sidretül münteha
Sat 25 December 2010, 05:47 pm GMT +0200
(110) Kime İyilik Edilirse O, Ona Mukabele Etsin
215— Cabir İbni Abdullah El-Ensarî'den (Radiyallahu anh) rivayet edildiğine göre, şöyle dedi:
— Peygamber (Sav) buyurdu:
«Kime bîr iyilik edilirse, o iyiliğe mukabele etsin. Eğer mukabele edecek bir şey bulamazsa, kendisine yapılan iyiliği övsün. Kendisine olan bu iyiliği Övdüğü zaman, insan ona teşekkür etmiş olur. Eğer bu iyiliği gizler (övüp başkasına söylemezse), onu inkâr etmiş olur. Kim, kendisine verilmemiş bir şeyle bezenirse, sanki o, iki yalan elbisesi giymiştir (baştan aşağı yalancı olmuştur).»[429]
Bİr insan çeşitti maksatlarla başkasına mal veya para verir. Verdiği şey de bu maksad ve niyyetlere göre isim alır.
Bunlar şu kısımlara ayrılır:
1— Bir malı, bir mal veya değer karşılığında değiştirmek alış-veriş olur. Bir malın veya vasıtanın menfaatini satmak icare olur.
2— Muayyen bir zaman için, bir eşyayı kullanmak ve karşılığında bir hak talep etmemek üzere başkasına vermek, ariyet olur, aynen o eşyanın geri verilmesi icab eder. Helak olursa tazmini gerekir.
3— Bir kimseye, aynını değil de, kıymetini veya mislini geri vermek üzere, Allah rızası için verilen paraya veya mala ödünç denir. Karz denir.
4— Allah dan mükâfat bekliyerek sevab için, muhtaçlara verilen şeylere sadaka denir. Eğer Allah'ın farz kıldığı bir vazife ise zekât adını alır.
5— Bir malı, herhangi bir karşılık olmaksızın, karşılığında bir şey almayı şart koşmaksızın başkasına temlik etmek hibe olur. Makbul olmamakla beraber hibaden dönmek caizdir. Fakat sadakadan dönülmez; yani verilen sadaka geri alınmaz.
6— Başkasının hakkını engellemek veya haksız oludğu halde kendini haklı çıkarmak veya başkasına zulüm etmek maksadı İle verilen mal rüşvet olur ki, bu haramdır.
7— Sevişmek ve sevgi kazanmak için başkasına ikram edilen şey de hediye olur. Hadîs-i şerifte murad edilen bu türlü ikramdır. Durum ve niyete göre «Hibe» sadaka ile hediyeyi içine alır.
Bir insana edilen ikrama karşılıkta bulunulması gerekir. Mal, sevgi ve birbirine bağlılığı temin eden bir vasıtadır. İnsan bir hediyeye nail olunca, ona karşılık olarak bir şey ikram etmelidir. Bir ikramda bulunamıyacak durumda olan kimse de, hiç olmazsa gördüğü iyiliği, yüzüne kcrşı olmaksızın, Övmeli ve söylemelidir. Çünkü bir kimseyi yüzüne karşı övmek ve medihte bulunmak uygun bir hareket değildir. Bu övgü, yapılan iyiliğe bir teşekkürle karşılıkta bulunmak yerine geçer. Bu teşekkürü yapmıyan kimse, kazadığı nimeti inkâr etmiş bir nankör olur.
Aksine, bir kimse de başkasından herhangi bir hediye almadığı halde, kendini almış gibi gösterir ve bununla başkalarını kıztştırırsa, baştan aşağı yalancı hüviyetine bürünmüş olur. Birİ yukardan ve diğeri aşağıdan olmak üzere iki parçadan ibaret yalancı elbisesi i!o süslenmiş olur. Bir defa kendisinde olmiyan bir şeyle vasıflanmış, bir de başkasında olmıyan ikram hasleti ile onu vasıflandtrmışhr. Böylece katmerli yalancılardan olmuştur. Yalan ise haramdır.[430]
216— İbni Ömer'den (Radiyallahû anhûma) rivayet edildiğine göre, dedi ki:
— Resûlüllah (Sav) şöyle buyurdu: «Çektiği eziyetten dolayı Allah'a sığınanı koruyun, ona yardım edin. Allah adını anarak dilenene veriniz. Size herhangi bir iyilikte bulunana mukabele ediniz. Verecek bir şey bulamazsanız, ona duâ ediniz ki, kendisine bir mukabelede bulunduğunuz bilinmiş olsun.»[431]
İnsanlardan çektiği sıkıntı ve eziyetten veya başka sebeplerden dolayı muztar duruma düşüp Allah'dan yardım istiyen, lütuf bekliyen olursa, ona yardım etmek ve onu korumak müminlerin vazifesidir. Müşkül durumda bulunan kardeşlere tercihen yardım etmeyi, Peygamberimiz bize tavsiye buyurmaktadır.
Bir de Allah'ın adını anarak «Allah rızası» için, dileneni boş çevîrmeyîp ona ihsan etmekte Allah Tealâ'nin adına hem tazım var, hem de Allah'ın yaratıklarına merhamet etmek vardır.
Söz veya İşle bir kimseye iyilik edildiği zaman, mümkün İse daha iyisi ile ona mukabele etmelidir. Edilen iyiliğe karşılık bir şey bulunamazsa, iyilik edene, hediye verene dua etmelidir. Duq etmekle karşılıkta bulunulmuş sayılır. Nimete şükür olur.[432]
[429] Ebu Davud: (40) Kitabü'1-Edeb, Babün fi Şükri'l-Marûfi.Tirmizî: (25) Kitabü'l-Birri, (87.) Bab : Ma cae ü'1-Muteşebbi'i bi-ma lem yutahu. Hadîs No. 2-103. Fadlu'llah: Cild : 1, Sayfa : 306-308.
A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 1/227-228.
[430] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 1/228-229.
[431] Ebu Davud : (9) Kitabü'z-Zekât, (38.) Bab : Atiyyetü Men Se'ele bi-llah. Fadîu'llah: CilcL : 1, Sayfa : 308, 369.
A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 1/229.
[432] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 1/229.