadın, on gün kına (suyu) içmesini tavsiye etti, fakat adam netice elde edemedi. Bunun üzerine kına (yaprağım) bir suda bekleterek (özünü, sıktıktan sonra) içti. İyileşmeğe başladı ve tırnakları eski güzelliğine kavuştu.
Kına, macun hale getirilerek tırnaklara yakılırsa, tırnaklan güzelleştirir ve sağlıklı olmasını sağlar. Şayet, eritilmiş sade yağ (simn) ile macun haline getirilir ve sarı su çıkaran iltihap ve cerahatların kalıntıları, bununla sargı yapılıp sarıldığında yaraların geçmesine ve müzmin yaraya dönüşmüş uyuza da açıkça faydalı olur. Kına, saçların bitmesi, kuvvetlenmesi ve güzelleşmesini sağlar. (Saça yakılanJana) başı kuvvetlendirir. Ayakta, baldırda ve tüm bedende çıkan sivilcelere ve içi cerahatli sivilcelere faydalıdır. [532]
[529] Sülâk: Dilin dibinde çıkan bir sivilce ve diş diplerinde görülen kızıllaşma veya soyulmadır. (Tehanevî, Keşşaf, 1/684).
[530] Kula: Ağız ve dilde çıkan sivilcelere bu isim verilir. Şayet çok yemekten meydana gelen imtilâdan ağızda yara oluşursa ekle denilir. (Tehanevî, Keşşaf, 2/1203).
[531] Demülehaveyn: Aslı Hindistan'dan gelen, yaprakları zeytin yağrağı gibi olup sapı kırmızı olan bakkam ağacından ve diğer ağaçlardan elde edilen kırmızı bir boyadır. (Mucemıı '/-Vasft, 9, 66).
[532] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/323-324.
Kına otu, birinci derecede soğuk, ikinci derecede kuru mizaca sahip bir bitkidir. Kına ağacı ve dallarında açıcı bir kuvvetle karışık sıvı bir öz mevcuttur. Mutedil bir sıcaklıktadır. Topraktan soğuk bir öz ihtiva ettiği için, tutucu bir kuvvete sahiptir. Faydalarından bazısı şunlardır:,Kına, ateş yanıklarına faydalı bir açıcıdır. Sarıldığında sinirlere uygun bir kuvvet ihtiva eder. Ağıza alınıp çiğnendiğinde ağız yaralarına dilde ve diş etlerinde çıkan sivilcelere (sü-Iâk)[529] faydalıdır. Çocukların ağızlarında çıkan külâ'ı[530] geçirir. Kına ile sargı sarmak ateşli şişkinliklere faydalıdır. Cerahatlarda dem-i ehaveyn'int[531] etki ve tesirini yapar. Bu kınanın yaprağı süzülmüş mum ve gülyağı ile karıştırıldığında, yanlarda hissedilen ağrılara faydalıdır.
Özelliklerinden bazıları: Çocukta çiçek hastalığı başladığında, çocuğun ayak tabanları kına otu ile sarıhrsa, çiçekten dolayı gözlerinde bir şey çıkmasından emin olunur. Bu tecrübe de edilmiş doğru bir hükümdür. Kınanın çiçeği yün elbisenin içine konulursa güzel koku yayar ve elbiseye güvenin girmesine mâni olur. Kına yaprağı tatlı bir suda bekletilirse suyu çokça emer. Daha sonra sıkılarak özünden elde edilen su, her gün on dirhem şeker ile birlikte yirmi dirhem olarak, kırk gün içilir, gıda olarak da, kuzu eti verilirse, kendisinde mevcut ilginç özellikten dolayı çüzzamin başlamasına engel olur.
Rivayet edildiğine göre, bir adamın el tırnaklarında çatlama başlamıştı. Bunun üzerine, hastalığını geçirecek olana ödül vaad etmişti. Fakat kimseyi bulamadı. Ona bir kadın, on gün kına (suyu) içmesini tavsiye etti, fakat adam netice elde edemedi. Bunun üzerine kına (yaprağım) bir suda bekleterek (özünü, sıktıktan sonra) içti. İyileşmeğe başladı ve tırnakları eski güzelliğine kavuştu.
Kına, macun hale getirilerek tırnaklara yakılırsa, tırnaklan güzelleştirir ve sağlıklı olmasını sağlar. Şayet, eritilmiş sade yağ (simn) ile macun haline getirilir ve sarı su çıkaran iltihap ve cerahatların kalıntıları, bununla sargı yapılıp sarıldığında yaraların geçmesine ve müzmin yaraya dönüşmüş uyuza da açıkça faydalı olur. Kına, saçların bitmesi, kuvvetlenmesi ve güzelleşmesini sağlar. (Saça yakılanJana) başı kuvvetlendirir. Ayakta, baldırda ve tüm bedende çıkan sivilcelere ve içi cerahatli sivilcelere faydalıdır. [532]
[529] Sülâk: Dilin dibinde çıkan bir sivilce ve diş diplerinde görülen kızıllaşma veya soyulmadır. (Tehanevî, Keşşaf, 1/684).
[530] Kula: Ağız ve dilde çıkan sivilcelere bu isim verilir. Şayet çok yemekten meydana gelen imtilâdan ağızda yara oluşursa ekle denilir. (Tehanevî, Keşşaf, 2/1203).
[531] Demülehaveyn: Aslı Hindistan'dan gelen, yaprakları zeytin yağrağı gibi olup sapı kırmızı olan bakkam ağacından ve diğer ağaçlardan elde edilen kırmızı bir boyadır. (Mucemıı '/-Vasft, 9, 66).
[532] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/323-324.