ezelinur
Wed 27 January 2010, 05:39 pm GMT +0200
Hanefî ve Hanbeliler dediler ki: Vücûdun avret mahallerini örtecek bir elbisenin bulunması mümkün değilse en faziletlisi, kişinin oturarak, rükû ve sücûda gitmeyip işaretle yetinerek, baldırlarını da birbirine yumarak namaz kılması gerekir. Hanefîler, bu durumdaki kişinin örtünme bakımından ayağını kıbleye doğru uzatmasını ek bir tedbir olarak öne sürmüşlerdir.
Domuz derisi gibi, asıl itibariyle necis olan veya kendisine afvedilmeyen bir necasetin bulaştığı bir elbise gibi necislenmiş olan bir örtü bulsa bile bununla örtünmesi caiz olmayıp yine çıplak olarak namaz kılması gerekir
Malikiler dediler ki: Asıl itibariyle necis olan veya sonradan necis olan bir örtüyü bulan kişi, bunları giyinerek namazını kılar; daha sonra da bu namazı iade etmesi vacib değildir. Yalnız vakit içinde temiz bir elbise bulursa iade etmesi mendub olur. İpek elbise içinde namaz kılan kişi de bu hükme tâbi olur.
Hanbeliler dediler ki: Bu durumdaki bir kişi, sonradan başka nedenlerle necis olmuş olan elbiseyi giyinerek namazını kılar. Sonra da bu namazı iade etmesi vâcib olur. Ama asıl itibariyle necis olan bir elbiseyi bulan kişi, bunu giyemez. Namazı çıplak olarak kılar. Ve bu namazı da daha sonra iade etmez.
Sözgelimi ipekten yapılmış bir elbise gibi, (erkek için) kullanılması haram olan bir örtüyü bulan kişi, bunu giyer ve zaruret nedeniyle de bununla birlikte namazını kılar; sonra da namazını iade etmesi gerekmez. Avret mahallinin sadece bir kısmını örten bir elbise veva örtü bulursa bunu, avret mahallinden ne kadarını örtebilecekse o şekilde kullanır. Tabiî bunu yaparken de ön ve arka organlarını kapatma hususuna öncelik vermelidir. Kişi karanlıktaysa ve başka bir örtü de bulamamışsa örtünmesi gerekmez.
Malikiler dediler ki: Bu durumdaki kişinin karanlıkla örtünerek namaz kılması gerekir. Bunlara göre karanlık da, başka örtü bulunmadığı takdirde örtü olarak kabul edilir. Eğer karanlıkla örtünmez de aydınlık bir yerde çıplak olarak namaz kılarsa, namazı sahîh olur. Ama günahkâr da olur. Bu namazı vakit içerisinde iade etmesi mendub olur.
Bir örtü veya elbise bulamayan kişi, vakit çıkmadan önce bunları bulabileceğini ümit ederse, namazını vaktin sonuna dek ertelemesi mendub olur.
Şâfiîler: Vaktin sonuna dek ertelemesi vâcib olur dediler.
Avret mahallerini üst veya yan taraflardan örtmek şarttır; alt taraftan değil... Sözgelimi kişinin elbisesi üst taraftan veya yandan yarık olursa başkasının veya kendisinin bu aralıklardan avret mahallini görmesi mümkün olduktan sonra; bilfiil bakılıp da görülmese bile namazı bozulur. Ama alt taraftan bakıldığında avret yeri görülecekse bunun namaza zararı olmaz.
Hanefî ve Malikiler dediler ki: Kişinin bu durumda avret yerini kendinden gizlemesi şart değildir. Meselâ yaka kısmından bakarak avret yerini görecek olursa namazı bozulmaz. Yalnız böyle yapmak mekruh olur.[169]