- Kimin için süslenmeli ?

Adsense kodları


Kimin için süslenmeli ?

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 4 September 2010, 01:10 pm GMT +0200
KİMİN İÇİN SÜSLENMELİ?...     

   
Eşi için süslenmeli

Dinimiz, kadınlara süslenmeyi kocaları için münhasır kılmış ve kocaların da kadınları için süslenmelerini tavsiye etmiştir. Allahu Teala, kadınların kocaları için süslenmelerini vaz ederken, erkeklerin de süslenmiş kadınlarına ilgi duymasını öngörmüştür.

Evlilik hayatının devamı için eşlerin bu konuya eğilmesi çok önemlidir. Kimi erkek dışarıda açık saçık, süslü kadınları görür; evine gelince, giyimine önem vermeyen, kendine gerektiği gibi bakmayan, dökük saçık hanımı ile karşılaşırsa farkında olmadan yavaş yavaş gönlü, hanımından başkasına kayabilir. İlgisiz kalan hanıma da buna paralel olarak, bir soğukluk gelebilir. Bu hal devam edince, evde geçimsizlik, dışarıda ise gayrimeşru, hoşa gitmeyen haller gelişebilir.

Cenab-ı Hak ailelerin, dolayısı ile toplumun saadetini zedeleyen felaketleri, ayeti kerimelerdeki hayat düsturlarıyla önlemiştir.

İnsanlar, gözlerine sahip olup kalbe giren fesat yolunu kapatırsa kadınlar da evlerinde güzel ve şık giyinir, kocasına süslenir, dışarı çıkarken örtünür ve sade giyinirlerse ailevi açıdan büyük tehlikeler, daha baştan önlenmiş olur. Karı koca arasındaki karşılıklı muhabbet ve iyi münasebet devam eder, mutlu bir hayat yaşarlar. Hem dünyada hem ahirette mesut olurlar.

Arap Düşünür Ebu’l-Ferec de bir araştırmasında şunları söyler: “Kadın, endamının düzgünlüğünden ve güzelliğinin mükemmelliğinden ayrı olarak, sürekli temiz ve süslü olmalıdır ki, kocasının gönlüne taht kursun. Kocasının zevkine ve beğenisine uygun biçimde çeşitli takılar takınmalı, değişik elbiseler giyinmeli ve çeşitli şekillerde süslenmelidir. Kocasının gözüne takılıp da kendisinden hoşlanmamasına ve nefret etmesine neden olan kirler, pis kokular veya tiksinti verici şeyleri üzerinden atmalı ve bu tür şeylerden sakınmalıdır. Temizlenmeyip süslenmeyen bir kadın, kocasının, kendisinden başka kadına yönelmesine sebep olabilir. Eğer bir kadın, kocasını bu yönden kaybetmişse suçludur. ”

Süslenen ve süslenmekten hoşlanan kadınlara karşın, kocaları da onlara ilgi duymalı, ayrıca onların süslenip dışarıya karşı kendilerini sergilemelerine fırsat vermemelidir.

Erkekler de eşlere süslenmelidir

Dinimizce sadece kadınlara değil, erkekler üzerine de hanımları için süslenmeleri, güzel görünmeleri, saç ve sakallarını düzeltmeleri, temiz giyinmeleri ve hanımının sevgisini kendi üzerinde toplamaya çalışması, vazife sayılmıştır.

“Erkeklerin kadınlar üzerinde olduğu gibi, kadınlarında erkekler üzerinde hakkı vardır.” Diye emir buyrulurken, erkeklerin de sorumluğu bulunduğunu beyan etmiştir.

Hz. Aişe validemize (r.anha), “Resulullah (sav) evine girdiğinde ilk iş olarak ne yapardı?” diye sorulduğunda Hz. Aişe validemiz; “İlk iş olarak dişlerini misvaklardı.” Diye cevabı verdi.

Bir erkeğin evine nasıl girmesi gerektiğini, şu hadisi şeriften de öğrenebiliriz: “Elbiselerinizi yıkayın, saçlarınızı tıraş ettiriniz. Dişlerinizi misvaklayınız (süslenin ve temizlenin). Çünkü İsrailoğulları, bunları yapmamışlar, kadınları da (gözleri dışarıda kalarak) zina etmişti.”

Bütün erkekler, Peygamberimizin bu örnek davranış ve tavsiyelerine uymalıdırlar. Özellikle sanayide, yağlı ve kirli işlerde çalışanlar, işten ayrıldıklarında, elbiselerini ve vücutlarını temizleyerek hanımların yanına girmelidirler. Kirli elbiselerle, saç ve sakalı birbirine karışmış, pejmürde bir vaziyette ailesiyle yatağa giren erkekler, hanımlarını tiksindirmeye ve aile muhabbetini azaltmaya sebep olabilmektedirler.

