sumeyye
Mon 10 September 2012, 01:01 pm GMT +0200
Kılınmasını Günah Sayanlar:
İkinci gruptaki hukukçular, bid’at esasından yürüyerek, zuhr-i âhirin kılınmasını yasaklamış ve günah saymışlardır. Şevkanî, M. Şemsuddin el-Azim abadı, Cemaîuddin el-Kasımî, Mustafa el-Galâyinî, Ali eş-Şebramellisî, M. Reşid Rıza gibi zevatın içinde bulunduğu bu grubun delilini şöylece özetlemek mümkündür: “Bâtıl olduğunu bilerek, cuma namazı kılmak haramdır; cumanın sahih olduğuna inanılıyorsa, öğle namazını kılmaya ihtiyaç yoktur; böyle bir namaz sahabe, tâbiun ve müctehid imamlar devrinde kılınmamıştır; dinde olmayan bir ibadeti âdet haline getirip ona yamamak bid’atfcir; bunu yapan günahkâr olur.”
Karşılıklı olarak görüşler değerlendirilirse, zuhr-i âhirin kılınmasının gereksiz olduğu sonucuna varılır:
(a) Fıkhın ibadetler, muamelât ve ukubâta dair her bölümünde, müctehidlerin sayısız ihtilafı, ictihad ve görüş farkı vardır. Müslümanlar -şayet bizzat ictihad edecek kadar âlim değilseler- bu ictihadlardan birine uymakla mükelleftirler. İctihadlarına veya tâbi oldukları müctehide (mezhebe) göre, yaptıkları ibadet sahih ise, artık başka bir mezhebe göre sahih olmaması onları ilgilendirmez ve ibadetlerine zarar vermez. Üzerinde ihtilaf edilmiş binlerce meselede bir müctehide tâbi olarak ibadet ederken, sadece cuma namazında ihtilafı gözönüne alarak ihtiyata riayet etmeye kalkışmak lüzumsuz bir davranıştır.
(b) Her bid’at, bir sünneti öldürür. Bu zuhr-i âhir sebebiyle, cumanın farzından sonra kılınacak namaz arttırıldığı için, halk cumanın son sünnetini de terketmeye başlamıştır. Halbuki farzdan sonra sadece iki veya dört rekât namazın sünnet olduğu anlatılsa ve tatbikat da buna göre olsa, bu sünneti yerine getireceklerin sayısı artacaktır.
(c) İhtiyata ancak faydalı olduğu zaman riayet edilir. Yola çıkacak adam, belki yolda yiyecek bulamam diye bir oturuşta ihtiyaten üç öğünlük yemek yese, ihtiyaten doktorun tavsiyesinden fazla ilaç alınsa zararlı olur. Allah ve Rasulü müslümanları ne ile mükellef kılmışsa onları yerine getirmek, buna bir şey ilave etmekten kaçınmak ihtiyatın ta kendisidir.
4- Şekli
Genel Olarak: [289]
Cuma namazı aynen sabah namazı gibi iki rekât kılınır. Kıraat açıktan yapılır.
Özel Olarak:
Kıraat:
Cuma namazının kıraati açıktan yapılır. Hz. Peygamber ilk rekâtte Cum’a, ikincide Munafikun veya birincide A’lâ, ikincide Gaşiye sûrelerini okurdu.
Caferi Mezhebine göre, cuma namazının kıraatini açıktan yapmak, birinci rekâtte Cum’a, ikincide Munâfikûn sûresini okumak müstehaptır; cuma namazında iki kunût vardır, ilki birinci rekâtin rükûundan önce, öteki ikinci rekâtin rukûundan sonradır.
İstihlâf: [290]
İmamın abdesti, hutbeden sonra ve fakat namazdan önce bozulursa, hutbenin tamamını veya bir kısmını dinlemiş birini istihlâf etmesi caizdir; aksi halde caiz değildir, böyle biri istihlâf edilmezse, cuma değil, öğleyi kıldırır. Cuma namazında böyle bir durum olunca kendiliğinden imamete geçilmez, ancak kadı veya onun seçtiği biri geçebilir.
Yolcu ve kölenin, cuma namazı için istihlâf edilmesi, Züfer’e göre caiz değildir.
[290] Şeybânî, Asl, c. I, s. 315-317; Şafiî, Umm, c. I, s. 207; Serahsî, age, c. II, s. 26, 122. Nadir uygulama örnekleri için bkz. Kâsânî, BS, c. I, s. 265-266.