saniyenur
Tue 5 June 2012, 09:20 pm GMT +0200
26- Kimya
Kimya ilmi de Kur'an-ı Kerim'den hissesine düşen teşvik payını almıştır. İnsan ve onun bütün çevresi, elementler ve Allah'ın kanunlarına göre bir dizi kombinezon sonucu hasıl olan değişik maddelerden ibarettir. İnsanın balçıktan yaratılmasında belki de birleşme ve değişmeyle ilgili İlâhî Kanunların hükmü altında çalışan topraktaki değişik maddeler arasındaki kimyasal reaksiyonların rolü vardır. Yer ve göğün altı İlâhi devrede yaratılması ve kâinatın sudan halk edilmesi, Allah tarafından yapılmış olan birleşme ve değişim kanununa göre hasıl olmuştur. Yerin, göklerin ve insanın yaratılmasıyla ilgili Kuran'daki ayetler açıkça bilim adamlarının aklına elementlerin kombinezonu yoluyla yeni maddeler yapılması ve değişik oranlardaki bazı komponentlerin kimyasal reaksiyonlarını araştırma fikrini sokmuş olabilir. Allah-m hâl değiştirme gücünü ortaya koyan aşağıdaki ayetler, bilim adamlarını belli oranlardaki birkaç elementin karışımı yoluyla, kimyasal şekil değişimi ihtimalini düşünmeye ve bunu kullanmaya yöneltmiş olabilir. "Biz Allah'ın verdiği renge girmişiz. Kim Allah'tan daha güzel renk verebilir?" (2: 138).
Sonra ilâhiyatçıların, filozofların ve bilim adamlarının birçok asırdır yapmış oldukları araştırmalarda odak noktası olan, insanın yaratılışına bir göz atınız. "O, sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm ecelini takdir edendir." (6: 2). Hicr Suresi'nde, şunu okuruz: "Andolsun ki biz insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık." (15: 26). Şu ifadeler de Fatır Suresi'ndedir: "Allah sizi bir topraktan, sonra bir tıutfeden yarattı" (35: II). Ve Allah insanın yaratılışını, onun zürriyeti için bir alâmet kıldı. "Allah'ın kudretine delâlet eden alâmetlerindendir ki, sizin aslınız olan Adem'i bir topraktan yarattı, sonra da siz bir insan olunca, çoğalıp yayılıyorsunuz." (30: 20). Bu ayetler açıkça dikkatleri, insanın yaratılış olgusuyla onun teşekkül ettiği ve yaşıyan bir organizma olarak davranışlarından etkilendiği maddelerin, muhtemel kimyasal reaksiyonları üzerine çeker.
Yine, kâinatın ve içerisindeki her şeyin yaratılışı aşağıdaki ayetlerde ifade edilir: "Sonra Allah buhar halinde olan göğe yöneldi. Ona ve yeryüzüne, ikiniz de isteyerek veya istemeyerek gelin meydana çıkın' dedi. Onlar 'biz isteyerek geldik' dediler. Böylece gökleri yedi kat olarak iki günde yarattı, bir de her gök ehline emrini vahyetti." (41: 11-12). Ayrıca Hûd Suresi şöyle der: "Gökleri ve yeri altı günde yaratan O'durî' (11: 7). Yer ve göklerin buluttan tekâmül edici bir tarzdaki bu yaratılışı insanın dikkat ve ilgisini çekmiştir. Daha sonra da sudan bütün hayatın yaratılışı zikredilir, "O kâfir olanlar, görmediler mi ki, gökler ve yer bitişik bir halde iken biz onları ayırdık. Bütün canlıları sudan yarattık. Halâ inanmıyorlar mı?" (21: 30).
Bu dünyada her şey çiftler halinde yaratılmıştır: "Her şeyden çift çift yarattık ki, iyice düşünesiniz" (51: 49). Yasin Suresi'nde şunları okuruz: "Yerin yetiştirdiklerinden kendi evlâtlarından ve daha bilmeyecekleri Damıtma fırını. Câbir b. Hayyan'ın kimyasal fırınlar hakkında yazdığı ve latinceye çevrilen eserlerinde yer alan örneklerden.
şeylerden, çift çift yaratan Allah çok yücedir!' (36: 36). Kur'an-ı Kerim'deki bu ve benzer ayetler, Allah'ın yaratış işlevi ve bu olaydaki zıt unsurlar üzerinde insanı düşünme ve akıl yürütmeye davet eder. Bu, birçok gö ren gözü, kendilerini de değişik maddeler arasındaki reaksiyonlar ile beraber müşaha-de etme ve yeni maddelere götüren kimyasal değişiklikleri araştırmaya yöneltmiş olabilir.
Cansız maddeler kimyasal reaksiyonlar ile nasıl yeni bir organizma - insan meydana getirebilir? İnsanın yaratıldığı toprak ya da balçığın içerisinde neler vardır? Ve maddelerin hangi reaksiyonları bu asil yaratığı husule getirdi? Bu ve buna benzer diğer birçok soru, asırlar boyunca ilim adamlarının aklını kurcalamış ve onları, iki ve daha fazla madde karışımından faydalı şeylerin nasıl hasıl olabileceğini görmek için, deney yapmaya sev-ketmiştir. Aşağıdaki ayetler onları bu deneyleri yapmaya teşvik etmiş olabilir. "Allah taneleri ve çekirdekleri çimlendirip yaratandır. Ölüden diri çıkarır, diriden de Ölüyü çıkaran O'dur." (6: 95). Yine Yunus Suresi'nde, "De ki: 'Size gökten ve yerden rızık veren kim?' O kulak ve gözlerin, sahibi kimdir? Ölüden diriyi, diriden de ölüyü kim çıkarıyor?" (10: 31). Kur'an-ı Kerim'deki bu ayetler, maddelerin karıştırılması yoluyla daha güzel ve faydalı maddelerin bulunabileceğine açıkça işaret eder ve hatta değişik komponentlerin kimyasal reaksiyonlar yoluyla bazı canlı formlarının meydana gelebileceğini de gösterir. Her halükârda bu ayetler insanın çaba ve araştırmalarını bu istikamete çeker.