   


Süslenmenin şartları

Bir kadının, İslam’a göre süslenebilme şartlarını maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:

1- Süs eşyaları, alkol, domuz yağı gibi necis maddeler içermemelidir. Kadının kocası için süslenmek maksadıyla, bileşiminde domuz yağı bulunmayan rujlarla dudak boyatması, gusle mani olmayan ojelerle tırnaklarını boyaması ve diğer yüz makyajı ile ilgili işlemleri yapması caizdir.

2- Süs eşyaları sağlığa zararlı olmamalıdır.

3- Kadın, süslenmesini kocasında başka yabancı erkeklere yapmamalıdır. Kadının kocası dışında ruj, oje gibi süslerini, yabancı erkeklere göstermesi haramdır. Zira makyajlanarak arzı endam edilmesinde, kalplere fitne ve şehvani bakışlara davet vardır. Tırnakları ojelemek, bunun ötesinde, cinsi cazibeyi de arttırıcıdır. Bu da ayrı bir fitnedir. Bu sebeple tırnakları ojeli elleri ve ayakları açığa vurmak caiz değildir.

Yaratılmışı değiştirmek

4- Allah’ın yarattığı fıtratı bozucu dövme, dişleri seyreltmek, kaş aldırmak, peruk takmak, yapay benler oluşturmak, saçı boyamak, tırnak uzatmak, estetik ameliyatı ve yüze yapay renk kazandırmak gibi haram yollardan kaçınmak gereklidir.
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadır: “Güzellik için dövme yaptıran ve vurduran, cımbız ve benzeri şeylerle yüz ve kaş kıllarını yolan ve yolduran, dişlerini aralatarak Allah’ı yarattığı güzelliği değiştiren kadınları, Allah rahmetinden uzak etsin.”

Evet, kaşlarını aldırana ve bu işi yapanlara, Peygamberimiz bu şekilde lanet etmiştir. Kaşın kıllarını yolarak iyice inceltmek ve kaşı yukarıya aldırtmak suretiyle “Kaş aldırma” işlemi gerçekleşir. Bu da hilkati (yaratılış fıtratını) değiştirme manasındadır. İslam fıkıhçıları; kadının yüzünde sakal ve bıyık çıkarsa bunun alınmasını beyan etmişlerdir.

Hanefi âlimlerinden allame İbn-i Abidin, sakal ve bıyığın kadında fıtrat olmadığını, bu sebeple (eğer çıkarsa) kesilmesinin (sakal ve bıyığın yok edici tedbirlerin) müstehap olacağı beyan etmiştir.

Şurası muhakkaktır ki büyük masraflarla yaptırılan “estetik ameliyatlar” ise fıtratı değiştirme hükmüne tabidirler. Ancak herhangi bir kaza (yangın ve felaket) sonucu, sonradan meydana gelen ve insanın toplum içinde kişilik olarak ezilmesine ve hor görülmesine sebep olan anormallikler düzeltilebilir. Çünkü bunlar, tedavi hükmünde sayılmaktadır.

5- Müslüman kadın, süslenmesini erkeklere veya ahlaksız kadınlara yaptırmaz, bu tür ortamlara girmez. Ayrıca, “erkek gibi olmuş” denilecek kadar saçlarını kısaltmaz.

Kadının saçını tıraş ettirmesi, yani erkeğe benzeyecek şekilde kestirmesi, ensesi görülecek şekilde kısalttırması, kesin bir şekilde haramdır, günahtır, üstelik bunu yapan kadın lanetlenmiştir. Bunda hiçbir âlimin ihtilafı söz konusu değildir.

Günümüzde oldukça yaygın olan, kadınların saçlarını erkek saçıları gibi kısa kestirmeleri, İslam’ın “erkeklere benzemeyin” hükmü ilahisini alenen çiğnemeleri demektir. (Tıbbi müdahaleyi gerektirecek durumlar, elbette bundan müstesnadır.)

Ancak tıraş değil de kısaltmak, yani saçın uçundan kesmek, aynı şekilde haram değildir. Denilebilir ki kadınlara saç tıraşı yoktur. Onlara ancak kısaltmak vardır.

Saç, kadının ziynetidir. Bu ziyneti örtmesi, namahreme göstermemesi farzdır. Özellikle bazı kadınların başörtülerinin altından saçları görünür. Hâlbuki yabancı erkeklere karşı saçları eşarbın altından taşmayacak şekilde kısaltmalı ya da gizlemelidir. Saçlarını eşarbın dışına sarkıtanlar, mahrem bir yeri gösterdiğinden dolayı günaha girmektedirler. Hatta saçları başörtüsünden sarkan kadınların kılacağı namaz bile caiz olmamaktadır.

Kadının kokulanması

Süslenmenin bir parçası olan koku, İslam tarafından kadınlara da erkeklere de meşru kılınmıştır. Kadının kocası için koku sürünmesi dinimizce sevap bile sayılmıştır. Ama kadının dışarıda güzel elbiseler içinde, güzel kokular sürünerek, gezip tozarak, erkeklerin cinsi duygularının tahrik edecek şekilde dolaşması ise haramdır.
    


Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) hadisi şeriflerinde, yabancı erkeklere karşı koku sürünmesinin, zina kadar büyük bir günaha bedel olacağını şöyle beyan etmektedir: “Her göz zina edicidir. Şurası muhakkak ki; kadın koku sürünür, sonra da (erkek) cemaate (topluluğa) uğrarsa o da zina etmiştir.”

“Herhangi bir kadın güzel kokular sürünür, kokusunu duymaları için bir topluma uğrarsa zina etmiş sayılır. Ona bakan her göz de zina etmiş olur.”
(Nesai, İbn Huzeyme, İbn Hıbban)

Görüldüğü üzere, kadınların koku sürünerek erkek topluluğun yanından geçmesi, bir nevi zina olarak kabul edilmiştir. İslam âlimlerinden Münavi, hadisi şerifteki koku sürünüp sokağa çıkan kadın hakkında kullanılan “zina etmiştir” ifadesini açıklarken şöyle demektir: “Günah kazanma yönünden sanki zina etmiş gibidir. Zina ile kokulanma (fiilen) ne kadar farklı şeyler olsa bile, bir işe sebep olan onu yapan gibidir. ”

Kadınların kokulanması, cinsel açıdan büyük dikkat çekecek, erkeklerin şehvetlerini tahrik edecek, onların nazarlarını kendine celbedecektir. Şehvetle böyle bir bakış ise daha önce de belirtildiği gibi göz zinasıdır. Bu kötü duruma, koku sürünen kadın sebep olduğu için zina olarak işaret edilmiştir.

Zaten sokaklarda süslenmiş ve kokulanmış olarak yürüyen kadınların, erkeklerin başını döndürdükleri ve cinsel uyarı gönderdikleri bilinen bir gerçektir.

Bir mütefekkir, kokunun yabancı erkekle kadın arasında bir takım mesajlar içerdiğine dikkat çekerek şunları söyler: “(Kadının dışarı çıkarken süründüğü) güzel koku, azgın bir nefis ile diğer azgın nefis arasında elçidir. Bu haberleşmenin ve mektuplaşmanın en nazik şeklidir. İslam dışı genel ahlak anlayışı, bunu önemseyip ciddiye almaz. Fakat İslam ahlakı, hassasiyeti sebebiyle bu gibi faktörlere varıncaya kadar hiçbir şeyi ihmal etmez. Müslüman hanımın sokaklarda dolaşmasına, güzel koku sürünerek toplantılara katılmasına müsamaha göstermez. Çünkü kadın ziynetlerini ve güzelliklerini örtse dahi, süründüğü koku havaya yayılacağından, yakınında bulunan veya oradan geçenlerin duygularını tahrik eder.

Kokulanıp çıkan kadının namazı

Musa b. Yesa’dan (ra) yapılan şu rivayetten, kadının koku sürünerek camiye bile gelmesinin caiz olmadığını, hatta namazının bile sahih olmadığını öğreniyoruz.

“Kadının biri Ebu Hüreyre’nin yanından geçerken, (süründüğü) güzel kokusu etrafa yayıldı. Ebu Hüreyre kadına:

— Ey Cebbar’ın cariyesi nereye gidiyorsun? Diye sordu. Kadın:
— Camiye gidiyorum, diye cevap verince, Ebu Hureyre:
— Güzel koku süründün değil mi? Diye sordu. Kadın:
— Evet, diye cevap verdi. Ebu Hureyre:
— Geri dön ve yıkan. Çünkü ben, Resul-i Ekrem’den şöyle buyurduğunu duydum:

“Süründüğü koku etrafa yayılırken mescide namaz kılmak için giden kadının namazı, tekrar evine dönüp yıkanmadıkça kabul olmaz” dedi. (İbn Huzeyme)

Akla şöyle soru gelebilir: “Peki, kadın hiç koku sürünmeyecek mi?” Cevaben deriz ki elbette sürünecek ama şartlarına uyarak. Bunun şartlarını da Peygamberimizin şu hadisinden öğreniyoruz: “Erkeğin sürünme maddesinin kokusu olur rengi olmaz, kadının sürünme maddesinin rengi olur, fakat kokusu olmaz.”

Hadisi şerifte görüldüğü gibi kadının kokusunun neşredecek cinsten olmaması emredilmektedir. Bu şartlar tabii ki dışarısı için geçerlidir. İslam âlimleri, kadının kendi evinde, kocasına karşı istediği kokuyu sürünebileceğinde hemfikirdir. Erkek için ise sınır yoktur.

Allahu Teala, evlerimize huzur versin ve aile saadetimizi arttırsın. (Âmin)

HASAN ÇALIŞKAN[/b]