sidretül münteha
Sun 30 January 2011, 03:07 pm GMT +0200
B- Kıbleyi Tayin Konusunda İctihad:
Namaz kılana farz olan, isabet mi yoksa ictihad mı, mes'elesine gelince: Birinci kavle göre, namaz kıldıktan sonra yanıldığını öğrenen kimsenin bir daha namazını iade etmesi lâzımdır, ikinci kavle göre lâzım değildir. îmam Şâfîi: «Namaz kılanın farzı (namazı) isabettir, yanıldığını öğrenen kimsenin namazım iade etmesi lâzımdır» diye iddia etmiştir. Kimisi de: «Eğer bu adam bilerek veya ictihad etmeden namaz kılmamışsa, namazdan sonra yanıldığını öğrense bile- namazını iade etmez» demiştir.
İmam Mâlik ile îmam Ebû Hanife bunu diyenlerdendirler. Ancak îmam Mâlik, "Bu adama -eğer daha vakit çıkmamışsa- namazını iade etmesi müstehabtır", demiştir.
Bu ihtilâfın sebebi, hem bu mevzuda varid olan hadisin sıhhatinde ihtilâf etmeleri, hem de bu hadisin kıyas ile çelişmesidir. Kıyas, namazın sıhhati için şart olan kıblenin de, namazın sıhhati için şart olan vakit gibi olmasını gerektirmektedir. Yani nasıl vakit girmeden namaz kıldığını öğrenen kimsenin namazını bir daha kılması gerekiyorsa -ki bu mevzuda îbn Abbas ve Şuayb'den gelen şâzz bir hilaf ile imam Mâlik'ten «Yolcu eğer daha kırmızılık batmamışken bilmeyerek yatsı namazını kılar, sonra kırmızılığın batmasından önce namaz kıldığını öğrenirse namazı yerindedir» diye söylediği yolunda gelen bir rivayet dışında ittifak vardır- kıbleye karşı durmadığım öğrenen kimsenin de namazını iade etmesi lâzım gelir. Vakit ile kıble arasındaki benzerlik de, birincisinin namaz için zaman ölçüsü, ikincisinin de mekan ölçüsü olmasıdır.
Hadis'e gelince: O da Âmir b. Rabia'nın rivayet ettiği «Bir yolculukta gece çok karanlık idi. Peygamber (s.a.s) Efendimiz'le beraber bulunuyorduk. Bir türlü kıbleyi tayin edemedik. Her birimizi bir yöne yönelerek namaz kıldık. Sabah olunca kıbleye karşı namaz kılmadığımızı anladık ve durumu Peygamber (s.a.s) Efendimiz'e sorduk. Efendimiz (s.a.s): «Namazınız yerindedir» diye cevap verdi ve bunun üzerine
"Doğu da, batı da Allah'ındır. Hangi tarafa yönelirseniz Allah oradadır"[93] âyet-i kerimesi nazil oldu» [94] hadistir.
Buna göre bu âyet muhkem olup namaz kıldıktan sonra kıblede yanıldığım anlayan kimsenin hükmünü bildirmiş olur. Cumhur, bu âyet'in"Nerede olursan ol, yüzünü Mescİdü'l-Haram'm semtine çevir"[95]
âyet-i kerimesi ile neshedilmiş olduğunu benimser. Bu hadisi sahih bulmayanlar, yön ölçüsünü zaman ölçüsüne kıyas etmişlerdir. Sahih bulanlar ise, bu adamın namazına fasit dememişlerdir. [96]
[93] Bakara, 2/115.
[94] Tirmizî, Salâu 2/257,no: 345; Îbn Mâce, lkâmetü's-Saîât, 5/60, no: 1020
[95] Bakara, 2/149
[96] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 1/250-251.