Ayrıca, aşağıdaki ayetlerde açıklanan ve insanlar tarafından hergün izlenen birçok fiziksel olay, insan dikkatini elementlere ve değişik maddelerin kimyasına çekebilir. "Çünkü taşların öylesi var ki içinden nehirler kaynar, taşar; öylesi var ki, yarılıp ondan çeşme gibi şarıl şarıl su akar." (2: 74). A'râf Suresi'nde: "Toprağı verimli olan güzel bir memleketin nebatı Rabbinin izni ile çıkar. Çorak topraktan kavruk bitki çıkar, tşte ayetleri şükredecek bir kavim için böyle açıklarız."
(7: 58) ifadesini görürüz. Ayrıca bal kimyasında olduğu gibi, değişik maddelerin muhtelif kombinezonlarda yapı, özellik ve kullanım değişikliklerindeki Hakkın sanat mucizeleri bilim adamlarına ölmez bir mesaj ni-teIİğİndedir: "Senin Rabbin bal arısına da şöyle vahyetti: 'Dağlardan ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan kendine ev edin, sonra meyvelerin hepsinden ye de, Rab-bin sana has kıldığı yayıhm yollarına çık. O arıların karınlarından renkleri muhtelif bal çıkar ki onda insanlar için şifa vardır. Doğrusu bunda da düşünecek bir topluluk için büyük ibret var?' (16: 68-69). Bu olayda, kimya ile uğraşan ilim adamlarına, maddelerin karıştırılması sonucu, bunlardan orjinalleri ile yapı, özellik ve etkileri bakımından hiçbir ilgisi bulunmayan yepyeni maddelerin oluşabileceği hakkında açık bir mesaj vardır.
Önceden de açıklandığı gibi, Kür'an-ı Kerim, kelimesi kelimesine bir bilim veya kimya kitabı değildir, aksine, insan oğluna indirilmiş bir Rehber kitaptır. O, insanın birçok problemiyle ilgili, bilgi birikimi sağlayacak ve insan hayatının değişik sahalarındaki araştırmalara kapı aralayacak olan birçok konuya işaret eder. Böylece biz de Kur'an'ın değişik yerlerinde, bizi kimya sahasında daha ileri araştırma ve çalışmalara sevkedecek unsurlar bulmuş oluruz. Haliyle, müslüman bilim adamlarının kimya sahasındaki teşviklerini Kur'an-ı Kerim çalışmalarından elde etmiş olmalarına hiç de şaşmamak gerekir. Kur-an-ı Kerim'de değişik metallerin çeşitli hallerinden bahsedelir. O, altın ve gümüşten, değerli (3: 14 ve 9: 34), lüks hayat işareti, (43: 33-53); ve Cennette Allah'ın lütfunun numunesi (22: 23 ve 18: 31) bir maden olarak bahseder. Demirden, faydalı bir maden, (57: 25); sert bir maden (17: 51), yapılarda kullanılan kırmızı-sıcak bir madde (18: 96), kendisinden zırh ve zincir gibi aletlerin yapıldığı bir madde (34: .10) ve Cehennemdeki ceza aleti (22: 21) olarak bahsedilir. Bir de kurşun ve bakırdan, yapılarda kullanılacak yardımcı maddeler (18: 96) olarak bahsedilir; ayrıca kömür tozundan da bahsedilmiştir. (14: 50).
Kur'an-ı Kerim atomdan ve ondan büyük veya küçük maddelerden de; insan davranışlarıyla ilgili olarak (99: 7-8), atom ağırlığından büyük veya küçük hiçbir şeyin Allah'a gizli kalamayacağı anlatılırken (10: 61 ve 34: 3), göklerde ve yerde hiç kimsenin hiçbir şeye, hatta bir atom ağırlığında olsa bile sahip olamayacağına, mülkiyetin sadece Allah'a ait olduğunun ifadesi sırasında (34: 22) bahseder. Bundan başka ısıtmada hasıl olan ek-sotermal ve endotermalreaksiyonlardanda; cehennem sakinlerinin gıdasını (44: 45-46) (Bu kitabın Jeoloji bölümüne de müracaat ediniz.) anlatırken bahsedilir.
Bu ve buna benzer diğer Kur'an-ı Kerim ayetleri kimya ilmine büyük bir katkı sağlamış, ve İslâm medeniyetinde bu sahada büyük adamların yetişmesine öncülük etmiştir. Kimya ilmine bu adı (el-kimya) dahi Araplar vermişlerdir. Bu alanda yetişmiş büyük isimler şunlardır: Cabir İbni Hayyan, Cabir el-Cusî, İbni Muhammed el-Hasib, Osman İbni Süveyd, Zun-Nûn el-Mısrî, Muhammed İbni Zekeriyya er-Râzî, el-Farabî, İbni Sina, Abdülhakim Muhammed el-Kasi, Ebu Mes-leme el-Macritî. Ebu'l Hasan el-Ceyyanî, Şems ed-Din el-Bunî, Muhammed İbni el-Hacı el-Tilimsanî, Abdul Kasım el-Kuşayrî, Abdul Kasım el-Irakî, İzzeddin Aydamur el-Cildakî ve İznikli Ali Bey.
el-Birûnî'nin "Mîzan ül-Hİkme" diye adlandırdığı kimyasal hassas terazisi.